- 852 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NÂS UYKUDADIR
Sevgili İhvanlar değerli dostlarım,bu günkü sohbet konumuz,insânlar uykudadır ölünce uyanacaklar hadis-i şerifi olacak. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi ve Alihi vesellem Efendimiz Hazretlerinin bahsettiği uyanış nasıl ve nereye olacaktır? Acaba bu uyanış can bedenden çıkıp,toprak altında mı olacak,yani fizik bedenimizin kabre konulduğu zaman mı yoksa, ölmeden evvel ölüp beden kabrine girince mi olacak? Tabiki düşünebilen,sağlıklı bir beyin bu uyanışın ruh bedenden çıkıp kara toprakta değil, ölmezden evvel ölüp beden toprağında olacağını söyler.
Zaten hakikat de ölüm,yok oluş değil,uyanıştır! Nereye uyanış? Tabii ki Hakk’a uyanıştır. Uyanmak için ölmek gerekir diyoruz ki uykudan uyanalım. Peki madem ki ölünce Hakk’a uyanacağız,o zaman Hakk bizden uzak bir yerdemi ki ölünce Hakk’a uyanacağız? Hakk bizden ayrı biz hakk’dan gayrı yerlerdeyiz ve sonra ona kavuşacağız düşüncesi ile asla uyanış olmayacaktır.Çünkü bu şekil uyanış bekleyenlerin halleri,evlerimizde beslediğimiz hayvanların beklentisi gibidir,belki daha da aşağıda bir sakat anlayıştır. Şimdi diyeceksiniz ki, efendi,peki o zaman ölüp de Hakk’a uyanış nasıl olacak? Burada evvelâ şu soruları soracağız kendimize!. Ölüm ne zaman,nerede,nereye olacak!. Ölüm; sen isteyince olacak, istemezsen olmayacak!. Neden böyle? Çünkü iki ölüm var canlar. Birinci ölüm Cebri, ikinci ölüm İhtiyari’dir.Nasıl ki bizler bu üç günlük yalan dünyaya yollanırken bizlere sorulmadı gidermisin diye! Cebri ölümde de sorulmayacak. Çünkü bedende ki enerji bitti mi beden çöp olacak,işte bu ölüm de sorgu sual yok. Biz bu ölüme ölüm demiyelim çünkü âsıl olan ölüm bu değil. Esas ölüm İhtiyari ölümdür. Yani isteyerek ölümdür. Bu ölümü gerçekleştirebilenler Hakk katında Hakk’a uyanacaklardır. Ne demiştik!.Ölüm ne zaman,nerede,nereye olacak?. Ölüm biz istersek olacak,nerede olacak? Bir Kâmil-i Mürşid’in huzurunda olacak,Nereye olacak? Hakk’a olacak. Şimdi bunu biraz açalım bakalım altından ne çıkacak,hep beraber görelim.
Sevgili kardeşlerim eğer bizler gerçekten Hakk katında Hakk’a uyanmak istiyorsak,cebri ölüm gelmeden,ihtiyari ölümü gerçekleştirmiş olalım ki uykudan uyanalım ve Hakk’ı Ayan görelim. Bir insan evvela Kamil bir Mürşidin huzuruna varıp, ihtiyari ölümü yapmak isteyecek.İhtiyari ölüm de Mürşid-i Kâmil bizim zannettiğimiz üç fenamızı yok ederek bizleri öldürmüş olacak ki,Hakk katında Hakk’a vasıl olabilelim. Bir insan kendisinin olmadığı halde,kendisine biçtiği üç fenasını ifna ederek ihtiyari ölümü gerçekleştirip uykudan uyanacaktır.Yoksa başka türlü değil. Bakınız sevgili dostlarım; Allâhü Teâlâ (c.c) sevdiği kulunun dünyadaki vadesi dolduğunda, o kulunun canını alacağı vakit Hazreti Azrail’i o kulunun başına gönderir ve o sevdiği kulunun canını acıtmadan,üç defada almasını emir buyururmuş. Hazreti Azrail’de Allah’ın sevdiği o kulunun canını alırken üç defa dokunur ve öyle alırmış Allah’ın sevdiği ve seçtiği o kulunun canını. Birinci dokunuşunu kollarına ve bacaklarına, ikinci dokunuşunu baş bölgesine,üçüncü dokunuşunu da sırtına yaparak o sevilen ve seçkin kulun canını incitmeden alırmış Hazreti Azrail Aleyhisselâm.Şimdi değerli kardeşlerim,burada ki anlattığım kıssadaki Hazreti Azraili temsil eden,Mürşid-i Kâmil’dir. Canı alınan seçilmiş kul Tevhid ilmini taleb eden Talip’tir. Burada ilmi talep eden talip efendisinin huzurunda,Fena-i Efalini,Fena-i sıfatını,Fena-i Zâtını öldürerek,Makam-ı Cem’e uyanacaktır ve orada görecektir ki,Hakk’dan başka bir şey kalmamış. Niyazi-i Mısri Hazretlerinin dediği gibi.
