- 1199 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ERDİNÇ TİP... ŞAİR MUZAFFER BOZ HAYATI VE SANATI ( ARAŞTIRMA )
Selim’li Halk Şair’i Muzaffer Boz
( Hayatı, Sanatı, şiirleri)
GEÇTİ ÖMRÜM
HAZIRLAYAN :
Erdinç TİP
Muzaffer BOZ
1935 Yılında Kars, Selim İlçesi, Beyköy Köyünde 9 kardeşin 4.üncüsü olarak dünyaya geldi. İlkokul mezunu olup, okulu kendi köyünde okudu. 1956 yılında asker oldu. Askerliğini Kütahya hava er eğitim tugayında çavuş olarak yaptı. Askerlikten sonra çocukluğundan beri içinde taşıdığı imam olma arzusunu gerçekleştirmek istedi. Ancak tam o sıralarda bir hastalığa yakalandı. Yaklaşık 20 yıl bu hastalığı çekti. Bu nedenle kadrolu imamlık sınavlarına giremedi. Ama uzun yıllar fahri imam olarak görev yaptı. Görev yaptığı köy sayısı 10 kadardır. Hâla içinde imamlığa duyduğu hasreti taşıyan Muzaffer BOZ, aynı hevesle şiirlerde yazmıştır. Şiir’e çok önem vermiş, Yıllardır yazdığı şiirleri muhafaza etmiştir. Şiirlerinde akıcı bir dil kullanmıştır. Şiirlerinde Allah ve Peygamber sevgisine fazlaca rastlanmaktadır. Şiirlerini tasavvuf tarzında yazmıştır. 100’e yakın şiir’i vardır ve tamamen kafiyelidir. Şairimiz evli ve 3 kız 3 oğlan olmak üzere 6 çocuk babasıdır.
Şair irtibat :
Adres : Beyköy Köyü Selim / KARS
Telefon Numarası : 0474-471 5160
Sanatı:
Halk şair’imiz Muzaffer BOZ ’ un sanat anlayışı çok farklıdır. Ona göre sanat; Hak ve hakikatin yayılmasına bir vesiledir. Sanat, sanat olsun diye yapılmaz. Sanat’ın, özellikle şiir’in belli bir hedefi ve amacı olmalıdır. Şiir, yaldızlı, fosforlu ve anlaşılmayan kelimelerle halkın aldatılması değil, belki saf ve anlaşılır kelimelerle halkın aydınlatılmasına ve bilinçlenmesine vesile olmalıdır. Şair’imiz şiir’i önemli bir sanat olarak görür. Bundan dolayıdır ki, Halk Edebiyatına fazlaca önem vermiştir. Bu konuda bir çok kitap okumuş, yine çok sayıda yazar ve şairlerimizi tanımıştır.
Muzaffer Boz, yıllarca İslami ilimlerle uğraşmış, iyi bir eğitim almıştır. Bunun içindir ki zengin bir kelime hazinesi vardır. Şiirlerini tamamen kafiyeli olarak yazmıştır. Şairimiz, Selim’li Halk şairlerimizden Tüccari, Havasi, Celil, Zemini, Mehmet Ali İkrami, Dursun Cevlani, Üzeyir Pünhani, Kurbani Kılıç, Rüstem Alyansoğlu, Nazın İrfan Tanrıkulu, Mustafa Aydın, İlhami Gamlı, Paşa Susanoğlu, Efendi Susanoğlu, Bedri Sinan Boz ve Erdinç TİP (Erdinç Hoca ) gibi Türk Halk Edebiyatına hizmet eden bu geleneğin bir zincir halkası olmuştur.
Şiirlerinde Allah ve Peygamber sevgisi:
Allah canlı, cansız bütün kainatı var eden, eşi ve benzeri bulunmayan, tüm canlılara merhametiyle muamele eden yegane yaratıcıdır. Peygamber yani Hz. Muhammed (s.a.v) ise, o yüce yaratıcının bütün insanları doğru yola davet etsin diye gönderdiği son peygamberidir. İşte Muzaffer Boz, Allah Rasulü’nün bu davetine icabet etmiş birisidir. Bundan dolayıdır ki şiirlerinde Allah ve Peygamber sevgisini sıkça işlemiş ve bu sevgisini başkalarıyla paylaşmıştır.
Kimler geldi bu divana,
Ben ağlarım yana yana,
İsterim ki varam sana,
Ya ben kime yalvarayım.
Ben yanarım gece gündüz,
Düz ovada sahra ıssız,
Hedefe varılmaz sensiz,
Ya ben kime yalvarayım.
…………………..
Çok sayılı rakamların,
İhtiyacı vardır bire.
Vicdandaki namus, arın,
İhtiyacı vardır bire.
Yine bir derviş gibi Mevla’sını arayıp ıssız çöllerde şöyle nida etmektedir:
Kullar yine secde etti,
Emri ferman burda yetti,
Huda yarattı kainatı,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Sana karşı ettik hata,
Son demlerde Arafata,
Erdir bizi şefaata,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Günahların var çilesi,
Gelen Cebrail’in sesi,
Budur tövbelerin hası,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Sevgili peygamberimize olan sevgisini ise şöyle dile getirir:
Ettiğimiz dua gitmedi zaya,
Hüküm etmişti güneşe, aya,
Her türlü halinde vardı haya,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Her kimi görseydi ederdi selam,
Boş konuşmaz, boşa etmezdi kelam,
Muzafferden sana selat u selam,
Can Muhammed, nur Muhammed.
……………………….
Överek yarattı Huda,
Dağı, taşı sardı sâda,
Melekler hep etti nida,
Geldi Muhammed Mustafa,
Son geldi oldu evvel,
Kendi emin, huyu güzel,
Yaprakları dökmez gazel,
Geldi Muhammed Mustafa,
Şiirlerinde insan sevgisi:
Muzaffer Boz, şiirlerinde insana ve insan sevgisine fazlaca değinmiş, insanın hiçbir zaman incitilmesini istememiş ve şöyle haykırmıştır:
Kadir Mevlamdır bizleri gözler,
Bu aciz canlar Huda’yı özler,
Değere değmeze söyleme sözler,
Ne ağzı yor ne dili incit.
………………….
Ne mekan iste ne de tacı,
Tevazu etmektir dertler ilacı,
Kaim olsun her an gönül ağacı,
Ne budağa dokun ne dalı incit.
……………………
Çalışanlar çıkar Allah yoluna,
Cenabı Hak nazar eyler kuluna,
Olur olmaz yükü alma dalına,
Ne sırtan dokun ne beli incit.
…………………..
Adem de oldu yer halifesi,
Ervahı alemde bunlar hepsi,
Yaratılışı nurdan mayası
Bu nurdan bu nurdan.
