- 1106 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MOLLA MESTAN..(8)
MÜBADELE.....
Molla Mestan aylar sonra icra edilecek Tarihin en büyük zorunlu göçünün elemini hücrelerinin her birinde zerre zerre yaşıyordu...Büyük Devletin en zengin en münbit toprakları Yunana terk edilecekti....Bu topraklar Annesi Sıdıka Hanımın ecdadına binlerce yıl vatan olmuş topraklardı...Hüzün kol geziyordu Rodopların zirvelerinde ,yamaçlarında,ovalarında...
Buna can nasıl dayanırdı ki...Validesinin,dedesi İsmail Efendinin bir çok sevdiğinin mezarları bulunan bu coğrafya düşmana terk ediliyordu...
Yunan bu büyük kazanca rağmen boş durmuyor,Yunan Fevkalede Harbi adlı Mahkemeyle 1919 dan beri, Batı Trakya Yunan İdaresine karşı yiğitçe mücadele veren Müslüman Türk ölüm cezalarına çarptırılıyor,sindirme eylemleri icra ediliyordu....
Batı Trakyanın ve Doğu Makedonyanın Mazlum Müslümanlarının elinde,İstanbulda çıkan Türkçe gazeteler elden ele dolaşıyordu...Bu mazlum insanlar maalesef kaderlerine terk edilmiş,Lozanda görüşmeler kesilsede bir kaç ay sonra imzaları atılacak Antlaşmayla Mübadil sıfatını hukuken kazanmış olacaklardı...
TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşanın Balıkesir Zağnos Paşa Camiindeki ifa etmiş olduğu konuşmanın metni Yaralı Rumeli İnsanının Gönlünde değişik etkiler bırakmıştı...
Bulgar ve Yunanın zulümleri geride kalacak,hiç değilse inançlarını ata topraklarında özgürce yaşayabileceklermiydi..?
Mollaların başını çektiği yiğitçe mücadele Balkanlarda kaybetmiş,ama Anadoluda hedefine ulaşmıştı;Mevlanın lütfuyla...
Acaba her şey,Anadoluda;düşündükleri gibi mi olacaktı....?
Molla MESTAN SARIŞABANDAKİ MAĞAZALARINDA babasının bürosunda birkaç ahbabının da bulunduğu hazirunla;Balıkesir Zağnos Paşa Camiindeki;TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşanın konuşmasının gazete metnini,okuyan katiplerini ilgiyle dinliyordu...
’Ey Millet...!
Allah birdir,şanı büyüktür..Allahın selameti sevgi ve iyiliği üzerinize olsun...Peygamberimiz,Efendimiz Hazretleri,Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur...Temel nizamı hepimizin bildiği Kuran-ı Azümüşşandaki açık ve kesin hükümlerdir..
İnsanlara manevi mutluluk vermiş olan dinimiz,son dindir,mükemmel dindir...Çünkü dinimiz akla ve mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta..Ve uygun gelmektedir...Eğer akla mantığa ve gerçeklere uymamış olsaydı,bununla diğer ilahi tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi...Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Haktır....
Arkadaşlar...!
Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere,iki eve sahipti...Biri kendi evi,diğeri Allahın Evi idi..Millet işlerini Allahın evinde yapardı...Hz Peygamberin mübarek yollarını takip ederek,bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde Allahın huzurunda bulunuyoruz beni bu şerefe kavuşturan Blıkesirin dindar ve kahraman insanlarıdır...Bundan dolayı çok memnunum Bu vesile ile o büyük bir sevaba nail olacağımı umut ediyorum..
Efendiler...!
Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp,kalkmak için yapılmamıştır...Camiler söylenenleri dinleme ve ibadetle beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek için yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır...Millet işlerinde her ferdin zihıninin başlı başına faaliyette bulunması lazımdır...İşte biz de burada din ve dünya için,geleceğimiz için her şeyden önce hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım...Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum...Hepinizin düşüncelerini almak istiyorum...Milli emeller,Milli İrade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil,millet fertlerinin tamamının,arzularının,emellerinin birleşmesinden ibarettir...Bundan dolayı benden ne öğrenmek,ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim....’
Lozan da görüşmeler neden kesildi?
TBMM de bu süreçte yapılan gizli celselerde neler konuşuldu...?
Nasıl kararlar alındı ..?
1.Meclisi Fesh eden gerekçeler nelerdi..?
Bunlar tarihin delhizlerinde kalmış açıklama bekleyen konulardı Molla MESTANA GÖRE...
