1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
501
Okunma
Yarın 20 Kasım.
BM’ce kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesinin kabul edilişinin 27.yılı.
Kendisine "insanım" diyen herkesin bu sözleşmeyi okuyup,çocukların evrensel haklara sahip olduğunu kabul edip,onlara sahiplenmesi güzel bir olay/davranıştır.
Ülkemiz de bu sözleşmeyi imzaladı ama bazı çekinceler koyarak.
17,29 ve 30.maddelerine.
İki gündür çocukları tacizine yönelik yapılan "itirazların" hiç bu maddelere yönelik ortaya çıktığını gördünüz mü,duydunuz mu bilmiyorum.
Benim çevremde yoklar !
Mesela Almanya’nın da "çekinceleri" vardı 1992’de ama 18 yıl sonra kaldırdılar.Bizim bu üç maddedeki "çekincelerimiz" 1994 ’ten beri devam ediyor.
Ama çocuğun bedenen istismarı üzerine koparılan fırtınaya bir bakar mısınız?
Meclis’te "tasarı" halinde sunulan teklif başka şey,itiraz edilen durum başka şey.
Her şeye "ideolojik" bakıp,toplumu "germede" maalesef mahir bir ülkeyiz!
Ortada tacize bağlı bir durum yok anladığım kadarıyla.Tacizcilerin affı ise kesinlikle söz konusu değil.
Sadece erken evlenenlerin bir defaya "mahsus" -o da bir tarihle sınırlı-"cezasının ertelenmesine" dair teklif var.
Sakin kafayla oturulup,bunun tartışılması gerekir bence.
Ancak her şeyi "kabul-ret "ikileminde görmeyiz.
Gelelim başlığa:
1985 ’li yıllarda dünyanın en fakir ülkesi olan Bangladeş’te de tekstil fabrikaları açılıyordu,ülkemizde olduğu gibi.
"Ucuz iş gücü" önemli bir motivasyondu tabi.(Buna neden olan küreselleşme olgusu başka bir yazı/yazıların konusu olacak derindir de.)
Genellikle kız çocukları fabrikalarda işçi olarak çalışıyordu.
Sendikalar "çocuk işçi çalıştırmak" ILO sözleşmelerine aykırıdır,suç işliyorsunuz diye patronlara itiraz ediyorlardı haklı olarak.
Patronlarda buna ses kulak verdiler ve haklı olarak "suçlu "duruma düşmemek için kız çocuklarını çalıştırmaya son verdiler.
Sorunu "çözmüştük "sanırım!
Ama kazın ayağı hiç de öyle sonuç vermedi.Çünkü toplumsal olaylar "ideolojik" gözlükle görülemeyecek kadar karmaşık /girifttirler.Farklı bakış açılarıyla en "makulü" bulmaya çabalamak gerekir;"at gözlüğüyle" bakmayı değil.
Evet,kız çocukları kapı önüne konuldu ve bir "emir" yerine getirildi.
Lakin kız çocukları ertesi günü de "fuhuş batağına" savruldular!
Şimdi düşünmemiz gereken şu:
Fabrikada usulsüz de olsa çalışmak mı daha insanı,yoksa bedenini para karşılığı satmak mı?
Bu çözüm oldu mu şimdi?