Şiirlerinde tabiat sevgisi:
Muzaffer Boz, şiirlerinde kainattaki güzelliklere yer vermiş ve adeta yaratılan her şeyi yaradan dan ötürü sevmiştir. Şu mısraları ne hoştur:
Gök yere der senden uluyum,
Bulut, yağmurlarla doluyum,
Arşı ala, levhi kalem gülüyüm,
Dedi gökler dedi gökler.
Bende biter nice nebadatlar,
Üstümde işlenir nice sanatlar,
Mekke ye ulaşır bütün hatlar,
Dedi yerler dedi yerler.
……………………..
Hayran kaldım şu bülbüle,
Olan derdini dökmüş dile,
Sırrını vermez yadın ele,
Öten bülbül, öten bülbül.
…………………
Çayırın çimenin atarsın yüze,
Güler yüzle hep gülersin bize,
Seyrangah oldun geline kıza,
Sana muhtacız ey kara toprak.
…………………..
Türlü avazla çıkardı sesi,
Tabiatın nakışı güzel süsü,
Bitkiler içinde güzeli, hası,
Yine neşe verdi ormanlar.
Sende barınır kuşlar, kurtlar,
Senin sınırın hep güzel yurtlar,
Seninle işlenir bütün sanatlar,
Yine neşe verdi ormanlar.
Şiirlerinde vatan sevgisi:
Muzaffer Boz her vatan evladı gibi, bu topraklara sevdalı bir şairimizdir. Vatan sevgisini içinde yaşatan ve bu sevgisini en iyi dile getirenlerden birisidir. Şu mısralar onun vatan sevgisini ne iyi anlatmaktadır:
Akşar’ da toplandı doksan bin er,
Türk ordusunda eksilmez hüner,
Hücum emri gelse bu ateş söner,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
………………….
İlk bahar yaz gelince açar çiçekler,
90 bin şehidi verdi gerçekler,
Sarıkamış tümeni nöbeti bekler,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
…………………….
Harp sırası vermez ara,
Kader neyse olmaz çare,
Allah’u Ekberde beyaz kara,
Şaştı asker şaştı asker.
Güzel Kars’ımızı da bütün dünyaya şöyle tanıtır:
Celal baba ile Hasan Harkani,
Toprağı, taşı şehitler kanı,
Nuşi revan civarı, harabe Ani,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
…………………….
Muzaffer’im yedim ekmeğin, aşın
Bilinmez tarihin, bilinmez yaşın,
Selim gözündür, Kağızman kaşın,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
Evet görüldüğü gibi halk şairimiz Muzaffer Boz, sanatla hayatı, sanatla insanı, sanatla Allah ve peygamberi, sanatla tabiattaki güzellikleri bir arada tutmasını ve yaşamasını başarmıştır. Şair olmak elbette ki kolay bir şey değildir. Çünkü şair hayatın her alanında olmak zorundadır. Hiçbir şeye kayıtsız ve duyarsız olamaz. Muzaffer amcamızda bunu yapmıştır. Muzaffer amcamızın zevkle okuyacağınızı umarak, sizleri yılların birikintisi olan “ Geçti Ömrüm” şiirleriyle baş başa bırakmak istiyorum. Muzaffer Boz, bu kitabıyla Türk Halk Edebiyatına önemli bir eser kazandırmıştır. Çalışmalarının devamını diliyorum.
Erdinç TİP
Araştırmacı – Yazar- Şair
20.10.2014 SELİM / KARS
e-mail : erdinc.tip@
MUZAFFER BOZ’UN BÜTÜN ŞİİRLERİ
NE DİLİ İNCİT
Kadir Mevlamdır bizleri gözler,
Bu aciz canlar Huda’yı özler,
Değere değmeze söyleme sözler,
Ne ağzı yor ne dili incit.
Yalvaralım cenabı Bari’ya
Şeytani arzular geçmez araya,
Değme şu bal yapan arıya,
Ne kovana dokun ne balı incit.
Çalışanlar çıkar Allah yoluna,
Cenabı Hak nazar eyler kuluna,
Olur olmaz yükü alma dalına,
Ne sırtan dokun ne beli incit.
Hayır gelmez hayırsız elden,
Su bulunmaz daim kuru gölden,
Fenalık gelir küfürlü dilden,
Ne ayağa dokun ne eli incit.
Rahmeti istersen mescide uğra,
İyilikleri topla doldur bağra,
Olur olmaz kendini atma harğa,
Ne suya dokun ne seli incit.
Ne mekan iste ne de tacı,
Tevazu etmektir dertler ilacı,
Kaim olsun her an gönül ağacı,
Ne budağa dokun ne dalı incit.
Bülbül aşıktır her dem güle,
Geçidi bulmazsan vurma sele,
Erişmek istersen menzile,
Ne zamana dokun ne yolu incit.
Yolumuz böylece varır ağıra,
Demir pas tuttukça döner bakıra,
Sular çağlayıp akar, iner çukura,
Ne çukura dokun ne gölü incit.
Bu dünyanın sonu yürüyen sefer,
İyi ameller kullarda cevher,
Senin neyin var ey Muzaffer,
Ne vücuda dokun ne hali incit.
YARDIM EYLE
Yanlış fikri kalbinde sil,
Kur’an ölçü vermiş usul,
Medine’de yatan Rasul,
Onun için yardım eyle.
Tanı kul Mevlayı tanı,
Anan, baban, atan hani,
Yemen’de Veysel Karani,
Onun için yardım eyle.
Her mahlukun sahibi var,
Doğruluğa diyar diyar,
İstanbul’da Eyüp ensar,
Onun için yardım eyle.
Allah bir rasulüm Ahmet,
Çalışanlar bulur kıymet,
İstanbul’da Fatih Mehmet,
Onun için yardım eyle.
Mü’minler Allah’ı birler,
Allah’u Ekber de yatan erler,
Bağdat’ta Geylani, pirler,
Onun için yardım eyle.
Bu dünya fanidir, fani,
Aklı olan incitmez canı,
Kars’ta yatan Hasan Harkani,
Onun için yardın eyle.
Sadakayı eyle heba,
Evlat için ana, baba,
Kars’ta yatan Celal baba,
Onun için yardım eyle.
Çağır Hakkı her an her dem,
At içimden kederle, gam,
Büyük veli İbrahim Etem
Onun için yardım eyle.
Bu dünya kalmıyor baki,
Haksızlığa kuşan oku
Hasankale’de İbrahim Hakkı,
Onun için yardım eyle.
Gökten yere iner rahmet,
Müslümanlar hepsi ümmet,
Sanemer’ de Hacı Ahmet,
Onun için yardım eyle.
İşle amel sorma asrı,
Kur’an ölçü vermiş dersi,
Hak dostudur Zunnun Mısri,
Onun için yardım eyle.
Melekler hep eyler seyri,
İslam dışı yoktur gayri,
Trabzon’da Mustafa Hayri,
Onun için yardım eyle.
