- 852 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
VARLIK YOKLUK ÜSTÜNE KISA NOTLAR
Yokluğu bile tanımlamak için nesnel araçlar kullanıyor isek (ses, yazı, im, imge, simge, el, dil, kaş, göz, söz v.s.) yok dediğimiz şeyin de gerçekte "yok" olmayıp, ’yok’ için, daha uygun bir tanım olarak, yalnız üç harften ibaret bir sözcüktür demek daha uygundur kanımca.
FAKAT YOKLUK DEDİĞİMİZ SÖZCÜĞÜN KAPSAMA ALANININ, AKLIN VE EVRENİN SINIRLARINI AŞACAK KADAR DA GENİŞ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK GEREKECEKTİR.
Yokluk, bizatihi varlığın ikincil anlamıdır.
Şaban Aktaş
09.12.2016-20.45
VARLIK - YOKLUK ÜSTÜNE KISA NOTLAR - 2
Ben fizikçi değilim, öyle büyük bilimsel teoriler üretmek, büyük konuşmak ne haddime düşmüş?! Fakat aşk ile, düş ile sezgilerimden , düşünce gücümden hareketle kendi bünyemdeki değişiklikleri gözlemlerim. Bu gözlemleri yaparken kendimi elbette gördüklerim ile kıyaslayıp ’Tez- Anti Tez’ yasasını sürekli kullanırım.
Tüm düşlerimizin maddi bir temelinin olduğu gerçektir; analitik ve diyalektik olmak kaydıyla. Yoksa ’Delilik ile deha arasında kıl payı kadar fark vardır!’ sözünü nasıl değerlendirebiliriz?!
Bu sabah uyanınca, dün yazdığım AŞK EVRENİM adlı şiirimi yine anımsadım. Bu, benim için, yazdığımın, evrensel yasalar ile de felsefi anlamda örtüşüp örtüşmediğinin bir içsel denetimidirve buna çok özen göstermeye, elverdiğince beyinsel çaba harcarım.
Şiirim dün yazdığım biçimiyle şöyleydi:
...
AŞK EVRENİM
Aşklar yaşadım, dağ taş
Dere tepe, köşe bucak
Hepsini topladım; Sen oldu
Kucak kucak...
Sen bir nehirmiş,
Kolları var
Ayrı ayrı yolları var,
Aka aka
Hepsi bir ben oldu!
Ben,
Ay yüzünde yalnızlık
Teninde bir küçücük nokta
Güne düşen Venüs...
O ben
Öyle patlar ki birden
"Big Bang" olur...
Ben
İşte öyle bir büyük ben
Aşk ile kurulur
Gördüğün bütünüyle evren!..
Şaban Aktaş
13.12.2016
...
Bu şiir bitti mi bitmedi sorusunu her zaman sorarım kendime ve artık sanal ortamda şiir yazmayı alışkanlık edinmiş birisi olarak şunları da belirtmeliyim;
a) Sanal ortam hem bir yayın hem bir çalışma (antrenman) alanıdır.
b) Sanal alemde yazılanların, kimin tarafından yazıldığı, dakikası saniyesi ve salisesi ile kayıt altına alınarak üstünde yapılan değişikliklere kadar izlenebilmektedir. Bu özellik , izleyene, yazılanların nasıl yazılıp oluşturulduğuna dair de bir izlek , kanaat, uslamlama yetisi kazandırmaktadır.
Kitaplaşma aşamasına kadar yazarın, yazısı, düşleri, düşünceleri üstünde her tür değikliği yapma hakkını elinde saklı tutmakta olduğunu da unutmayalım. Böylelikle düşler gecikmeden okuyucusuna ve düş evrenden çıkıp, dış evrene ulaşmış olur. Bu salt şiir için değil, tüm sanatsal, bilimsel, kültürel çalışmaları için geçerli duruma gelmiştir. ÇAĞIMIZ BİR ANLAMDA QUANTUM ÇAĞIDIR. Düş ve düşüncenin ışık hızının ötesine geçtiği bir çağdır bu.
c) Bazı arkadaşlarımızın tercihleri, şiirlerini sanalda yayınlamamak ve doğrudan kitap olarak yayınlamaktır. Bunu böyle yaparken korkuları, yazdıkları şiirlerin kitaplaştıktan sonra, sanalda şiirlerini bulan okuyucu kitlesinin daha sonra şiir kitaplarını almayacakları korkusudur. Bence bu korku biraz sığ bir düşüncedir; niçin:
Çünkü dünya sürekli değişiyor. İnsanlar ölüyor doğuyor. Gidenin yerine hızla yenisi geliyor ve su gibi akıp geçen yaşamın içinde dünyada mliyonlarca insan farklı düş ve düşünceleri ile sürekli düşünce evrenimizi doldurmaya devam ediyorlar.
