- 803 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAZ/YAZLAK>YAYLA ÜZERİNE BİR DENEME
Yaz,herkese hangi çağrışımlarla gelir bilemem ama,bende dağlara çıkma isteği uyandırıyor. Şehrin bunaltan trafiğinden ve sıcağından kaçıp kurtulma isteğinde bir kabarma görüldüğüne bakılırsa,yaz mevsiminin yürek üzerinde,özgürlükçü ruhu köpürten bir etkisi olduğu söylene bilir.
Biliyorum,içinizden geçeni! “Ne dağı yahu?Deniz ve kumsal dururken,kim düşler ıssız dağ başlarını?”diyorsunuz.Eh,vah vah diyecek halim yok bu itirazınıza.Denizden,kumdan, güneşten...kısaca,bir kıyı kasabasındaki avare yazdan da keyif almak mümkündür sonuçta.Ama ben, ille de dağ diyorum,yayla diyorum;bol ve parlak yıldızlı akşam serinliği, köpüre köpüre akan su ve uğultulu orman diyorum!
* * *
Bilir misiniz,yayla havası geçe bıraktırmaz uykuyu;sabahleyin de şafakla bir ayağa kaldırır adamı.Tembellik ettirmez kandaki oksijen,uyuşukluk semtinize uğramaz yayladayken.Yeni doğmuş tay gibi,kuzu gibi hoplayıp zıplamak istersiniz de,utanırsınız kayıtlara yanlışlıkla geçmiş gibi duran geçkin yaşınızdan!Kırk yıllık karınız sevgiliniz gibi olur;ev bark kurmuş çocuklarınız sanki size akran! Ne vadi dinlersiniz,ne dik yamaç.Soluk soluğa kalsanız da,kalacağınızı bilseniz de,çağrısına icabet edersiniz vadi boyunca akan derenin.Bir kayanın üzerine oturup pabuçlarınızı çıkardınız mı,ayaklarınız tatlı su balıkları gibi yalım yalım parıldar akar suyun içinde.Geriye dönmeye direnci,ayaklara bu su verir.
Başımızın üstünde bulut olduğunu unutturur kentin yüksek yapıları,telaşı.Halbuki burada,bulut,sıra arkadaşınız kadar yakındır size.Alçalır alçalır da,içine katar ve adeta kucaklar tüm tabiatı.Sis,pus,bulut...o anda adı ne olursa olsun,eğilip dağ çiçeklerini koklar gibi süpürür geçer havayı,taze ot kokusuna ıslak serinliğini bırakır.Ben bulutlarla ve sularla konuşmayı yayla da öğrendim.
* * *
Yaylada mangal keyfi başkadır,bir kültür öğesidir.Yayla havasının ete ne lezzetler kattığını ancak mangaldan inmiş ve dağ kekiğiyle hal hamur olmuş bir kalem pirzola,bir külbastı anlatabilir size.Aydınlık ve serin vadi suyunun alabalığı da,mangala geldiğinde kokusundan bilinir.Bir kadeh rakı,bir kırmızı şarap açar mısınız yanında bilemem,o sizin meşrebinize kalmış;ama,çok yemekten ve kilo almaktan korkuyorsanız,korkmayın derim. Biraz huzurlu ve ener jikseniz,kötü kolesterol,trigliserit,yüksek tansiyon ve diyabet gibi şehre özgü olumsuzlukların yayla havasında bedeninizi zapt etmesi hemen hemen hiç mümkün değildir.Hatta kahvaltıları nızda kara fırında pişmiş mısır ekmeğine hatırı sayılır kalınlıkta bir tabaka,damakta eriyen halis tereyağı sürebilirsiniz.İçtiğiniz dağ suyunun bunca lezzete panzehir ve sık acıkma hissi veren bir kudreti vardır.
Sütün,yoğurdun,peynirin,yağın,balın,etin bu yayla havasından nasipsiz olması nasıl düşünü lemezse,insan varlığı da yayla karakterinden ayrı düşünülemez.Evet,yayla insanının yüreği de yayladır,yapıp ettiği de,diyeceği de...Sevince,yayla gibi bir yürekle sever;kızınca yayla rakımında bir öfkeyle ayaklanır.Paranın her şeyi satın alan gücü, yükselen yayla turizmi talebiyle yayla insanlarını da değiştirir ve bozar mı,bunu zaman gösterecek ama,bu bozulmanın kıyı köy ve kasabalarındaki kadar hızlı ve kolay olmayacağını söyleyebilirim.
* * *
Yayla yayla deyip durduk;birkaç adres bekliyorsunuz belki de!İyi de,kıyı şeridi dışında
Anadolu’nun kendisi yayla değil mi zaten? İster doğuya gidin,ister batıya;ister kuzeye, ister güneye...Artık bilemem Toroslar’da mı eyleşirsiniz,Maçka-Mavura’da mı? Ayder yaylasını mı seçersiniz,ardından Trabzon’dan Gümüşhane’ye,Zigana yaylasına mı geçersiniz yoksa? Yörük Yörük gezmeye,azgın sularda rafting yapmaya,yamaç paraşütüyle göklerde süzülmeye cesaret edemeseniz bile,sıkı bir uyku çekmek ve sabahları zinde kalkmak için yayla yolunu tutmalısınız.
Yayla,gönül çelen bir seçenek sunar turizme;rüzgârına kapılmaya görün, vazgeçemezsiniz.Hem malum,yıllardır vahşice yağmaladık,işgal ettik kıyılarımızı,“kıydık” kıyılarımıza, “kıyı” adından kinaye;bari biraz nefes alsın denizlerimiz;fena mı olur?
YORUMLAR
Yazınızla çocukluk yıllarıma gittim. Yaylalar, sürüler, koyunlar - kuzular, keçiler - oğlaklar, inekler - buzağılar, eşeği - sıpası, kedisi, köpeği, tavuğu, horozu 3 - 4 aylık bir süreyi yaylada geçirirdik. O zaman yayla bir yaşam biçimi, bir ekonomi olayıydı. Bu zamandaysa tatil geçirme, kafa dinleme yani bir tür turizm oldu.
Saygılar.