- 1213 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİMDİ ANLATIN DERDİNİZİ MARKO PAŞAYA / ANLASILDI FAKAT NE DEMEK İSTOORSUN?
Efendim mutlaka duymuşsunuzdur ‘’Anlat derdini Marko Paşa’ya’’ sözünü.
Önce bu sözün nereden çıktığına bakalım mı?
Bu sözün nereden ya da nasıl çıktığına bakmak için de Marko Paşa kimdir oradan başlayalım.
Marko Paşa adından da anlaşılacağı gibi bir Rumdur. 1814 Yılında Yunanistan’ın Syros Adasında doğmuş, ilk ve orta öğrenimini orada tamamladıktan sonra İstanbul’a gelmiş ailesiyle birlikte ve Mekteb-i Tıbbiye-i Şahaneye ( Tıp Fakültesi ) girerek hekim olarak çıkmıştır bu okuldan. Zamanla çok iyi bir doktor olması sebebiyle Sultan Abdülaziz’in hekimbaşısı olmuş ve dahası bir doktor olmasına rağmen kendisine Paşalık ve Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nazırlığı ( yani bakanlık ) verilmiştir.
Marko Paşa aynı zamanda Kırımlı Aziz Beyle birlikte Hilal-i Ahmer Cemiyetinin ( Kızılay Cemiyeti) Kurucularındandır ve II. Abdulhamit döneminde de Meclis-i Âyan üyesidir ( Yani milletvekili )
‘’Anlat derdini Marko Paşa’ya’’ Sözünün onun oldukça sabırlı bir hekim olmasından, kendisine gelen hastaları sabırla uzun uzun dinleyip dertlerine hem maddi hem de manevi çözümler üretmesinden kaynaklığı söylense de asıl durum bunun tam tersidir. Yıllar sonra torunu Despina Anats bu sözün nasıl ortaya çıktığını şöyle açıklamıştır:
“Marko Paşa için kullanılan “Derdini Marko Paşa’ya anlat” deyişinin neden söylendiğine dair elimde iki cevap var. Bunlardan biri Marko Paşa Osmanlıca’yı iyi bilmediği için gelen hastalarına devamlı ‘Anlaşıldı. Fakat ne demek istiyorsun?’ derdi ve çözüm üretemezdi. Bunun üzerine ‘Derdini Marko Paşa’ya anlat’ deyişi çıktı. Bir diğeri ise Jön-Türkleri şikayete gelen Rumları yine ‘Anlaşıldı, fakat ne demek istiyorsun?’ diyerek bıktırıp geri çevirirdi. Şikayete gelenler dertlerine çözüm bulamadan geri dönerdi. Marko Paşa’nın hastaları uzun uzun sabırla dinleyip onlara manevi huzur ve rahatlık verdiği söylentisi gerçek değil.”
Şimdi durduk yerde nereden aklıma geldi Marko Paşa?
Aslında pek de durduk yere değil. Günlerdir neredeyse millet olarak aramızda bir iç savaşa neden olacak olan ve bazıları için ‘’ Pedofili yasası’’ Bazıları için de ‘’ Tecavüzcüyü ödüllendirme yasası ‘’ Olan yasa tasarısı ( Ki ısrarla bağırdım o kadar ‘’Henüz meclisten böyle bir yasa çıkmadı.yasa çıkmış gibi yazıp çizmeyin diye ) geri çekilmiş.Bu geri çekilmeyi de yasanın en şiddetli savunucusu olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bizzat kendisi, twitter hesabından duyurmuş. ( Daha sonra Başbakan da kanun tasarısının komisyona geri çekildiğini açıkladı )
Aynen şöyle demiş Bakan:
1- Kanunun izin verdiği yaştan önce evlenenlerin mağduriyetlerini gidermek için yapılan düzenleme, Adalet Komisyonuna çekilecek.
