- 606 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Güzel olmak zor iştir...
Bu hikayeyi hangi kategori altına koyacağımı bilemedim o yüzden ’anı’ olarak uygun olacağını düşündüm.
O zamanlar ben 16 ablam 18 yaşında körpe kızlarız. Aklımızda okuldan ve gelecekten başka bir düşünce yok. En azından benim öyle bir düşüncem yoktu.Erkek çocuklarla arkadaşlık yaptığımız ve kuzenlerimin içinde büyük olanlar kız olduğu ve bizim yaşımızdakiler hep erkek olduğu için onlarla takılmak zorunda kaldık.
Teyzem yok ama hem dayılarım hem de amcalarım olduğu için kızlar dünyası hakkında pek birşey öğrenebilmek gibi bir lükse sahip değildim.
Her neyse asıl konuya gelelim.
Lise yıllarında yanılmıyorsam lise 2de yanımda oturan uzun boylu bir kızarkadaşım vardı.Bu kız ile yavaş yavaş arkadaş olduk ve samimiliği bayağı bir ilerlettik ki o kadar olur.
Şimdiye kadar aklımda erkekleri (yani çekici açıdan) hiç düşünmezken, bu kız ile tanışdıktan sonra bunun, dersler, gelecek v.s yerine hafta sonu kim ile nereye gideceği planlarını dinlemeye başladığımı çok geçmeden anladım.
Bu uzun boylu ve eli yüzü düzgün veya kaba tabir ile yüzüne bakılacak bir kızdı. Devamlı süslenir, bakımlı, sözüm ona kokonanın teki idi. Annem bu kız ile neden takıldığımı bir türlü anlamamış, ayrı dünyaların insanları olduğumuzu söylemişti.
Tabi canım çok biliyorum ben ya, çocuk aklı deyip o zamana suçu atayım.
Nereye gitsek insanlar beni tanır olmuştu. Bu durumdan rahatsızlık duymaya başladığımda bunun bu kızın sayesinde olduğunu anlamıştım. Onun sayesinde biri ile tanışıp, biraz zaman geçince bu kişiyi yolda görüp selam vermeden geçmek abest bir olaydı benim için ama o pek umursamıyordu anlaşılan.
Lise sona gelindi ve notlarımda gerileme oluyor bunu aileme söyleme zorluğu çekiyordum.
’Anneler bilir,’ olayı vardır ya hani; ha işte annemde öyle bir noktaya parmak basmıştı. Kuaför olan anneme devamlı geldikleri için annem bizim hocaları tanıyor ve hepsinden benim hakkımda bilgi söğüşlüyordu ve zaten son dönemdeki tembelliğimi çoktan öğrenen annem benim ile konuşmayı kafasına koymuş ki, evde kimsenin olmadığı bir günü beklemiş. O gün annemden izin alıp çıkamadık zaten.
Ben ve ablamı mutfağa çağırarak konuşmak istediğini söyledi.
Annemim konuşmaları fazla uzun sürmez ama insanı düşündürür. O yüzden ’çabucak konuşur kaçarız’, diye planlamıştık ki; hiç düşündüğümüz gibi olmadı.
-Kızlar, gelin konuşacaklarımız var, dedi
-Evet anne, geldik
-Oturun, biraz laflayalım uzun zaman oldu. Biraz analı kızlı konuşalım. Hayat nasıl gidiyor? Ya okul? Ya dersler?
Affalamış kalmış birbirimize bakıyorduk ablam ile, önümüze birer dilim yaşpasta koydu:
-Bunlar bitecek ve bugün evdesiniz, arkadaşınız aradı gelemeyeceğinizi ben kendisine bildirdim, yani acele yetişecek bir yeriniz yok,dedi
-Yaaaa, anne yaaa, dedi ablam neden yaptın böyle birşeyi v.s diyerek kızgınlığını dile getirdi. Annem bana bakıyordu,bende kızmasın diye pastayı yavaş yavaş ses etmeden yiyordum.
-Gelelim size küçük hanım, ne oluyor? Dersler ne alemde?