Bunlardadır demle devran,
Eğri yürüyüş olmaz külhan,
Ankara’da Hacı Bayram,
Onun için yardım eyle.
Ok geri gelmez çıkan yayda,
Kötülükten gelmez fayda,
Mevlana’mız yatar Konya’da,
Onun için yardım eyle.
Bunların hepsi Hakkın dostu,
Terk ettiler köşkü, postu,
Kabul edin Muzaffer küstü,
Onun için yardım eyle.
DÜŞTÜM TORA BEN
İbadette çekmedim zahmeti,
Kendime vermedim kıymeti,
Bana dediler Muhammed ümmeti,
Yalvarırım amire ben.
Cennette sürmedi demi, devranı,
Melekler nazarla kıldı seyranı,
Tasavvuf’un güneşi şah Geyleni,
Yalvarırım pire ben.
Dengem bozuk kalmadı karar,
Günden güne ben ettim zarar,
Müracat dağında vardı yarar,
Varamadım tura ben,
Kabileler kabul etti ümmeti,
İslam dinini, farzı, sünneti,
Makamlarda cehennem, cenneti,
Bilmem giderim nere ben.
Kimse diyemez benden sordu,
Açılan gözler hep bunu gördü,
Bu kainat Allah’ın yurdu,
Bir pul vermedim kira ben.
Rasulullah peygamberler başı,
Onun uğruna dökmedim yaşı,
Boşuna geçirdim bu yaşı,
Yeni arıyorum çare ben.
Kabrimi kazma ile oydular,
Teneşirde, açıp soydular,
Beni götürüp yan üstü koydular,
Yeni düştüm tora ben.
Günahım çoğaldı vardı hezara,
Cahilim giremedim okur, yazara,
En son girdim dar bir, mezara,
Bilmiyordum varayım ora ben.
Gecem ile gündüz su gibi aktı,
Zalım şeytan kancayı taktı,
Ahiret alemi, kabir beni sıktı,
Yine düştüm zara ben.
Bu yol çok uzun yoldur,
Hem sağdır hem soldur,
Allah’ın rahmeti boldur,
Koymaz girem nara ben
Yamaçtan inemedim düze,
Amelim yok ne ile çıkam yüze,
Yaşım erişti altmış sekize,
Acıdım bu Muzaffere ben.
AF EYLE YARADAN
Adem babadan selamı,
Levhi mahfuzda selamı,
Senden isterim ilhamı,
Af eyle sen yaradan.
Yaşatma beni boşuna,
Nefsi emare peşine,
Acı gözlerimin yaşına,
Af eyle sen yaradan.
Kulun sahibi sensin,
Bütün canlara tensin,
Şah damarından yakınsın,
Af eyle sen yaradan.
Feyiz aldım adından,
Çıkarma Hakkı yadından,
Doyamadım cemalından,
Af eyle sen yaradan.
Var ettin beni yoktan,
Yalvarırım sana çoktan,
Bırakma beni ıraktan,
Af eyle sen yaradan.
Dolaştım düştüm yoluna,
İsterim acı bu halıma,
Elin uzat tut koluma,
Af eyle sen yaradan.
Kabul eyle bu sözümü,
Sana bağla bu özümü,
Ak eyle kara yüzümü,
Af eyle sen yaradan.
Dolaştım taşta, dağda,
Yaban gezdim solda sağda,
Rızık verdin bahçe, bağda,
Af eyle sen yaradan.
Ben aldandım bu hevaya,
Arı döndü boş kovana,
Elimi açtım hep duana,
Af eyle sen yaradan.
Bulamadım derde çare,
Bağrım oldu pare pare,
Senin yolundayım avare,
Af eyle sen yaradan.
Pişmanlıktır bunun sonu,
Tevbe etsem geçen günü,
Asan eyle hesap günü,
Af eyle sen yaradan.
Mü’minlerden etme gayri,
Sen seversin içten hayrı,
Muzafferin boynu eğri,
Af eyle sen yaradan.
SORAR BİZDEN
Çağır Hakkı Rasul ile,
Her bir şeyi usul ile,
İnkar etme bile bile,
Sorar bizden sorar bizden.
Sabah oldu,akşam oldu,
Nice zaman geçip doldu,
Gül benizler böyle soldu,
Sorar bizden sorar bizden.
Gece gündüz kovaladı,
Zaman beni oyaladı,
Günahlarla boyaladı,
Sorar bizden sorar bizden.
Bugün bugün, yarın yarın,
Gaflete dalmıştım derin,
İyi amelleri elbet yarın,
Sorar bizden sorar bizden.
Dünya tarlasından yemiş,
Ömrün sonu hayal imiş,
Hep sermaye amel imiş,
Sorar bizden sorar bizden.
Çok katıldım toplumlara,
Zaman mekan vermez ara,
İbretle bak şu mezara,
Sorar bizden sorar bizden.
Vardık Hakka toplu halde,
Sorulur ayakta, başta, elde,
Tüm günahlar yüklü belde,
Sorar bizden sorar bizden.
Sana olsun her dem selam,
Kalpte iman, dilde selam,
Kabul et Muzafferi ğulam,
Sorar bizden sorar bizden.
GÜZEL KARS’TA
Kars ilimiz hudut taşı,
Ruslar kaldırır daim başı,
Plan şekli bulunmaz eşi,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
Bayrağı dikti ol Halit Paşa,
Fermanı yazıldı toprağa, taşa,
Allah bir Rasulle başladı işe,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
Sınırı keser Allah’u Ekber,
Türk askeri burada gezer,
Yolları kesti tipi ile kar,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
Celal baba ile Hasan Harkani,
Toprağı, taşı şehitler kanı,
Nuşi revan civarı, harabe Ani,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
Ermeni’yi sürdü gitti gümrüğe,
Hep beraber Allah diye diye,
Kimisi atlı kimisi yaya,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
Sınırı çizildi Iğdır, Hanak’ta,
Çorbaları kaldı şahan çanakta,
Allah her şeyi var etti yokta,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
Meşhurdur yağı ile peyniri,
Milleti kahraman hepsi diri,
Aşık Şenlik’in, ozanlar yeri,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
Hududu bekler Mehmetçikleri,
İleri gidilir kalınmaz geri,
Bir tabur askere değer her biri,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
Muzaffer’im yedim ekmeğin, aşın,
Tarihin bilinmez, bilinmez yaşın,
Selim gözündür, Kağızman kaşın,
Serhat ilimiz güzel Kars’ta.
YA ŞEHRİ RAMAZAN
Ne güzeldir senin halin,
Rahmet dolu aktı selin,
Açık olsun güzel yolun,
Elveda ya şehri ramazan.
Gönüller seninle coşa,
Sağlık geldi cana başa,
Çabuk gitti koşa koşa,
Elveda ya şehri ramazan.
