- 686 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NE GÜZEL ŞEY SENİ YAZMAK EY TÜRKİYE' M !
Düşünüyorum da…
Öyle yada böyle doğru yada yanlış eli kalem tutan insanların yaşadığı ülkelerin en başında Türkiye’nin geldiğine bir kez daha kanaat getiriyorum.
Öyle ya!
Giderek neredeyse ışık hızıyla yarışacak hale gelen ve gün be gün daha da kopkoyu renklere bürünerek köşe bucak her tarafa yayılıp inanılmaz boyutlara ulaşan olaylar ülkesinde insanlar kaleme klavyeye sarılmaz da ne yapar!
Yalnız şu var ki dünyanın tüm ağaçları kalem- kağıt olsa yaşananları yazmaya yine de yeterli olmazlar bana kalırsa.
Ayrıca yalnızca yazarlıkta mı bu kadar öndeyiz…
Kim demiş onu…
Yeryüzünde ne kadar musibet rezalet kötülük şer yasa ahlak ve insanlık dışı ne varsa hepsinin rekoru bizde!
Hele ki bunca yıldır iktidarda olan ve ülkeyi baştan başa çeşitli felaketlere çıkmazlara sonsuz acılara ve korkunç badirelere sürükleyen bu insanların ve onların her kesimden her kademeden çanak yalayıcılarına. Çıkarcı ve düşünme özürlülerin bir benzerine hangi ülkede rastlayabilirsiniz?
Mademki söylendiği gibi “halk ne derse nasıl isterse onun dediği olur” Öyle ise halk bütün bu olan bitenlerden çok memnun ve bunları hak etmiş durumda.
Ama yok!
Bütün bu korkunç durumların sebebi yıllardır söylendiği gibi dış güçler dış mihraklar dış odaklar yani Amerika ve diğer ülkeler ise o başka!
Yani gelen giden iktidarların ve bu bozuk çarpık düzenin hiç suçu yok!
Oysa gerçek düşmanlar her zaman içimizde ve göz önünde idiler.
“Tam bağımsız Türkiye!Yaşasın Halkım!” diye haykırarak idama giden fidanlara “Vatan haini anarşistler” diyen güruhlar Gezi Eylemleri’nde de aynı sapkınlığı göstermediler mi?
Başa geldiklerinden bu yana kaç vatan evladını şehit (onların tabiriyle kelle!) verdik ve veriyoruz. Hesapladınız mı?
Canım yavrularımızın askerlerimizin son Suriye çıkartmasında peş peşe gelen acı haberler ne kadar yüreğinizi dağlıyor Suriye’den kaçan vatan hainlerini siz burada beslerken?
O zavallı ana baba ve yakınları ki “Vatan sağ olsun. Onlar cennette yerlerini aldılar!”
Diyebiliyorlarsa eğer nedenini ve suçlularını sorgulamak yerine.
Senaryosunu kendilerinin yazıp oyuncularını hazır ettikleri o meş’um gecenin ardından hiç uğruna gidenlere ve o tarihin kurtuluş günü ilan edileceğine ne kadar ilgilisiniz?
Kentsel dönüşüm adı altında yapılan yıkımların zaten dağı taşı binalarla kaplanmış olan ve nefes alamayacak halde olan İstanbul ‘un cadde sokak park ve bitişik binalarında kaç masum insanın canından olduğunu düşündünüz mü hiç kaç daire sahibi olacağınızı düşünmenin dışında?
Yıllar öncesine dayanan çocuk istismarı ve çok ciddi tecavüz olaylarını yeniymiş gibi dile dolayıp “neyse ki yasayı geri çektiler!” gerekçesiyle sevinenler.
Sokakta cansız gibi yatan kedinin tecavüze uğradığı anlaşılınca hevesle gülüp geçen sapıklar.
Ülke hemen her dış ülke tarafından alay konusu olmuş dışlanmış bir durumdayken.
Ve bu tutumlarından dolayı “İki yüzlü batı!” sözleriyle ülkede kınanırken.
Toplumun çoğunluğu da dahil, kendilerinin kaç yüzlü kaç sözlü kaç telli kaç dilli olduklarını kainat bilirken.
Ekonomi son nefesini verirken .
Enflasyon çığlık atarken.
Asgari ücret 1.300 TL iken.
Namuslu insanların alım gücü yaşama şansı kalmamışken.
Kendileri hısım akraba ve yandaşları 7 yılda dünyanın 7. zengini olurken
Yüzlerinden kin nefret ve cehalet akarken.
Olağanüstü hal sürerken.
İnsan hakları özgürlükler kişilerin savunma hakları ortadan kaldırılmışken.
Pek çok gazete ve televizyon kapatılmışken.
Cezaevleri 142 gazeteci ve onca masum insanla dolup taşarken.
Hala “ülkede demokrasi var mı” sorusuna “evet!” diyenler çıkarken.
Ve hala 15 Temmuz gecesinin harareti azalmış olsa da heyecanını yaşayanlar akıllarına geldikçe bayraklara sığınırken.
Hükümet “15 Temmuz da şehit düşenlerin çocukları isterlerse askerlik yapmayabilirler” derken.
Köşelerinde oturup “Bu vatan bu ülke bu bayrak bizim!” diye atıp tutan sahtekarlar, ülkeyi Fetullah Gülen felaketinden kurtardığı için zerrece düşünmeden iktidara övgüler düzerken.
Uzun süre oyalandıkları bu olayla ilgili yazılan küfürlü lanetli beddualı şiirlere yazılara kurdeleler verilip üyelerce ayakta alkışlanırken.
Bir insanın kaderinin daha doğarken yazıldığına ve insanların Yaradan’ın bir sureti olduğuna inananları görürken.
Yani her şeyin sorumlusu Yüce YARADAN mı demek istiyorsunuz zavallı şaşırmışlar!
Neyse…
Her cümlesini dini motiflerle bezeyip farklı görünmek ve edebiyat yapmak adına bolca laf-sözcük cümbüşlüğü yapanların .
Bütün heybetiyle esip savuranların sonunda kalkıp “Ben bunca zaman yazdıklarımda yanılmışım çok özür dilerim” diyen üyelerin.
Bunca bilgili deneyimli maharetli okuyan-yazan onca donanımlı insanların arasında ben:
KIR KALEMİ KES CEZAMI HAKİM BEY!
YAŞAMAYI NEYLEYİM
Diyebilirim ancak.
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi.
Edip Cansever
YORUMLAR
VURGUN58
DEVRİM DENİZERİ
Esenlikler dilerim.