- 861 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
ONDAN SONRA
İnsan iki temel itici gücün etkisi altında en acımasız ve vahşi davranış ve eylemlerde bulunmaya yatkın bir canlı varlıktır. Psikolojide güdü olarak adlandırılan, insan davranış ve tutum larının ardındaki bu güçler seks ve saldırganlıktır. İnsanoğlu seks ve saldırganlık güdülerini hayvanlarla pay laşmasına karşın, bu güdülerin gördüğü işlevler yönünden on lardan ayrılır. Hayvanlar aleminde türün devamına ve yararına katkıda bulunan seks ve saldırganlık güdüleri, insan toplumla rında yıkıcı ve yok edici işlevlere sahiptir.
Pedofili (sübyancılık), yetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi çocukları veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel rahatsızlık.Bu rahatsızlığa sahip kişilere pedofil(sübyancı) denir.
Sübyancılar -tipik olarak- yetişkin cinsel ilişkiden zevk almakta güçlük çekerler, özgüvenleri eksik olabilir ve çocuklarla ilişkiyi yetişkinlere nazaran daha az tehdit edici bulurlar. Sübyancının eğilimi karşı cinse veya kendi cinsine olabilir. Sübyancıların büyük çoğunluğu erkektir ve bu durum kadınlarda çok nadir görülür.ONDAN SONRA;
Hıncal Uluç adında bunak bir yazar köşe yazısında tebessüm edin diye bir fıkra yazmış. Fıkra aynen şöyle:
“ İş adamı Uzak Doğu’ya gitmişti. Her zamanki Madamını aradı ve hoş birgece geçirmek istediğini söyledi. Gelen konuk otel odasının loş ışığında soyunup yatağa girmişti ki, bizimki kızın hayli genç olduğunu fark edip sordu.
"Kaç yaşındasın sen?."
"13" deyince, genç kız , adam yataktan fırlayıp pantolonuna davrandı.
"Hayrola" dedi genç kız.. "Batıl itikatların mı var?."
Adamlar küçük kızlarla kafayı bozmuşlar. Tam bir pedofili örneği.
ONDAN SONRA;
Bir başka pedofili örneğini de CNN ekranlarında seyrettik.
Vahdettin İnce adında Ak Partili olduğunu söyleyen bir milletvekili adayı televizyonda, ’Bizim kültürümüzde reşit olmak ile Avrupa’da reşit olmak aynı değildir. Bizde reşit olmak kız çocuğu için muayyen halleridir, erkek çocuğu için ihtilam durumudur. Toplum değerlerini göz önünde bulunduracaksan yasayı buna göre kurarsın. Başka kültürlerde oluşmuş algılar evrensel hukuk olarak dayatılıyor. Öyle bir şey yoktur, 18 yaş falan, kanunen böyle bir sınırlandırma getirilmiş olabilir ama bu doğru değil. Neden 18 yaşına kadar beklesin ki?" diyerek çocuk istismarını savunuyor. Yani, bu zata göre 13 yaşındaki bir çocuğun da evliliğinin kabul edilebilirmiş.
Her şeyin doğrusunu kendilerinin bildiğini sananlar, verilen “istismar önergesini” temize çıkarmak için çırpınmakta…
Önergeyi eleştirenlere hemen yapıştırmışlar yaftayı: “Önergeyi, küçük kız çocuklarına tecavüz edin yasası olarak algılıyorlar!”
Her şeyin doğrusunu kendilerinin bildiğini sanan bu aklı evveller, önergeyi adam gibi okuyun, önergenin özü, “Mağduruyla evlenen cinsel istismar suçlusunun cezası ertelenebilecek!” şeklindedir, diyorlar. Ve ekliyorlar: Erkek, tecavüz suçundan ceza almış hapiste yatıyormuş. Ortada yaşı küçük bir mağdure varmış. Evlenmek istiyorlarmış ama, kanun diyormuş ki : ’Sen her ne kadar, kızın gönlü vardı, ailesi de biliyordu, hatta düğün dernek bile yaptık desen de; reşit olmayan kızı alıkoydun ve işlediğin suçun karşılığı da tecavüz, cezanı da çekeceksin.’ Mağdure kız, ikinci kere mağdur oluyormuş. Çocukları olanlar dahi varmış…
İşlenen cürmü maduriyet gösterip gerekçe olarak sunuyorlar, iyi mi?