23 Nisan 1923 de Lozan Konferansının ikinci evresi başladı...
24 TEMMUZ 1923 TE KARARLAR İMZALANDI...
Yiğit İnsan;Fuat Balkanın Batı Trakyayı ve Doğu Makedonyayı Anadolu Topraklarına bağlama yolundaki dört yıllık mücadelesi hedefe ulaşamadı, göz yaşları arasında helalliklerle bölgeden yardımcılarıyla ayrıldı...
Oysa herkes biliyordu ki her şey bağımsızlık için hazırdı....
Bin kişiye yakın milis güç....Gerektiğinde onbinleri deverecek halk desteği ve yüksek moral.Bir tek Anavatanın kararlı iradesi gerekiyordu hedefe ulaşmak için....Ama olmadı...Bağımsız tarihçilerin bu önemli konuyu mercek altına yatıracakları günler yakın olsa gerek diye düşünüyordu bölgenin Müslüman Halkı....
Yunanın Fevkalede Harbi zulmünü arttırdı...Bölgede Lozandan sonra adeta etnik kıyım yapıyorlardı...
Molla Mestan ve babasının her hareketi mercek altındaydı Yunan İstihbaratınca...
2.Dönem Milletvekillerinin Ankarada göreve başladığını baba ocağında öğrendi,Molla Mestan...
Bu Meclisin ilk önemli görevi,Lozan Barış Antlaşmasını onaylamak oldu..
TBMM nin her faaliyeti Mazlum Rumeli insanı tarafından an be an izleniyordu artık...
Molla Mesatan iki üç günlük gecikmeyle de olsa İstanbul gazetelerinin önemli takipçisiydi...
29 Ağustos 1923 Yunan Fevkalade Harbi tarafından "Trakya İhtilalini Yayma" töhmetiyle,ONBEŞ MÜSLÜMAN idam cezasına çarptırıldı,aynı gün İskeçe Meydanında infazlar yapıldı,korku halka,halka yayılmak isteniyordu...
Oldukça da başarılıydı düşman...
Ayrıca aynı mahkeme yirmisekiz kişiyide onbir sene kürek cezasına çarptırmıştı...
Mahmatlıdan bir çok kişi istemeyerek de olsa infazları izlemek zorunda kalmıştı...
Yıllarca yüreklerini yakacak bu elimi hiç unutamıyacaklardı...
Bir İstanbul gazetesinde 81.Alay Komutanı TBMM TARAFINDAN İSTANBUL KOMUTANLIĞINA GETİRİLMİŞ SELAHATTİN ADİL PAŞANIN BİR MÜLAKATI DİKKATİNİ ÇEKTİ MOLLA MESTANIN....
Paşa’Son zamanlarda Meydana gelen olaylar ve yeni bir tahakküm ve zorbalık devrinin hazırlıklarını gösteren gidişatı memleket için hayırlı bir yön olarak görmüyor İstanbuldaki bu vazifemden sonra yeni görev ve sorumluluklar almayı uygun bulmuyorum...’ Diyordu... Savaşların bu başarılı askeri Lozandan sonra olan büyük değişiklikten rahatsız olduğunu açıkça ifade ediyordu.....Acaba Lozanda bu Millete İngilizler tarafından istenmeyen şeyler mi dayatılmıştı...?
Bunları düşündü Molla Mestan..Babasına aynı gazete mülakatını gösterince o da hayretler içinde kaldı...Ülke istenmeyen bir yöne mi çekiliyordu....?
Ekim başında Mahmatlıdan bir kaç bilge kişiyle İstanbula durum değerlendirmesi için babası tarafından gönderilmişti Molla Mestan...Büyük asker Selahattin Adil Paşanın İngilizlerden İstanbulu teslim almasını Mahmatlının bir kaç büyüğü ile beraber yaşadı...Ne hazindir ki Ankara Paşanın İstanbul gazetelerine verdiği demeçlerden rahatsız olmuş olacak ki...İstanbulun İngilizler den kurtuluşunu 2.Ekim değil, 6.Ekim olarak değiştirip bu payeyi İzmit Garnizon komutanına verecekti...
Molla Mestan üç gün boyunca İstanbulda derin araştırmalar yaptı ulaştığı bilgileri babasına ulaştırmaya sabırsızlanıyordu...Yanındaki misafirlerle Molla Mestan, yeni işletmeye açılan Meşhur Tarihi Sultanahmet Köftecisinin leziz köftelerini hiç unutamadılar...