Minareler aldı süsü,
On bir ayın bir ay hası,
Melekler hep tuttu yası,
Elveda ya şehri ramazan.
Mü’minler düştü gayrete,
Şeytanlar düştü hayrete,
On beşinde gitti öte,
Elveda ya şehri ramazan.
Cehennem ateşi söne,
Güneş doğdu böyle güne,
Hasret kaldım geçen güne,
Elveda ya şehri ramazan.
Tüm kullara oldu deva,
El kaldırıp eyle dua,
Melekler hep etti dua,
Elveda ya şehri ramazan.
Mü’minler seni özledi,
Rahmetin şeytan tozladı,
Muzaffer için sızladı,
Elveda ya şehri ramazan.
KOYDU FELEK
Bilmem ne ettim feleğe,
Beni öğüttü koydu eleğe,
Her bir denimi bir deliğe,
Koydu felek, koydu felek.
Gecem gündüz oldu ayaz,
Yaş dolmadan saçım beyaz,
İmdada yetiş Hızır, İlyas,
Oydu felek, oydu felek,
Eğri, büğrü yürüyüşümü,
Duman sardı görüşümü,
Ben anlamadım duruşumu,
Soydu felek, soydu felek.
Girmedi sesim avazlara,
Söz geçmedi oğul, kızlara,
Sınır dışı, deli düzlere,
Koydu felek, koydu felek.
Dedim dönerim bu zararda,
İstifa edemedim bu yararda,
İsmim okundu her mısrada,
Yaydı felek, yaydı felek.
Yan bakarsa sana komşu,
Zehir olur ekmeği, aşı,
Merhametli ol sen ey kişi,
Toydu felek, toydu felek.
Haberim yok yılda, ayda,
Hiç kimsede yoktur fayda,
Dünya hali hep bir huyda,
Buydu felek, buydu felek.
Muzafferim aklım kesmedi,
Rüzgar geldi bana esmedi,
Zehir yedim içim kusmadı,
Sustu felek, sustu felek.
DÜŞTÜ ASKER
Harbe hazır Enver paşa,
Yolu düştü dağa,taşa,
Görülmemiş bir savaşa,
Düştü asker, düştü asker.
Harp sırası vermez ara,
Kader neyse olmaz çare,
Allah’u Ekberde beyaz kara,
Şaştı asker şaştı asker.
Görülmedi böyle haller,
Kapanmıştı bütün yollar,
Tutmaz oldu ayak, eller,
Biçti asker biçti asker.
Ermeniler Kars’ı bastı,
Sular dondu dolmaz testi,
Tipi, boran yolu kesti,
Geçti asker geçti asker.
Geynik zayıf, yoktu aba,
Dere, tepe, karı kaba,
Çok ağladı ana, baba,
Coştu asker coştu asker.
Kader oldu hep manalar,
Yolda kaldı çok daneler,
Gözü yaşlı tüm analar,
Yaştı asker, yaştı asker.
Üzgün düştü komutanlar,
Dedi verilmez bu vatanlar,
Hak yoluna giden canlar,
Hoştu asker, hoştu asker.
Geçilmesi zor bu dağlar,
Geldi geçti nice çağlar,
Gönlünü hep Hakka bağlar,
İman ile göçtü asker.
Muzaffer aldı bu haberi,
Hepsine rahmet olsun bari,
Tüm milletim çekti zari,
Kahramanca düştü asker.
SONU VİRANA
Nemrut’un emeği kana,
Kıydı nice yüz bin cana,
Sivri sinek oldu mana,
Sonu virana virana…
Kabul edenler Hak Dini,
Asan olur hesap günü,
Sıratı müstakim sonu,
Varır Kur’ana Kur’ana…
Güzel huyu ok edene,
Sağlık getirir bedene,
Fakir, açı tok edene,
Sadaka verene verene…
Topluma huzur getiren,
Aklı selimle oturan,
Ahdini başa götüren,
Sözünü tutana tuıtana…
Evladına öğüt veren,
Gül bahçesini deren,
Yakını uzağı soran,
Her şeyi hoş görene.
Eğri yürüyüş gitmez boşa,
Yolu düşer dağa, taşa,
Çalıştığı hepsi boşa,
Yazık emeği serene.
Komşusunu düşünmeyen,
Hak yolunda gezinmeyen,
Din’i kalbe indirmeyen,
Elbet zararı var diyene.
İyiliği kalkma başa,
Emeklerin gider boşa,
Yolu düşer dağa, taşa,
Adet edene edene…
Katkın olsun camilere,
Hürmetin dayı, emmilere,
Öksüz olan sabilere,
Dua edene edene...
Hakkın emri bize buydu,
Dik kavakla söğüdü,
Muzaffere ver öğüdü,
Nefsini kıran kırana…
BAĞIŞLA YARAB
Bizim için böyle fırsat,
Umarım senden şefaat,
Bı hürmeti Muhammed,
Bağışla ya rab bizler.
Allahına eyle şükür,
Kalbinde her dem fikir,
Bı hürmeti Ebubekir,
Bağışla ya rab bizler.
Leylu Nehar ile döner,
Aşk ateşi cehennem söner,
Bı hürmeti Faruk Ömer,
Bağışla ya rab bizler.
Revamıdır böyle susman,
Şeytan mü’minlere düşman,
Bı hürmeti hafız Osman,
Bağışla ya rab bizler.
Dal budaktır İslam dalı,
Budur mü’minlerin yolu,
Bı hürmeti imam Ali,
Bağışla ya rab bizler.
İslamın şartı beştir,
Buda mü’minlere hoştur,
Hasan’la Hüseyin eştir,
Bağışla ya rab bizler.
Hamza Rasul’e kal’a,
Ebu Cehil buldu bela,
Bilal okudu sala,
Bağışla ya rab bizler.
İbrahim’i attılar nara,
Nemrut’un gözü oldu kara,
Takip etti anamız Sara,
Bağışla ya rab bizler.
Tokmaklar Nemrut’u dövdü,
Musa, Fravun’u yendi,
Mü’minlere rahmet yağdı,
Bağışla ya rab bizler.
Allah buyurdu fermana,
Süleyman verdi her mana,
İsmail kabul dur kurbana,
Bağışla ya rab bizler.
Eyüp’ün kurtları yüze,
Yunus’u aldılar denize,
Hazreti İsa göğe hiza,
Bağışla ya rab bizler.
Kardeşleri aldı tavır,
Yakup zorla etti sadır,
Yusuf’un mekanı Mısır,
Bağışla ya rab bizler.
Cennet, cehennem dolacak,
Herkes ettiğini bulacak,
Mizan, sırat kurulacak,
Bağışla ya rab bizler.
Adil oldu Nuşi revan,
Adaletle kurdu divan,
Muzafferdir böyle sayan,
Bağışla ya rab bizler.
