HELADA OKUMAK- Halil Sezai’nin Halleri…
Yazar olmayı hiç istememişimdir. Neden isteyeyim ki? Aylarca emek vererek ortaya çıkarttığın bir eserin seksen milyonluk bir ülkede iki bin adet basılan 1. Baskısının bile bir çöp yığını olacağını bile bile…
Yazmayı seviyorum ve bu sevgimle mutlu olmak için yazıyorum. Yazmak, bana göre dünyanın en güzel hobisi.
Okumak da öyle…
Bir insanın diğer bir insana yapabileceği en büyük dostluk “okuma alışkanlığı edinmesine” katkı yapmaktır.
Bunun yollarından bir kaçı,
- Arkadaşlarımızla okumak üzerine dialoglar kurup hoşlandığımız bazı yazı ya da kitapları ona tavsiye etmektir
- Her arkadaşımıza önemli günlerinde beğendiğimiz bir kitabı hediye etmektir.
Halil Sezai ve Duygu, babalar günü, doğum günü gibi günlerde hoşlandığımı bildikleri için bana birer kitap hediye ederler. Bunu yapmadan bir gün önce ağız ararlar, okumak istediğim kitapların adını öğrenebilmek için.
Halil Sezai, malum konserleri var, unutmuş, son babalar gününde bir kitap almamış. Yine de getirdi, “inşallah okumamışsındır babacığım,” diyerek bir kitap hediye etti. Baktım, benim kitaplığımda olan bir kitap, bozuntuya vermedim, “a, okumayı çok istediğim bir kitaptı, teşekkür ederim oğlum,” diyerek aldım. Tabii, o gittikten sonra kalkıp kitabı eski yerine koydum.
Halil Sezai sürekli okuyan biridir. Eskiden elinden hiç kitap düşürmezdi. Şimdilerde yoğun programı nedeniyle pek o kadar olmasa da dinlenme günlerinde mutlaka bir şeyler okur. Onunla ilgili bir sır daha vereyim mi? Aman bunu yazdığımı duymasın. Halil Sezai ne kadar mizah dergisi çıkıyorsa satın alır, hepsini ve onları helada otururken okur. Çocukluğundan beri bu böyle… Bizim evde ansiklopedi ve mizah dergilerinin kitaplığı banyodadır.
Halil Sezai mizah dergilerini okuyorsa ansiklopedileri kim okuyor diyorsanız cevap vereyim. Ben…
Evet, helada otururken bir şeyler okumak huyu Halil Sezai’ye benden geçmiş. Sizlere de tavsiye ederim. Helada işinizi görürken bir şeyler okumak kadar keyiflisi yoktur…
YORUMLAR
Böyle bir alışkanlıkta yalnız olmadığımı öğrenmek sevindirdi beni.
Çocukken babam çok katlı bir binanın kapıcısı idi. Beş nüfustan oluşuyorduk. Bize mazotlu karbonifer kazanından arta kalan boşluklarda duvarla bölünmüş iki göz yer düşmüştü. Orada barınıyorduk. Derslerini genellikle mum ışığında klozet üzerinde yapıyordum. Burada kendimle başbaşa kalıp kitapların dünyasına girmek beni mutlu ediyordu.
Böyle böyle alışkanlık haline geldi. Özellikle mizah dergilerini okumaktan da zevk alırım.
Kazan dairesi bana okumayı sevdirdi, en güzel yanı bu. Bence okumanın yeri, zamanı yok. Yabancılar metroda, otobüste okur biz yandakini süzeriz , fark bu sanırım.
Hocam kaleminize sağlık, sevgiyle.
Zevkler ve renkler tartışılmaz ama tuvalette kitap okumak fikri çok itici geldi. Hele hele o kitabı alıp kütüphaneye koyma fikri ...:))) sadece benim dokunduğum kitapları sevme nedenim bu olsa gerek, aşırı titizlik hastalığım :)))
Güzel bir paylaşımdı, gündemimi değiştirdi...
Saygılar
Hobi bulmak...
Evet, güzel bir alışkanlık olduğunu fark ettim ilk yazmaya başladığım zamanlarda: Eğlenceli bir aktivite bulmam konusunda epeyce başımın etini yemişti bizimkiler(ailem).
Velhasıl aranızda yerimi aldım ve günbegün içimdeki coşku büyüdükçe büyüdü.
Halil Sezai kardeşimin tercih ettiği mizah dergileri bir ara pek bir göz ağrımdı sürekli tür değiştirdim okurken şimdi ise yazmaya sevk edecek yeni düşünceler üretmemi sağlayacak kaynaklarla avunuyorum bazen okuduğum bir makaleden ya da kısa bir öyküden sayfalarca yazmaya doğru yol alıyorum ve yazmaya başlamadan önce bir fikir de oluşmuyor gerçekten de sihirli bir duygu ve merakla bekliyorum kalemin ne yazacağını zaten uyumsuz ve huysuz bir insan olarak sürekli iç sesimi didikliyorum.
Değerli Kemal abim, son bir kaç gündür içimde o kadar çok şey birikti ki bıraksalar 24 saat konuşurum ama kimseye bu kötülüğü yapmayacağım.:))
Sonsuz saygı ve selamlarımla...
yazınızla boyut değiştirdim ve gerçekten de boyutsuzluk hoş bir duygu.