- 521 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
EĞER HÜKUMET KARARINI DEĞİŞTİRMESEYDİ FARKLI BİR ANITKABİRİMİZ OLABİLİRDİ.
10 Kasım 1938 de hayata gözlerini yuman Mustafa Kemal Atatürk, bilindiği üzere 21 kasım 1938 de Ankara Etnoğrafya Müzesindeki geçici kabrine nakledilmişti.
21 Kasım 1938 den sonra da Atatürk için bir anıt mezar yaptırılması çok söz konusu edilse de öncelikle bu anıt-kabirin nereye yapılacağı konusu yaklaşık üç yıllık bir zaman almış ve sonda Aydın Milletvekili Mithat Aydın’ın önerisi ve Atatürk’ün de sağlığında ‘’ ’Burası ne güzel bir anıt yeri olur’’ ’’ dediği şimdiki adıyla Anıttepe, o zamanki adıyla Rasattepe, anıt- kabir yapımı için uygun yer olarak tespit edilmişti.
Anıtkabir yerinin seçilmesinden sonra sıra, bu yapının özelliklerinin tespitine ve proje yarışmasının açılmasına gelmişi. Başbakanlıkta, Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında kurulan komisyon, bu konuda ilk çalışmalarını bitirdi ve Anıtkabir genel niteliklerini tespit ederek bir bildiri hâlinde yayınladı.
"Büyük Türk Ulusunun kalbinde yaşayan büyük adamın eserlerini ebediyete mal edecek olan Anıtkabir, aşağıdaki esaslara göre hazırlanmalıdır:
1.Anıtkabir, bir ziyaretgâh (ziyaret yeri) olacaktır. Bu ziyaretgâha, büyük bir giriş bölümünden girilecek; ziyaretgâh, binlerce Türk’ün, Ata’sı önünde eğilerek saygılarını sunmasına ve bağlılığını bildirerek geçmesine elverişli olacaktır.
2.Bu anıt, Büyük Ata’nın, asker Mustafa Kemal, devlet başkanı Gazi Mustafa Kemal, büyük politika ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflarının, güç ve yeteneklerinin bir timsali (sembolü) olacaktır ve onun kişiliği ile oranlı bulunacaktır.
3.Anıtkabir’in yakından görüldüğü kadar, uzaktan da görülmesi gerekir. Bu bakımdan, ulu bir siluet sağlanmalıdır.
4.Atatürk’ün adı ve kişiliği altında Türk ulusu sembolize edilmiştir. Türk ulusuna saygılarını göstermek isteyenler, Büyük Ata’nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini yerine getireceklerdir.
5.Anıtkabir’in bir şeref bölümü bulunacaktır.
6.Anıtkabir’de bir Atatürk Müzesi olacaktır.
7.Anıtkabir’de bir Şeref Holü yapılacaktır. Atatürk’ün lahti buraya konulacağı için Şeref Holü, bu anıtın ruhu ve en önemli bölümü olacaktır. Şeref Holü, başta, büyük Ata’nın yarattığı Türk Ulusu olduğu hâlde, ulusumuza saygılarını sunacak yabancı devlet kurumlarının, Ata’nın lahtine yönelecekleri büyük bir salon olacaktır. Bu holde sağlanacak azamet (ululuk) ve güçlülük tesirleri, yarışmacılara bırakılmıştır. Bundan ötürü holün biçimi, boyutu ve yüksekliği için hiçbir ölçü verilmemiştir.
8.Büyük Atatürk’ün lahdinin yeri, Şeref Holü’nün ruhunu teşkil etmektedir. Ancak, lahdin konulacağı yeri de yarışmacılar seçeceklerdir.
9.Bunlardan başka, Anıtkabir’I ziyaret edecek büyüklerimizin ve yabancı devlet kurumlarının duygu ve düşüncelerini yazacakları bir altın kitap bulundurulacaktır.
10.Atatürk’ün Müzesi, Ata’nın hayatının türlü devirlerine ait fotoğrafları ile kıyafetlerini ve el yazıları, imzaları, bazı eşyaları ile okudukları, inceledikleri kitapların sergilenmesine elverişli olacaktır.
Anıtkabir Komisyonu’nca hazırlanan bu açıklama, yapılacak anıt hakkında genel bir fikir veriyordu. Fakat ayrıntılara girmiyordu. Bununla birlikte, yapılacak iş konusuna iyi ışık tutuyordu. Hele yarışmaya gerecek olan sanatçıların birçok yönlerden serbestçe çalışmalarına imkân verilmesi, ortaya konulacak anıt projelerinin başarılı olacağının ilk şartlarından biri olarak değerlendirilmiş, memnunlukla karşılanmıştı.
Başbakanlıkta kurulan komisyonun ortaya koyduğu ilkeler, Anıtkabir proje yarışması şartnamesinin temeli oldu. Bu ilkelere göre bir şartname hazırlanarak hükümetçe bir kaç dilde ilan edildi. Bu konuda alınan Bakanlar kurulu Kararı’na göre, Atatürk Anıtkabir projesi yarışmasına, yalnız Batılı (Avrupalı) mimarlar girebileceklerdi. Türk mimarları yarışmanın dışında bırakıldılar.
Hükümetin kararı, basında ve aydınlar arasında sert tepkilerle karşılandı. Böyle bir kararın alınmasında, o zamanlar ülkemizde çalışan yabancı, ünlü birkaç mimarın tesirli olduğu söyleniyordu. Türk aydınlarının "Yapılacak anıtın en büyük özelliği bizim olmasıdır. Böyle millî bir konuyu işlemekten Türk sanatçılarını mahrum etmek haksızlıktır!" yolu tenkitler karşısında hükümet, ilk kararından döndü. Atatürk Anıtkabir’i için uluslararası bir yarışma açtı.