Yani küçük yaşta bir çocuk kaçırılmış, tecavüz edilmiş, diye bir itirafta bulunuyorlar. Ama bu onlar için önemli değil, önemli olan neymiş, “kaçıranla evlenip çoluk çocuğa bile karışmış olduğundan kaçıran adam hapisteyken bir kere daha mağdur ediliyormuş… Salıverelim tecavüzcüyü de bu maduriyeti gidersinmiş…”
ONDAN SONRA;
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ olaya damardan girip işin duygu sömürüsünü yapıyor. “Düğün yapılmış, dernek yapılmış, gelmişler, hediyeleri takmışlar, resmen evlenmişler. Savcı düğününe gelmiş. Sivas’ta bir hanımefendi geldi bana, bir çocuk var yanında epey büyümüş. Bir de hamile. ’Biz düğün yaptık. Düğünümüze ilçenin kaymakamı, savcısı, hakimi, karakol komutanı geldi. Babam köyde tanınan biriydi. Sonra evlendik. Onlar bir de hediye taktılar. Sonra da doğum için hastaneye gittiğimde hastaneden de aynı karakol komutanı geldi, beni aldı. Şu anda eşim içeride, 7 yıl 6 ay yatarı var, benim de durumum bu.’ dedi. Burada bir dram var. Biz tecavüz edenlerin tecavüz ettikleriyle evlenmesini öngören bir teklife ’evet’ demiyoruz. Bu teklifte de çok açık: ’…cebir, tehdit, hile ve iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın…’ Yani bu tür evlilikler nedeniyle ortaya çıkan bir durum var. Bu kanunun oluşturduğu yeni kültüre daha etkin bir şekilde gelecekte yaşamasını sağlamak. Çünkü geçici konuyor, ileriye dönük bir uygulaması kesinlikle olmayacak. Şu anda evlenmiş kadın, dışarıda mağdur; çocukları var, onlar ayrı mağdur. Bizim burada bu dramı, ’kamuoyu ne der, falan ne der?’ diye bakarsak, burada kadın en büyük mağdur, çocuklar başka mağdur oluyor ve büyük bir sıkıntı var. Biz burada ’zamanaşımı süresince’ ifadesini koyduk ki böyle bir durumda kadın mağdur edilecek bir sonuç ortaya çıkmasın diye, lehine koyduk. O nedenle bu, ülkemizde yaşanan bir sorunu çözmeye dönüktür. Yoksa küçük yaşta evlilikleri teşvik etmeye dönük bir adım atmıyoruz. Türkiye genelinde yaklaşık 3-4 bin civarında böyle içeride insan olduğunu değerlendiriyoruz. Bu, Türkiye’nin her yerinde olduğu için de bu cezalar etkin bir kültür oluşturdu ve caydırıcılık da yaptı. Bundan sonra eminim ki aynı şey olmayacaktır."
YANİ DERTLERİ "TECAVÜZ" DEĞİL,ONDAN SONRAKİ MADURİYETLER. küçücük BİR ÇOCUĞA Tecavüz var, dersen, olmuş bir kerecik, bir daha olmaz; bu yüzden madur olmasın kimse, diyorlar. Böyle bir mantık bize göre değil. iÇİNE SİNDİREBİLECEK BİR ÇOK TARAFTARINIZ VAR NASIL OLSA...ONDAN SONRA;
Yasa teklifi aynen şöyle: “Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suçtan azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir"
“Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda…” Yani deniliyor ki, zorla kaçırılıp tecavüz edilmediyse, bu iş gönüllü olduysa ve oğlanla kız evlenmeye razıysa… Bu tür olaylar bu önergeden önce de olmuyor muydu? Oluyordu. Kızın anası babası izin verince evlilik gerçekleşiyordu. E? Bu önergeye ne gerek vardı o halde? Gereği şu: Eskiden kız on beşinden büyükse oluyordu o evlilik, daha küçük kızlarda oğlan hapsi boylamaktan kurtulamıyordu. Şimdiki önergede bir yaş sınırı konulmamış, yok öyle bir rakam. Kız 12-13 yaşındaysa da artık fark etmiyor.
