- 692 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Şehitler cenneti ülkem!
Önce biraz ağladılar ama alıştılar şimdi.
Aşağılık insanoğlu her şeye alışır.
Dostoyevski
Pazar günü divaneye dönmüştüm. Arada bir yaptığım gibi Kadıköy’ den biner hiç inmeden tekrar köyüme dönerim niyetiyle motora bindim. Kendimi açık havaya atmama rağmen sıkıntım hafiflemedi az da olsa.
Eminönü’ nde indim. Bir meczup gibi bakınırken boş boş. Otobüs duraklarında buldum kendimi. Hangisine binsem diye düşünürken, ki niyetim geç vakitlere kadar orada burada dolaşmaktı.
Baktım Eyüp Sultana giden otobüs önümde duruyor. Ohh bayıldım bu tesadüfe. Bindim. Oturabildim onca kalabalıkta üstelik.
Caminin kapısına geldim ki o da ne? Mahşeri bir kalabalık. Aramalar polisler arabalar. Ne oluyor? dedim önümdeki kadınlara. “Şehitlerin cenaze namazı kılınacak topluca. Tayip Erdoğan ve Binali Yıldırım camideler” dediler.
Ay..Bu kalabalıkta nasıl yürüyüp camiye gireceğim ben,diye düşünürken, sanki bir kuş beni kanadına alıp uçurmuş gibi kendimi caminin kadınlar bölümünde buldum. Çıkışta şadırvandaki çeşmelerden akan her musluktan üçer yudum su içtim.Dualar ettim kendi gönlümce.
Karşı dükkanda üstü tarçınlı zencefilli bir salep içtim ve bir kuş hafifliğiyle döndüm eve geç vakit.
Gidenlerin ardından kılınan toplu namazlar. Okunan Kuranla. Acılı yüreklere sabır, teröre lanet ve şehitlere rahmet yetiyor vatandaşa sanırım.
Ya devleti yönetenlere de yetiyor mu? Vatandaşını korumaktan aciz ancak Suriye’deki muhaliflerin keyfi için hiçbir fedakarlıkta sınır tanımayan bir hükümete sahip olma gururu bize kafi geliyo! Olsun!
Bu korkunç acı tablo, konumu seviyesi ne olursa olsun herkesi uzun bir süre oyalayacağa benzer her zaman olduğu gibi.
Yorumlar iddialar tahminler suçlanmalar ve her kafadan çıkan sesler alır başını gider artık hayli bir zaman.
Olanlar, bir hiç uğruna giden onca masum insana ve yanan en yakın yüreklere olur yine.
inanmak çok önemli bir konu, İnanıyor gibi yapmak ondan da önemli. Yüzde 90 nın yaptığı gibi. hem inanıyor gibi yapıyor hem yine bildiğini yapabilme özgürlüğüne kavuşuyorsun. Ne şiş ne de kebap yanıyor böylece.
Bunun tek kötü yanı sizi tanıyanların sizin hakkınızda düşündükleri.Yani ne kadar karaktersiz ve şerefsiz olduğunuzun biliyor olmaları. Onun da sizin gibileri için sorun olmadığı bir gerçek.
Sırası geldiğinde söylerim hep: Son derece seyrek girdiğim ve çoğunu hiç tanımadığım şu defterde öyle çok şeyler öğrendim ve gördüm ki benzeri yok!.
Hele şu son yazıma Kan ve Gül gelen renkli yorumlar ne hallerde olduğumuzun açık bir göstergesiydi oldu benim için.
Mehmet Gül denen şahıs “Solcular ipten kazıktan kopmuş!” derken bu söz solculara hakaret olmuyor da benim solcuları yücelten sözüm neden bazılarının kanına çok dokunuyor acaba!
İnsan karakterlerini tahminde yanıldığım pek görülmemiştir ki, bir üyenin açıklaması benim bu özelliğimi destekler nitelikteydi.
Sayın ve bilgili üyemiz, benim o konuyu yanlış bildiğimi, onun bu sözü Havai Adalarında söylemediğini belirtiyor ve Küba’ya gittiğinde Che’nin şapkasını takıp ağzına puro aldığını belirtiyordu
Söylenen sözün nerede söylenmiş olduğu değil, ağızdan çıkan sözlerin; adam gibi ,insan gibi arkasında durulmasıdır asıl mesele.