Bu bağlamda sanatın değiştirici gücüne ve şiirini sağlamlığına, sağlığına güvenen insanın da sanal ortamda şiirlerini yayınlamasının dört elle sarılacak sağlam bir ilke olduğunu söylemek artık geçerliliğini yitirmiştir kanısındayım. Çünkü kitapların yaşama alanları çok farklıdır.
d) Düşüncelerimiz varlığımızın ayrılmaz bir parçasıdır, evrenin de kopmaz bir parçası olup, QUANTSAL ENERJİK DEĞİŞİMİNİ DİĞER DÜŞLER ÜZERİNDE YARATARAK hızla yayılmaktadırlar. Bu bağlamda gelecek üstünde egemen olacak güç, düşünce gücü ve düşünenlerin gücü olacaktır. Bu güç bilimsel temelden yoksun olur ise fazlaca bir anlam ve etki oluşturmaz. Körükörüne cesaret diyeceğimiz bu sapık düş ve düşünceden ortaya çıkan eylemler evrenin iyilik düşünceleri karşısında yokolurcasına bastırılacaktır.
Şimdi konuyu fazla dağıtmadan ilk çıkış noktasına dönüyorum. Şiirim bitti mi bitmedi mi?!
İyi yazılmış bir şiirin bünyesinde benim ortaya attığım ’Şekil Disiplini’ kuramı egemen olmalıdır; ( Katılmayabilirsiniz)
Nedir şekil disiplini?! BİR ŞİİRİ YAZDIKTAN KAĞITLA İKİYE KATLADIĞINIZDA ALTTA KALAN DİZELER İLE ÜSTTEKİ DİZELERDE ÜSÜTÜSTE GELEN BİR SİMETRİK ÇAKIŞMA VAR İSE ŞEKİL DİSİPLİNİ VARDIR! BU KURAM POETİKAMDA ESTETİK BİR DEĞER OLARAK VARLIĞINI HEP KORUYACAKTIR; KORUYABİLDİĞİ KADARIYLA.
İşte burada şimdi SİMETRİ kavramından hareketle neler neler söylenmez ki?! Şiirin yapısından söz ederken birden PARALEL EVREN’den sözetmem bazılarına SAÇMA gelebilir. Böyle düşünen olursa bende derim ki: ’Dur, daha bitmedi, şiirin ortasına sıçma!’
Kendini büyük usta yerine koyup başkalarını küçümseyen öyle ’Bööyyük Şairler’imizden zaman zaman böyle SIÇMA tepkiler aldım çünkü!
Eleştiriye dayanamayanlar, ya sayfalarından yorumumu sildiler, ya da beni arkadaş listelerinden engellediler; fakat zaman diyalektik akışı içinde hep güzelden ve iyiden yana tavır koyacaktır buna tüm benliğim ile inanıyorum.
Evet, yazdığım son şiirimi, tekrar gözden geçirdiğim zaman akşam başka, sabah başka; çünkü sabaha kadar düşlerim de dünkü yoğun düşünme ve üretim çalışmalarıyla biraz daha genişledi, daha iyisini yapma eğilimi yükseldi içimde. Şiirin sonuna bir iki dize ilavesiyle şiirin akışını, erimini daha uzun daha engin daha derinlere taşımak olası; bunu gördüm bu şiirime ilişkin bu sabah!
Şiirin sonuna geldiğimde şunu dedim içimden; peki evren kuruldu; kurulduğu yerde kaldı mı; hayır, büyümeye devam ediyor, o halde şiir de büyümeli düşler içinde kendiliğinden ve anlamını sonsuzluğa taşımalı, bu bağlamda eklediğim yeni dizeler ile ŞEKİL DİSİPLİNİ BAĞLAMINDA BİR DAHA GÖZDEN GEÇİRİRSEK ŞİİR ŞÖYLE OLDU
..
AŞK EVRENİM
Aşklar yaşadım
Dağ taş, dere tepe
Köşe bucak
Hepsini topladım;
Sen oldu kucak kucak...
Sen bir nehirmiş,
Kolları var
Ayrı ayrı yolları var,
Aka aka
Hepsi bir ben oldu!
Ben, Ay’da yalnızlık
Teninde
Küçücük nokta;
Gün/eşle Venüs
Güneş aşka pota!
Ben bir patlar ki aniden
"Big Bang" olur
O patlar, öteki söner
Ayak baş/ucuna döner
Seng olur; koşut!
Ben öyle büyük ben ki
Aşk ile kurulur
Bütünüyle evren
Genişler giderek
Düş içinde renk renk!
Şaban Aktaş
13.12.2016
...