YAP HAYRI
Hayır işle at denize,
Dalga dalga çıkar yüze,
Budur Hakkın emri bize,
Yap hayrı, yap hayrı.
Hayır çoğaltır serveti,
İşle kardaş bul kıymeti,
Olalım Muhammed ümmeti,
Yap hayrı, yap hayrı.
Hayır için akıt pınar,
Devam eyle durma kenar,
Ufak dalın olur çınar,
Yap hayrı, yap hayrı.
Allah yoluna Ebubekir,
Hepsini verdi etti şükür,
Eğilme bu yolda dik dur,
Yap hayrı, yap hayrı.
Cehenneme olur siper,
Cennette köşkler yapar,
Rahmet deryasına katar,
Yap hayrı, yap hayrı.
Melekler yazar sevap,
Her soruya verir cevap,
Defterde örülür sevap,
Yap hayrı, yap hayrı.
Sevap gelir güzel sözde,
Devam et kışta, yazda,
Verenler kalmaz ayazda,
Yap hayrı, yap hayrı.
Körü ile hastane,
İşleyelim dane dane,
Hayra olmaz ki bahane,
Yap hayrı, yap hayrı.
Hayır açar nurlu yollar,
Günden güne güzel haller,
Yeşil olur kuru dallar,
Yap hayrı, yap hayrı.
Eline verir beraatı,
Hızır, İlyas boz kıratı,
Melekle geçer sıratı,
Yap hayrı, yap hayrı.
Hayır olur güzel cevher,
Yapmak için diyar diyar,
Gayrete gel sen Muzaffer,
Yap hayrı, yap hayrı.
KİME YALVARAYIM
Kimler geldi bu divana,
Ben ağlarım yana yana,
İsterim ki varam sana,
Ya ben kime yalvarayım.
İçenler bilir aşkını,
Tevhid ile et bişkini,
Ya rab kaldır bu düşkünü,
Ya ben kime yalvarayım.
Aşka varmak polatta zor,
Ben varamadım yolum dur,
Senden gelmedikçe bu sır,
Ya ben kime yalvarayım.
Amelimde kusurum çok,
Mertlikte gözlerim tok,
Kusurluyum yüzüme bak,
Ya ben kime yalvarayım.
Divanında avarayım,
Gayretinde be çareyim,
Aşkın nedir bir göreyim,
Ya ben kime yalvarayım.
Elmalarım kaldı dalda,
Yolcuların hepsi yolda,
Ya rab sen bilirsin halda,
Ya ben kime yalvarayım.
Ben yanarım gece gündüz,
Düz ovada sahra ıssız,
Hedefe varılmaz sensiz,
Ya ben kime yalvarayım.
Kul olarak sana geldim,
Takatsızım yolda kaldım,
Ferman sende ben de bildim,
Ya ben kime yalvarayım.
Bin bir ismin hürmetine,
Çağır geleyim katına,
Yetişeyim tevhit atına,
Ya ben kime yalvarayım.
Dünyada çok çektim sefa,
Ehli sünnet ile safa,
Şeyhim Hacı Mustafa,
Ya ben kime yalvarayım.
Dedim divana varam,
Dergahında var mı yerim?
Abdulkadir benim pirim,
Ya ben kime yalvarayım.
Yeni geldim ben usula,
İsterim varam vasıla,
Peygamberim Rasula,
Ya ben kime yalvarayım.
Arıya lazımdır saka,
Konuşmak olmaz tok’a,
Varmak lazımdır Hakka,
Ya ben kime yalvarayım.
Muzafferim aciz halım,
Ya rab Hakka döndür yolum,
Kabul edersin gelen kulun,
Ya ben kime yalvarayım.
NEYLERİM
Hakka aşıktır mevlaya yaş döken,
Feleğin kahrıdır belimi büken,
Çar yanımı sardı her türlü diken,
Sardıktan sonra gülü neylerim.
Mevlamız yarattı diyarı eller,
Mizan, terazide açılır haller,
Zamanında Hakkı anmayan diller,
Sonunda öten bülbülü neylerim.
Allah’ın yanındadır batın, zahir,
Belimi bükendir bunca kahır,
Önüme dökülmüş bilinmez zehir,
İçtikten sonra balı neylerim.
Bilinmez ne olur sağ ile solum,
Allah’ın yanındadır belirli halim,
Ömür bitti yaklaştı ölüm,
Öldükten sonra hali neylerim.
Bu dünyayı böyle ebedi sandım,
Allah’ın emrinden yoksun kaldım,
Düz ova, sahrada susuz yandım,
İçmedikçe seli neylerim.
Toprağın içine koymuş bereket,
İnsanı ayakta tutan kan ile et,
Hak rızası için olmazsa hareket,
Hareketsiz derviş, veli neylerim.
Allah farz kıldı bize namazı,
El kaldırıp Hakka kıldık niyazı,
İki yolun farkı sağıdır düzü,
Hakka gitmeyen yolu neylerim.
Subhanellezi ile şeytan hoplanır,
Atom parçası gibi içine saplanır,
Her çukur yere sular toplanır,
Suyu içilmeyen gölü neylerim.
Muzaffer der ki sözüm olmasın acı,
Kur’an, Hadisler başların tacı,
Eğer kaim olmazsa gönül ağacı,
Ol zaman budağı, dalı neylerim.
MEVLAYA MEVLAYA
Yaratılış hepsi nurdan,
Kaynak çıkışları ondan,
Bu nimetler hepsi kardan,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Topraktan yarattı Adem’i,
Eşrefler de oldu didemi,
Cennete girişi bir demi,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Yasaktır size bu dallar,
Çok geçmedi oldu hallar,
Tevbe ye başlayan diller,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Bir suça nice ağladılar,
Elini boynuna bağladılar,
Göz yaşı ile çağladılar,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
İki aciz secde etti,
Emri ferman burada yetti,
Huda yarattı kainatı,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Sana karşı ettik hata,
Son demlerde Arafata,
Erdirdi bizi şefaata,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Her günahın var çilesi,
Gelen Cebrail’in sesi,
Budur tevbelerin hası,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Bağışladı bizi celil,
Bırakmadı orda zelil,
Hacılara oldu delil,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Herkes burda ibret alsın,
Farz olanlar burya gelsin,
Lebbeyk Allah lebbeyk desin,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
Adem baba benim atam,
Muzafferim çoktur hatam,
Alanı yok kime satam,
Veren Mevla’ya Mevla’ya.