1 Mart 1941 de açılan ve süresi önce sekiz ay olarak belirtildiği halde üç ay daha uzatılan yarışmaya Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya’dan toplam 49 proje katıldı.29 yabancı, 20 Türk projesi içinde 2 Projede isim ve imza olmadığından değerlendirmeye bile alınmadan elendi. elendi.
Değerlendirme ise 19 kişilik yerli ve yabancılardan oluşan tarafsız bir jüride o zamanlar Avrupa’nın ünlü sanatçılarından olan Alman Prof. P. Bonatz, İsviçreli Prof. İvan Tenghom ve Macar Prof. Karoly Wickinger ile ünlü Türk sanatçıları Prof. Arif Hikmet Holtay, Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisi Yüksek Mimar Muammer Çavuşoğlu ve Ankara İmar Müdürü Yüksek Mimar Muhlis Sertel vardı.
İlk etapta 17 proje Anıtkabir için belirlenen kriterlere uymadığı için yarışmadan elendi, kalan 30 proje değerlendirmeye alındı. İkinci elemede de 19 Proje elendi. Kalan on bir proje den üçü mükafata, beşi ise takdire layık görüldü: Bunlardan biri ünlü Tannenberg Anıtı’nı yapan Alman Prof. Johannes Kruger’in, biri italyan Prof. Arnoldo Foschini’nin, biri de İstanbul Mimarlık Fakültesi Profesörü Emin Onat ile Doçent Orhan Arda’nın eserleriydi.
Yani komisyon bu üç eserin üçünü de birbirinden üstün görmüyordu. Sonuçta 18 Kasım 1943 tarihinde Türk mimarlar Orhan Arda ve Emin Onat’ın projesinin ( bazı değişiklikler yapılarak ) Anıtkabir olarak uygulanmasına karar verildi. Bu kararın gerekçesi ise şöyle belirtildi: : "Yarışmayı kazanan üç proje birçok yönlerden aynı değerdedir. Fakat bunlar içinde, iki Türk’ün yaptığı eser bu millî konuyu daha başarılı olarak ifade etmiştir. Bundan başka, jüri raporunda belirtildiği gibi, bu projenin araziye uygunluğu öteki projelerden çok üstündür."
Anıtkabir’in temel atma töreni Atatürk’ün ölümünden altı sene sonra 9 Ekim 1944 de gerçekleşti ve bitirilmesi de dokuz sene sürdü. 1 Eylül 1953 Tarihinde Anıtkabir yapımı tamamlanmıştı. Yine bilindiği gibi Atatürk’ün naaşı 10 Kasım 1953 Tarihinde Anıtkabir’de ebedi istirahatgahında tekrar toprağa verilmişti.
Eğer zamanın hükumeti en başta vermiş olduğu karardan dönmeseydi. Yani Anıtkabirin yapımı için açılan proje yarışmasına sadece yabacı mimarlar katılmış olsalardı nasıl bir Anıtkabirimiz olacaktı ? Büyük ihtimalle 4 ve 5. Resimlerdeki (Johannes Kruger’in projesi) ya da 6. Resimdeki (Arnoldo Foschini’nin Projesi ) gibi..
RESİMLER
1-2-3 - Orhan Arda ve Emin Onat’ın Anıtkabir projesi ve Anıtkabir’in bu günkü hali.
4-5 - Johannes Kruger’in Anıtkabir projesi
6- Arnoldo Foschini’nin Anıtkabir Projesi
7- 8- H.Kemali Söylemezoğlu- Kemal Ahmet Aru ve Recai Akçay’ın Anıtkabir Projesi
9- A. Handan ve Feridun Akkozan’ın Anıtkabir Projesi
10-11- Giovanni Muzio’nun Anıtkabir Projesi
12- Guiseppe Vaccaro ve Gino Franzin’in Anıtkabir Projesi.
YORUMLAR
sami biberoğulları
Bu gün bir kaç kendini bilmezin hırlamasına aldırmamak lazım.
Bu ülke insanı Atatürk'ü sever. Sevmesine sever de herkes kendine göre sever. İşte o sevgi farklılıkları sebebiyledir kopan fırtına. Bu aslında burada izah edilemeyecek kadar geniş bir mesele.
Selam ve sevgilerimle.
Giovanni Muzio’nun Anıtkabir Projesini elemekte isabet etmişler hem niyet ya da taraf çol fazla belli edilmiş hem de pramitten yola çıkıp firavun mezarı diyeceklerdi... (hoş şimdi de küfürbazlar ayni lafı sarfetmekten kaçınmıyorla ya)
sami biberoğulları
Dediğin gibi o proje Mısır piramitlerine benziyor ama bu günkü projeyi Yunan tapınaklarına oldukça benzetenler de yok değil. ( Yine senin belirttiğin gibi)
Her ne olursa olsun sonuçta o eseri Türk mimarlarının yapmış olması bence işin en güzel ve anlamlı tarafı olmuş.
Selam ve sevgilerimnle
sami biberoğulları
İnsanın beyni bazen böyle oyunlar oynuyor. Beyin başka düşünüyor, kalem başka yazıyor.
Aynen dediğin gibi yani doğrusu: '''Burası ne güzel bir anıt yeri olur’’ olmalıydı ki hemen düzelttim.
Selam ve sevgilerimle.
Çok teşekkürler ağabey.
Bu konu da da bilgi sahibi oldum.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Yazılarıma gösterdiğin ilgi dolayısıyla asıl ben sana çok teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.