Sarışabanda Babasına verdiği İstanbul Raporunda çok çok hesaplı İstanbuldan Mülk alınabilirdi...Rumlar Mübadil olmamasına rağmen Mülklerini çok hesaplı satıp Yunanistanda ikameti tercih ediyorlardı...Babası hiç ilgilenmedi Molla Mestanın söylediklerinle...
Bize Tütün Bölgesi Lazım Biz Tütün Ticareti yapacağız diyordu başka bir şey söylemiyordu.......
Acaba eski günlere dönebilecekmiydi Baba-Oğul....
Cumhuriyetin ilanınıda Sarışaban da yaşadı Molla Mestan...
Ali Devletin küllerinden Yiğit Anadolu insanının mücadelesiyle Genç Türkiye Cumhuriyeti tarih sahnesine çıkmıştı....
Rumelideki dayanılmaz acıyı bu tablo az da olsa hafifletiyordu....Geleceğe umutla bakmayı sağlıyordu...
Mübadelenin en hüzünlü evresi gelmiş çatmıştı...
Dramda oluşturulan Tasfiye Merkezlerinde;TASFİYE TALEPNAMELERİ mübadillere veriliyordu...
Molla Mustafa üzerine kayıtlı memalikin dörde bölünmesini istedi en büyük parçada kendi üzerine oluşturulacaktı...Fakat Kurullardaki Yunanlı Delegenin itirazı ile bırakılan mallar düşük fiyatla belgeleniyordu...Sarışabandaki Mağazalarına ikibin küsür altın lira bedel konulmuştu Molla Mustafa bu mülke Alatini Kardeşler onbin altın verdiklerini beyan edip hiç değilse aldığı fiyat olan üçbinsekizyüzelli altın olmasını talep etti,Yunalı Delegenin itirazı geldi....
-Efendi Efendi İki Mahdumun hariç sana verilen belgelere göre neredeyse onbeşbin altınlık memalikin sahibisin,birde itiraz ediyorsun...Anadoludan gelen Tasfiye Talepnamelerine bakıyoruz beşyüz altını bulan oldukça sınırlı, haydi işine sıradaki gelsin...
Babası hakkım olanı istiyorum bile diyemedi...
Anadoludaki konuşmalarında Yunanistandaki Memalikinin değerinin yarısını bile kayıtlara geçiremedim diye söyleyecekti...
Mübadelede politikanın özü:Tütün Üretim Merkezlerine yerleştirilmesi idi Mübadillerin.... Mahmatlının tamamı İzmid ve çevresinde iskan edilecekti....Bu son günlerde duyduğu en güzel haberdi baba oğulun...
1923 sonları yaşayacakları bir olay Mazlum Rumeli İnsanını eleme gark edecekti......
Hint MÜSLÜMANLARINDAN İKİ LİDER AĞA HAN VE EMİR ALİ CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKANA MEKTUP GÖNDERİYOR İLGİLİ MEKTUPLAR MUHATAPLARININ ELİNE GEÇMEDEN İSTANBUL MATBUATINDA YAYINLANIYOR VE KAMUYA MAL OLUYORDU.....
ÖZ OLARAK HİLAFETİN KALDIRILMAMASI TALEP EDİLİYORDU İKİ LİDERDEN.... VE İLAVE EDİLİYORDU;EN ÇOK BU MAKAM GENÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN İŞİNE YARIYACAK.....
Başbakana göre, mektupların yayımı Vatana İhanet Kanunununun alanen yok sayılmasıydı bu eylem...
TBMM de alınan acele kararla İstanbul İstiklal Mahkemesi oluşturuluyor...Mektupları yayınlayanlar derhal yargılanmaya başlıyordu...
Bu tablo ürkütüyordu Rumeli İnsanını,Molla Mestanı ve babasını...
Matbuatın gerçek olayları okuyucuya aktarması bile istenmiyordu artık...
1924 Şubat ortalarından sonra bir gece,evlerinin kapısı çalındı..Molla Mestan kapıyı açtı gelen Agop Efendiydi..Molla Mestan hayretle...
-Ne oldu Agop Efendi çok heyecanlısın...
-Ne Agopu ben Müslüman oldum...Adım Abdullah beni iyi dinle...
Ağabeyim Yunan Fevkalade Mahkemesinde çalışıyor...Babanın Kuvvacıların önde gelenlerinden olduğu tesbit edilmiş..Kavala Limanda tutuklanıp infaz edilecekmiş Türkiyeye gideceğiniz gün...Önleminizi alın diye bu haberi size getirdim.....
