KAHPE... BAŞKA TANIM YOK İÇİMDE
Hiç tanımadığım bir şeydi. Önce içim titredi hafiften… Sonra hissettim göz bebeklerimin büyüdüğünü. Şimdiye dek yaşatmadığın bir duyguydu bu.
İlk kez kıskandım seni.
Ne çok ifade vardı içinde. Dokundum usulca suretine. Yan yana duran iki bambaşka beden. Gülümsemen bile silinmişti yüzünden. Bende durduğu gibi durmuyordu gözlerin. Bu bir yalan olsun, bu sen olma diye diledim. Sendin. Sendin değil mi?
Ürküyordum o fotoğraftan çıkıp geleceksin diye yanıma. Biz birbirimize o kadar yakındık ya. Korkmam bundandı biraz da. Hani diyecek gibiydin ;” mutluluğum sende, ne olur aldırma tüm sevişmelerime” . İnanır mıydım dersin. İnandırırdın değil mi?
Boran, kar, fırtına… Tanımını yapamadığım ne kadar felaket varsa başımda şimdi. Uzun cümleler bile kuramıyorum sana baksana. Bakışlarım boşalıyor yüzüne. Kirlendim… Kirlendik artık… Anlamları azalan bu aşkımızda başıma gelecek ne varsa razıyım şimdi. Tuhaf ilk kez kıskandım seni.
“Güven bana. Senden bir başkasına dokunamaz ellerim. Yataklarım dolar belki ama içim sana boşalır bilesin”.Duymayı özledim. Sonrası merak etmeye başladım O’nu… Nasıl almıştı seni avuçlarımdan. Parmaklarımı aralaması gerekmiş miydi? Dişlerimi teninden nasıl söktü. Gecelerimizi hangi güneşle güne çevirdi. Sordum… Delirircesine sordum kendime. Kahpe… Başka bir tanımı yok içimde.
Ne kadar safmışım “bekle geleceğim” dediğin senelerde. Beklediğim onca senenin anısına yakıyorum seni şimdi içerimde. Kül olacaksın ve dileğin gerçekleşecek işte.” Yak beni öldüğümde ve küllerimi savur boğaza “ derdin ya. Ah ölü bedenini bile bana teslim ederken bir zamanlar şimdi sancılı ölümler sunacak sana biri var hayatında. Ölün ben kadar yakışmayacak O’na. Unutma
…
“Fakat nasıl olur… Yo hayır, yo inanmıyorum” demişsin duyduğunda şaşırma. Söylemiştim ben sana “vazgeçilmezim ol ama vazgeçme benden. Senden daha çabuk unuturum istersem”.Hani inanma yine de unuttuğumdan değil. İhanetin gölgelediği gözler ne kadar gerçeği görebilir. Utancın yansımış benliğine. Ya anılar. Onlarda seninle beraber kül olacak başka yolu yok.
Hatırlar mısın o geceyi. Gerçi nereden bilebileceksin ki. Bir gün bile söyleyemedim ki. Şimdi dinle…
Sana sürpriz olsun istediğim bir geceydi. Derdin ya hani “bir gece ansızın gelsen yanıma” diye. O kahverengi paspasın altında olurdu her zaman anahtarın bilirdim. Hatta ne gülerdik o zamanlar “her zaman ilk bakılacak yere bile bile bırak anahtarı hırsızlar için. Çok istiyorum içeri girip kitaplarımı çalsınlar bir de seni başımdan alsınlar”dediğinde.
Seni aradığımda 24.45 di ve belki de ömrümün en tanımsız gecesiydi.
_Nerdesin canım
_arkadaşlarla beraberim ya sen
_boş ver beni eve geçerken haber ver yeter
_elbette hayatım bir saate ararım
Hatırladın mı şimdi. Ben senden önce evde olacağımın verdiği sevinçle bir İstanbul gecesinde yol alıyorken sen kim bilir kaçıncı gölgemdeydin. Apartmanın kapısında sızmış şarap içen adama aldırmadan kapına yaklaştım. Bilirsin korkardım o adamdan hep. Sen severdin ya.”Yapma şaraptan değil sarhoşluğu hayatın sarhoşu o “derdin. Üzerine bir de para koyardın kirli ellerine onun “bunu da benim için içersin ve bu güzel bayanı da unutma” diyerek.