Ardından Üzmez denen sapığı neden referans göstermediğimi söylüyor.
Aslında benim yalnızca defterde yazdıklarımı okumaya kalkışsanız, dilleriniz tutulu! Yazdığım 300-350 sayfalık altı kitabımı saymıyorum.
Ben bu toplumun kanındaki al-ak yuvarların sayısını saymaya daha çok küçük yaşlarda başladım. Her dokunuşumda, insan yüreğimin samimi, içten ve derin hissedişleri vardı. İşte yıllarca bu efsunlu duyuşların, deneyimlerin ve gözlemlerin doğrultusunda dillenndirdim her şeyi.
Bu gün deftere çoktan veda etmiş olan değerli, vakur, saygın ve insanların gerçek kişiliğini çözebilen terbiyeli, ağır başlı, ciddi, edepli ve gıpta edilesi üyelerin bir çoğu yok artık ne yazık ki.
İnsan kalitesi her yerde, her alanda yerini cahil, cüretkar, kompleksli ve tehlikeli insanlara bıraktı.
“Ya sev ya terk et!” sözünü dağlara- taşlara yazmışlardı bir ara malum insanlar.
Ne oldu peki? O yüce yurt, vatan, bayrak ve bağımsızlık çığlıklarınıza? “Şehitler ölmez vatan bölünmez “
sözlerinize?
Oysa İstanbul bile satıldı semt semt. Bölgeler bölünüp ‘girilmez bölge’ ilan edildi çoğu yerde.
İnsanlar öldü . Hiç beklemedikleri zamanda ve her yerde bir hiç uğruna. Acılar içinde her gün yüzlerce. Adına “Şehit!” dediler. Halk da buna inanmayı yeğledi, hesabını sormak yerine.
Herkes mesaj attı birbirine. İyi olduğunu bildirdi o kabus sırasında. Anneler kendi çocuklarının derdine düştü en fazla.
Gezi eyleminde 15 gün tek evladım kızımdan hiç haber alamadım. Sormadım bile. Benim bir takım eylemlerde şiddet gördüğümde kızım da metanetini işte böyle korumuştu.
İşte insan, vatan, bayrak ve hürriyet aşkı budur bizim için. Bunu bilenlerin sevgi ve saygı çemberiyle çevrilidir etrafımız,
Şehitler Anıtı.Şehitler Köprüsü. Şehitler Meydanı adıyla anılmaya başlandı gururla! Vicdanlar rahatladı. Olanlara “Kader” dendi geçildi!
Oysa bütün bu seremoniler, sonsuz ve haksız acıların en ağır felaketlere doğru yol alışının utanç belgeleridir.
Anımsıyorum. Beş yıl öne yazmıştım bir yazımda yine. Hala durur. “Bu günler çok iyi günleriniz daha “ diye.
Her şey için çıldırma noktasına gelen sahtekarlar!
Bu aziz vatanı kurtarmak için neden canınıza kıyıp da atmıyorsunuz kendinizi ve o okşamaya kıyamadığınız evlatlarınızı bu amansız savaşın içine?
Öyle ya! Madem ki “Şehitler ölmez! Vatan bölünmez!”
YORUMLAR
bu bir savaş değil ki sayın Yazarım
savaş cephede karşılıklı ordular arasında olur
bu bir hainlik pusu ve büyük bir oyunun bir parçası
evet bu çocukları askerlik bile yapmayan insanların
şehitlik üzerinden halkı pohpohlamasına ben de çok kuruluyorum
ki çoğunun çocuğu ya bedelli yaptı ya çürük raporu aldı
fikirlerinizin çoğuna katılmasam da
kalemi tutuşunuz aydınlığı özleyişiniz
ve dik duruşunuz ben de büyük bir saygı uyandırıyor
iyi geceler sayın Yazar
saygılarımla...
DEVRİM DENİZERİ
Elbette savaş değil! Bu ne savaşı? Neyin savaşı? Bu sahipsiz bir vatan toprağına atılan bombaların kurulan tuzakların ve kanlı terörün ansızın kucağına düşen insanların acı kaybıdır.
Düşüncelerinizde ve yüreğinizde aydınlıklar daim olsun.
Sevgilerimle.