- 2337 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Saygı gösteren Saygı görür
Günlük yaşantımızda çok karşılaştığımız bir kelimedir saygı. Saygı gösteren saygı görür. Makama saygı vardır. Kişilere saygı göstermek vardır. Önemli olan gösterilen saygıya laik olabilmektir. Gösterilen saygıya laik oluna bilinirse saygı görmek devamlılık arz eder. Bir kişiye saygı gösterirsiniz. Bu gösterdiğiniz saygının karşılığını alamadığınız zaman o kişiye saygı göstermekten vazgeçersiniz. Makamlara saygı. Bir makam sahibini sevmiyor olabilirsiniz. Fakat deruhte ettiği makama saygı göstermek durumundasınız.
KİŞİYE OLAN SAYGISIZLIK, O KİŞİNİN İŞGAL ETTİĞİ SAYGIN MAKAMA DA SAYGISIZLIĞI GEREKTİRMEZ…
Büyük Taarruzdan sonra Atatürk’ün, esir edilen Yunan Orduları Komutanı General Trikopis’e ve İzmir’de kalacağı eve girerken ayakları altına serilen Yunan bayrağına olan saygısını hepimiz biliriz...
Kısaca hatırlatayım...
Birinci ya da İkinci İnönü Muharebesi’nden sonra muharebe sahasını dolaşan Mustafa Kemal, yerde yatan bir Yunan askerinin elindeki Yunan bayrağını görünce, yanındaki askere
"Al o bayrağı yerden çocuk" der...
İzmir’e girişinde ise, misafir olacağı evin kapısından girerken, İzmirli hanımlar tarafından dikilen bir Yunan bayrağı, üzerine basıp geçsin diye Mustafa Kemal’in ayakları altına serilir....Bunun gerekçesi de, Yunan Kralı’nın aynı eve girerken Türk bayrağını ezip geçmesidir...
M. Kemal, "O geçmişse hata etmiştir. Bir ulusun bağımsızlık simgesi olan bayrak çiğnenmez. Ben onun yanlışını tekrar etmem" der ve bayrağın yerden kaldırılmasını ister.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde esir edilen Yunan Orduları Komutanı General Trikopis, Mustafa Kemal’in huzuruna çıkarılır. Mustafa Kemal esir generale aynen şunları söyler: Üzülmeyin general, siz vazifenizi yaptınız... Size karşı büyük hürmet hissi besliyorum. Burada kendinizi esir addetmeyin. Misafirimizsiniz. Yakında her şey düzelecek. Buyurun istirahat edin."
Bunları neden yazdım?
Kemal’in, yabancı bir bayrağa ve ülkesini işgale yeltenen bir ordunun komutanına karşı gösterdiği bu saygı, onun saygınlığını uluslararası boyuta taşımıştır... Atatürk’ün gösterdiği bu saygı, O’nun Yunan bayrağını ve Yunan komutanını sevmesine bağlanabilir mi?
Biraz duygudaşlık yapalım... Çalıştığımız özel ve kamuya ait iş yerlerinde, amirlerimizi sevmesek dahi, bir görüşme için odamıza geldiğinde yerimizden kalkıp buyur etmez miyiz.?
Bu tavrın, ona olan sevgi ya da sevgisizliğimizle veya ona olan kişisel saygı ya da saygısızlığımızla hiçbir ilgisi yoktur. Bu tamamen, onun işgal ettiği makama karşı göstermemiz gereken kurumsal saygının bir gereğidir…
Kişiye olan sevgi saygısızlığın, o kişinin işgal ettiği saygın makama da aynen yansıtılması, hiç ama hiç doğru değildir. Kişisel saygısızlık başka, kurumsal saygısızlık başkadır. Kişiye sevgisizliğiniz varsa bağlı olduğu kuruma bildirirsiniz görevini layıkı ile yapamıyor diye. Bağlı olduğu üst makam gereğini yapar.
