- 811 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Z/AMANSIZ...
Z/amansız dalışlarım var: Kâh çivileme kâh sırt üstü hani olur da boğulurum gerekçesiyle can simidi cümlelerim var.
Varlık katsayım ise bir o kadar göreceli ya da seyrinde rahmetin, ıslanmak iken vazgeçilmezim.
Rahvan bir enginlik, meyilli bir yol ve hayli çamurlu da yürüdükçe battığım ama gönül gözüme bandıkça da asla önemsemediğim…
Olmaz mı önemsediklerim iken canımı yakan ve ah demeden de şükre ulaşamayacağımı bilmenin yine de ara ara unuttuğum ve derken muteber bir uzlaşma yolu bulacağıma da kani iken ya da farkındalık geliştirip bir anda duvara toslamaktan da kendimi alamadığım.
Boyutsuz ya da hudutsuz ama asla saygısız olmayan.
Ya sevgiye ne demeli ki nefreti de yürekte barındırdığımız gerçeğini nasıl göz ardı ederiz gelin görün ki; sevgi nasıl çoğaltıyorsa nefret de dibe batıran bir mefhum ve tüm olumlu yönünü mizacımızın silip yok eden…
Günler devingen mahiyetiyle rest çekerken zamana, kıta kıta söylemlerde kesişip de yolumuz aydınlığa meylettikçe ve durağan bir rotadan iniş çıkışlı bir grafiğe düştükçe yolumuz sonra da ayıkla pirincin taşını ya da daha gerçekçi bir ifade ile kolaysa taşın içinde pirinç bul hele ki görkemli bir iç sesiniz varsa ve her an size sizi hatırlatıp evrene mal ettiğiniz suç dökümlerini de teyit etmişken, ne yalan söyleyeyim, günün muhasebesini tutmak bir yana resmen defteri kebir işliyorsunuz hem de madde madde bu da yetmezmiş gibi sene sonu dökümü mahiyetinde günlük iç hesaplaşmanızı yapıyorsanız, kırk haramiler gelse kurtaramaz sizi hele ki…
İşin şakası bir yana fazlaca da masraflı bir edim o dökümün altında gözden geçirmeniz gereken imla/hayat hatalarınız varsa: evet, gerçek üstü belki de kalburüstü bir sıradanlık gerek ömrü kendinize mal ettiğiniz gerekse varlığınızı hayat adına imha ettiğiniz üstelik aralıksız süre gelen.
Suçlar…
Hak malikleri.
Ve sözsüz cümleler kuruyorsanız: Hani, duyulduğunuza kani ama her nasılsa tek kelime çıkmaz iken ağzınızdan ya iç mekanizmada takılı o plağa ne demeli? Siz sanıyorsunuz ki; kanıksanmakta iç sesiniz oysaki beden diliniz bile konuşmayı beceremezken hele ki iflah olmaz bir sevgi arsızı iseniz…
İletişim odaklı bir dünya ve göreceli sağanaklar ıslandığımız: Kiminin az kimininse çok ıslandığı; iyi de rahmet eşit yağmakta demek ki var bu işte bir terslik ki bu da duyumsadığınız kadar duyumsanmakla paralel bir ritim: Duymadığınız tını iken duyurmak istediğiniz ya da duymazdan gelip de duyurmak adına yana yakıla cebelleştiğiniz belki de gök gürültüsünden muaf bir ıslaklık hele ki debelenen benliğiniz iken görücüye çıkmış ve seyri seferindeyken iç âleminizin…
Siz, siz olun da gerisini takdim edeceğim zira evdeki hesap misali: Kim ise küstüğünüz bihaber ne de olsa dağ dağın ne düşündüğüne vakıf değil ve siz çözüldükçe o tok sesi evrenin ve dış dünyanın da kerameti bir bir hâsıl olacak.
Söz yığınağı ne çok kutucuk ve balonların içini doldurmaya çalıştığınız lakin siz kurarken cümlelerinizi birinin gelip de o balonu patlatmakla meşgul olduğu yanılgısı ve siz boydan boya serdiğiniz o kırmızı halıda takılıp da düşme tehlikesi geçirirken. Kısaca…
Boşlukları dolduran da bizleriz ve yanıp sönen o neon ışığını titreşimiyle aktif kılan da ne de olsa dervişin fikri neyse zikri de o.