2- Komisyonda evlilikte yaşa takılanların mağduriyetini gideren düzenlemeler tasarı metninden çıkarılacaktır. Tasarının kalan kısmı yasalaşacak.
3- Yaş engeli nedeniyle evlenemedikleri için mağdur olan aileler, dertlerini daha iyi anlatarak siyasi ve toplumsal desteği arttırmalıdırlar.
“
Evet..Öncelikle sayın bakana çok teşekkür etmek lazım zira ülkede çıkacak olan bir iç savaşı, kanun teklifini geri çekerek önlemiş oldular. Daha doğrusu önlemiş olduklarını sanıyorum. Zira ‘’ Tasarının kalan kısmı yasalaşacak’’ İfadesi üzerinde de yine aynı kızılca kıyametler kopar mı kopmaz mı, ya da kopuyor ama ben farkında değil miyim bilemiyorum. Şimdilik ortalık sütliman görünse de ‘’ Tasarının kalan kısmı da yasalaşmasın…İstemezüüükkk’’ Diye bir isyan her an olabilir.
Kanun teklifinin yaş engeli ile evlenemedikleri için mağdur olan aileler ile ilgili kısmının tekrar komisyona geri çekilmesi düşüncesine ‘’ Ulan madem ki o kadar g.tünüz yoktu bu yasa tasarısını niçin hazırladınız? Yok eğer doğruluğuna inanıyorsanız niçin geri çekiyorsunuz’’ mu desem yoksa ‘’ Aferin bak medeni düşünce işte bunu gerektirir. Muhalefetin görüş ve hassasiyetlerine de önem vermek gerekirdi tabii ki’’ mi desem işte o konuda ben de ikilem içinde kaldım. Sanırım en doğrusu ‘’ Ulan arkadaş madem ki bir osurukta yıkılacaktınız o halde hangi cesaretle böyle bir kanunu meclisten geçirmeye çalıştınız?’’ Demek olacak. Bu arada bazılarına da ‘’ Hani ulan çıkmıştı yasa meclisten?’’ Diye sormayı abes görüyorum. Çünkü o zât-ı muhteremler bir kanun meclisten nasıl çıkar, nasıl yürürlüğe girer bilmezler ama boş teneke gibi tıngırdar durular.
Ancak bakanın twitter mesajının 3. Maddesi çok hoş olmuş doğrusu. ‘’Bayıldım’’ ifadesi yetersiz kalır beğenilerimi sunmak için(!) Tam bir ‘’Anlat derdini Marko Paşa’ya durumu. Gayet açık ve net bir şekilde vatandaşa ‘’ Kusura bakma kardeşim. Senin derdinin devası bizde değil. Derdini Marko Paşa’ya anlat’’ denmiş.
İyi de Marko Paşa 1888 de ölmüş. Vatandaş şimdi hangi Marko Paşa’ya anlatacak derdini?
Mesela Leyla Tan, kime anlatacak derdini?
Leyla Tan mı? Kısaca anlatayım:
Şu anda üç çocuk sahibi bir anne Leyla Tan. Kendisi 14, kocası 17 yaşındayken ve de nişanlı oldukları halde kocaya kaçmış. Adamdan bir çocuğu olmuş önce. Evliliklerinin ikinci yılında kocası hakkında kamu davası açılmış ( Evlenme yaşında olmayan bir çocuğu alıkoyma ve ırza geçme suçundan.) Dava sürerken adam uzman çavuş olmuş ve Siirt’te üç yıl çalışmış. Bu arada bir çocukları daha olmuş. Yine bu arada artık reşit birer vatandaş oldukları için resmi evlilik de yapmışlar ama kanun gözünün yaşına bakmamış kocanın. Adamı sekiz sene dört ay ceza vererek hapse atmışlar.
