- 1603 Okunma
- 11 Yorum
- 4 Beğeni
BİR ANANIN MEKTUBU
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Benim adım Zübeyde. Yarım asrı aşkın bir yaşım var. Bu güne kadar ailecek namusumuzla, gururumuzla, bize vatan olan Türkiye’de bulunmanın onuruyla yaşadık. Vatandaşlık görevimizi tam olarak yaptık, yapmaya çalıştık. 4 evlat sahibiyim. En küçük ve tek oğlum Fatih henüz 20 yaşında, fiziğiyle ahlakıyla dikkat çeken bir çocuktu. Vatan sevgisi ile doluydu yüreği. Onun için de gönlünde yatan tek meslek askerlikti. Hava harp Okulunda bilgisayar mühendisliği okuyordu.
14 Temmuz günü her zamanki olağan günü geçirdikten sonra yatmışlar. Gece gelen bir emirle kalkmışlar. Bir talim olacağı söylenmiş. Zaman zaman yapıldığı için hiç şüphelenmeden belirtilen yerde toplanmışlar. Komutanların asıl hedefi hepsini almak olsa da yeterli yer olmadığı içim isimler okunarak seçilmiş, oğlumun da içinde olduğu asker öğrenciler yola çıkmışlar. Ne zaman ki İstanbul yoluna gittiğini fark etmişler, saygı çerçevesinde sorgulamaya başlamışlar komutanları onları susturmuş. Ta ki köprünün başında durana dek ne olduğunu bile bilmiyorlarmış. Otobüsün önü bin küsur sivil halk tarafından kapatılmış. Komutan ateş emrini vermiş ama öğrenciler itiraz ederek emri dinlememişler. Komutan havaya ateş ederek halkı dağıtmaya çalışmış. Tam o sıralarda kargo kamyonlarından ellerinde silahlar, bombalar olan başka siviller çıkmış. Rastgele ateş etmeye başlamışlar. Öğrencilerin bulunduğu otobüs alev almış. Çocuklar dışarı çıkmaya mecbur kalmışlar. Otobüsün arkasına saklanmaya çalışırken iki arkadaşları halk tarafından linç edilmiş. Bir kısım arkadaşları da yaralanmış. Bu gencecik çocuklar gördüklerinden sonra iyice korkmaya başlamışlar. Kendilerini komutanlarının gelip kurtaracaklarını düşünürken iki komutanın darbe girişimi hakkında konuştuklarını duymuşlar. Polise teslim olmaya karar vermişler.
Götürüldükleri yerde yeniden aynı şoka uğramışlar. Kimseye silah çekmeyen, sivil halkı korumak için okuldan atılma pahasına da olsa komutanlarına bile karşı koyan bu çocuklar gözaltında kaldıkları süre içinde işkenceye tabi tutulmuş. 3 gün yemek ve su verilmemiş. Daha sonra tutuklanma kararı çıkmış ve Silivri cezaevine gönderilmişler. Üstünden aylar geçtiği halde yargılanmaları yapılmamış, birçok mağduriyet içinde sonlarını beklemekteler.
Bunlar çocuğumun ve diğer çocukların ailelerine anlattıklarından aklımda kalanlardır.
Şimdi ne kadar zor olsa da düşüncelerimi, duygularımı, isteklerimi dile getirmeye çalışacağım. Evet, zor, zira duygularımı anlatacak kelimeler yok, bulamıyorum. Hüzün desem yetersiz, kaygı desem yetersiz, üzüntü desem yetersiz… Oğlumun suçlu olduğuna inanmıyorum, onun için hislerimi anlatmaktan acizim. Onu tanıyan kimse de inanmıyor. Doğduğundan beri vatan aşkıyla ve İslam’ın gerektirdiği gibi yetiştirdik onu. Bu güne kadar tek bir yanlışı olmadı ne bize ne de tanıdıklarımıza karşı. Anlattıklarına inanıyoruz zira şimdiye kadar yalan da söylemedi. Üstelik oğlum ve arkadaşları henüz çocukluktan çıkmış birer öğrenciydi. Askerliğin olmazsa olmazı emirlere uymaktı, kaldı ki yapılanın yanlış olduğuna kanaat getirdiklerinde verilen emre karşı koymuşlar ve sivil halka tek bir mermi bile sıkmamışlar. Karşı durmadan emniyet görevlilerine teslim olmuşlar. Kim inanır bu çocukların suçlu olduğuna.
Şimdiye kadar hiçbir örgüte, cemaate, tarikata bağlı olmadık. Bize yetecek kadar bildiğimiz bir inancımız vardı, elimizden geldiğince onu yaptık. Cemaat üyesi oldukları söyleniyor, yalan, iftira! Kaldı ki ülkeyi yönetenler bile bir zaman aldandıklarını açıkça söylerken gencecik çocukların, cahil halkın kandırılmış olması daha olası değil mi? Neden onlar ceza çekmek zorunda kalıyorlar? Kandırılmak bir suç ise önce kandıranları ( elebaşlarını) sonra da ülkeyi idare edenleri cezalandırsınlar.