Neden sonra anladım o gece başını kaldırıp bana acıyarak bakmıştı. Bense yine ürkmüştüm ondan. Eğer tekrar görebilirsem onu bu kez ben bakacağım gözlerinin içerisi ama minnetle. Bir şarap parası da ben tutuşturacağım ellerine ve “ bunu da benim ihanetime içersin, ha bir de bu sefil adama “ diyeceğim.
Merdivenleri koşar adım çıkıyordum. İçerimde bir yakalanma teleşı. Anahtar olduğu yerde ve yüzümde tatlı bir tebessümle girdim içeriye. Bir mum alevi gördüm ilk önce. Masada iki kadeh. Bitirilmesi bile beklenmemiş iki kan. Uçar adımlarla geçtim salondan. Yatağından sesler gelirken kulaklarıma beynimde bir uğultu…” Daha… Biraz daha… Hayır “ diyen sesler kulaklarımda yankılandı. Öylece çöktüm kapının eşiğine ve bir göz aralığı boşlukta tanıdım sevişmelerini. Ne kadar sürdü bilmem. Ta ki sen bir sigara yakıp arkanı dönerken o kadına gelmiştim kendime.
Ruhsuz bir sevişmeydi anladım. Sen bana sırtın dönük sigaranı yakmazdın.
Kaçamadım. Korkmadım bir an bile görürsün diye. Hiç girmediğin o odaya yürüdüm. Bir kapı sesi duydum sadece çünkü tüm sesler sessiz hıçkırıklarımda kaybolup gitmişti. Sabahsa hiçbir şey olmamış gibi geldim başucuna ve hatırla nasıl da sarılmıştın boynuma. Af diler gibiydi kolların. Öpmedim ilk kez seni hatırla. İhanetin kirlettiği bu yatakta bensizliğini düşündüm sonra. Tanrım! Ne çok affettim seni…
Tüm bu yaşanmışlıklara rağmen ilk kez kıskandım seni. Bilmedin hiç bilemedin sen ihanetin kendine senin sevgili…
Şimdi bu fotoğraftaki kızıl saçlara göm kahpeliğini. Ben mi? Yalan sevişlerinle anımsıyorum seni…
1 Eylül 2008 (kayıp bir şehrin anısına)
NeNa
YORUMLAR
sonra ben ağlayınca 'neden ağlıyorsun yağmur' oluyor..
oturup kelimelerine ağlıyorum
satır aralarında gördüğüm aksime ağlıyorum
can yangılarım düşüyor aklıma, onlara ağlıyorum
sana ağlıyorum
yaz'dıran yüreğine ağlıyorum..
ne çok ağlayabiliyorum diye oturup bi de kendime, kaybettiğim dün'lerime ağlıyorum..
üm bu yaşanmışlıklara rağmen ilk kez kıskandım seni. Bilmedin hiç bilemedin sen ihanetin kendine senin sevgili…
Şimdi bu fotoğraftaki kızıl saçlara göm kahpeliğini. Ben mi?
Yalan sevişlerinle anımsıyorum seni…
--------------------------------------------------
HERZAMANKİ GİBİ GÜÇLÜ KALEMİN HÜZÜNLE VURMUŞ YİNE. ELLERİNE SAĞLIK ...
üm bu yaşanmışlıklara rağmen ilk kez kıskandım seni. Bilmedin hiç bilemedin sen ihanetin kendine senin sevgili…
Şimdi bu fotoğraftaki kızıl saçlara göm kahpeliğini. Ben mi?
Yalan sevişlerinle anımsıyorum seni…
--------------------------------------------------
HERZAMANKİ GİBİ GÜÇLÜ KALEMİN HÜZÜNLE VURMUŞ YİNE. ELLERİNE SAĞLIK ...
Tüm bu yaşanmışlıklara rağmen ilk kez kıskandım seni. Bilmedin hiç bilemedin sen ihanetin kendine senin sevgili…
Şimdi bu fotoğraftaki kızıl saçlara göm kahpeliğini. Ben mi?
Yalan sevişlerinle anımsıyorum seni…
Unutacaksın gün gelecek...sen de bunca şeyi nasıl unuttuğuna hayret edeceksin...
Ama unutacaksın unutma....
Sevgilerimle...
Yitiklik nedir diye sorsalar bana. Bir tek şey derim. Atan kalbinin suskunluğudur. Ilık güneşini saklamandır eylül-i gözyaşlarını akıttığın an doğarken üstümüze gece.
