28 KASIM
28 KASIM
28 Kasım 1968 günü Tokat - Gazi Osman Paşa lisesinde dersteyim. Kapı çalındı. Kapıdan kafasını uzatan hizmetli, müdürün çağırdığını söyledi. Hemen yandaki müdür odasına girdim.
-Ankara’da ağabeyin kaza geçirmiş. Seni istiyorlar dedi. Benden dört yaş büyük olan ağabeyim, kamyon sürücüsüydü.
-Kendisi nasılmış acaba?
-Ayrıntı vermediler. Hemen gelsin dediler.
Eve geldim hazırlanırken eşim de hazırlanmıştı. Bir yaşındaki oğlumuz kucağımızda çamurlu, yağışlı bir havada terminal, gişeler, otobüs Ankara’ya nasıl geldiğimizi bilemedim. Ağabeyimin evinde ne yengem, ne çocuklar vardı. Şoför imiş bir kişi bizi bekliyordu. Kendisini tanıttı. Bizi patronun evine götürdü. “Ağabeyim ve çocuklar nerede? “Hepsi hastanedeler. Uzun yoldan geldiniz. Bir şeyler yiyin de beraber gideriz.” O nasıl? “Gidince görürsün.”
Yedik mi yemedik mi, sofra kalkınca.
Maalesef dedi patron, Hasan’ı kaybettik.
Yığıldım kaldım. 33 yaşındaydı. Babamız yerindeydi. İkisi kız biri erkek üç çocuğu vardı. Köyde hissesine düşen neyi var neyi yok satıp Ankara’ya taşınmıştı. Elde avuçtakileri tüketmiş, bir kamyonda şoförlük yapıyordu.
Sabah erkenden İstanbul yönünde seyrederken karşıdan gelen otobüsün zikzaklar çizerek yaklaştığını fark etmiş, direksiyonu tarlalara doğru kırmış. Sanki takip eder gibi otobüs de çıkmış yoldan. Tarlada yakalamış.
Geride genç bir eş ve üç küçük çocuk bırakarak gözlerini yummuş hayata.
O yıllarda bu günkü kadar şehit gelmiyordu yani insanlar gençlerin kayıplarına bu denli alışmamışlardı. Ağabeyimin vefatı ailemiz kadar ikamet ettiği mahallede, hele de köyümüzde derin acılarla karşılanmış. Şimdi genç ölümlere rahmet diliyor, sebep olanları lanetleyip işimize bakıyoruz.
Aradan 48 yıl geçmiş. O günden beri kasım ayının sonuna yaklaştıkça içime bir acı çöker, karanlıklarda boğulur gibi olurum. Hava günlük güneşlik de olsa beni aydınlatamaz.
O günlerle ilgili karaladığım bir dörtlüğümü anımsarım:
Ey sisli sonbaharlar,
Ey kışların öncüsü,
Daha ne yapacaksın
Canlılar ölümcüsü. Ve de Yunus’un dizeleri:
“Bu dünyada bir nesneye yanar içim, göynür özüm
Yiğit iken ölenlere, gök ekini biçmiş gibi…”
Yiğit iken ölenlerin hepsine rahmet diliyorum. İçleri sıra sevgili ağabeyim Dikhasan’a da…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.