- 969 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
YA SİZ?
Sonsuzluk Allah’a mahsus lakin duygular da ölümsüz.
İzini sürmek varsıl bir aşkın ve yine yüzü suyu hürmetine sevdanın, kefeni giymeden aşka soyunmak…
Bir ırmak belki de bir renk yoksa kaybolmak mı tek maharet hani olur da yolu düşerse insanın o gölgeye aydınlık olur ebedi istirahatı.
Gök kubbeden dokunan o sükûnet yine hayatın mızrabı belki de bir şarkıyı evlat edinmektir aşk iksirini yudumlamak ve asla sonlanmayacak bir ömürmüşçesine umudu kesmemek.
Yalan belki de tüm gerçekler belki de yalan bildiklerimizdir tek gerçek ama aslolan maneviyatın büründüğü huşu iken pekmez kıvamında bir aşkın cüssesi.
Kim bilir belki de boyutsuzluğudur verilen hükümlerin hele k, esaretinde iken, kim demişse ne güzel demiş yine de önce canan demek belki de candan öte…
Şiir tadında belki de hayat iksiri iken şu kalem demlendikçe bizler iken yüreğin peşrevi bir şarkı mahiyetinde asılsızlığımızı sorguladığımız.
Hayatın ve an’ın izdüşümü matem belleyip de mahremiyet adı altında saf tutulan ne ise yine ömre bedel varlığın duyumsadıkları.
Çekincelerimi ihlal ediyorum aklım sıra belki de münferit bir izlekte kaybolmayı mesken edinmişken…
Sürüncemede varlığım hatta kartal bakışlı gök kubbede mabet bildiğim kıblenin de uzamı adeta anlatamadıklarım: Öyle ya, henüz söylenmedik bir sözüm yok, dememe arsızlığımla pışpışlıyorum öncelikle iç sesimi bağrına basan yanık tenini aşk’ın ve aşa aşa geçemediğim yolları aşırıyorum saç tellerinden.
Sanırsın ki gökyüzü de ağlamaklı ama bir türlü boşaltamıyor gözyaşlarını. Demin duydum televizyondaki gök gözlü adamın serzenişini:
‘’Çok çok kurak hem de insanlığı tehdit eden onca unsuru da öteleyecek kadar kurak.’’
Ne var ki bunda ki sersem sepelek gidip bakıyorum mutfaktaki musluğa.
‘’Ee, diyorum. Bak hala sular kesilmemiş demek ki var hala ümit.’’
Bu sefer ana haber spikeri mimliyor azılı bir katili. Evet, o bir katil.
‘’Ne mi yapmış?’’dememe mahal vermeden bakıyorum ekrana. Adamı serbest bırakmışlar üstelik katil olmadığını beyan ediyor ve derken alt yazı geçiyor:
‘’Küçük kıza tecavüz eden adam serbest bırakıldı zira kız mahkemede ifade veremeden geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.’’
Neymiş efendim?
Adam iyi halden serbest.
Midem daha da bulanıyor yoksa midemi kundaklayan demin içtiğim bayat süt değil de bu haberler mi?
Demeler, isyanlar, yüreğin kıblesi ve Arnavut yollu kaldırımlarda seğirten vicdanı kayıp insanların.
Sanrılar zaten işkence.
Sancılar öldürmüyor ama sürünmeye son gaz devam.
Korkmaksa en alası hele ki insan denen varlık iken hayatla aramıza nifak sokan.
Ve seviniyorum durduğum yerde. İyi ki çocuğum yok oysaki ben de bir anneyim.
İyi de büyüttüğüm onca çocuk nerede?
Sorulan sinir sistemimi alt üst ettikçe oturuyorum masa başıma ve evladiyelik kitabımı açıyorum kim bilir kim verdiyse zamanında ve bakmamla sayfalarına girdiğim şok neticesi sırtım ürperiyor.
Asılsız ya da yansız iyi de kitabın sayfalarını kim boşalttı?
Aklım sizlere ömür ve unuttuğum adımı tekrarlıyorum ama aklıma gelen tüm isimler yine tanıdığım ölülerin mirası.
Devingen mahiyette büründüğüm resim ve buruşturup attığım tıpkı beni buruşturup atıp bir de makamsız bir türküyle adımı çığıran zulmün neferleri ki nerden başlasam da anlatsam…
Ahkâm kesen kuytuların boşluğunda cebelleşen çocuk ve saf yanım hem de sebepli sebepsiz sevdiğim ne çok insan…
Ne çok veryansın ama bir hatır sormamla bana geri dönmeyen nicesi: Rahmetle andıklarımın ruhunu çağırmak ise yine gecenin marifeti. Gecelerden gece beğenmekse en büyük zulüm, Eyvallah ama karanlığı beyaza boyayan yine yazdığım şu kırgın cümleler… Ayrıntılarda boğulduğum hayatın arka sokakları ve sevmelere doyamadığım nice varlık.
Nicedir yalnızım ve nicedir kalabalık: Tanrım, nasıl bir çelişkidir bu?
