- 955 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK MİLLETİ(2)
Asırlar boyunca girdiği bütün harplerde muzaffer olan Osmanlılar başta içtimaî olmak üzre mâli ve askerî alanda sorunlarla karşılaştı ve 17. yüzyılda duraklama; 18 yüzyılda da gerileme dönemlerini yaşadı. Girdiği savaşlarda her ne kadar muzaffer oldularsa da 18. yüzyılda bir hayli gerilediler. 1839 yılında Mustafa Reşit Paşa’nın hazırlamış olduğu Gülhane-i Hattı Hümayun ( Tanzimat Fermanı) ile muasırlaşmayı gâye edinen Devlet-i Âli Osmaniye, muasırlaşmayı yanlış idrak eden insanların mevcudiyeti dolaysıyla daha da kötü duruma düştü.
Fransız özentisinin önüne geçilemeyecek kadar yaygınlaştığı o yıllarda halk, Batılı medeniyetlerin kültürleri altına girmeye başladı. Bir zamanlar banyo yapmayı bile bilmeyen Fransızların terakkisi o kadar hat safhaya ulaştı ki; birkaç yüzyıl evvel neredeyse bütün akvam-ı beşere hükmedecek kadar kudretli olan Osmanlıların kimi aydınları, Fransızları bir medeniyet abidesi olarak görmeye başladılar. Fransızca bilmek, o yıllarda sosyetik olmanın bir timsaliydi. Bununla birlikte içtimaî aksaklıklar da yaşanıyordu. Devlet adamlarının şahsi istek ve arzuları neticesinde tabii olarak zuhûr eden hırsları, rüşvet, iltimas, zina gibi hem İslâm dininin hoş görmediği, hem de evrensel olarak doğru karşılanmayan bu ve bunun gibi olay ve durumların her geçen gün artması, medreselerde kimi şeyhülislâmların istekleri doğrultusunda fen ilimlerinin öğretiminin kaldırılması, salt din eğitimi verilmesi, ordunun bozulması, tekke-zâviyelerin asıl amacını yitirmiş faaliyetlerde bulunması Devlet-i Âli Osmaniye’yi Frenklerin deyimi ile “Hasta Osmanlı” etmeye yetti. Derken, yıllardır çıkması beklenen Cihan Harbi, bir Sırp milliyetçi tarafından Avusturya veliahtını öldürmesi bahane tutularak patlak verdi. Savaş İttifak ve İtilaf olmak üzre iki devlet grubu arasında başladı. Rusya, İngiltere ve Fransa İtilaf Devletleri grubunu; Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya ise İttifak devletleri grubunu oluşturuyorlardı.
Osmanlı Devleti elinde kalan toprakları korumayla meşgulken böyle bir mes’elenin zuhûru ile kaybedilen toprakları geri alma telakkisi neticesinde Almanya’nın yanında yer alarak I. Cihan harbine girdi. Dönemin Osmanlı devlet adamı olan Enver Paşa Almanya’nın gücüne inanıyordu ve Almanya’nın savaşı kazanacağına kesin gözüyle bakıyordu. Almanya ise Osmanlı Devleti’nin stratejik konumundan faydalanarak İtilaf Devletleri’nin yardımlaşmasını engellemek, Osmanlı askerinin fizikî gücünden yararlanmak , bununla birlikte cephe sayısını arttırarak yükünü hafifletmek içün Osmanlı Devleti’nin desteğini istiyor ve kendi tarafında savaşa sokmak istiyordu. Osmanlı Devleti savaşa girmeye karar verdi ve 2 Ağustos 1914 yılında Almanya ile gizlice anlaşarak harbe katıldı.