Molla Mestan hemen babasının yanına çıktı yaşadıklarını seri halde ona aktardı...Molla Mustafa hiç hayret etmedi,sanki böyle bir duruma hazırlıklı gibiydi...
Agopun İslamla müşerref olması onu çok çok daha memnun eden bir tabloydu Molla MESTANLA BERABER...
Kafileyi İzmide Ahmet Efendinin götürmesine karar verdiler...Trenle Bölgeye bir hafta önce ulaşan Feyzullah Oğullarının, büyük gurubu gemiyle Menzile ulaşacaktı...
Baba oğul yani Molla Mustafa ile Molla Mestan trenle İstanbula geçecekler kafileyle İzmid de buluşacaklardı...
Molla Mustafa Kavala Limanında kalkış gününden birkaç gün önce prova yaptırdı oğlu Ahmet Efendiye, amaç kafileyi problemsiz İzmide ulaştırmasıydı...
Ama kader ağlarını aheste aheste örüyordu..Hareket günü limana yaklaşan üç vapurla AHMET EFENDİ GEMİLERİ KARIŞTIRACAK...Yalnış gemiye binecekti...
Babasına seni arayan Yunan askerleri benim heyecanımı arttırdı,gemileri karıştırdım...
Yalnışlıkla Samsuna giden gemiye bindim diyecekti...
Molla Mestan babasıyla;heyecanlı olsa da trenle İstanbula ulaştı...
İstanbul gazetelerinde okuduğu ilk haber;Ankara İstiklal Mahkemesinin Milli Mücadelede İngilizlerle işbirliği yaptığı gerekçesiyle, beş mollanın sabah idamla cezalandırıldıklarını,öğleden sonrada infaz edildiklerini bildiren haberi oldu..
DERKENAR:
Eski TBMM Başkanlarından Cemil Çiçek İSTANBUL İstiklal MAHKEMESİ Kuruluş ve Kararlarını uzman bir heyete hazırlatıp kamuoyuna sundu...
Bence büyük bir görev yaptı...
Türk Tarihinin en çok konuşulan fakat üstü örtülü dönemidir özellikle 1923-1927 Dönemi İstiklal Mahkemeleri...
Altmışlı yıllarda talebelik dönemlerimde,Ankarada bir etkinlikten sonra, Ankaralı bir arkadaşımla 19 Mayıs Stadından çıktığımızda karşımızdaki Gençlik Parkını gösterip : ’Biliyormusun burası Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında İstiklal Mahkemeleri idamlarının infaz edildiği alandı...Rahmetli dedem o yıllar Ankara Garnizonunda askerdi o anlatmııştı bize...Bu parkın altında birçok mazlumun bedeni yatmakta,toprağın derinliklerinde...’
Hayret etmiş ve üzülmüştüm...
Ama bu gün maalesef bu gerçekler saklanamıyor artık....Ankara İstiklal Mahkemelerinin resmi kayıtlarında İdam 108 kişi olarak gösterilirken,Mahkemeler Kapatıldıktan sonra Kara Ali adlı cellat..O günün Ulus Gazetesinde yayınladığı 1933 tarihli hatıratında; ’Patronlar yalan söylüyor,sadece benim sallandırdığım kişi sayısı 5126 dır....’ Diyordu..
Patronlarda,herhalde Mahkeme Heyetini oluşturan üç Aliler ve Savcısı ile Dört Aliler olsa gerek...
Tarihin önünde kimse yasalarla korunamıyor...Zamanı gelince kendi mahkemesinde yargılıyor suçluları Tarih...
Kanatimdir ki gelecekte dört Alilerin kararlarıda tarihin mahkemesinde yargılanacaktır....
Milli Mücadeleyi birlikte yaptıkları onbinlerce,özellikle mollanın neden idam edildikleri sorgulanacaktır...
Dört Alilere,Başbakan tarafından verilen Mersedeslerin nedeni,insanımızın ilgisine mutlak sunulacaktır...
Bundan adım gibi eminim...
Lozanın Büyüsü....
Hakikaten Cumhuriyetin Kurucu Elitleri Lozanda Efsunlandılar mı...?
Biz bu soruyu sormasakta,Tarih bu sorunun cevabını mutlak arayacaktır.....
M.K.Paşanın Balıkesir,Zağnos Paşa Camiinde irad ettikleri
konuşmayla;1937 Yılı TBMM de Atatürk tarafından yapılan
Açılış Konuşmasındaki farkı nasıl izah edeceğiz....?
Fonda müzik:ZAHİD BİZİ TAN EYLEME....Erkan Oğur-İsmail Hakkı Demircioğlu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.