Rotamı kırmaktansa başımı kırarım, demelerle geçmişken bir ömür biliyorum ki artık iflah olmam ya da benzemek adına boşlukla cilveleşmez artık hezeyanlarım.
Sıradan ya da sıra dışı belki de öfkenin zehri yine boca ettikleri.
Kimlerdensin sen?
Sözsüz bağdaş kurmuşluğumla tüm cehaletimi gömüp yeniden doğmak adına yine sığınıyorum rahmetliye:
Bir cebimde düşlerim ve diğerinde düş/üşlerim.
Hep ama hep aynı hikâye. Sahi kimlerdenim ben?
Ya siz?
YORUMLAR
‘’Küçük kıza tecavüz eden adam serbest bırakıldı zira kız mahkemede ifade veremeden geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.’’
merhaba Gülüm hanım, yaralarımı kanattınız.
öncelikle hakkını teslim etmeliyim yazınız her yönüyle emsalsız...
ne diyeyim, kişisel çıkarlar için şimdilerde üst akıl dedikleri güçleri kendilerine akıl hocalı yapıp semirdiler. zenginliklerine zenginlik kattılar. akıl hocalarının telkinleriyle Hasan Ali yücellerin sistemini bozdular. adım adım, yıl yıl eğitim sistemimizi laşkalaştırdılar. öğretmen yetiştiren nitelikli kurumların kapısına kilit astılar.
güzel hasletlerimiz törpülendi. bu hale geldik.
sular akıyor musluklarda...lakin yetersiz. tek çare okumak-yazmak. sizin gibi yazın ustalarına çok geç katıldım ama olsun. Mekke yollarında karınca gibiyim...farkındayım. hedef güzel...beni bu mutlu ediyor.
içrenlikle selam,saygı ve sevgimle.
Gülüm Çamlısoy
Uyumsuz bir insanım ki bitimsiz iç sesim hep mağdurun yanında oldu ömür boyu ve ne yazık ki mağduriyet bir nişan oldu omzuma asılı.
Ben asla çok şey istemedim hayattan sadece hayallerimin peşinde sürüklendim bir ömür boyu lakin hep hayal kırıklığı.
Geç bir yaşta intikal etti neyi istediğim ve ağır bedeller ödedim. Öğretmenlik yapma aşkına düştüm yirmili yaşların ortasında ve muazzam bir kariyere odaklanmışken-ki yabancı sermayeli bir bankanın bana tanıdığı imkanları elimin tersiyle ittiğim ve herkesin bana deli gözüyle baktığı-bir anda varlığımın bankacılık için fazlaca hassas ve de gereksiz bir meslek olduğu yanılgısına düşüp yeniden üniversiteye döndüm: Aldığım pedagojik formasyon ve tanınan İngilizce öğretmenliği hakkı lakin altı ay gibi bir süreçte yapılan bir kanun değişikliği ve benim tayin hakkımı yitirdiğim.
Özel sektörde mutlu olmadım hele ki ideallerimin sunumunda tanınan bir doyum da yoktu.
Dershane öğretmenliği ve sayısız devlet okulunda vekil öğretmenlik yaptığım yıllar.
Sonuç: Kocaman bir fiyasko!
Kıymetli hocam, kısaca hayallerin kıyımında ben de çok kere yitip gittim ve ömrü hayatımda ilk kez yarım bırakmadığım bir edimle iştigal etmekteyim: Yazmak...Ki kalemle de çok geç tanıştım ve tüm umudum edebiyat dünyasında yaptığım bu güzel yolculuğun bana kattıkları hele ki usta babında bir sıfatı hak etmekse daha kaç fırın ekmek yemeliyim hele ki değerli üstatlarımın hakkını nasıl yerim...
Tüm yüreğimle duyarlı yüreğinize teşekkür ediyorum.
Keşke ah keşke güzel yurdum için faydalı bir şeyler yapabilseydim ki o kadar kırık ki içim hele ki söz konusu çocuklar ve mağduriyet oldu mu içim kan ağlıyor. Sanırım hassasiyetin fazlası pek faydalı değil.
En derin saygılarımla kıymetli hocam.
İBRAHİM YILMAZ
Hayata katlanmak zor ama hep bulmaya çalışırız tutunacak güzel şeylerden kırıntılara.
Çok zoruma gidiyor çok, çocuk istismarları ayyuka çıktı ve karşılığında cezai yaptırımlar yetersiz. Gelecek nesil adaleti sağlar umuduyla Allah'a sığınıyoruz sabredebilmek için.
Yüreğine emeğine sağlık, sevgilerle
Gülüm Çamlısoy
Bir çocuk ve çocuk istismarı ve ne yazık ki bu konu sürekli geçiştirilmekte. Bizler kime emanet edeceğimiz çocuklarımızı?
Koruyucu bir ailem oldu ve halen bu yaştayım hala muhafaza ederler konumlarını ve şimdi anlıyorum neyin ne olduğunu.
