- 506 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞKIN AŞAMASI
İnsan nasıl bir varlıktı böyle. Kimi üzen, kimi mutlu eden, kimi sana bilmediğin ufukları öğreten. Şu ana kadar olanlar üzüntü, mutluluk arası olan bir şeylerdi. Bugün bir şey fark ettim, demek ki hiç belli etmeden bile sana bir şeyler öğretirken, seni bambaşka bir ütopya ’ya götüren insanlarda varmış.
Lakin böyle insanların az olmasına üzülüyorum. Belki de az oldukları için kıymetliler böyle. Onu öyle yap, bunu böyle yap gibi aşağılayıcı, emir cümleleri kullanmak gibi davranışlara bürünmeden. Tatlı diliyle, profesyonel bir şekilde konuşuyor seninle, mest oluyorsun…
Kendi hayaller aleminin, ütopyanın çok saçma olmadığını gösteriyor sana. Sanki sana bir ayna. Tuhaf bulmuyorsun, çünkü sende öylesindir. Yeri geliyor bu iletişiminin aşk boyutunu bulmasından korkuyorsundur, adeta. Silmek istiyorsun aklındaki o tür düşünceleri.
Ah, şu aşk krizi yok mu? Neden böyle ki, insan neden hep karşı cinse aşk düşünür, anlayamıyorum, en çokta kendimi...
Gözler, beden dili belli edermiş kendini böyle durumlarda. Peki ya kişinin duruşu, bakışı öyleyse. Al sana yanlış anlama…
Hep bu yanlış anlamalar, kalbimizi acıtan, yakan, yıkan her seferinde. Aşkın felsefesi de
“ Hamdım, Piştim, Yandım” değil mi ki zaten. Hamız hepimiz belki de aşkın yolunda. Gerçekten aşkın son mertebesine ulaşmak için yanıp, kül olmak mı gerek.
Şimdilerde buna hoşlanmak gibi bir takım kelimeler takmışlar. İlk görüşte hoşlanma yani hamlık, sonrası sevgili birbirini tanıma aşaması ve son mertebe aşık, onlar değil mi ki ta ezelden anlaşan ve şuan tadını çıkarırlar. Yanıp kavrulmuştur aşk artık, iki çift gözde.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.