Gitti kesret, geldi vahdet oldu halvet dost ile
Hep Hakk oldu cümle âlem çarşı pâzar kalmadı.
Mâkâm-ı Cem’e uyanan Hakk aşıkına artık kesret görünmez çünkü o artık kesretten vahdete uyandı. Zanni varlığını ihtiyari ölüm geçirerek Hakk’a teslim etti. Bunu biraz açalım. İhtiyari ölümle hakk’a yürüyen salik’in ilk uyanışı fenai ef’al den tevhid-i ef’ale, fena-i sıfattan tevhid-i sıfata,fena-i zât’tan tevhid-i zâta oldu ve böylece ispat’a uyanışı gerçekleşti. Hakk’a uyanan kişi, artık her nereye baksa Hakk’ı müşahade eder halk görmez,çünkü hep gördüğü didar’dır. Bir ihvan her ne kadar bu makamları tevhid ile müşahade etse de uyku ve uyanıklık arasında gidip gelir. Haydaaa bu nasıl olur efendi,az evvel hani uyanmştı Hakk’ı Ayan etmşti dedin ya,bu da nereden çıktı şimdi diyebilisiniz haklı olarak. Bakın sevgili canlar,buradaki uyanış tamamen mecazidir çünkü bu uyanmak içki içmiş bir kişinin hali gibidir,bir sızar bir ayılır,gidip gelir. Buraya kadar olan uyanışı şudur. Fenalardan sıyrılmasıdır ama hâlâ bekaya geçmemiştir. Esas uyanış Bekâ da olacaktır,burada kabire yani Cem’e konuldu. Burada açtı gözünü baktı ki kabir (Cem)’de uyandı.Nereye uyandı? Bekâ makamlarının ikincisi olan Hazret-ül Cem’e uyandı,sonra beka makamlarının sonuncusu olan Cem-ül Cem’e uyandı ve şimdi bir daha uyumamak üzere açtı gözlerini. Artık o ölü olduğunu ve ne kendisinin ne de başkasının varlığı olmadığını uyanınca gördü ve anladı. Bildi ki ne kendisi ne de başkaları sevap günah işleyemez olduğunu anladı. İkilik nisbetinden geçip Hakk’da Hakk ile Hakk’a uyandı,yani zaten ölü olduğunu,hiç bir şey yapamayacağını gördü anladı. Hakk’ın emrine tâat edip gafletten uyandı. Daha Türkçesi "Kul" olduğunu idrak etti. Bakınız değerli derviş kardeşlerim Hasan Fehmi Tezdoğan Efendi Hazretleri bir ilahisinde ne diyor.
HAK BUYURDU FEZKÜRÛNİ
Hak buyurdu "Fezkürûni" Emre tâat etsene
Gâfil olma her nefeste Hakk’a zakir olsana
Çün buyurdu Hak Teâlâ Sem’i kalbi açsana
"Kad fetennâ kavmeke"de Sen rümûzu bilsene
"Lillâhi’l-emru cemîa" Kelâmın fehmetsene
Geç ikilik nisbetinden Fâil Allah bilsene
Çünkü Mevsûf Hak oluptur Böyle nazar etsene
Hem"Semî’ül Basir"ol’dür "Ayne’l-yâkin"görsene
Çün vücûdun Hakk’a mazhar Zâtına mahvolsana
Yok edip kendi vücûdun "Küntü kenz"i bulsana
"Küllü men aleyhâ fânin" Sırrın agah olsana
Baktığınca şeş cihette Vech-i Hakk’ı görsene
TALİBÎ sırr-ı hüviyyet Menbaından içsene
Bir zaman çıkıp bekâya Hakk’ı zahir görsene
Evet sevgili canlar demek ki kul, vücud varlığını yok ederek uyanacak,üç fenasını ifna (yok) ederek ihtiyari mevt olup, Hakk’a uyanışını gerçekleştirecek,ölmeyen uyanamaz canlar ancak ölenler uyanacaklar.Ölmeyen ise olduğu yerde sayacak,kendi benliği ile çok işler yapıp hakka kulluk yaptığını ve bir gün ölüp kara toprağa girip orada bir dirilişin olacağı zannı ile yaşamını devam ettirecek. İşte bu sakat düşünce akıllarını kullanmayanların düşüncesidir. İnsâni düşünce değildir, çünkü gafletten kurtulamamış kişiler, Allah’ı ayrı kendilerini gayrı görmelerinden dolayıdır ki bu düşüncelerinden vaz geçemiyorlar. Bunun bir sebebi de şudur!.Hani şu hayali Cennet’e girmek ve Hayali Cehennemden azat olmak için çok sevaplar kazanmak davası var ya!.İşte bu düşünclere de sahip oldukları için ölüp de uyanmayı sonraya erteliyorlar. Akıllarınca biraz daha güzel işler yapalım da Cennete uyanalım. Yok böyle bir şey canlar. Sakın sizler de böyle vehimlere,hayallere kapılmayın haaa.. Ölüm ve uyanış şimdi sağ iken,hayatın devam ederken,işitiyor ve konuşuyorken olacak. Bir güzel söz vardır eskilerin söylediği.Sona kalan avucunu yalar. Sen sen ol da şimdi ölmeye bak,şimdi uyan.Sonraki ölümü bekleme çünkü ne diyor Hazreti Resûlullah Efendimiz! İnsânlar Uykudadır Ölünce Uyanacaklar.
