- 2214 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
UMUDA YOLCULUK
Güneş nergisler gibi boynunu büktüğü vakit, zaman iyiden iyiye mahzunlaştı. Gök, güneşi sinesine almaya hazırlandı. Güneşin, ayrılığın acısıyla akıttığı kanlı gözyaşlarını sildiği bulutlar kızıl kızıl dağları tüllendirdi. Benim ise yalnızlığımın bilmem kaçıncı günü...
Değil dostlar, kelimeler bile dostluktan dem vurmuyor gayrı.. Kaçışır her biri en ücra köşelere. Yüreğimin bir köşesinde dağ yıkan, gök çökerten naralar yankılanır. Beynimi lime lime eriten düşünceler sıralanır peşpeşe... Şebnem kokusu doldurur yüreğimi... Çölleri çiçek tarlası yapmaya koşarım.
Dağları eriten emanet çözer dizlerimin bağını, çaresizlikle nikah kıyarken idrakler. Korku ile ümit arasında gidip gelirken düşünceler, ne yığınların kahreden duyarsızlığı ne de nefsin yalancı cenneti dağıtır gökyüzündeki bulutları... Umutlar sıtmaya tutulup, nidalar gökyüzüne yükselirken, geri gelmez bir türlü Kaf Dağı`na kaçmış huzur.
Tut ki, zaman bütün hasretleri yuttu!.. Tut ki, yaşlı bir sonbaharın kucağındayım. Bütün baharları sona eklerim. Son olan herşey bahar özlemiyle bitsin diye... Zaman benimle ağlarsa, mendil sunarım gözlerine. Çığlıkları göğü kuşatmasın diye... Bakma, oğluna da vefasızdır zaman. Hem de öyle vefasız ki, kendinden olanı umursamaz. Gözden ırak olanı gönülden de ırak edecek kadar vefasız... Kalmadı övüneceğim, sevincimle yıldızları kıskandıracak bir şeyim. Her şeyi maziye gömdükten sonra, böyle göğü yumruklayışım nafile...
Ben yüreğimi dağlar ardına koymadım... Gözlerimde çile demlemedim... Göz pınarlarımda umutlar boğmadım, gökyüzünde hayaller uçurmadım... Her bir harfime duygu yükledim... Ben Mecnun`um, kolay incinirim. Ben bühtan ede ede seviyorum Leyla`yı...
Savur git külümü rüzgarlara!.. Devran değişti: Bahrı aşıladım sana, gül yerine alevler açmasın diye yüreğinde. Ümide aşıladım seni; bir ışık kalsın diye bana... Ayın suya üflediği ışıklardan serpiştir üstüme. Herkes gibi gülebilmeyi öğret bana. Kanat çırpsın dualar, avuçlarından göğe. Sen üfle ki, savrulsun papatya, karanfil yaprakları dünyama. Arılar peteğe taşısın düşlerini bal yapmak için... Bana da yaşat o tadı. Şekerimi sevgiye böldüm. Hepsini de sana veriyorum. Unutma!.. Ümide aşıladım seni...
Hatırla!.. Bir koşudur hayat; yalnız ve acımasız... Bir kaçış, bir kapı arar yürek; koşmak için mutluluğun kollarına. Adına yaşamak dedikleri, ağır gelir ona. Acılarına sevgi yakmış yüreklerin dökülüverir dudaklarından:
İlacı çaresizliğin: Sultanım, Sevgilim, Efendim...