- 1008 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SENİN GÖZLERİNDE BENİ OLMAK İSTEDİĞİM GİBİ TARİF EDEN BİR BİR ŞEY VARDI
Ölüm..
Ben ölmeyeceğim diyen parmak kaldırsın! Derdi yakın bir komşumuz.
Hayatın değişmeyen gerçeği de olsa. Ve Cahit Sıtkı Tarancı Otuz Beş Yaş şiirinde
Neylersin ölüm herkesin başında
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak
Demiş olsa da. Bazı kayıplar beni çok derin yeislere salıyor.
Cemal Süreya’nın Üstü Kalsın şiirinde olduğu gibi
Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir...
Doğru. Her ölüm erken ölümdür. Hele ki, önemseyip değer verdiğiniz ve gerçekten nadide diyebileceğiniz bu insanlarla aranızda yarım kalan konuşulmamış paylaşılmamış ve eyleme dönüşmemiş pek çok şey olduğunu düşündüğünüzde üstelik.
Bir de tüm dünyaya yaydıkları ışıkla toplumları aydınlatmayı başarabilmiş insanlar var ki işte o çok koyuyor insana.
Kanadalı yazar, şair, söz yazarı ve müzisyen Leonard Norman Cohen’i yitirdik. Cohen, geçen ay çıkardığı You Want It Darker albümüyle ilgili konuşurken “Ölmeye hazırım. Umarım fazla rahatsızlık vermez" demiş; Ağustos ayında ise kaybettiği ’ilham perisi’ sevgilisi Marianne Ihlen’e yazdığı mektubunda; "Sanıyorum ki çok kısa bir süre sonra peşinden geleceğim" demişti.
Yaşamın karmaşalarla dolu gelgitlerinde her birimiz kendimizce varlığımıza anlamlar yükler ve yüklediğimiz anlamlarla da yaşamaya çalışırız. Zaman zaman yeni bir ilki dener, yenilgiyi gerekçelerimize katar, yeni bir başlangıcın zorunlu adımları sayar, kendimizi yeniden inşa etmeye çalışırız.
Varlığımız özümüzün aynası, dile getiremediğimiz sözcüklerimiz, yol göstericimiz olurken, kendimizi yalnızlığımıza emanet eder dururuz. Bazen de bunların hiçbirine gerek kalmaz, bir şiirin, bir melodinin veya bir yakarışın keskin büyüsüyle kendimizden geçer, ruhumuzun içsel yolculuğuna izin veririz.
Böyle zamanlarda daha sık rastlar olur, sarılırız sözcüklerine ve müziğine Leonard Cohen’in.
Onun şiirleri ve şarkıları yeni bir ufka davet gibidir; ya da çıkılan içsel bir yolculukta ona uzanan bir ışık demeti ve onu kavrayan görünmez bir el gibidir.
1967’den günümüze kadar uzanan müzik hayatında her tür müziksevere hitap eden ve çok yönlü bir sanatçı olan Leonard Cohen, herkesin hayatına en az bir farklı kimliğiyle girmiştir; şair, şarkı yazarı, filozof, romancı, müzisyen, entelektüel.
Ama en çok da o buğulu, boğuk ve yıllar geçtikçe sözcüklerle daha bir doymuşluk kazanan sesiyle söylediği şarkıları iz bırakmıştır her birimizde. Bu açıdan yıllar önceki şarkılarını şimdiki yaşlarında tekrarlayarak seslendirmesi bana daha bir haz veriyor. Çünkü onun şarkıları sadece melodik etki ve keyifli anların paylaşılması amaçlı değil, daha ziyade tinsel doymuşluk içindir.
Leonard Cohen’in her döneminde aşkın her evresiyle ilgili anlatacak bir şeyi mutlaka olmuştur. Bu yüzden herkesin bir yarasına, bunun yanı sıra mutluluğuna dokunabilir. Fötr şapkası, şairane duruşu, asil kişiliği ve centilmenliğiyle onlarca yıldır kim bilir kaç kadının rüyalarını süslemiş, “I’m your man” şarkısını kim bilir kaç kadın düşlerinde yaşattığı erkeğe ithaf etmiştir.
“Hepimiz acıklı bir şarkıyı severiz. Herkes yenilgiyi tadar. Kimsenin tam istediği gibi bir hayatı olmaz. Hepimiz sahnenin ortasında kendi kahramanımız olarak yeni role başlarız ve zamanla kenara itilir kalırız. Zaman geçer; kahramanımız yenilir, hikâye değişir, tepetaklak olur ve biz bir kenarda artık neden bize rol verilmediğini merak ederiz.Hatta neden rol istemediğimizi… Herkes bunu yaşar ve bir şarkının tatlı kaşığıyla verildiği anki duygusuyla kalpten kalbe bir yol açılır.
O zaman daha az dışlanmış hissederiz kendimizi. İşte herkes gibi bu olup biten lanet olası şeylerin, yaşamın olağan adımlarıdır der dururuz. Ve, bu zincirin parçası olduğumuzu kabulleniriz.
Anlarız ki herkes yeniliyordur.”
Hayatı her haliyle kabul etmenin huzuru bu olmalı sanırım.
21 Eylül 1934’te Kanada- Montreal’de, oldukça dindar Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğan Leonard Norman Cohen, 9 yaşında kaybettiği babasının travmasını içselleştirerek şiir yazmaya yönelmiş, ergenlik çağındaysa gitar çalıp müzisyenlik yeteneğini ortaya çıkarmış.
Cohen’in erken dönem çalışmalarına bakıldığında, şarkılarını kaydetmeye başlamadan önce yarattığı usta edebi kimliğin altyapısıyla yükseldiği görülür. Onun müzik ve edebiyattan oluşan çift kariyeri yıllar boyunca birbirlerini beslemiştir.
Onlarca yıldır ve yıllar geçtikçe değeri daha da anlaşılan bir ozan olan Cohen, insan hayatını acımasızca irdeleyen ve insanlığın en büyük sorunlarına dair sorular soran şarkılarıyla dikkati çeker. Onu dinlemenin insanı karamsarlığa sürüklediğini düşünenlere en güzel cevabı, “Kendimi kötümser olarak görmüyorum. Bence kötümser insan yağmur yağsın diye bekler, oysa ben iliğime kadar ıslanmış hissediyorum” sözleriyle yine kendisi verir.
O zamansız bir sanatçıdır. Hüznüyle, asil asiliğiyle, incelikli başkaldırının belki de yeryüzündeki tek örneğidir. Eserlerinde işlediği en önemli temalar din, yalnızlık, cinsellik ve kişiler arası karışık ilişkilerdir. Fakat özellikle son dönem çalışmalarında politik ve kültürel olgulara ironik yaklaşımıyla da karşılaşılır.
“Aşk bir çeşit zafer yürüyüşü değildir.”
Şimdiden efsaneleşen ve daha yıllarca kelimeleriyle bizleri sarhoş edip, kırmızı ışıkta durduğumuzda
“Senin gözlerinde, beni olmak istediğim gibi tarif eden bir şey vardı.”diyecektir bizlere..
En karanlık gecelerde bile yıldızlar üstüne yağsın. Huzur içinde uyu Leonard Cohen.
YORUMLAR
DEVRİM DENİZERİ
Sonsuz sevgi taktir ve uzun ömürler dileğimle selamlıyorum aziz dostumu.