- 1853 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
SAYGI NEDİR?
Saygı duymak, geçmişin abidesinden günümüze kadar bir çok meşakkete maruz bırakılmıştır. Saygı duymayı; saygı duyan kişi ,kendini kendine istinad etmiş birey, olsa dahi saygı duyulan kişinin gözlerinin manevi körlüğünden dolayı kendi çıkarcı davranış biçimine uygun olan olguları benimseyip karşı taraftan ’saygı’ denilen davranış biçimini beklemesi gerektiğini sanar olmuş, bazı insanlar. Böylesine bencil ve bilgisiz insanların düşüncesi saygı kavramını çıkarcılığa indirgemiştir. Etrafa olan ’saygısını gösteren’ insanların bu durumdan istem dışı da olsa yavaş yavaş dejenere olması dayatılmaktadır. Tüm bu dayatılmaya rağmen saygı duyma duyarlılığı piskolojik olarak yok olmama özelliğine sahiptir. Şöyle ki, saygı sadece bir kelime ile açıklanamaz.
Birincisi, kendine olan saygı.
Kendine olan saygı tüm saygı duyarlılık biçiminin ana yapı taşıdır. Kendisine saygısı olmayan bir insandan etrafına saygı göstermesini bekleyemeyiz. Manevi körlük içerisinde olurlar. Kendine olan saygı; zamana saygı, kendi kişiliğine saygı ve tedbirsiz meydana gelen saygı olarak inceleyebiliriz. Zamana saygı: geçmişine, an’ınana, geleceğine saygıdır. Geçmişine olan saygı yaşanmış zaman diliminin öğrenilen ve fitratta olan davranış biçimini kabullenip o zamana teşekkür etmektir. Geleceğe saygı, ideallerine ve planlanmamış geleceğe saygıdır. İdealler geçmiş zaman periyodundan başlar. Geçmişe saygı ve ideale saygı birbirlerini tamamlayandır. Geçmişe nasıl saygı duyuyorsak geçiş periyodunda an’ dan da geçecek olan bu ideale de saygı imlecinin olduğunu gösterir. Görüldüğü gibi, saygı da her bulgu birbirlerini tamamlayarak ilerler. İdeallere olan saygı varolduğu gibi planlanmamış geleceğe de saygı vardır. Her şeyi planlayamayız. Her şeyi planlayamayacağımız gibi duygularımızı da planlayamayız. Bunlar plandan öte derinliklerdir. Bu planlanmamış geleceğe saygı, kendinize olan saygınızı gösterir. Olmasını istediginiz durumları kucakladığınız gibi hayatın gizliden oynadığı her iyi veya kötü durumu üstlenmek kendinize siz oldugunuz için duyduğunuz saygıdır. An’a saygı, geçmişe duyulan saygının ötesinde geçmişe takılmadan geleceğe çok bulanmadan, geleceğe adım adım ilerlemenin zaman dilimi olan bu ana saygı kendinize duyduğunuz saygıdır. Geçmişe, geçmiş olduğu için öğrenilen davranışlarla yansıyacağı aşikârdır. Fıtrat kökenli dogmatikliğin saygı oranı da vardır. Tüm öğrenmişliklerinizi bir kenara koyduğunuzda elinizde sadece kendi, öz zamanınızı yaratırsınız. An dan da küçük bir zaman diliminde fitratınıza duyduğunuz saygıdır.
Kendinize olan saygıda kişiliginize duyduğunuz özen vardır. İstenilen ve olunmuş olan kişilikler vardır bunun yanında. Kişiliğiniz sizi siz yapandır. Çocukluğunuza kadar dayanır bu oluşum süreci. Bu yüzden ’zamana saygı ’ katogorisine de girmektedir. Geçmişe saygının ana rahminde olusumumuzdan dört yaşına, ergenliğe, ergenlikten kırklı yaşlara ve ölüm anının bir saniye öncesine kadar. Ana rahminde ilk oluşumumuzda elimizde olmayan sonradan adına fitrat denecek olan zaman diliminde yaşarız. Zeminimizdir. Anne hislerinden oluşur. Anneye dış etmenlerde hissettirilen , anneye hissettirenin kendi olusumunda hissettikleri ve sonradan kazandigi his biçimleri bizim kendi his evrenimizi oluşturur. Yani geçmişimizin dış etkenlerdeki mecburi olanağın onun geçmişteki oluşturduğu kişilik belirler. Bu mecburi olanağın karşılığı An’da ki dış etkenleri de belirleyen hatta his skalasina geçen süreçtir. Geçmiş ve an’ı sizin planlanmamış gelecek zaman dilimini etkiler. Bu planlanmamışlık tek bir şartla planlanmış oluyor o da ikincil etkeniniz olan anne, kader yani başkasının geçmişinin, geleceğiniz olması.