Leyla Tan 24 Şubat 2016 da TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ AİLE BÜTÜNLÜĞÜNÜ OLUMSUZ ETKİLEYEN OLAYLARI ARAŞTIRMA KOMİSYONU’nun huzuruna çıkmış ve derdini anlatmış
O komisyonda Leyla Tan ne demiş, onu dinleyen komisyondaki milletvekilleri neler söylemişler aslında bunları uzun uzun yazabilirdim ama uzun yazılar okunmuyor. Yine de arzu eden herkese kopyalayıp gönderebilirim.
Evet..Leyla Tan TBMM ye gelmiş, derdini anlatmış hatta komisyondaki milletvekillerinin hepsi onun durumunun mutlaka halledilmesi gerektiği üzerinde mutabık kalmışlar ama iş çözüm noktasına gelince kızılca kıyametler kopmuş. O gün olayı sorun olarak gören daha sonra yan çizmiş…
Eee bundan sonra ne olacak? Yani Leyla Tan bundan sonra derdini kime anlatıp- Adalat Bakanının da belirttiği üzere - Kimi ikna etmeli durumunun bir mağduriyet olduğuna… Derdini anlatacağı bir Marko Paşa bile yok.
Neyse ben anlatayım yine de derdini kime anlatması gerektiğini.
Leyla Tan derdini,
Daha dün
Genel ahlaksızlığı marifet sayıp bu gün ahlaktan dem vuran ergenlere anlatacak.
Daha dün
‘’Pornoma dokunma’’ Diye pankart açıp bu gün ‘’ Çocuk gelin de ne yaaa?’’ Diyen pornoculara anlatacak.
Daha dün
‘’ Sevişirim ama evlenmem, hamile kalırım ama doğurmam’’ deyip bu gün ‘’ Pedofili Yasasına hayır’’ diyenlere anlatacak.
Daha dün
‘’Namus mu? Kirletmeden duramam’’ Deyip bu gün karşımıza el değmemiş bakire olarak çıkanlara anlatacak.
Daha dün
Kendisi 16 yaşındayken evlenip bu gün ‘’16 yaşındaki kızları evlendiren gerici zihniyetten korkuyorum’’ Diyenlere anlatacak.
Daha dün
‘’ Lilith’in sürtükleriyiz’’ Deyip bu gün Leyla Tan gibilere ‘’ Orospu, çok mu azmıştın da 14 yaşında kocaya kaçtın? Sen de geber, kocan da gebersin.’’ Diyen sürtüklere anlatacak.
Daha dün
‘’Tam iffetli olucam bi gülme geliyor’’ deyip Bu gün ‘’ Tecavüz insanlık suçudur’’ Diye yırtınan 15- 16 yaşındaki sübyanlara anlatacak.
Daha dün
‘’Vücut, meme, a… benim. Sevişirim kime ne?’’ diyen bu gün ise namus ve ahlak abidesi kesilen özgür bağyanlarımıza anlatacak
Daha dün
Ergenlik çağındaki kızının erkek arkadaşı için prezervatif alıp bu gün ahlak zabıtalığına soyunanlara anlatacak.
Bütün bunlara anlatacak ki bu memlekette toplumsal bir mutabakat sağlanarak, bir iç savaş çıkmadan bir sorunu halletmiş olalım. Tabii ki anlatabilirse yaşadıklarının bir sorun olduğunu…
Haa bu arada ‘’Abi ben de karşıyım bu yasa tasarısına, ne yani şimdi ben senin şu yukarıda bahsettiğin ve resimlerini yayınladığın tiplerden biri mi oluyorum karşı olduğum için?’’ Sorusunu soranlar da olacaktır. Onları tamamen tenzih ediyorum. Onların derdi maalesef Türkiye gerçeklerinden habersiz olmalarıdır.
Bana ‘’Hocam, senin durumunda ya da Leyla Tan’ın durumunda olan en fazla elli kişi var. Bunlar 3000-4000 insanı ( Tecevüzcüyü) Hapisten çıkarmaktan bahsediyorlar’’ Diyor bazı arkadaşlarım.