MUHAMMED MUSTAFA
Ziyayı verdi güneşe,
Dağı, taşı sardı neşe,
İnkar olunmaz bin haşa,
Geldi Muhammed Mustafa,
Güneş paye verdi aya,
Ay ayrıldı iki paya,
Dağı, taşı sardı haya,
Geldi Muhammed Mustafa,
Var etti levhu kalem,
Kalem yazdı hece kelam,
Adem baba verdi selam,
Geldi Muhammed Mustafa,
Överek yarattı Huda,
Dağı, taşı sardı sâda,
Melekler hep etti nida,
Geldi Muhammed Mustafa,
Son geldi oldu evvel,
Kendi emin, huyu güzel,
Yaprakları dökmez gazel,
Geldi Muhammed Mustafa,
Sekiz cennet vardır hali,
Nubuvvetin nurlu dalı,
İlmin şehri, kapı Ali,
Geldi Muhammed Mustafa,
İsra ile buldu miraç,
Beline kemer, başına taç,
Kullar şefaatına muhtaç,
Geldi Muhammed Mustafa,
Sana olsun her dem selam,
Kalpte iman dilde kelam,
Kabul eyle muzafferi ğulam,
Geldi Muhammed Mustafa,
CAMİLER
Cami mü’minler durağı,
Hem yakın eder ırağı,
Mü’minlere sevgi bağı,
Camilerde camilerde.
Saflar olur bu mekanda,
Ruh var iken her bedende,
Mü’minler coşar her yanda,
Camilerde camilerde.
Burasıdır barış yeri,
Sorulur herkesin hali,
Mevsimsiz açılır gülü,
Camilerde camilerde.
Her birisi birer Kabe,
Mevlana bağlan sende,
Dilin döner eyle tövbe,
Camilerde camilerde.
Her cami rahmet deryası,
Kesilir şeytan iğvası,
Kabul mü’minler duası,
Camilerde camilerde.
Ezan sesi dağda, taşta,
Hududu yok hiçbir yaşta,
Şeytan yenik bu savaşta,
Camilerde camilerde.
İmkan varsa at bir halı,
Sana kalmaz üdnya malı,
Cennette ağaç dalı,
Camilerde camilerde.
Sorulur herkesin hali,
Günde beş kez rahmet seli,
Ebubekir, Ömer, Osman, Ali,
Camilerde camilerde.
Muzaffer eder nasihat,
Çalış ki olasın ümmet,
Sallu ala ya Muhammed,
Camilerde camilerde.
BENİM ÖMRÜM
Ervahlar yazıldı ezel,
Levhi kalem yazdı güzel,
Bu ömrümün sonu gazel,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Anadan geldim cihana,
İki yıl ağladım sana,
Sütün içtim kana kana,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
İkide geldim lisana,
Dördünde döndüm insana,
Erişsem şerefe, şana,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Hareketler oldu hızlı,
Hiçbir şey olmadı gizli,
Dere, tepe hepsi düzlü,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Çağım oldu delikanlı,
Azalarım hepsi canlı,
Terbiyeli, şeref, şanlı,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Bekçi oldum vatana,
Emri fermanı tutana,
Hazır kıtaya yetene,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Sınıf hava, rütbe çavuş,
Durak yerim beyaz koğuş,
Gel teskere buradan savuş,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Terhis oldum sılaya,
Sahip oldum aileye,
Bak ömrümü verdim yele,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Vara vara orta yaşa,
Yolum düştü dağa, taşa,
Aldım verdim iç savaşa,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Kırıştı benim postum,
Uğramaz oldu ahbap, dostum,
Oğlan, uşak benim kastım,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Aklar çıktı saçımdam,
Vazgeçmedim suçumdan,
Duramadım bir biçimde,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Sardı beni çoluk çocuk,
Kemiklerim oldu oluk,
Nefes gelmez yoktur soluk,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Etmiş isen Hakkı zikir,
Gelir kabre münker- nekir,
Dünyadayken eyle fikir,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
Muzaffere gelir ecel,
Geldiği gün vermez mecel,
Kabir derki çabukça gel,
Benim ömrüm, benim ömrüm.
YER VE GÖK
Gök yere der senden uluyum,
Bulut, yağmurlarla doluyum,
Arşı ala, levhi kalem gülüyüm,
Dedi gökler dedi gökler.
Bende biter nice nebadatlar,
Üstümde işlenir nice sanatlar,
Mekke ye ulaşır bütün hatlar,
Dedi yerler dedi yerler.
Güneşle ay benim döşümde,
Gece ile gündüz onun peşinde,
Bütün melaikeler benim içimde,
Dedi gökler dedi gökler.
Adem baba benim toprakta,
Sinekler bal yapar her bir yaprakta,
Balığın kanı Nemrut’un okta,
Dedi yerler dedi yerler.
Senin yüzün benimle güler,
Allah’ın emriyle bulutlar dolar,
Bulut bağrında doludur sular,
Dedi gökler dedi gökler.
Benim içimdedir nine evliya,
Kullar el kaldırıp ederler dua,
Kuşlar barınır kurarlar yuva,
Dedi yerler dedi yerler.
Miraç yolu ile ulaştı bize,
İki emanetle dönmüştür size,
Buluğ çağında oğlana, kıza,
Dedi gökler dedi gökler.
Rasulullah yatıyor bende,
Kısa bir süre kalmıştı sende,
Misk-i amber akıyor tende,
Dedi yerler dedi yerler.
Aciz muzaffer dolaştı yerde,
Hakka varmak için aradı perde,
Hakkı çağırdım hezar her yerde,
Aciz bir kulum, aciz bir kulum.
UYANALIM
Sabah oldu namaz vakti,
Şeytan boynan zincir taktı,
Güzel cismin nara taktı,
Uyanalım ey kardeşim.
Vakit geçti öğle oldu,
Sağ meleğin benzi soldu,
Şeytanlar meclisi güldü,
Uyanalım ey kardeşim.
Okunur ikindi ezanı,
Salavat getirdin bazeni,
Yıldırdın günah yazanı,
Uyanalım ey kardeşim.
Akşam namazı gelmez hatıra,
Günah yazıldı dört satıra,
Mevlam şeytanı batıra,
Uyanalım ey kardeşim.
Yatsı getirdi geceyi,
Dinlemedin hiç hocayı,
Hiç üzme anayı, bacıyı,
Uyanalım ey kardeşim.
Eline almaz abdest suyunu,
Günden güne değişir huyunu,
Şeytanla oynar düğünü,
Uyanalım ey kardeşim.
Mevlam sana verdi dili,
Sen yoldan çıkardın eli,
Her insan Rahmanın kulu,
Uyanalım ey kardeşim.
Elinle aldın illeti,
Terk ettin farzı, sünneti,
İsmin İbrahim milleti,
Uyanalım ey kardeşim.
Sağ melek der yazma kardaş,
Bunun kalbi olmuş bir taş,
Ben akıttım gözümde yaş,
Uyanalım ey kardeşim.
Satın aldın gafleti,
Kendine vermedin zahmeti,
Adın Muhammed ümmeti,
Uyanalım ey kardeşim.