Öğrenilen ’kendinlik’ içerisinde yer alan daha çok geçmiş ve an ile harmanlanan "bedenine saygı" vardır. Oluşumumuza kendimiz tarafindan planlanmayan ikincil ve üçüncül dış etmenlerin de ’kendin’ olgusunu planlanmamisligina saygı duymak bedenen sağlam durmak kendine olan saygıdır. Beden, kendiliğinden fakat kendimizden oluşan kütle değildir. Beden olguların öğrendiğimiz zamandan itibaren oluşumunu değil de gelişimini izleme önlem alma, yani geleceğe ve geçmişe olan saygınin belirtisi olmalidır.
Bunu an’larda yapabiliriz. Her an geçmişi tüketir, geleceği üretir. Tuketilmislik üretilme özelliğine sahiptir.
İçindeki kutsal varlığa saygı kendine olan saygıyla iliskilendirilir. Bedenden ötedeki ruhuna saygıdır. Ruhun oluşumunun bedenin yansıması kutsallığa dayatılmış varlıktır. Varlık Yokluğu belirtir.
Geçmişin, içinde bulunduğun an’ında seçimlerine saygı uyandırır. İdeallere cesaretlendirir. Bunu ancak bedene ve ruha saygıyla yapabiliriz. Ayna etkisi her yerde karşımıza çıkacaktır.
İkincisi, başkasına duyulan saygı...
Kendine olan saygı aşamasını sağlıklı bir şekilde tamamladıktan sonra ancak o zaman başkasına saygı gosterebiliriz. Aksi, karektersizligin yegane kendini başka birinin himayesi ile doldurma biçimi olur. Başkasının sahsiyetine olan saygı ve onun elinde olmayan olusumlarla edindiği Şahsiyetin harmanlanmis şekliyle görür ve ona göre saygı duyarız. Başkasının ruhu ikincil oluşum sürecinden süregelen ve öğrenilen oluşumundan , kendisini yeterli görmediği o alanda geliştirmedigi ’zaaf’lari na olan saygi vardir. Bunu kendimize olan saygıdan oturu kabulleniriz. Çünkü bu zaaf onun oluşumunda kaynaklanır olabilir ama bunu ogrenmediginden mo yoksa elinde olmayan oluşum sürecinden mi oldugunu bilemeyiz. Dayatılmış olabilir. Unutmamak gerekir ki başkasının kendisine saygı duymamasi sizin ona saygı duymananiz anlamina gelmemektedir. Kendine dayattigi saygisizlik kendi saygisindan düşürür. Ve biz kendimize saygı duymaya devam etmeliyiz. İnsanlar kendi olusumundan sorumlu olamayacağı gibi aslında sorumludur da. zor da olsa bunu öğrenilmiş oluşum sürecine iyilestirme yapması gerekmektedir. Bu da sizin başkasına duydugunuz saygının onun benliği içerisinde kendisine duydugu saygıdır.
Zaaflardan kaçmak için üstüne gidilmiş her bir öğrenileni çıkardığımızda elimizde bilgi kalır. Kişinin bilgisine duyulan saygı vardır.
Zaaf bilgiyi eksiltendir. Kendine olan saygı eksikliğinden oluşur. Zaaflar arttıkça kibrin zirvelendigi konumdur edindiği. Ortebilme gudusunden kaynaklanir.
Başkasının varlığına ve yokluğuna saygi. Her zamanki gibi kendine saygıyla başlar. Varlığına saygı gösterdiğimiz gibi yokluğuna da saygı göstermeliyiz. O varlık istendiği için saygı duyulansa işte bu kişinin bencilligidir.
Kişinin fikirlerine, korkular dan ötürü duyulan saygilara, menfaat saygısı vardir.
Saygı kendine olan saygıyla başlayan ve benlik duygusunu empati yoluyla irdeleyen duygu biçimidir.