Arkadaşlar ! Hangi ‘’en fazla elli kişi’’den bahsediyorsunuz? Sadece Fethiye’nin bir köyünde bu mağduriyeti yaşayan / yaşamış olan, en az elli tane tanıdığım insan var. Türkiye’de kırk binin üzerinde köy olduğunu düşünürsek asıl sayıyı siz tahmin edin artık. Yani her çocuk yaşta evlenenin peşine düşmüş olsa bu devlet var ya Türkiye’deki mevcut hapishanelere en az on katı daha fazla sayıda hapishane eklemek gerekir. Yani devletin polisi ile, jandarması ile, zabıtası ile çözülecek bir sorun değil bu. Her ergen kızın yada erkeğin başına bir polis, jandarma mı diksin devlet ?
Ayrıca hemen şunu da ilave edeyim : Bu hükumet anne- babanın rızasıyla evlenme yaşını kızlar için 17 ye çıkardı. Tecavüz suçlarının cezasını arttırarak 8,5 seneden 16 yıla çıkardı. Peki tüm bunlara rağmen çocuk gelin olayı ya da ondan çok daha yaygın olan çocuk yaşta kocaya kaçma olayını ( veya evlenme diyelim) önleyebildi mi?
Neyse…Konuyu bir fıkra ile noktalayayım, belki biraz ortamı yumuşatırız.
Bir gemi kazasından sonra ikisi erkek, biri de çok güzel bir kadın olmak üzere üç kişi bir ıssız adaya düşüyorlar. Issız adada yiyecek, içecek bol, o bakımdan bir sıkıntı olmuyor. Ancak ortada bir kadın var..
Erkeklerden biri diyor ki ‘’ Gel şöyle yapalım: Birimiz aşağıda çalışırken diğeri şu yüksek ağaca çıksın ve gözcülük etsin. Eğer aşağıdaki, kadına sarkmaya kalkarsa yukarıdan ikaz etsin.’’ Öteki erkek kabul ediyor ve ağaca ilk olarak teklifi sunan çıkıyor.
Diğer adam aşağıda efendi efendi çalışıyor. Kadına gözünün ucuyla bile bakmıyor.. Ama yukarıdaki başlıyor bağırmaya ‘’ Ulan soysuz herif. Ne yapıyorsun sen öyle. Kadını niçin taciz ediyorsun. Allah senin belanı versin e mi. Bak şimdi de tecavüze kalkıyor’’
Aşağıdaki adam şaşkın... Cevap veriyor: ‘’ Yahu ne tacizi, ne tecavüzü. Görmüyor musun ben efendi efendi çalışıyorum. Kadın yanımda bile değil’’
Yukarıdaki yine bağırmaya devam ediyor ‘’ Seni namussuz seni. Şimdi geliyorum yanına’’
Ağaçtan iniyor ve aşağıdaki adama ‘’ Haydi sen çık yukarı. ‘’ diyor.
Adam ağaca çıkıyor. O ağaca çıkar çıkmaz bizimki kadına dalıyor. Yukarıdaki adam aşağıdaki manzaraya bakınca kendi kendine söyleniyor: ‘’ Vay canına beee. Adam haklıymış. Buradan bakınca gerçekten de tecavüz gibi görünüyor.’’