Bir çocuğa dokunmak ki saçını bile okşarken titrer insanın eli ve akabinde sayısız örnek sayısız kıyıma uğrayan masum yavrularımız.
İlahi Adalet yine tek sığındığımız makam ve tecelli edecek elbette bunu yapanların cezası lakin bir o kadar çocuğun da yaşama hakkını ellerinden alıp derin yaralar açıyoruz gerek küçücük bedenlerinde gerekse ruhlarında ve ne yazık ki bunun telafisi de yok.
Sağ olun var olun sevgili Müjgan hanımı. Sizi sayfamda görmek ne güzel.
En iyi dileklerimle...
Sonsuz sevgiler, selamlar...
’Ne mi yapmış?’’dememe mahal vermeden bakıyorum ekrana. Adamı serbest bırakmışlar üstelik katil olmadığını beyan ediyor ve derken alt yazı geçiyordu.
işte bütün mesele bu malsef cezalarımız yetersiz bir yerden tıkanıp kalıyor.
Bir adam var çocuğnu bıçaklıyor mahkeme onu selbest bırakıyor,diğer yanda bir baba çocuğuna bir tokat atıyor ceza alıyor işte sana hayat yurdumun güzel insanı ne yapsın
çok güzel dile getirmişsin yüreğine sağlık. saygılar.
Gülüm Çamlısoy
Ne yazık ki kabullenmek imkansız iken bir o kadar aklın ve vicdanın kabul edemediği olaylara tanık oluyoruz.
Süreç hayli sıkıntılı.
Çok şey de anlamsız ve yine olan mağdurlara ve masumlara oluyor ve bizler tüm çaresizliğimizle tanık oluyoruz dışardan.
Keşke imkanlarım dahilinde bir şeyler yapabilseydim ve elimden tek gelen yazıp irdelemek ve bir o kadar üzüntüyü yüklenip herkes gibi idame ettirmek hayatımı.
Zor.
Can sıkıcı.
Teşekkür ederim efendim.
Saygılarımla...
Uzun zamandır haber izlemiyorum ,dizi zaten izlemiyorum.İnternette gördüm o haberi ve bazılarının yazdığı gibi neden o 9 yaşındaki çocuğun resmini koyarlar gazeteye, neden o masum yavrunun resmi tv lerde malzeme olarak kullanılır.O sapığın resmini koyun cümle alem görsün o insan sıfatı taşımayan canavarı.En çok tecavüze uğrayan kadınlar ,Malezya Afganistan başta olmak üzere müslüman ülkelerinde yaşayan kadınlarmış ve en çok türbanlı kadınlar tecavüze uğruyormuş.Yani inançların önemi yok ve giyim tarzının da önemi yok sapıkların gözünde.
Dünyanın çivisi çıktı artık.Gülüm hanım içim acıyarak okudum yazıyı.Hızla karanlık çağlara yuvarlanıyoruz
.Bilime değil de camiye yatırım yapanlar, kötü gidişatın farkında bile değil.
Sevgilerimle canım.
Gülüm Çamlısoy
Düşünüyoruz peki yeterli mi?
Üzülmek ise gidenleri geri getirmiyor.
Susuyoruz ki bir ömür öğretilen hep bu olmadı mı?
Allah sonumuzu hayır eylesin.
Çok teşekkür ediyorum o güzel ve naif yüreğinize.
Sonsuz sevgilerimle...
Bitmeyen sorular silsilesi gibi bazen hayatlarımız.
Ne farkeder be canım insanız işte sonuçta. Önemli olan da bu değil mi..
Sonsuz sevgilerimle.
Nar-ı Çiçek tarafından 11/29/2016 4:03:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Hem kim ölmüş iyi niyetten ve belki de saf yönü içimizdeki çocuğun hele ki hayata dört elle sarılıp hala yaşamak için neden üretirken...
Tüm sevgimle ve en iyi dileklerimle yürek dolusu...
Aşkın merkezinde oturan ilahi güçte her şey hiç olacak lakin onu bulan yüce ruh aşk ile dirilip yaşamı sonsuza varacak selam ve saygılar
Gülüm Çamlısoy
Varlığımız sadece ve sadece bir kum zerresinden ibaret iken hangi dayanakla ahkam kesip de yargılıyoruz birbirimizi?
O'nun varlığı, O'nun haiz olduğu tüm gerçekler ve maruz kaldığımız nice zulüm bu bağlamda mağdur kılındığım hangi ara duraksa daha çok seviyorum kendimi ve biliyorum ki ben zaten koruyup gözeten İlahi Güç tek var olma amacım ve tek koruyucum.
Dünyanın yalanları ya da maddiyat denen mefhumun kölesi olmuşken insanlık sahip çıktığım tüm manevi değerle belli ki aşmak adına zorlukları yine sahip olup olacağım emsalsiz bir ışık. ne bir gövde gösterisi hayat ne de yarış bilakis sınandığımız ve sükunetin de pek çok şeye delalet olduğu...
Saygılar, hürmetler değerli hocam...
SEVMEK İBADETTİR
Gülüm Çamlısoy
Eksik olmayınız.