9
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1028
Okunma
Bu sefer öyle uzatmayacağım. Kısaca ırza geçmenin hangi durumlarda tecavüz olduğunu, hangi durumlarda olmadığını yazacağım.
Hani Atatürk düşmanlarına karşı çok söylenen bir söz vardır ‘’Eğer Atatürk olmasaydı ananız belli olurdu ama babanızın kim olduğu belli olmazdı’’
Doğru mudur? Elbette doğrudur. Çünkü Atatürk ve onun başlattığı bir Kurtuluş Savaşı olmasaydı ülkemizi işgal etmiş olan Yunanlılar başta olmak üzere onların arkasındaki İngilizler, Yunanlıları kendi savaş gemileriyle İzmir’e çıkaran Amerikalılar, Güney illerimizde Fransızlar, bu fırsattan istifade ile Ermeniler, bütün bunların hepsi rahmetli büyük annelerimizin üzerinden geçmiş olacaktı. Yani ırzına geçilecekti. Daha da anlaşılır bir şekilde söyleyeyim: Hepsine tecavüz edilmiş olacaktı.
Bahsetmeyiz, hep halı altına süpürürüz ama kesin bir gerçek vardır ki o işgal yıllarında Yunanlılar Batı ve İç Ege Bölgemizde yirmi bin civarında kadınımıza, kızımıza tecavüz etmişlerdir.
Şimdi bu acı bahsi kapatalım ama buraya kadar yazılı olanlar cepte dursun.
15 Temmuz 2016 da bu ülkede bir darbe yapılmak istendi. Bu darbenin arkasında bu gün ABD den tutun da tüm AB ülkelerinin olduğunu bilmeyen var mı? Sanırım yok.
Yani darbe gerçekleşmiş olsaydı aynen Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gibi emperyalistlerin tecavüzüne uğrayacak mıydı analarımız, bacılarımız, kızlarımız? Kesinlikle…O halde ne yapılmalıydı?
İşte burası zurnanın zort dediği yer.
Çünkü 15 Temmuz 2016 Gününün akşam saatlerinde ülkemizin Cumhurbaşkanı milleti sokağa çıkmaya davet etti. Bu davet üzerine de halkın büyük bir bölümü sokaklara çıktı. Ama yine bu halkın önemli bir bölümü sosyal medya üzerinden ‘’ Oturun evlerinizde. Bu bir oyun, bu bir tiyatro ‘’ mesajları verirken yine bu halkın bir bölümü ‘’ Yahu bir darbe olmuşsa devletin askeri var, polisi var. Bana ne onlar önlesinler darbeyi. Benim bir tırnak çakım bile yok’’ dediler. Yani ‘’ Yahu bırakın da adamlar rahat rahat tecavüz etsinler’’ dediler. Öyle ya onlar bilmiyorlar mıydı bu darbenin arkasında emperyalist güçlerin olduğunu. Darbe başarıya ulaşırsa bundan böyle bu ülkede artık anaları belli ama babaları belli olmayan bir sürü çocuğun peydahlanacağını? Bal gibi biliyorlardı. Bal gibi bildikleri halde tecavüze rıza göstermişlerdi.
‘’ Yahu benim tırnak çakım bile yok. Ben ne yapabilirim’’ Diyen bu kişiler Kurtuluş Savaşımızı elimizde neredeyse hiç silahımız olmadığı halde kazandığımızı da çok iyi biliyorlardı aslında. Ve yine Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşını sadece silah altındaki askerle ve polisle kazanmadığını, milis ya da daha bilinen ifadeyle Kuvay-i Milliye ile kazandığını da çok iyi biliyorlardı. Bildikleri halde 15 Temmuz’un Kuvay-i Milliyecilerinden şehit olanlar için ‘’ Ne şehittir ne gazi, boku bokuna gitti Niyazi ‘’ diyebildiler.
Camilerden selalarla halkı direnmeye davet eden imamları, müezzinleri tartakladılar. ‘’ Yahu bebekler var. Uyuyamıyorlar bu saatte, nedir bu selalar. Kesin artık’’ Dediler. Oysa bebekler sela sesinden değil bomba sesinden uyuyamıyordu. Kendilerinin de uyuduğu filan yoktu aslında. Bir an önce tecavüzcülerin gelip tecavüz etmesini bekliyorlardı.
