İllüzyonist
Ama görmüyor onun gözleri, bilmiyor acımı, yaktıkça yakıyor canımı. Bir hançerin ucunu değdirdi sol yanıma, tam kalbimin üstüne, yavaş yavaş batırıyor. Sanki Oscar Wilde’in “Gül ile Bülbül” hikâyesindeki gibi sesim kesilmeden evvel kanımla kızarıyor gülleri. Ben ona en güzel şarkımı söylüyorum. O mest oluyor. Mest oldukça da vazgeçiyor benden. Bir ömür onun için şakıyabilecekken o bir sesin tadıyla yetinmek istiyor. Ölsem dahi görmüyor! Geçmiyor geçmişinin izleri, gölgesi arınmıyor güneşten ve güneşim geleceğini aydınlatmıyor. Sonsuza uzayan helikal bir hezeyanda girift sorularla tırmalıyor beynimi. Ne yaman aşk Allah’ım! Ne ölmesini istiyorum ne de dönmesini. Bıraksın artık beni. Ben git diyemiyorum. O da kalamıyor. Sank i bir masalın tadını andırıyor hissettirdikleri. Bir varmış bir de yokmuş gibi. Sonra masalın tam orta yerinde bir girdabın haykırışlarını işitiyor kulaklarım Necip Fazıl’dan “Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık” ve her şeyin ötesinde ben yine de bir doğuşun kokusunu görüyorum gözlerinde. Bir doğuş, sanki kainatı yırtar gibi, ruhumu cesedimden çeken bir doğuş görüyorum. Bin kere vazgeçtim, kaçınılmaz son… Bin birinci kez dünyam talan oldu “O” ne anlayacak bunu ne de anlatacak bir gün bana tılsımını. “Hyat devam ediyor” diyecek “zaman süzgecinden zaman akıyor bir nokta koy ve yeniden başla satıra, dedimdi sana hayat devam ediyor.” Diyecek, biliyorum ve küstahça gözlüklerini gözlerine doğru itecek. Bir de tebessüm edecek gururla..
Tebessümleri var bir de onun alaycı, acınası ve cevap vermeye tenezzül bile etmiyorum diyen tebessümeri. O tebessümler maskeliyor ruhlarımı. Sahi kaçıncı yarattığı ruh bu bedende. Kaçıncı farklı bir ben ile beni baş başa bırakışı. Kaçıncı kez yeni yaratılan eskiyi bedeninden ayırdı. Bin kere sevsem onu bin kere vazgeçirdi dedim ya, bin birinci kez gene sevdirdiğini söylemem gereksiz. Dikişi tutmaz bir kumaştan elbise yaratıcılığı üstüme düşen ve onunda bir bakışı var buna. Adına “Yaşamak” dediği. Can çekişiyor oysa tüm ruhlarım. “Kadavrayız hepimiz” derdi ona “beni neden öldürüyorsun” diye sorsaydım eğer. Abra kadavra sevgili. Cesedimi artık açabiirsin ve sen bununda ne kadar acıtacağını bilirsin. “Yaşamak yazmaktır, yazmakta yaşamak” demişti bir seferinde bir yazarın ağzından. Yazıyorum. Senin beyninde kurgu, ellerinde dekor, sana ait bu dünyada ben sana bu dünyayı anlatıp satırlarında kendimi yaşıyorum. Bütünlüğün kıyısından geçmiyorum belki, belki de çok ilerisinde çoktan parçalandım. Dediğin gibi “her şey bir döngüden ibaret” ve benim bir kısır döngüde kısılıp yalnız senin aşkında kaldığımı farz et. Ben bir amatörüm, yazdıkça yaşayacak yaşadıkça seni yaşatacak bir amatör. Senin geç kalmışlıklarına ve kovalayacağın satırlara imzasını atacak aktör. Biz edisonun ampül deneyinin yegane NLP olduğu bir nesiliz. Kaç bininci seferde oyununda malup ederim bilmem ama şimdi bir nefeslik ara sonra ben yine buradayım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.