Marko Paşa’nın dediği gibi noktalayalım:
‘’Anlasıldı fakat ne demek istoorsun? ‘’
YORUMLAR
Ben de Ezrak Rakelin yorumuna sonuna kadar katılıyorum. Bana söyleyecek bir şey bırakmamış. Ve Sami Hocam bu Ülkede ve dünya da her insan gibi kadınlarda özgürdür.. Ne siz ne başkaları kadınlara kement takamayacaksınız.İki de bir bu söylemleri tekrarladığınız için size de söylüyorum.. Neden zorunuza gidiyor..Erkek her istediğiniz yapıyor da kadın yapınca mı suç oluyor. Erkek porno izlemiyor mu? Kadın da keyfi ne isterse onu yapacak..Hayvan mı o ki siz erkekler onu güdeceksiniz. Kabul edin ki Hocan siz 3.5 mağdur kişi için binlerce can yakılmasını savunuyorsunuz..Madem suç olduğunu bile bile bunu yapmışlar cezalarını da çeksinler. Ceza çekerken çocuk yapmayı da ihmal etmemişler hani:) Şunu bilin ki Hocam bu yasa kesin ağaların bir ucu için çıkacaktı. Zavallı garibanlar için değil. Madem verdiğiniz örneğe çok üzülmüşler onun kocasını gizlice çıkarıversinler olsun bitsin:) Burası Türkiye adalet zaten yok. En fazla haberimiz yok kandırıldık derler:)).Adamınız varsa adalet zaten size işler öyle değil mi:)
Hükümet de keyfinden çekmedi zaten korkudan çekti..Oy kaybetme güdüsü sen neymişsin be:))
Artık bu tür yazılarınıza yorum yapmayacağım. Bence siz de Marko Paşaya anlatın:))
Saygılar Hocam.
sami biberoğulları
Öyle görülüyor ki yorgan gitti, kavga da bitti.
İşin doğrusu bundan sonra ben de bu tür yazılar yazmam herhalde. Söz vermiyorum ama yazmamaya çalışacağım.
Hani bir caps yapmışlar şu unü prof Canan Karatay'ın ağzından Kadın da bıkmış artık ve diyor ki: ' Amaaan ne b.k yerseniz yiyin'' O misal.
İşin doğrusu ben de bıktım. Haa. Zaten hiç kimse de bana sormuyor '' Ne yapayım'' Diye. O bakımdan da rahat olabilirsiniz.
Efendim benim bir takım şeyleri savunuyor olmam ya da karşı durmam kimin umurunda? Yahu şurada okuyup yorum yazan sayısı bile bir elin parmaklarını geçmiyor. Toplam okuyan sayısı 100- bilemedin 200 ki o da okuma değil tıklama sayısı.
Eee. Neyin kavgasını yapıyoruz o halde.
Yani sizi bilmem ama en azından beni sallayan yok. O halde tamamen yanlış şeyler yazdığımı farz ederek soruyorum. Bu telaş niye. ?Benim etim ne ki budum ne olsun.
Ha bu arada..Madem ki suç olduğunu bile bile yapmışlar konusu oldukça önemli. Bunu unutmazsınız inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
tüm bunları görmekle beraber bu noktadaki tavrım net hocam. Uzgunum. Mademki 18 yaş altını çocuk kabul ediyor ve 18 yaşını doldurmadan reşit saymıyorsun. O zaman 18 yaş altına anne baba izni de dahil olmak üzere evliliği yasaklıycak ve okullar başta olmak uzere her yerde konuya deginecek, siddetle uzerine eğilecek, topluma bunu anlatacak, kırmızı çizgini çizeceksin. Başka türlü bu olayın üstesinden gelemezsiniz. Ancak bizim ülkemizde yasalar çıkıyor bir sure sonra işlevini yitiriyor, sanki topluma yasaklar çiğnenmek içindir mesajı verir gibi hareket ediliyor. Leyla Tan' a üzüldüm gerçekten. Yasalar kişiye özel çıkarsa bir sure sonra insanlar adalete olan inancını yitiriyor ki bunu heryerde görmek mumkün maalesef. Konu uzun dallı budaklı. O yüzden çok fazla ayrıntiya girmeyeceğım. Yukardaki bazı örneklerinizi de görmezden geliyorum. Konuyla ilgili değil ama Leyla Tan derdini kime anlatacak kısmında verdiginiz ornekler için bakış açınıza etki eder diye