-İyi anne, bir yaramazlık yok
-Hocaların öyle söylemiyor ama, şu sınıftaki kız yüzünden dersler kötüye gidiyormuş,
Boğazımda kalan pastayı içmek için bir bardak su isteyerek kaçmayı planlamıştım ama annem uyanık çıktı ve ablama:
-Kardeşine su ver boğuluyor görmüyor musun? dedi
Bana bakın şimdi, sizinle adam akıllı bir konuşma yapacağız ve bir daha ne böyle ne de buna benzer bir konuşmayı değil yapmak söz konusu olarak bile istemiyorum.Anladınız mı? dedi
-Tamam,dedik ikimizde
- Şimdi beni iyi dinleyin. Sizler neden okula gidiyorsunuz?
İyi bir gelecek için değil mi? Annem kendi sorduğu sorulara kendi cevap veriyor ve bizim sadece dinlememizi istiyordu.
-Siz ikinizde güzel kızlarsınız, neden kendinizi beğendirmek için bu kadar süse makyaja gerek duyuyorsunuz?
Size bilmediğiniz birşey anlatayım o zaman. Bakın çocuklar
Güzel olmak çirkin olmaktan zordur. Güzel olunca bir hava yaparsın. Kendini birşey sanır tepelere çıkartır, kasıldıkça kasılırsın. Okulu bırakır geleceği sallamaz,kendine koca aramaya başlarsın ama Armudun sapı, üzümün çöpü,derken…
Elde var sonu gelmez, bunu hiç bitmez sanırsın. Çirkin olunca durum değişir. İlk isteyene varırsın
İşte ’çirkin şansı,’dedikleri budur işte Varır o çirkin kız ilk isteyene çünkü korkar
’istemeye gelen başka olmaz’,diye düşünür ve alır kocanın en iyisini. Olur kocasının kadını, evinin sultanı.
Siz şimdi okula gidiyorsunuz,değil mi?
Evet, der gibi başımızı salladık. Annem devam ediyordu:
-Sizin o arkadaşınız çok geldi bana ama sizin anneniz olduğumu bilmeden. Çocuğun aklı dışgörünüşünden başka bişeyde değil. Yarın istemeye geleceklermiş gibi hazırlanıyor. Her hafta saçını yeni bir renge boyatıyor.Şimdi böyle boyanıyor,süsleniyor. Tamam anladıkta, istemeye gelince ne yapacak?
Kızım bunlar boş işler, zaten yapacaksınız bütün bunların zamanı var.Nedir bu acele? Kime beğendirmeye çalışıyorsunuz kendinizi? Hani birileri varsa söyleyin bilelim,
deyince ablam hemen lafa atıldı
-Ne alaka ya,süsleniyoruz diye bişey mi olması gerek saçmalayın. Allah allah
Annem kesmeden devam etti:
-Bak kızım birgün bunu istemeye gelirler. Üç kez,beş kez ama bunun havası geçici sonra bu evde kalır. Ondan sonra birgün görür çirkin bir kızı dışarıda yakışıklı bir adamla bakmışsın onun istemediği adamlardan biridir o çirkin kızın kocası kim bilir?
Sonra bakar ki yaşı ermiş kemale. O zaman evde kurumuş kayısı mı olur, yoksa Babilin bahçelerini aratmayan aşk yuvasını mı bulur onu kendi düşünür.
Güzel olmak bir yere kadar. Bir yerden sonra insan kafa arar. Kafanı kullan evlen kur yuvanı ,iyi düşün iyi planla hayatının geri kalanını.
Hergün ömrümüzden birşey gidiyor. Herşey gibi seninde güzelliğin yerinde durmuyor.
-Şimdi isterseniz gidebilirsiniz. Arkadaşınıza haber vermedim, dedi ve sokak kapısını gösterdi.
Zaten akşam bu konuyu ablam ile konuşmuştuk ve annemin ne kadar doğru söylediği hakkında hemfikirdik.
Lise bittikten yıllar sonra ben bu kızı başka bir şehirde alışveriş yaparken görmüştüm.
Annem ne kadar da haklıymış meğer.
Gençken ilgi çekmek için yapardı o kadar makyajı bugünlerde ise o zamanlar yaptığı makyajların izlerini kapatmak için yapıyor. İki kez nişanlanmış ve annemin dediği gibi halen bekarmış.
İnsan kendini görmüyor ama zaman duvarda durduğu gibi durmuyor. Bugün 13-14 -15 yaşındaki kızlara bakıyorumda ne yazık diyorum.Bu kadar süse boyanmaya, ilgi çekmek için o kadar şey yapmaya ne gerek var. Zaten zamanı gelince yapılıyor.
Keşke kafalarını biraz daha ileri dönük planlara yorsalar....
Bütün annelere SAYGILAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.