Yok eğer temsil ettiği makama ise saygısızlığınız. Kişiyi dışlayamazsınız makamı temsil yetkisine ve makama saygılı davranmak, hatasız davranmak gerekir.
Gelelim kişisel saygı göstermeye. Üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı ve hizmetleri dolayısı ile bir kişiye dikkatli, özenli, ölçülü, hürmet, ihtimam göstermeyi gerektiren sevgi duygusudur saygı. Yaşlılara yaşları ve hayat tecrübeleri nedeni ile saygı gösterilir. Bu saygıya laik birisi ise bu saygı devamlılık gösterir. İnsan kendisine gösterilen saygının karşılığını mutlaka karşı tarafa hissettirmelidir. Yoksa bir daha o saygıyı gösteren kişi tarafından saygı göremez.
Saygı, insanlara kendisinin önemsendiğini ve değer verildiğini gösteren söz ve davranışlardır.
Saygı, genel ahlak kurallarına aykırı olmamak kaydıyla, insanların düşüncelerine, inançlarına, ibadetlerine, adetlerine, gelenek ve göreneklerine, yaşam tarzlarına… değer verip, anlayışla karşılamak, dikkatli, özenli ve ölçülü davranmaktır.
Saygı, gerektiğinde insanın yaşadığı çevreye, içinde bulunan canlılara ve sahip olduğu nimetlere değer vermesi ve onları korumasıdır.
Davranışlar ile yapılan saygı: Ayağa kalkma, el öpme, yer verme, konuşurken dinleme, konuşurken sözünü kesmeme, onun hoşuna gitmeyecek tavır ve davranıştan kaçınma, çevreye ve canlılara zarar vermeme, nimete değer verme, israf etmeme…
Sözlü saygı: Söz ile karşındakine iltifat etme, konuşurken karşındakinin sözünü kesmeme, daha önce dinlediği bir konu bile olsa ilk defa dinliyormuş gibi davranma, selam verme, saygı ifade eden sözler söyleme…
Eserlerle saygı: Toplumca değer verilen kişilerin anısını yaşatmak için onun adının önemli bir yere verilmesi, anısına eser yaptırmak, yaşadığı evi müze haline getirmek…
Yazılı saygı: İnsanlara yazılan mektuplarla değer vermek, bir yazarın yazılarında başkalarını onore etmesi ve birilerini rencide edecek ifadelerden kaçınması.
Hediye ile saygı: İnsanlara hediye vererek ona kendisinin özel olduğunu, kendisine değer verildiğini hatırlatmaktır.
Saygı, değeri, üstünlüğü, yaşlılığı dolayısıyla bir kimseye veya bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya neden olan bazen sevgiden, bazen kişilikten kaynaklanan davranışlardır.
Saygı, karşındaki insanın varlığını olduğu gibi kabullenmek ve onun düşüncelerini, dinlenmeye değer olduğunu ona hissettirmektir… İnsanları dinlemek, farklı olanı anlamaya çalışmak, onu yargılamamak saygılı ve erdemli bir davranıştır.
İnsanın sevmediği biri veya rakibi bile olsa, insanların birbirlerinin düşüncelerine, inançlarına, ibadetlerine, adetlerine, gelenek ve göreneklerine, yaşam tarzlarına, fikirlerine… Saygı göstermek insanı yüceltir, toplumsal barışı sağlar.
Saygının olmadığı bir toplumda insanlar arsındaki ilişkiler çıkar odaklı olur. İnsanlar arasında güven duygusu azalır. İnsanlar arasında kavga ortamı oluşur. Saygısız davranan evlat aile huzurunu bozar.
Saygı birlikte yaşama kültürünü geliştirir
Son söz;
Hâlbuki ben saygıdan eğilmiştim, kişiliklerine, dolayısıyla makamlarına. Onlar sırtıma ayaklarını bastılar. Ama yanıldılar; bilmediler ki, saygı için eğilmesini bilen dik durup devirmesini de bilir!
Hoşcakalın saygılı gösterin saygı görün yaşayın...
20.11.2016
#öskurşun#
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.