- 1617 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
-ÇALIŞMA HAYATINDA ÜÇÜNCÜ GÖZÜN ÖNEMİ-
Günlük hayatta yer yer karşılaştığımız kavramlardan biri de kuş bakışı olmalıdır. Farklı açılardan anlamına varabiliriz. Asli kullanımında bir kuşun binlerce metre yükseklikte uçarken sahip olduğu görüş açısı olacağı kuşkusuzdur. Söz gelimi bir kartalın veya şahinin hedefe kilitlenmesinde temel bir öge değil midir? İkincil kullanım alanı olarak ise insanlar üzerinden ele alınabilir. Bir konuya detaylı ve etraflıca bakan insanın durumu akla gelecektir. Geniş düşünmek, ön yargılı yaklaşmamak böyle bir insanın vasfı olacaktır.
Son zamanlarda izlediğim bir panelde de Uludağ Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Erkan Işığıçok hocamızın “Üçüncü Göz” başlığı altında anlattıklarının bende üstte belirttiğim hususlar dairesinde ilgi uyandırdığını söyleyebilirim.
Konuşmacı önyargılardan ve dar çerçeveli yaklaşımlardan kurtulmanın önemine işaret ederken üçüncü göz şeklinde adlandırdığı ögeyi istatistik olarak tanımlamaktadır. Bunda Ekonometri bölümü hocalarından olması da önemli bir etken olmalıdır. İstatistiğin kullanıma ve yararlananın ele alış biçimine bağlı olarak kuyruklu bir yalana dönüşebileceği fakat bu duruma aldanarak istatistiğin önemini dışlamanın doğru olmayacağını vurgulamaktadır. Herhangi bir alanda verileri değerlendirerek olumsuzlukların giderilebileceği, olumlu gelişmelerin önünün açılacağı üzerinde durmaktadır.
Hocamız bir zamanların ünlü yazarlarından H.G.Wells’den de söz eder. Açıkçası Wells’in istatistiğin bir gün gelip büyük önem arz edeceğine değindiğini örneklemektedir. Bu bahis konumuzun dışında kalmakla birlikte zihnimde bir çağrışım da yapacaktır. H.G.Wells bilindiği üzere Jules Verne misali teknolojik gelişimle ve bilim kurguyla yakından ilgilenmiş bir yazar olmaktadır. Yıllar önce okuduğum bir yazıda "Demir Perde" kavramını ilk kullanan isim olduğundan söz edildiğini hatırlıyorum. Halbuki bu hususun genelde Churchill’e mal edildiği söylenebilir. Öyleki İngiliz siyaset adamı Winston Churchill 2’inci Dünya savaşı sonrasında şekillenen Doğu Bloğunu kastederek kavramı telaffuz edecektir. Ancak Churchill’in, vatandaşı ünlü yazar H.G.Wells’den esinlendiği anlaşılmaktadır. Açıkçası ünlü devlet adamı bir romancının kehanetini politik kulvarda dillendirmektedir.
Konumuza dönersek, üçüncü göz kavramını konulara farklı boyutlarda bakmanın bilimsel yaklaşımı tesis ettiği şeklinde ele alabiliriz. Gündelik yaşamda ekseri olarak bir konunun iki biçimde ele alınacağı söylenebilir. Madalyonun iki yüzü söyleyişi akla gelecektir. Tabi kimi filmlerde de karşımıza çıkabildiği gibi üç boyutluluk üzerinde de durabiliriz.
Panelde konuşmacıyı izlerken benim aklıma işçi işveren münasebetleri ve iki kesimin ağırlıklı olarak kendi bulunduğu noktadan konulara yaklaştığı hususu gelmektedir. Tabi sosyal politika ve hukuk bağlamında üçüncü göz olabilmenin ehemmiyeti üzerinde de durulabilir. Denge kurmak, uzlaşı sağlamak, rehabilite etmek gibi ögeleri gerçekleştirmek işçi işveren sorunlarının çözümüne dönük kamusal yaklaşımların tespit edilmesinde belirgin özellikler olmaktadır.
Bu noktada tarafların gösterdiği tepkiler aklıma geliyor. Sözgelimi, işverenleri dinlediğinizde işçi çalıştırmanın güçlüklerinden yakındıklarını görürsünüz. Çalışan disiplini, istikrarlı eleman, sirkülasyon gibi hususlar elbet önemli sorunlardır. İş arayanların yaklaşımlarından aldığım izlenimler kimi zaman işvereni doğrulamaktadır. İş beğenmeme eğilimi, ilk düşündüğü hususun ne iş yapacağım ya da firmaya neyi ne kadar verebilirim anlayışından ziyade ücret ve sosyal haklar çerçevesinde gelişmesi haklılığı kadar haksızlığını da barındırmaktadır.
