0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
634
Okunma
Bu gün rüzgarın boş bir su damacasını balkonda oradan oraya sürükleyişi ile uyandım.Hava daha aydınlanmamıştı.Saat yedi olduğu halde alaca karanlığı daha da ağırlaştıran bulanık havaydı.Horoz sesini duyamıyorduk artık.Ekmek arabalarının ilk gürültüsünün ardından çoğalan taşıtların sesi vardı.Köpek sesleri de gelmiyordu.Erkenden radyoyu açan babam da yoktu artık...
Belleğim beni rüyalarla uyandırmaya çalışıyor;kargaların sesiyle birlikte rüyalarım da kayboluyordu.Dünyayı saran yokluk,savaş,ve açlık üçgeninde alabora olmaya yatkın ekonomi fırsatçılar yaratıyordu.Bu zorluklar içerisinde birbirine kenetlenen,toplumculuk anlayışı içinde insanlar arası dayanışmayı sağlamlaştırmaya çalışan için uğraşan,acılarımızı sağaltmaya çalışan yüreklerle bir bütün olduğumuzu duyumsayarak uyanıyordum!...
Yeryüzü yuvarlağını küreselleştirmek adına kürelemeye çalışan zihniyetten,globalleşme tuzağından uyanıyorduk..
Kendisini güçlü sanrısında bizleri kıskaca almaya çalışanlara karşı hep birlikte bir türkü söyüyor’’Kadir Mevlam bizi muhannete muhtaç eyleme!..’’derken bulanık akan sulardan,fırsatçılardan,yeryüzü yuvarlağı üzerinde daha sağlam köklerle yurdumuza tutunarak uyanıyorduk...