düşünüyorum. Bir okulda idareci olarak çalıştığım donemde okulun yonetimini devraldığimda okul harabe gibiydi, bildiğiniz harabe işte. Biraz sosyal çevremi kullanarak 2-3 yıl sonunda bulunduğum ilin en üst duzeyde bulunan okullari arasına girmişti, lakin burada ciddi bir ozveri vardı. Sonra hükumetin sendikasına girmediğim için o yıl mudürlüğümun benden alınıp kendi sendikalarından olan birisine verilmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Hizmeti Allah rizası içın yaptiğimdan, benim için bu durum çok önem arzetmiyordu. Bu nedenle herkese sendikamı değiştirmeyeceğimi ilan ettim, bir taraftan da okulun sartlarını iyileştirmeye canla başla gayret ediyorum. Bir gün kendi sendika başkanim ziyaretime geldi. Yeterince kendini hırpaladın yeter yapma artık,onlar gelip oturacak ve rahat edecekler dedi. Her zaman olduğu gibi yanlış bulduğum bu düsünceye anında tepki verdim. Dedim ki ne farkımız olur hocam onlardan, eğer biz bu işi Hakk için yapmıyorsak, bana farkımızı söyler misiniz? Müdür yardimcımi seçerken eğer ki isi rengine, sendikasina bakmadan hakikaten yapacak kisiye vermeyeceksem ne farkımız olur onlardan? Doğru bir tanedir. Kisilere göre doğru değişmez. Bugün günümüzde herkes işine gelir gibi davranıyor. Ne ahlak budalalarına, ne kendini müslüman kabul edip 9 yaşındaki çocuğa nikah izni veren sozde insana göre değişmez. Insanları yargılamaktan vazgecmeliyiz, benden değilsen kötüsün yanlışına düşmemeliyiz. Bunları niye mi söylüyorum? Hani Leyla Tan derdini kime anlatacak deyip örnekler verdiniz ya onun için söylüyorum. Kadinları asagilayan düsünceden farkımiz ne bu örnekleri secerken. Yok muydu daha insancıl ornek. Hem leyla tan o orneklere niye gitsin. Meclisin kaçta kaçı kadın. Ayrıca Insanlari olduklari gibi Allah ıslah etsin merhametiyle kabul etmeliyiz.Herkes istedigini yapmak düsünmek hakkına sahipken bu toplumda adinız kadin olunca boyle yaftalanıyorsunuz işte. Sevmedim orneklerinizi hele ki hata yapma şansi yuksek olan ergenlerle ilgili orneginizi hic sevmedim. Sanki toplumda kadinlar kotü, erkekler bir abide gibi, aralarinda hic şerefsiz yok. Verseydiniz ya serefsizlerden bir kac ornek. Kaldıki Leyla Tan' dan yana olmak için böyle orneklere ihtiyacinız yok hocam. Her iki cins icin dahi vermis olsaydiniz orneği bu Leyla Tan' a yardım saglamazdı. Iki yanlıştan bir dogru çıkmıyor cünkü. Allah garibanın da , sokak kadınlarının da travestilerin de yardımcısı olsun. Allah bu toplumu erkek hegomanyasından korusun, erkegin nefsinden korusun, kendi evinde esine carsaf giydirip kendisi dısarida her tür pisligi yapan, kadinların ağzinın içine dusen ahlak abidelerinden de korusun. Allah kimseyi şaşırtmasın. Allah'u teala kitabında zaten söyleyeceklerini söylemiş. Bize düşen onu idrak edebilmek, sonra da yasaları kılıç gibi keskin bir şekilde hazırlayıp uygulamak. Leyla Tan'a gelince Allah yardimcisi olsun. Lakin Leyla Tan kurtulacak diye de nice çocuğu tecavuzcusiyle evlendirerek geleceklerini karartamazsınız. O zaman adalet adalet olmaktan çıkar. Konu çok hassas olup ak ile karayı ayıramazsınız. O yuzden tekrar ediyorum. 18 yaş altına evliliği kesinlikle yasaklıycak, herhangi bir affı gundeme getirmeyeceksiniz. 18 yaşın altındaki cocuğu da kadın olarak görüp nefsine yenik düsenleri de ıslah etsin.
saygılarımla.