Görünen tek rakam işlerlik tarihine dair konulmuş. 16.11.2016 öncesi… Bu tarihten öncesi, sonrası değil yani…Yani, yasa geriye doğru işletiliyor. Bu yasanın geri işletilmesindeki amaç sadece mağduriyet dedikleri birlikteliklere çözüm bulmak değil, ahbaplara kıyak amacıyla da olabilir. İçeride birkaç Hüseyin Üzülmez daha olsa gerek…ONDAN SONRA, SON SÖZÜM:
Çocuk ve gençlerin cinsel istismarı basında sık sık yer alan ve toplumun büyük tepkisine yol açan bir insanlık sorunudur. Bu sorun yüzyıllardan beri, beden sel ve ruhsal varlığı hasar görmüş bireyler üreterek hücrelere saldıran kanser gibi toplumları tahrip etmeyi sürdürmektedir. Cinsel istismar insanın varlığına yapılan bir saldırıdır. Bu özelliği ile cinsel istismar aynı zamanda hayata karşı işlenen bir suçtur. Toplum yaşamında, çocuk ve gençleri cinsel istismara maruz bırakanlardan nefret etmek yeterli değildir. Çünkü nefret, bu gibi kimseleri durdurmaz ve bunların insanlığı tahrip etmelerine engel olmaz. Toplumu istismarcılardan korumanın en etkili yolu; çocukları, aileleri ve tüm toplumu cinsel istismar hakkında bilgilendirmektir.
Çocuk istismarı insanlık suçudur.
Mağdur olan o kadar çok çocuk var ki, başınızı sokağa doğru uzatıp onları bir görün önce…TtECAVÜZ EDİLEN KÜÇÜK KIZLARIN FAİLLERİ DE ELLEMEYİN DE HAPİSHANELERDE ÇÜRÜSÜNLER...O kızcağızların maduriyetini tecavüzcüsüyle evlendirerek değil, başka yollardan giderin. Giderirken de kız, erkek, tüm tecavüze uğramış çocuklar için yapın bunu...
YORUMLAR
Acaba kendi başlarına gelse böyle bir durumda yine aynı yasayı uygulayıp kızlarını o istismarcı ile evlendirecekler mi?
''ayıp'' denilen olayı biz toplum olarak başka yollardan algılıyoruz. Bu sapkınlıklar onlara göre ahlaksızlık olmuyor belli ki, 12-13 yaşında bir kızın cinsellik hakkında nasıl bir fikri var onu soran var mı? Din ve ahlak dersi zorunlu ise cinsel yaşamda zorunlu olmalı ki en azından çocuklarımız bu konular hakkında mağdur edilerek değil. Okulda öğretmenler aracılığı ile bazı şeylere gözlerini açsınlar.Açsınlar ki en azından ileri ki nesil sapkın yetişmesin.
ONDAN SONRA
ONDAN SONRA
herkes kendi ahlakiyla bakiyor olaya tabii, icinde sapkinlik olanlar da bu olaya bizim gibi bakanlara saldiriyor.
herkes kendi vicdaniyla yargilanacak bir gün.
günümüz dünyasinda biz neleri yasiyor neleri konusuyoruz yaziklar olsun. cag atliyoruz ya ondandir.
tebrikler
ONDAN SONRA
göre anlıyormuş...
"Çocuk istismarı yasasını"
savunanlar öyle diyor.
Haklılar galiba...
Bu arada, meşreb,
"huy" demektir.
Bizim, Allah'a şükür
çocuğa tecavüz etme
huyumuz olmadığı için
"çocuğa tecavüz
bir defaya da mahsus olsa
kanunla bertaraf edilemez,"
diyoruz...
Tecavüz her alana yayılmış,
işimize, paramıza, hobimize,
uğraşımıza, sanatımıza,
özgürlüğümüze ve meşrulaşmış.
Geriye bedenimiz kalmış,
onu da önerge ile meşrulaştırmak derdindeler.
Duyarlı yazınızdan dolayı sizi tebrik ederim
Değerli Üstadım saygılar ...
ONDAN SONRA
"çocuğa tecavüz
bir defaya da mahsus olsa
kanunla bertaraf edilemez,"
diyoruz...