- 1195 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Baş
.
Asıl başlık bu olmamalıydı sanki. Sonuçta her geminin bir başı ve bir de k*çı vardı, derken sanki argo bir kelime kullanmış gibi karartma yapıyoruz ya üstüne üstlük, diye geçirirken içimizden; edepdendir o edepten diyor başka bir ses.
Nereden çıkıyor bu ses?
- bi baştan, bi de k*çtan. Var mı başka bir yerinden ses çıkarta bilen?
Mesela akıl yaşta değil baş’tadır klasiğine bakalım oradan hareketle. Ben şahsen katılmıyorum bu olaya. Bence aklın nerede olduğu hiçte belli değildir. Hani “aklımı başımdan aldın” değimi iyi bir örnek gibi. Belki rüzgarda havalanan etekte, ya da uçuşan sarı saçların sahibinin mavi gözlerinde. Bunlar iyimser tahminler, ya aklı komşunun evinde,arabasında olanlar, ya da arkadaşının malında mülkünde, parasında olanlar..?
Pardon, böyle durumlarda “gözü olma” değimini kullandığımızı bir anda unutmuş ve hızımızı neredeyse alamayıp virajdan uçuyorduk değip konumuza dönelim bir an önce. Evet, efendim her sürüye bir baş lazımdır diye ilerleyip baş’kan kelimesini irdeleyelim azıcıkta. Baş ve kan arasından nasıl bir bağıntı kurulmuş olabilir ki bu kelimeyi icat etmişler! Şu an itibariyle fazlaca yorumum yok. Sonuçta kan’ın ne başı, ne de sonu vardır. Ama baş öyle mi? Altı boyun, üstü saç :)
Kurt başı için Başkurt, köpek başı için karabaş, akbaş gibi icatlar yapılmasının neden kaynaklı olduğunu, betimlenip, neyin betimlenmeyeceğini bir bir baş’ka bir zaman konuşalım ve gelelim asıl meselemize. Mühim mi? Mühim değil elbet. Maksat muhabbet, iki lafın belini kırıp, sıcak bir bardak çay içmek. Özlemişsinizdir beklide beni okumayı.!?.
Ha bir de yılbaşı vardı, yüzbaşı, binbaşı, başçavuşu da unutmamalı :)
Başı ayrı oynuyor, k*ıçı ayrı. Oynayacak tabi. Yoksa nasıl dümenleme yapılır ki? Park şart abisi, ablası. İster limana kayığı, ister garaja arabayı. Park şart. Her ne kadar günümüzde park sensörleri geliştirilmiş ve kendi kendine park edebilen araçlar icat edilmiş olsa da neyi,nereye, nasıl yerleştirileceğini iyi bilmeli insan.
Mesela, ocağın yanına şubatı, ve tuzu ve de yağı. Kasımın yanına aralığı. Hayatın olmazsa olmazları arasında olan, her işin bir başı ve bir de sonu olduğunu da unutmamalıyız elbette. Ve ayrıca her başın bir de başsız hali olduğunu. Kent-başkent olduğu gibi kendi başına bağımsız “başak”ların da olduğunu bilmeliyiz derken yine takıldık, iyi mi? Hangi başak? Burçlardan olan başak mı, yoksa ekin kellesi olan başak mi, yoksa hayvanlardan olan başak mı, yoksa bizim insan formu olan Başak mı :)
Bu baş’ların bir diğer ortak özelliği de akma eğilimi göstermeleri olmalı sanırsam, “baş-ak” ya da beyaz anlamında olan ak’dan mı bahsediliyor acaba? Yaşamak varken, varken gelişine vurmak hayata, neyine bunca çile bunca soru işareti başımızda?
Başına da k*çına da diyip ben iniyorum bu gemiden ve gidiyorum başka bir yazıda görüşmek dileklerimle, derken bile büyük”baş”lar ve küçük”baş”lar, oradan kuş”baş”ı, oradan subaşı ve dahil yeşilbaşı dönüyor ya başımda. Ördek olan mı, sürüngen olan mı… neysem, neysem :))
.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.