Mesela iş arayan kişi iş görüşmesi esnasında; piyasadaki ücret sistemine karşı kendi zihnindeki ihtiyaç düzeyinden hareketle 10,000,-TL. borcu olduğundan söz ettiğinde garip durmuyor mu? Yahut işçinin girdiği işi ilk günler içerisinde bırakmasını anlamlı bulduğumu söyleyemem. Deneme süresi aynı zamanda işe alışma süreci olmaktadır. Hangi işe başlasak bir yadırgama ve adapte olma aşaması olabilir. Tam da kendinize şans tanıyacağınız bölümü es geçmeniz çalışma hayatında hata teşkil edecektir. Ayrıca sürekli iş değiştirmek iş arama süreçlerinde referans boyutunda bize ayak bağı olacaktır. Değil mi efendim?
Ancak diğer bir boyut işçilerin haklı olduğu durumlardır. Firmaların alacakları elemandan birbirinden önemli ölçüde farklılaşan birçok işi yapmasını bekledikleri de yaygın bir tutum olmaktadır. Firmanın bildirdiği şekilde yapılacak işe bakıyorsunuz. Bir kadın eleman; temizlik yapacak, çay ve yemek yapıp dağıtacak. Sorulmaz mı? Bir koltukta kaç karpuz taşınır? Koltuğun taşıma kapasitesine ve karpuzun ebatınada bağlı dense bu kadar işi yapan birinin verimli olma ihtimali var mıdır? Hepsinin yarım yamalak yapılması gibi bir duruma zemin hazırlamaz mı?
İşveren ya da firma yetkilisi bizde az personel var, eleman birkaç iş yapsada bu hizmeti az personele sunacak diyebilmektedir. Burada ise diğer bir husus akla gelebilir. Temizlik, çay ve yemek yapımı ve servisine dönük kullanılan malzemenin farklı bir kimyaya sahip olduğu boyutu hani. Kişi tuvaleti temizliyor, deterjan kullanıyor, elbette ellerini sabunlayıp durulamak suretiyle çay ocağı veya mutfak bölümüne geçip gıda ürünlerinin hazırlanması ve servisiyle ilgileniyor olsada yapılan işlerin ve hizmetlerin niteliğini besleyen ögeler arasında uçurum düzeyde farklılık ve ilgisizlik göze çarpmaz mı? Kaçınılmaz olarak kalite düşecektir değil mi?
Ya da bir başka firmanın verdiği talebe bakıyorsunuz. Atölyede üretim yapmanın yanında malı kamyona yükleyip, şoförlüğü de olan, nakliye yapan, götürdüğü yerde de malı indiren birini arıyor. Bir posttan kaç elbise çıkar sorusu ister istemez akla gelecektir. Tabi işveren posta ve bedene bağlı şeklinde cevap verebilir sakın şaşırmayın. Hani Bursa’mızın Gemlik ilçesine doğru giderken karşımıza çıkan bir levha misali “Gemliğe doğru denizi göreceksin sakın şaşırma” edası, duruşu bizi bekleyebilir.
Bu durumda işverene şunu sormak gerekmez mi acep? Gittiğiniz bir restaurant’ta kaç defa kullanılmış yağla yapılmış kızartma önünüze gelse haberdar olmanız dairesinde bunu nasıl karşılarsınız? Burada da işverenin alelade yerde yemek yemeyeceği akla gelebilir. Ne diyelim hayatın içerisinde bu tarz kaçak durumlar ve kaçamak hususlar da vardır şüphesiz. Yoksa üçüncü göz dediğimiz biraz da bu cingöz durumlar mıdır?
L.T.
YORUMLAR
rumuzum... rumuz işte. (bu arada yazı çerçevesinde kalsak daha iyiydi.) lipton ya da mavidağ su'da olabilirdi. paspas, ayakyolu şu ya da bu. gerçek ismimde olabilirdi. gizli çağrışımları ifşa etmek için seçmedim rumuzumu. uzun uzadıya şekil konusunda düşünmeyi sevmediğimden dolayı pattadan yani o an -keoma film müziğini dinliyordum- üye olurken öylesine yazdığım bir rumuz. geçmişte farklı sosyal medya ortamlarında kullanmışlığım da var. belki bu alışkanlık yol yaptı, olabilir. yani ana konusu rumuzlar olan (şekil) sohbetleri sevmem...sevmediğimden dolayı dün gece yorum yazamadım. gerek yok diye düşünmüştüm. ve açıkçası vaktim de yoktu gereksiz bir konu için.her şeyi çözdüğümü sandığım ya da başka bir anlatımla kahkahalar atarak bir külün yere düşerken izlediği yolu takip etmekten mutlu olduğum ender anlardan birini yaşıyordum. kısacası saygı ve sevgimle...
Saygılar
İpekyildiz tarafından 5/15/2017 1:51:13 AM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Katılımınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
levent taner
Hissettiğim hani
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...