Hayat Ne Garip!
Oedipus, ki bir lanetli aileden gelir. Aile içi cinayetlerle lanetlenen bir sülalesi vardır. Hani kral babasını (bilmeyerek) öldürerek annesiyle(kraliçe) evlenir(bilmeden, lanet neticesi). Bunu yapabilmek için de, mitolojik canavar Sphinx�in, bilememenin cezasının o koca tepeden atılmak olan bilmecelerinden birisine doğru cevap verir. Sphinx�in bilmecesi ise bilinmedik bir şey değil esasen günümüzde: � Öyle bir canlı ki, ilk başta dört ayaklı, sonra iki, sonra ise 3 ayaklı. Fakat genel doğa kurallarına aykırı olarak en güçlü olduğu zaman en az ayaklı olduğu zamandır. Ve en güçsüz olduğu zamansa en çok ayağı olduğu zamandır. Nedir bu canlı?�
Cevabını hissettiğimiz bu soruyla Sphinx hayattaki tezatları gösteriyordu. En karanlık andan sonra ortalık ışımaya başlar, geleneksel yağış alan bölgelerde en sıcak günün ikindisinde şiddetli bir yağmur bastırır. Her güçlü muhtaç ve güçsüz doğar, her canlı doğduğu varlıktan daha güçlü hale gelir. Öldüren de ölür, ve öldüren aklınca ceza verdiğini sanır. Ömrü boyunca dünyaya sahip olmaya çalışan Cengiz Han�a bile sahip olur dünya. Onu içine alır, yutar. Beyaz en iyi siyahın üzerinde kendini beli eder, siyahsa hem gelinen, hem de gidilecek atmosferin rengidir. Hatta alışalım diye gözlerimizi kapattığımızda dahi o rengi görürüz, ve yıllar yılı uykularımızda staj yaparız o yer için. Bazılarımız o siyahlıkta görüp de dinlenirken.
Daha kendi beyninin dahi çalışışını anlayamamış olan dahi insanoğlu ise, 1000�de 999, 999 unu göremediği bu dünyada etrafına bakar şaşkın şaşkın. Başından aşkın konularda düşünür. En azından okur, bulur ve görür ki, pek de anlaşılamayan bir düzen içerisinde, yaratılmışlar belli kurallar çerçevesinde devam ediyorlar yollarına. Uzun gibi görünse de esasen göz açıp kapatmaktan ibaret olan bu yolda ve Sphinx�in bimecelerinden dahi aldatıcılı oyunlarla çevrili şu kulvarda gittiğini sanır ama, esasen bir yere de gittiği de yoktur. Yılmaz Erdoğan da demiyor mu: � Yol bir yere gitmez, o bir yaşama biçimidir ��. Yaradan ise kendi koyduğu kuralları, yine kendi eliyle çiğneyip bir mantıksızlık sergilemiyor. Ahmet Hamdi Tanpınar�ın da dediği gibi, � Her şey yerli yerinde .� Gibi gözüküyor!
En büyük tezat ve belki Jeanette Winterson�un Doris�e( Boating For Beginners ) dedirttiği gibi biricik hayatın nihai anlamıdır ölüm. Ve hep boşa gider sahip olunan binlerce dönüm, değil mi ki sonumuz ani bir sönüm, Tolstoy�un gösterdiği gibi ( İnsan Ne İle Yaşar ) insanın ihtiyacı olan yer iki metrelik, sonrasında gireceğimiz dar ve karanlık bir delik.
Tüm bunları düşündürense yolda gördüğüm iki cenaze. Sarı beyaz tüylü bir kedi ve bir güvercin... Aralarında birkaç metre varken, bizim ilçeye giden asfalt yolda vefat etmiş bir halde bekliyorlardı. Sylvester�in Tweety�e olan iştahı gitmiş gibiydi, artık yakalamaya çalışmıyordu güvercini. Ve yine ilk baştaki hallerine dönmüştü, çaresiz, muhtaç, ve bekleyen bir vaziyet� Adeta Candan Erçetin�in Yalan�ını doğru çıkarmak için ellerinden gelen tüm hünerleri sergiliyorlardı en büyük tiyatro binasında. Sonra aldım garipleri, elvermedi içim kansız, tertemiz yerde yatan bir aralar canlı ve ruhlu olan varlıkları orada bırakmaya metalden yapılma araçların içinde hava olan lastiklerinin altında ezilip durmalarına. İkisinde de tek bir kan izi yoktu fakat, ve ikisinin de aynı anda orada bir araç tarafından çarpılma ihtimalleri çok garip geldi bana.
Nasıl öldüler tam olarak bilemiyorum. Fakat ikisini de bir çöp bidonunun içine attığımda, yan yana, ikisi de birbirine hiç mi hiç dokunmuyorlardı. Kardeş kardeş ve tüm tamahlardan arınmış bekliyorlardı. Belki de haykırıyordu orada arka plandan bir şarkı, Cem Karaca ve Mahsun Kırmızıgül�den: � Hayat Ne Garip !...�
YORUMLAR
yaşadığı an içinde bir kainat barındıran insanın toprak sadece bedenini sindirir öldüğünde, oysa enerji hiç bir zaman yok olmayacakken geri kalan kainat nereye gider, ve tezat tam da burada göstermez mi kendini! ve hangi ayakla yere basacağımızı öğretmez mi! hayat ne garip derken yazdıkların bunları çağrıştırdı, ve zalim ve mazlum ve savaş ve korku, her şey yerli yerinde dediğin gibi, dolayısıyla ölüm ve yaptıklarımız... düşündürdüğün için teşekkürler..