Muzaffer söyler sözünü,
Dost yoluna vermiş özünü,
Allah af etsin tümümüzü,
Uyanalım ey kardeşim.
ORMANLAR
Bizler razıyız sizde,
Kiminiz yamaçta kiminiz düzde,
Kiminiz baharda kiminiz yazda,
Yine neşe verdi ormanlar.
Allah size versin ömürü,
Bize bedriniz çıra, kömürü,
Sizinle yaptık türlü tamiri,
Yine neşe verdi ormanlar.
Türlü avazla çıkardı sesi,
Tabiatın nakışı güzel süsü,
Bitkiler içinde güzeli, hası,
Yine neşe verdi ormanlar.
Sende barınır kuşlar,kurtlar,
Senin sınırın hep güzel yurtlar,
Seninle işlenir bütün sanatlar,
Yine neşe verdi ormanlar.
Yaprağın çiçeğin dökülmez kışın,
Korumak lazım toprağın, taşın,
Dünyada asla bulunmaz eşin,
Yine neşe verdi ormanlar.
Göğe uzanır yaprağın dalın,
Övdükçe övülür o güzel halın,
Seninle yapılır küreğin, belin,
Yine neşe verdi ormanlar.
Sen lazımsın gelen nesile,
Seni koruyan erer vasıla,
Mü’min olanlar koysun usula,
Yine neşe verdi ormanlar.
Senle görevli sahibi iman,
Ormanlar korunur oluruk güman,
Seni korumak lazım her zaman,
Yine neşe verdi ormanlar.
Vücutta sensin ol şah damarı,
Seninle olur tamir, imarı,
Mekanın yurdun sinekle, arı,
Yine neşe verdi ormanlar.
Her bir kolun birer çarşı,
Zinetin, süsün cennete karşı,
Reyhan kokun kapladı arşı,
Yine neşe verdi ormanlar.
Muzaffer seni övdükçe övdü,
Sana kast edenler dizi dövdü,
Seninle yaşamak düğün, toydu,
Yine neşe verdi ormanlar.
BAĞLAR KIRIK
Bu millet hep hayu hayda,
Hiç kimsede yoktur fayda,
Kimi yasta kimi toyda,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Sorulmuyor darda kalan,
Çırpınırlar sanki talan,
Giden gitti kalmaz kalan,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Hasta bakılır para ile,
Parası olmayan kira ile,
Soygunculuk bile bile,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Tok karınla yatamazsın,
Komşu hakkı atamazsın,
Gider fırsat tutamazsın,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Baştakiler hepsi bize,
Fakir, fukara deli düze,
Bu kış soğuk atsak yaza,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Pazarda bulunmaz kefil,
Sağlamı yok olsun delil,
Böyle emretmemiş celil,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Baba seslenir oğula,
İster öle ister boğula,
Lanet gelir böyle çoğula
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Büyük, küçük seçilmiyor,
Haksızlıktan geçilmiyor,
Haklıya paha biçilmiyor,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Ana gel diyor kızına,
Gel dedikçe vurur dizine,
Haya perdesi inmez yüzüne,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Büyük hedef yeni moda,
Dayanmıyor sabun, soda,
Bezeniyor salon, oda,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Haklı hakkına değil sahip,
Haklıların hakkı kayıp,
Allah için büyük kayıp,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
Muzaffer topluma hizmet,
Çalış ki bulasın kıymet,
Sallu ala ya Muhammed,
Bağlar kırık, bağlar kırık.
BU ZAMANDA
Gerçekler hep yalanlaştı,
Yalanlar hep gerçekleşti,
Haksızlık arşa ulaştı,
Bu zamanda, bu zamanda.
Mahkemeye girdi haklı,
Haksızın kusuru saklı,
Şahitlerin sözü oklu,
Bu zamanda, bu zamanda.
Çürük eşya sağlam satış,
Müslüman da olmaz bu iş,
Günden güne usul değiş,
Bu zamanda, bu zamanda.
Makamında yoktur memur,
Dedi-kodu olmuş ğamur,
Sağlam çalış üstün çamur,
Bu zamanda, bu zamanda.
Ana, baba kalktı rafa,
Böyle evlat girmez afa,
Dünyası, ahireti sefa,
Bu zamanda, bu zamanda.
Çalış kalkınsın devlet,
Ele geçmez böyle fırsat,
Akıl yetmez kaldım hayret,
Bu zamanda, bu zamanda.
Doğru amel tek çaresi,
Her sözün vardır sırası,
İmtihan yeridir burası,
Bu zamanda, bu zamanda.
Muzafferim bende aynı,
Günlerimiz böyle döndü,
Gafletli gönül uyandı,
Bu zamanda, bu zamanda.
BU KADER
Yer beni nasıl gezdirdi,
Gezdirmekle de bezdirdi,
Sevabı günahı yazdırdı,
Bu kader bu kader.
Sırtına aldı yürüttü,
Ömrümü böyle çürüttü,
Hem güldü hem sırıttı,
Bu kader bu kader.
Çok zamanlar bezendi,
Aldananlar hep özendi,
Bu ne ölçü ne düzendi,
Bu kader bu kader.
Bazı çarşı, bazı Pazar,
Canlı olan hepsi gezer,
Ömür biter azar azar,
Bu kader bu kader.
Çoğu köy çoğu şehir,
Her ümmete birer delil,
Çalışanlar olmaz zelil,
Bu kader bu kader.
Gelir gider yazı, kışı,
İşini bil sen ey kişi,
Silemezsin gözün yaşı,
Bu kader bu kader.
Geçti burada nice ümmet,
Hepsine lazımdır gayret,
Sonunda olunur hayret,
Bu kader bu kader.
Yer durdurur dağı, taşı,
Veren odur ekmek, aşı,
İtibar etmez arif kişi,
Bu kader bu kader.
Liste ile aldı kayda,
Kimseden olmaz fayda,
İnsanlar hep hayu hayda,
Bu kader bu kader.
Herkesi ana yurdu,
İyiler faydayı gördü,
Muzafferim aklım durdu,
Bu kader bu kader.
DİYEN ALLAH
Seni yaratmışım kulum,
Akıl, fikir verdim, hem belin,
Yanlış gitme vardır yolun,
Diyen Allah diyen Allah.
Tamam vermiş bütün azan,
Senin sırlarını yazan,
Gitme yanlış var cezan,
Diyen Allah diyen Allah.
Vücudun dünyaya benzer,
Kiramenler durmaz yazar,
Komşuları etme bezar,
Diyen Allah diyen Allah.
İyilikle bul amacı,
Kıl namazı, tut orucu,
Farz zekat ile haccı,
Diyen Allah diyen Allah.
Uğratma kendin derde,
Arada kalmaz perde,
Ana, baba hakkı nerde,
Diyen Allah diyen Allah.
Her işte eyle sabır,
Doğruluğa eyle tavır,
Kapısız, bacasız kabir,
Diyen Allah diyen Allah.