Bu çocukların bir okul dönemini harcadılar, okulları kapatıldı belki gelecekleri de harcanacak. Adil bir yargılama yapılsa tahliye olacaklarından eminiz. Gencecik delikanlıların bilincine korkuyu, şüpheyi, güvensizliği işlediler. Serbest kalsalar bile ne kadar sağlıklı düşünen bir nesil olacaklar? Sadece bekletiliyorlar, yargılanmıyorlar da. Onlar korku içinde, aileleri olarak bizler de kaygı içindeyiz. Bizi bu durumdan bir nebze kurtaracak olan şey yargılanmaları ve gerçek adaletin tecellisidir.
Mağdur yokmuş… Mağdur da var, mazlum da var, vatan hainleri de… Mağdur; aileler, mazlum; sadece asker oldukları için karşı koyamayıp gittikleri için öğrenciler, hainlerse bu olayları tezgâhlayıp uygulamaya koyanlardır.
Arzumuz ve dileğimiz suçluların yakalanması ve mazlumların alınlarındaki hain damgasının silinmesidir.
YORUMLAR
askerlik yapanlar bilir ,komutan emreder asker de verilen emiri yerine getirir,alt kademelerdeki askerlerin kisa sürede cikacaklarini tahmin ediyorum,ülkemizi idare edenlerin de cocuklari var,ama kolay degil herhalde kim suclu dur kim degildir bunlari ayirt etmek gerek,islam ugruna islama gönül verenleri kardes görmek ,kuralsiz senetsiz tapusuz ,karsiliksiz sevmenin ,güvenmenin ,herkesi kardes görmenin,müslüman yanlis yapmaz demenin ,güvenmenin ,eti senin kemigi benim demenin cezasini cok agir bir sekilde ödedik ödüyoruz,evet cok pahali ya maall oldu ögrenmemiz,ama yine de sükretmek gerekiyorki ,hatayi bizzat yapan sayin cumhur baskani,ve bu hainlerin yok olmasini sagalayan bu büüyük beladan bizi ülkemizi kurtaranda yine odur, allaha sükretmemiz lazim dir arkadaslar ,insallah önümüzde güzel günler olacaktir,
Çocuklarımıza küçükken oyunlar alırdık.
Puzzle oyunları, onlar yapamayınca bizler yapmaya kalkışırdık. (Sanki bu konunun uzmanı gibi de bilmişlik ederdik.)
Oysa onlar hep o eksikleri bizden önce yerleştirirdi.
Şimdi bugüne dönelim:
Biz bu parçaları o gün yerleştirememiştik, bugün daha iyi oynamamız gerek.
"Bizi aldattılar, Allah affetsin bizi" diyerek ilin içinden çok kolay sıyrılan siyasetçiler... Hiç bir şeyde haberi olmayan ve komutanlarının emirlerini yerine getirmeyenleri ise Allahtan af dileyenler af etmiyor... Bir zamanlar çakallarla dans edenler işin içinden yara almadan ,hatta kendilerine övgüler düzülmesini isteyenler ne kadar komik gözüküyor...
Türkiye'de iki suçlu vardır . Biri fetoları diğeri onlarla yolculuk eden bütün siyasetçiler. Ve suçsuz olanlar ,hiç bir şekilde kıyısından ,köşesinden suça bulaşmayanlar sadece Atatürkçüler...
Umarım haksız yere içerde olanlar bir an evvel kurtulur.
Saygılar
Amasya’da doğumuna şahit olduğum bir delikanlı anlattığım kişi. Annesinin telefonda anlattıklarını aktardım sadece. Mutlaka suçlular var ama gerçekten masumlar da var. Onların dilekleri yargılamanın bir an önce yapılıp suçluyla suçsuzların ayırt edilmesi zaten. Bu aile ki onları tanıdığımdan beri Erbakan tarafındaydı siyasi olarak. Daha sonra Ak partili oldular. Bütün düşüncelerini biliyorum. Bu kötü zamanda yanlarında olamadığım için üzgünüm. İsimleri değiştirdim ama anlatılanlar ve dilekler gerçekti. Önce vatan diyoruz hepimiz ama bunu diyen kişilerin vatan haini olarak damgalanması çok onur kırıcı. Yargılamaları yapılsın ayıklansınlar. Hepinize teşekkürler, gerekirse vatan için ölürüz, öleceğiz de, ama hain damgası yemek istemiyoruz.
Dilek USTA
Ben bu ülkede çok fazla vatan haini olduğunu sanmıyorum... Siyasi görüşünden dolayı yaftalanan ve kişisel çıkarlarına ters düşenleri HAİN diye yaftalayanlar var...
Zaten bir kısmı da ülke dışında hainlerin....
Korkunun ve diktanın hükümran olduğu bir ülkede ya diktadan yana olacaksınız ,yada olacaksınız . Yoksa sizi de hain görebiliyorlar.... ÇÜNKÜ özgür düşünceye ve demokrasiye tahammülsüz tek adam sultasını getirmeye çalışmazlardı...
Artık o parti , şu parti kalmadı... Tek bir ağacın gölgesi var o'da ATATÜRK' işaret ettiği yoldur....