Eh madem öyle,ölmeden evvel bir ölüm geçir de uyan kardeşim,uyan da tevhid cennetlerine gir oralarda dolaş.Yoksa olmayan hayali cennetleri bekleme boşuna,yoksa avucunu yalarsın. Bakın sevgili kardeşlerim,değerli dostlarım,gene Hasan Fehmi Efendi Hazretleri, bir ilahisinde tevhid cennetlerini dileyenlere nasıl sesleniyor!
GİR KÂMİL GÖNLÜNE
Gir kâmil gönlüne cennet dilersen
"Fedhulî" buyurdu Kur’an içinde
Ol humâpervâz’ın sayesinde dur
Nâil-i refâh bul irfân içinde
"Men raânî" çün buyurdu ol Resûl
Gör ne cevher var bu sadef içinde
Oku ezber "İlm-i Ledün" dersini
Hikmet tulû etsin vicdân içinde
Hakîkat mürşide eyle intisâb
Bulasın dermânı derdin içinde
Mürşide bende ol Hakk’ı seversen
"Fettebiûnî" dedi Kur’an içinde
"Seb’â’i mesân" dersidir Tevhîd
Fâtiha okundu mushaf içinde
Sözlerime kulak tutan âşıklar
Arif olur onlar akrân içinde
FEHMİ sana ilm-i "Hikmet" vehbîdir
Berurur irfân gönlün içinde
Demek ki canlar; cennet dileyen bir Kâmil-i Mürşid’in gönlüne girecek, o mürşid o talibin üç fenasını ifna ettirecek,ölmeden evvel öldürüp tevhid cennetlerine uyandıracak. Dedim ya sevgili sultanlarım,hiç ama hiç bir mahluk (yaradılan) üstünde yürüdüğümüz,ekip biçtiğimiz,yiyecek ve içeceğimizi temin ettiğimiz,barınmak için üstüne evler yaptığımız toprağın altında uyanmayacaktır. Sevgili can sultanlar,akıllarımızı çalıştıralım yoksa üstümüze pisli yağar ve Allah katında insanların en kötüsü haline düşeriz Allah muhafaza. Kardeşlerim sohbetimizi Allahü Teâlâ’nın iki Âyeti ile bitiriyorum. Ne diyor Allahü Teâlâ bizlere "10 / YÛNUS - 100: Allah’ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır." ve " 8-ENFAL: 22 - Çünkü yeryüzünde dolaşan canlıların Allah katında en kötüsü anlamayan ve düşünmeyen sağırlarla dilsizlerdir." Evet sevgili kardeşlerim aklımızı kullanalım ve Hazreti Resûlullah Efendimizin buyurduğu ölümle ölüp uyuduğumuz bu uykudan uyanalım.Hep uyanık kalalım.Kim uyur?.Allâh’ı kendinden gayrı görenler uyur,yani hep gecede kalanlar uyur.Sabaha erenler artık uyanır ve bir daha asla ve asla uyumazlar. Allâhü Teâlâ (c.c) uyandığımız bu uykudan bir daha uyumamayı daim eylesin inşallah. Cümlenizi Allâh’a emanet ederim.Aşk ile huu...
Fakirullahmelâmi
İstanbul
16/04/2011/Cumartesi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.