Dökülüveren acı dolu yaşamların dertlerinden bir sayfa daha yırtmak için kalemi elime aldım. Fakat bugüne mana veren başka bir şey! Bir bayramında nasıl geçtiğini dahi bilmediğimiz ömür takviminden, doğum günü anımsamakla beraber içime bir telaş düştü. Yıllarca okunmayan bir kitap kadar mahcup ve de heyecanlı bir his helezon unun penceresinden başımı dışarı çıkarttım ve gördüm ki; yüreğinin sıkıntılı ve de dertli haline rağmen gülümsüyorsun.
Biliyorum ki bugün gülümsüyorsun. Sanki yazmış olduklarının bir kitap da toplanmış ta sen mutlu bir şekilde gülümsüyorsun. Seninle beraber sevinecekleri düşündükçe, aslında ben de senin için huzurlu oluyorum.
Bir doğum günü için nasıl kutlama sözcükleri kullanılır, inan onu da bilmiyorum. Savaşların barışa ulaşacağı zamanların umuduyla, kimi zaman da olunmadık kitapların üstüne basa basa kendisini yüksek gösteren insanlardan midemizin bulunduğu bu dünyada Necip Fazılın da dediği gibi:
’Anladım ki gerçek sanat Allah’ı aramakmış bulmakmış. Asıl marifet bu gerisi yalnız çelik çomakmış.’
Elbette dertler, sorunlar hiç bırakmayacak yakanı ve elbet senin de hıçkıra hıçkıra ağlayacağın günler olacak yalnız başına, ama yine de o derin insan yalnızlığının arkasında bizi seven ve de bizi özenle yaratan Allah’ın olduğunu unutmamız gerektiğini de belirtmek isterim.
Birdenbire ıssız kalıveren yanımız ve birden dolup taşan volkan insani özelliklerimiz. Bunları en belirgin şekilde içinde yaşadığını bildiğimden ve akın akın beynine ’of, amanın’ bulaşıcı yorgunluğunun takıldığı şu kısacık, fani alemde; gerçekten de iki dünyanı kurtaracak ve de senin içine ferahlık verecek meşguliyetler ile ömrünü geçirmeni diliyorum.

‘’iyi ki var’’ olduğunu düşünürken ben,
‘’iyi ki varsın’’ diyor dostun sesi,
‘’iyi ki doğmuşsun’’ diyorum, tarifsiz hazzını solurken hayatın, lezzetinden damağıma yapışmış neşeyle,
‘’doğum günüm kutlu olsun’’, öyleyse nice nice senelere.