Bu ülke en çok cumhuriyet ve ATATÜRK düşmanlarından çekmiştir ne çektiyse... SEVGİLERİMLE MAHİR KALEM.....
Dilek USTA
Ki eminim siz anlamışsınızdır ne demek istediğimi..
onbeş temmuz gecesinde darbeye ağlayan askeri gördüğümde çok üzülmüştüm ..şok içindeydi.. vatandaşın uyarısıyla bir televizyonlara bakıyor ; bir sağa sola bir elindeki telefona ...Darbe yapıldığına veya yapttıklarına inanamıyor ...Anında silahını bırakıyor ve teslim oluyor...Böylesi gariplerin temizlenmesi gerek; ancak askeri kulelide varsa canhıraşla eyleme gidenin de yaşı ne olursa olsun tutuklanması gerek..Ben dua ediyorum ;"ya rabbi mazlumların yardımcısı ol"diye...Süreç uzun sürecek çünkü pkk nın ardında yıllarca durmuşlar dile kolay 35 yılı aşkın ; duranların eşleri ve çocukları bile bilmiyor ki babalarının ne olduğunu...Ablalar ise bir Mata Hari....Bu ülkeyi Allah korudu biz ne şehitler verdik.söz konusu bir şehitler değil vatan ...Eğer başarılı olunsaydı ülkemiz yine beş devletin elindeydi. ..İngilizler kıbrısa yığınak yapmışlar ki anında içeri girsinler ...Ve ardından Keşiş Fetönün sözü geldi; ne diyor " korkmayın hıristiyanlar sizin ananıza ve bacınıza dokunmaz bir şey yapmazlar" ülke elden gidiyordu ve kendisine Ayasofyanın içinde bulunduğu bölge tahsis edilmişti...İnşallah masum evlatlarımız aklanacaktır...Dediğimiz bu süre uzun sürecek ;çünkü, bizlerin köpeği çok içde ve dışta ...Bir yandan pkk..bir yandan Deaş..ve ardında kızıl köpekler yani H açlılar ... Hiç kimse Tayyibi suçlamasın çünkü herkes inandı güvendi çocuklarını onun okuluna gönderdi; bedeva değildi o okullar ama yine gönderdi ne için Gülenin okulundan mezun olanlar her yere yerleşiyordu ve veliler bunu biliyordu ... Ama göremedikleri şeytanın ayrıntısıydı ..Meğerse deccal koyun postuna bürünmüş kızıl bir mankurt ..inşallah gececek diyelim bunlar ..Tüm Kuruluşlardan temizlendi ve hiç kimse mağdur edebiyatı yapmasın özellikle memur kesiminde baylok ile ele geçtiler..Elenmeye de devam edecek... vatanımız önceliklidir...vatan namusumuzdur... Allah yar ve yardımcısı olsun yavrularımızın çok üzüldüm ...suçu yoksa temize çıkar...Çünkü Allah mazlumun hakkını er yada geç verir ...Anneye Geçmiş olsun diyelim.. selam ve muhabbetle
Değerli Arkadaşım.
15 Temmuz 2016 Tarihinden önce birileri bize ''Bir gün gelecek Türk askeri tamamen masum Türk halkına ateş açacak ''Deseydi '' Sen kafayı mı üşüttün. Olur mu öyle şey?'' Derdik. Ama gördüğümüz gibi oldu.
Bu noktadan hareket edecek olursak geçmişte Türk askeri üniforması içerisindeki hiç kimsenin böyle bir alçaklığı yapacağı hiç kimsenin aklına gelmezdi. Ama aklımıza gelmeyen başımıza geldi.
Bir annenin mektubunda elbette ki oldukça haklı söylemler ve eleştiriler var. Maalesef her darbe, ihtilal veya devrim öncelikle kendi çocuklarının başını yiyor ve yine maalesef ki böyle durumlarda kurunun yanında yaş da yanıyor.
Üzücü bir durum elbette. Çünkü adalet mülkün temelidir. Eğer gerçek adalet sağlanamazsa mülk diye bir şey kalmaz ortada. Yani devlet...
Tüm mazlumların en kısa zamanda kurtulmaları dileklerimle.
Selam ve saygılar.
hidayet kocak
" Kaldı ki ülkeyi yönetenler bile bir zaman aldandıklarını açıkça söylerken gencecik çocukların, cahil halkın kandırılmış olması daha olası değil mi?
Neden onlar ceza çekmek zorunda kalıyorlar?
Kandırılmak bir suç ise önce kandıranları ( elebaşlarını) sonra da ülkeyi idare edenleri cezalandırsınlar."
Sevgili hemşehrim üzüntüyle okudum...
Tüm bu yaşananlar ve şu an ülkenin içinde bulunduğu durum adalet mekanizmasının olmadığına dair bir kanıttır...
Ben tutuklanan ne bir vekil, ne de vekil çocuğu gördüm.. Olan gariban çocuklara,ölen sivillere, şehit düşen asker ve polislerimize oldu.... Bir mizanseni darbe diye yutturup aba altından sopa gösterdiler bu millete..
Söyleyecek çok söz var ama yapacak bir şey gelmiyor elimizden....
Selam ve sevgilerimle...