Ayrılık nedir diye sorsalar; bir derin bekleyiştir kemirirken içimizdeki coğrafyayı. Ve yokluğunu hissederken, nehirlere gül yerine şiirler, türküler ve kalbimi adak yerine öğütüp dileklerde seni istemektir.
yüreğinin çağlayanına ebedi ızdıraplarımı bıraksam yazar mısın.
kalemime küçük bir mezar hazırladım.kazabilir misin..
sevgilerimlee........
bu sitede hep arkadaşlarima derim
derli-polu,iyi kurgulanmiş ve insanı kendi içine çekip kaybeden bir yazı okumak isterseniz,sadece NENA'nın yazılarını okuyun.
gerçek yazımın harikasına orada ulaşırsınız.
işte yine öyle bir yazı
tek soluktan okunan,ustaca ve yetkin bir tarzda yazılmiş bir yazı
içinde kayboldum
harika bir yazı
ağız tadıyla okudum.
saygılarımla
Her şey yalan.
Ve dudaklarım azize , değmez şarap kokulu izine.
İstanbul aşkların beşiği, aşkaların katili , aşların ölü bedenlerinin gölge şehri..
Acıyarak bakma yüzüme dilenci..
Kirli bedenlerin salaş şahidi, ben daha kirlenmedim ki.
Şirret isli ellere uzat pis elini..
Anahtarı hiç saklamadın ki .
Biliyordum, bilerek incittiğini..
Yak sigaranı uyut bedeni..
Bak , bak bir kahpe sırtında kanını emiyor şimdi..
Ben seni hiç kıskanmadım ki..
Dedim mi..
Kahpe
Ocağıma nasılda düşürdün
Sırnaşık- astarsız yüzünü.
Ah paşam
Ölü bendenler miladi
Ve ben neden kıskandım şimdi seni.
Belli
Belliki acının güzü çok çekici..
.......
Allah kimseye yaşatmasın diyorum ama, genelde kadına
biçilen bu kefen neden hak görülür anlamam..
Acı düştü güne.
Ağla bebeğim göğsümde..
Hüzün doluydu..
Sevgimle..
Ne kadar zordur işi bu adamın aslında; bir bent gibi,dalga kıran gibi karşı durabilmek bu gelişlere!...Kaç adamın harcıdır,var mıdır böyle bir adam bilemem;bu gelişlere karşı koyacak adam da iki özellik olabilir..Ya ümmi olacak,ya deli!...Harikaydı...Yürekten kutladım.Selam,saygı...
hyazici58 tarafından 9/1/2008 11:09:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kestiğim ümitlerden yelkenler yapıtım ama yokluğunda ne
Gidebildim ne de kaldım
Gerçek miydi tutunmaya çalıştıklarım
Hediye süsü verilmiş ayrılıklarım
Kaybetmenin tiryakisi bir çocuk gibi
Sustum kendime kızdım
Kırıldı ayna paramparça... paramparça...
********
paramparça eden bi yazı....
saygılar
Kaçamadım. Korkmadım bir an bile görürsün diye. Hiç girmediğin o odaya yürüdüm. Bir kapı sesi duydum sadece çünkü tüm sesler sessiz hıçkırıklarımda kaybolup gitmişti. Sabahsa hiçbir şey olmamış gibi geldim başucuna ve hatırla nasıl da sarılmıştın boynuma. Af diler gibiydi kolların. Öpmedim ilk kez seni hatırla. İhanetin kirlettiği bu yatakta bensizliğini düşündüm sonra.
Tanrım! Ne çok affettim seni…
Tüm bu yaşanmışlıklara rağmen ilk kez kıskandım seni. Bilmedin hiç bilemedin sen ihanetin kendine senin sevgili…
Şimdi bu fotoğrafta ki kızıl saçlara göm kahpeliğini. Ben mi?
Yalan sevişlerinle anımsıyorum seni…
Aldatılmışlık üzerine güzel bir yazıydı sevgili Nena kardeşim,
ben şunu söylerim her zaman aldatanlar bir gün aldatıldıklarında yaptıkları işin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlayacaklardır ve o zaman size hak vereceklerdir...Hüzün yüklenmiş ruhundan da artık sevgi bulutları yüklensin hayat devam ediyor artık bu aldanmışlıktan kurtar kendini ve yeni bir hayata yelken aç kardeşim sevgi ve saygılarımla...ve Tam puan