-Ezrak Rahel- tarafından 11/24/2016 12:03:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Siz mükemmel bir öğretmen gibi konuşmuşsunuz. Ben ise biraz da yaşlılığın verdiği asabiyet ve toplumda aslında bu konuda susması gerekirken herkesten çok çığıtkanlık yapan ahlaksızlara tepkimden dolayı kantarın topuzunu kaçırmışım.
Neyse...Yazacaklarım çok fazla aslında. Siz ideal olanı yazmışsınız ve noktasına virgülüne kadar haklısınız.
Evet..Siz ideal olanı yazmışsınız. Olması gereken bu. Ben ise var olanı yazmaya çalıştım naçizane.
15- 16 Yaşındaki kızının elinde '' Genel ahlaksız'' Yazılı pankartı görüp de '' Bu ne '' diye sormayan anne/ ya da baba diyelim de hep kadınlara yüklenmiş olmayalım. Evet böyle bir anne ya da baba bu gün karşıma '' Bu yasa pdofili ysasasıdır'' Diye çıkınca artık bende ne sigorta kalıyor, ne de trafo.
Dokuz yaşında kızın, ( hatta altı yaşında ) evlenebileceğine dair fetva veren bir deyyusun yüzünden '' Ulan ne şaşıyorsunuz ki. Bu Müslümanların peygamberi de 9 Yaşındaki bir kızı nikahına almadı mı?'' Noktasına getirilince mesele, işte o zaman kan beynime sıçrıyor.
Yani deliriyorsak boşuna değil değerli arkadaşım.
Uzattım fazla. Kusura bakmayın.
Umarım bundan sonrasında ben de dahil hiç kimsenin tıngırtı yapmayacağı, herkesin mutabık kalacağı bir kanun yapılır. O kanun yapılıncaya kadar da Leyla Tan'ın canı cehenneme. Ona ben mi dedim on dört yaşında kocaya kaç. İki de çocuk yap. Ne hali varsa görsün.
Selam ve sevgilerimle.
Den(iz)
Sevgilerimle....
Değerli hocam, tv'de akşam, milletlerde yaratıcılık yüzdelerini veren bir durumla karşılaştım: Singapur % 29 küsur, Türkiye % 2,2...
Ben bu veriyi yorumlamakta hiç zorlanmadım...
Çünkü okuma yüzdemizin de 1 (bir) olduğunu biliyorum...
Okumayan, anlamayan, bilincinde olmayan kişi, problemler karşısındaki çaresizliğinin en başta bu niteliğinden kaynaklandığını da akıl edemez!... Ama ağzı var ya, sadece konuşur; bilinçsizliğin ne acınası ve tutarsız bir konuşmayı yansıttığının bilincinde olmadan konuşur...
Ama ne pervasızca provake ediyor, manipüle ediyor kriptolar bu durumu!...
Sizin sıraladığınız pespayeliklerine rağmen...
Selam ve saygılarımla, değerli hocam...
sami biberoğulları
Galiba en iyisi susmak.
Zaten en azından şimdilik yorgan gitti kavga bitti.
En iyisi çalakalem mizah. '' kuşlar ne güzel, doğa ne güzel, aşk ne güzel..
Selam ve sevgilerimle.
Ağabey!
O işi ben yapayım sen karışma.Sen yaparsan da ben ortalığı birbirine katarım haberin olsun!
Kime ne anlatacaksın?
Marko paşa da ölmüş!!! Vah vaaaaahhhh gerçekten ölmüş müüüü??? EE o adam öldüyse bu kadar Millet kime baş vuracak?