Beni arkadaş listelerinden silenlere, şiirime selam vermeyen, karnı dar adamcıklara selam olsun ; BEN’liğiniz patlasın inşallah! BİG BANG :) olasınız! :)
Yüreği gerçekten sanat için çarpan, bay bayan hiç farketmez, arif arkadaşlarıma selam ve sevgilerim ile mutlu günler dilerim.
Unutmayın, sizleri seviyorum; hepiniz ayrı güzelsiniz :)
Şiirle ve sağlıcakla kalınız , hepinize esenlikler dilerim
Bu gece gökyüzünde AY’a bakmayı unutmayınız...
Şaban AKTAŞ
14.12.2016- 09.12
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
VARLIK YOKLUK ÜSTÜNE KISA BİR NOT: 3
PARALEL EVREN VAR MIDIR; BİR BAKIŞ?!
Ne çok severdik çocukluğumuzda balonları:) Balonumuz patlarsa, üzülür ağlardık. Bazan patlayan balonumuzun parçalarından üfleyip üfleyip şişirerek daha küçük yeni baloncuklara yapar, ağzını havası kaçmasın diye sıkıca bağlardık.
Yeni ve daha sıkışık baloncuklarımızı birbirine sürttükçe cıyyak cıyyak çıkan seslerin ayrı frekanslardaki tiz seslerinden çocukça bir haz duyardık. Oynaşa oynaşa baloncuklar da biter ve zevkimiz de söner giderdi balonlar gibi..
Bir balonu ortasından bağlayıp ikiz iki baloncuk yaptığım da olurdu. Hacmi daralınca, baloncuğun yüzey gerilim katsayısı değişiyormuydu acaba?! Evet en azından ip ile imha edilen bölüm böyle bir gerilim artışına neden olabilirdi?! Bu gerilim balonun içindeki hava miktarını sabit tutup hacmini daraltır isek daha da artacaktır kuşkusuz!
Balonun havası ciğerlerimizden geliyor. Şimdi bütün evreni bir balon gibi düşünelim bir anda :) Bakalım nerelere varacak ve nerede nasıl patlar bu balon, onu sorgulayalım balon balon, galon galon, salon salon :) :) Solon, Solooooooooon !?!
Yoktan bir şey var olmaz, var olan bir şey yok olmaz; madde ve enerji ancak birbirine dönüşür! diye bir ’madde ve enerjinin sakımı prensibi’ var okumuştuk lise çağlarında...
Kütlesi sabit olan evrenin ağırlığının giderek büyüdüğü tezine göre, değişip değişmediği konusu beni aşar; ben ancak balonlar baloncuklar patlatan bir çocuk olarak yaklaşıyorum şimdi konuya?!
Farklı uzay derinliklerinde farklı düşler olacaktır, düşlerde de evrenin derinliklerinde var olan yoğunluk farkılıkları olacaktır. Dünyamızın koşullarına bakarak balon üstünde yaptığım deneylemelerimden aklımda kalanlar ile üflemeye devam ediyorum balonlarımı :)
Bu arada sakız çiğner iken ağzımda patlattığım balonları da anımsamadım değil hani hey gidi günler hey...
Bolon şişerken üflenen hava balon aniden patlayınca çevrede ne olur ne biter? Nasıl etkiler atmosferi? Balona ne olur? Vakum etkisinden sözedebilir miyiz?
Atom bombasının gücü o maddenin en küçük bölünemez denilen atom adı verilen parçasının parçalanarak bölünmesinden ortaya çıkan, patladıktan sonra ortaya çıkan vakumize gücün atom bombasının esas gücünü oluşturduğuna dikkat çekelim mi?!
Ooooo Şaban, sen de tam bir âlemsin Valla ha; iyi kafa şişiriyorsun ; bırak böyle lüzumsuz düşleri, her şeyi Allah’a havale et, o bildiği gibi yapar her şeyi! ’ diyenleri duyar gibi oldum birden :)
Tabi ki âlemim, ne var yani; her insan ayrı bir dünyadır zaten, öyle değil mi?! :)
EVET BİR BOLON PATLATIYORUM İŞTE:
PARALEL EVRENLER VARDIR BİRİ PATLAR HAYATI SON BULURKEN ÖTEKİ YAŞAMAYA BAŞLAR! :)
Bizdeki Paralel yapılanma diye sözettikleri şey de bu balonun farklı bir seçeneği deği mi, buna benzemiyor mu :) HAHAHAHAHAHAHA :)
Sevgiler çocukluk günlerinden olsun bu kez , esenlikler dileğiyle sevgili dostlar...
Şaban AKTAŞ
14.12.2016 - 10.41
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
EXPO 2016 / ANTALYA TR
Havai Fişek Gösterisi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.