İşte o saatlerde memleketin kalbi olan TBMM ye tecavüz ediliyordu. Meclis Başkanı İsmail Kahraman tüm Milletvekillerinin meclisteki sığınaklara gitmesini istediğinde Şimdiki Adalet Bakanı ‘’ Başkanım, her yeri bombalıyorlar. Burayı kapatıp aşağıya gidersek bu millet meydana gelmez. Bu millet ‘’ Meclis korktu’’ der. Bizim burada yapacağımız şey, burada ölmektir’’ dedi. Yani hem meclisin içinde hem de dışında, Türkiyenin tamamında halkın çok büyük bir bölümü gelecekte çocuklarına tecavüz edilmesin diye, bu ülkede anaları belli ama babaları belli olmayan çocuklar türetilmesin diye amansız bir mücadeleye girmişti.
Uzatmayalım. Daha sonra bu darbe önlendi ve emperyalistlerin tecavüz hevesleri kursaklarında kaldı.
Sonra?
Bir kaç gün önce TBMM de bir kanun önerisi görüşüldü. ( henüz daha kanunlaşmış değil ) Üzerinde kıyametleri kopardılar. Kimler mi? İşte 15 Temmuz günü bu ülkenin tamamına yapılacak olan bir tecavüzü önlemek için şehit düşen insalar hakkında ‘’ Ne şehittir ne gazi, boku bokuna gitti Niyazi ‘’ Diyenler tarafından…’’ Oturun evlerinizde de emperyalistler rahat rahat tecavüz etsin’’ Diyenler tarafından.
Bu kızılca kıyameti koparanlar kimleri tecavücülükle suçluyorlar bu gün peki? 15 Temmuz günü ülkenin tamamına tecavüz edilmemesi için direnen ‘’ Bizim burada yapacağımız şey, burada ölmektir’’ Diyen adamı…’’Oturun oturduğunuz yerde’’ Diyerek o gün tecavüze ya da gelecekte yapılacak olan toplu tecavüz partilerine sonuna kadar kapılarını açanlar, Gezi Eylemlerinde de ‘’ Dayanın arkadaşlar. Biraz daha dayanırsak Nato Müdahelesi geliyor’’ Diyerek yine bu ülkeyi tecavüzcülere teslim etmeyi düşünenler, bu gün 15 Temmuzda ‘’ Ülkemi tecevüzcülere bırakmayacağım’’ Diye göğsünü mermilere siper eden insanlara ‘’Tecavüzcü ‘’ diyorlar. Sübyancılıkla, sapıklıkla suçluyorlar akılları sıra.
Evet..Şimdi başlıktaki sorumuzun cevabı ile bitirelim.
Neydi sorumuz:
IRZA GEÇME HANGİ DURUMLARDA TECAVÜZDÜR, HANGİ DURUMLARDA DEĞİLDİR?
Herşeyden önce ırza geçme ile tecavüz aynı şeydir aşağı yukarı.
Nüfusa geç yazıldığı için 15 yaşında ama asıl yaşı 18 olan bir kızla ailesinin ve kızın rızası ile resmi bir evlilik yapmak, bu resmi evliliğin bir sonucu ve yasaların da verdiği hak olarak o kızla cinsel ilişkiye girmek tecavüzdür.(!)
Yetmiş beş yaşındaki bir Vatikan Kardinali başta olmak üzere ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer Avrupa ülkesi devletlerinin askerleri ve yine bu arada o yetmiş beş yaşındaki Vatikan Kardinalinin askerleri tarafından ülkenin tamamının ırzına geçilmesi tecavüz değildir.(!)
15- 16 yaşındaki kızların ‘’ Seviyeli ve düzeyli ‘’ ilişkler yaşamaları, bu ilişkilerden hamile kalmaları, ancak çocuk doğurmak ve bakmak istemedikleri için kürtaj olmaları da asla tecavüz kapsamına alınamaz (!)Çünkü bu tür ilişkelerde bir seviye ve düzey vardır (!)
Evet… Sonunda gerçeği anlamış bir vatandaş olarak ben de daha önce yazdıklarıma tevbe ediyor, özür diliyor ve hükumetin çıkarmaya çalıştığı yasa düzenlemesini şiddetle kınıyorum. (!)