Daha önce söylemiştim ya benim anılarımı anlatamam, terbiyem müsaade etmez!
Vaz mı geçsem yoksa anlatsam mı?
Kız on yedisine yeni girmiş, bakmaya dahi kıyamayacak güzellikte! Yani(Sulanmıyorum haaaa) bir içim su!
Bir ihbar neticesinde ekip bir adrese gidiyor. İhbarı yapan da orada! Ekiplere ver yansın ediyor! Şu komşumun evinde Araplar oturuyor! Kaç kişi olduklarını bilmiyorum ama çok kalabalıklar. Kardeşim Polissiniz şu adamları susturun! Akşamdan beri bir davul zurna çalmadıkları kaldı! Sabahleyin işe gideceğiz rahatsız olduk!!! Şikayetçiyim.
O zamanlar öyle cep telefonu da yok ki telefon edesin de savcıya haber veresin! Yetki senin elinde.
Ekip bahçeden geçip şikayet edilen evin kapısını vuruyor! (Çalıyor desem hırsızlığa girecek) Arap kardeşimizin birisi zil zurna sarhoş kapıyı açıyor. Biraz İngilizce biraz Arapça bilen Polis her iki dili de kullanarak dertlerini anlatıyorlar. Ama Araplar sarhoş ve tam sekiz kişiler! Kavga çıksa Polisler dayağı yiyecekler ama Araplar Suudi oldukları için Polisten ödleri kopuyor ve hepsi birden yanlarında on yedi yaşındaki kız(!) ile apar topar Karakola(Şimdi Merkez) getiriliyorlar. Sabah saat 05.30 civarı. Tutanak tut konuyu amirine anlat derken sabah saat 08.00 veee hoooop Polis Memurlarının Vardiya değişimi veeee ben oradayım! Anaaaaaa Karakol zaten tek katlı ve iki odadan ibaret ağzına kadar adam dolu! Yanlarında da çıtır mı çıtır bir kız. Tutanaklar tutulmuş işlem hazırlanmış ve kızın babası bekleniyor ki karakola gelsin de şikayetçi olup olmadığını soralım. daha sonra da işlemler adliyeye sevk edilsin. Bana Gurup amirim dedi ki git kızın babası şu adreste oturuyor söyle gelsin.Utana sıkıla adam da zaten Karakola yakın yerde oturuyor gidip adamı sıcak yatağından kaldırıp Karakola davet ettim. Yolda adam konunun ne olduğunu sordu bende kısaca anlattım! Anaaa adamın beni bir dövmediği kaldı. Neyse iki dakika sonra Karakola Komiserin önüne getirdim adamı. Komiser de olayı detaylı bir şekilde anlattı. Senin bu kızın sabaha kadar bu Arapların yanındaymış! Şikayetçiysen işleme başlayacağız.
Yahu ağabey ne zormuş yazı yazması.Şiiri hemen yazıp asıyordum ama bunu anlatması uzadı.
Neyse kısaca adam demesin mi!!
Size ne kardeşim benim kızımdan.
ister 8 Arapla yatar ister 10 gavur ile!!!!!!!!
Vay dürzü vaaaayyyy(Bu benim iç sesim) Kızını yanına aldı İfade dahi vermeden çekip gitti. Tabii ki yanında da 1600 $
Bana ne senin kızından ve onun edebinden???
Ben görevimi yapma huzuru ile akşama kadar patladım!
Ve daha niceleri ağabey niceleri!!!
Daha anlatmayacağım haberin olsun.
Yazın güzel ama Marko Paşa niye öldü ki???
Selamlarımla.
sami biberoğulları
Aslında salla gitsin.
Herkes her şeyi senden de benden de iyi biliyor.
Biz sanırım dinazor misali nesli tükenmekte olan yaratıklarız. Dünya çoktan çok çok değişmiş de farkında değiliz.
Selam ve sevgilerimle.