Batılı belki de bilinmezin ya da sancılı bir doğum her yeni gün ki biz geceye yüklendikçe ve beklerken yeni günü bir yanımız hep titrek ve ürkek bir o kadar şaşkın bir de sevginin tekabül ettiği benlik iken yine sevgiye ve anlaşılmaya muhtaç pek de kolay olmasa gerek yaşamak.
Yanlış bir cümle zira hayatı zora sokan da bizleriz kolay olduğuna dair bir inanç geliştirirken de zira fıtratımızda nasıl bir sunum kodlanmışsa hele ki enerji dengesini korumak adına bizler saklı tutarken niyetimizi… Olmaz mı bunca şeye vakıf olan ve bizler ki bihaber yarının ne getireceğinden, mütemadiyen bir taktik uyguluyoruz ve hadi, dercesine bazen soyutlanıyoruz zamandan ve mekândan bazense hemhal oluyoruz yaşama sevinciyle ama her nasılsa olumsuz bir seyre de hayır diyemezken.
Muğlâk pek çok şey aslında bizleriz çözümsüz olan; ya da bilip bilmeden bir çözüm getirdiğimize inanıp daha da dolanıyoruz daha fazla donatıyoruz gerekli gereksiz ne ise ki pek de aklı karı olmadığını unutup, en hoyrat sancıyı evlat ediniyoruz sanki acıdan nemalanan bir benliğin sunumunda ve mükellef bir sofra beklentisi ile eşleşiyoruz kâh acıyla kâh hüzünle belki de eşkâli kayıp bir şehir gibi doluyoruz ve ek bir bütçe getirememenin verdiği hicap ile sonlandırıyoruz umutlarımızı.
Lakin sonlardan da yine biziz hem muzdarip olan hem de mesul olan aslında başı olmayan nice hikâyeden alıntı yapıyoruz ve bazen uzuyor burnumuz bazense bal kabağına dönüşüyoruz gecenin bir yarısı.
Umutlar…
Sağalttığımız tüm acılar.
Ve bizler…
Peki, kimiz biz ya da neyin derdidir de işkillendiğimiz pek de makbul bir gözle onanmadığımızı görüp de rest çekiyoruz hayata…
Durağan olmadığı meydanda ama devinen mahiyetteki bu duygular pek de muteber bir mutluluk sunmuyor ki mutluluğu ifa eden sadece sükûtun altında yatan huzur mu yoksa huzur addedilen midir tüm kanıksadıklarımız?
Döngü sundukça ve bizler sahiplendikçe yeri geldi mi biz döngüye sunarak taleplerimizi kısaca alış-veriş mahiyetinde hatta etki-tepki bileşkesine rast gelip sıra dışı bir pazarlık yine: Hele ki uhrevi boyutunu bir kez sindirmişken hem de doya doya özümsediğimiz ve beklentimiz ne ise yeter ki saklı tutalım tüm iyi niyetimizi hele ki koşullanmaktansa rehaveti yüklenip, zamana bırakalım tüm saklı gerçekleri hem de bilincinde iken duyumsandığımızın hele ki duyumsadıklarımızı sığdıramazken yere göğe.
YORUMLAR
"Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır.. ALLAH bilir siz bilemezsiniz.."[ Bakara / 216 ]
Hep hayra yorarsak sonuç lehimize olur inşallah. Fakat hayatta öyle olaylar oluyor ki iyi niyet göstermek imkansız. Mesela 11 yaşında gebe bırakılmış bir çocuk olayı vahimdir, ama devletin uyanıp bu olaylara önlem almaya başlamasını umut edebilmek hayra giden bir yoldur.
Bazen de diyorum, çok mu safça düşünüyoruz acaba?
Tebrikler, sevgilerimle.
Gülüm Çamlısoy
Belki de tepkisiz olmak ya da görmezden gelmek ama şu da bir gerçek ki; olumsuz duygular yüreği çürütüyor.
İstisnalar ise asla kaideyi bozmaz hele ki: CANAVAR KİMLİKLERİ İLE ÇOCUKLARA UZANAN ELLER KIRILSIN.
Çok çok da kötülük var ve zulüm ve nice haksızlık.
Söz konusu çocuklar oldu mu zaten aklımın sınırları zorlanıyor.
Hep denmez mi: ''Allah iyilerle karşılaştırsın.''
Aminn.
Çok sevgimle sevgili Müjgan hanım.
Çok teşekkür ediyorum eşlik ettiğiniz için.