Hesap ile nizam, sırat,
Hak tarafı eyle murat,
Al eline güzel berat,
Diyen Allah diyen Allah.
Alçak, yüksek vardır dağlar,
Muzaffer halına ağlar,
Gelir geçer nice çağlar,
Diyen Allah diyen Allah.
GELDİ RAMAZAN
Bu ayda kavuştuk nura,
Şeytanlar düştü tora,
On bir ay verdi ara,
Geldi mübarek ramazan.
Bu ayda indi Kur’an,
Çalışandır Hakka varan,
Sevapla defteri ören,
Geldi mübarek ramazan.
Senenin güzel ayı,
Mü’minlerin vardır payı,
Barıştırır yeğen, dayı,
Geldi mübarek ramazan.
Armağan oldu ümmete,
Melekler girdi hizmete,
Aşrı aladan cennete,
Geldi mübarek ramazan.
Oku Kur’anı, hatmi,
Çağır fakiri, yetimi,
Budur sanatın eğitimi,
Geldi mübarek ramazan.
Camiler oldu Gülşen,
Günden güne artar neşen,
Rahmet deryasıyla coşan,
Geldi mübarek ramazan.
El kaldırıp eyle dua,
Erişemedim ben bu paya,
Muzafferim kaldım yaya,
Geldi mübarek ramazan.
SERÂNİ
Serani’ydi eşkıya başı,
Gece, gündüz dağı, taşı,
Kırk’a elli’ye erişti yaşı,
Serâni, Serâni .
Geylani sözü doğru söyledi,
Vakit ilerledi eve indi,
Arkadaşları hayli dinledi,
Serâni, Serâni .
Sırası ile Geynani’nin yanına,
Aşkın ateşi girdi tenine,
Bunlar döndü Hak divanına,
Serâni, Serâni .
Toptan gittiler Bağdat şehrine,
Nefsin arzusu ile günah yurduna,
İçi, dışı İslam derdine,
Serâni, Serâni .
Ustada dedi beni eyle irşat,
Dedi zamanın var olursun zat,
Deki bize başkandır usdat,
Serâni, Serâni .
Ustatsın benden başka,
Ben düşmüşüm güzel aşka,
Bir an olsa keşke,
Serâni, Serâni .
Geylani sürdü peneğe,
Eli yapıştı odun değeneğe,
Aşk elinde oldu divane,
Serâni, Serâni .
Göz dikti keşiş kızına,
Düşmüştü aşkın hızına,
Peneğin yamaç düzüne,
Serâni, Serâni .
Yedi yıla kesim kesti,
Aşkın elinde bağrı esti,
Tövbe etti Hakkın dostu,
Serâni, Serâni .
Domuz yayan çaban olur,
Kız gizlice bunu bulur,
Domuz yaymak kolay olur,
Serâni, Serâni .
Domuzun eli omuza,
Geri dönüp baktı kıza,
Dedi irşat erdi bize,
Serâni, Serâni .
İki dostlar çıktı yola,
Keşiş düştü sağa, sola,
Araya vermedi mola,
Serâni, Serâni .
Geylani mürit gönderdi,
El defi dağa gönderdi,
Pirim sana önderdi,
Serâni, Serâni .
Allahu ekber tekbir dağı,
Asker sardı solu, sağı,
Cennet bahçesinin bağı,
Serâni, Serâni .
Buldu mertebeyi şüheda,
Fani dünyaya eyledi veda,
Bu yolda imiş emri hüda,
Serâni, Serâni .
Ol dağın ismi ziyaret,
Giden elbet bulur ticaret,
Ebedi dünyada rahat,
Serâni, Serâni .
Kolu ulaşır Hazreti Aliye,
Hak yardım etti bu veliye,
Muzaffer kulu döndü deliye,
Serâni, Serâni .
YOLUM
Ben anlamadım kendi halimi,
Seçemedim sağım, solumu,
Her türlü söze kattım dilimi,
Dilim kaydı dilim kaydı.
Gözümle dünyayı boş gördüm,
Ayırmadım iyiyi, kötüyü hoş gördüm,
Gücüm yetene elimle vurdum,
Elim kaydı elim kaydı.
Değer ile bilmedim çağımı,
Seçemedim karadan ağımı,
Susuzlukla kuruttum bağımı,
Gülüm kaydı gülüm kaydı.
Haberim yok gelmiş geçmişten,
Helaldan haramdan içmişten,
Yaşım geçti altmış yetmişten,
Yaşım kaydı yaşım kaydı.
Eğilmedim feleğe boyun büke büke,
Çağlayamadım gözyaşı döke döke,
Sırtıma verdim her ağır yükü,
Belim kaydı belim kaydı.
Gençliğim belimle akar selim,
Çabuk yetişti soldu gülüm,
Seçemedim eğridir yolum,
Yolum kaydı belim kaydı.
Dünyayı sevdim deste deste,
Kervan misali posta posta,
Dünya sevgisine oldum hasta,
Halim kaydı halim kaydı.
Ben kalamam daim rafta,
Ölümü getirir her hali hasta,
Muzaffer dünyadan kabire posta,
Elim kaydı elim kaydı.
FANİ DÜNYA
Bilmem gülem bilmem ağlayam,
Derya değilim ümman çağlayam,
El avuca gelmez tutam bağlayam,
Fani dünya, fani dünya…
Avlanmıyor ki onu avlayam,
Çiğ köfte değil onu tavliyam,
Kaleme kelama gelmez söylüyem,
Fani dünya, fani dünya…
Başımı bekledi gece gündüz,
Ağzını açıp etmedi bir söz,
Samimilik etti öz be öz,
Fani dünya, fani dünya…
Hevese bağlayıp yedirdi içirdi,
Elekte eledi taştan geçirdi,
Suda kaynattı, kazan da pişirdi,
Fani dünya, fani dünya…
Pazardan sürmedi meydana,
Ömür geçti yetişemedik zamana,
En sonunda ecel erişti cana,
Fani dünya, fani dünya…
Kiminle gitti kimin malı,
Heveslendirdi yeşili, alı,
Mevsim gelmeden soldurdu gülü,
Fani dünya, fani dünya…
Zarardan dönsek kâr çıkar orda,
Havayı heves uğratır derde,
Göz açtırmadı önünde perde,
Fani dünya, fani dünya…
Hevayı heves hep böyle esti,
Gel tövbe et Allah’ın dostu,
Geriye dönmek muzaffer’in kastı,
Fani dünya, fani dünya…
DERİM ŞÜKÜR
Kıymeti verdi insana,
Kelamı değer lisana,
Şükür hamd ile sana,
Derim şükür, derim şükür.
Durmadan seni gezdirdim,
Akıl verip sezdirdim,
Öğretip yazı yazdırdım,
Derim şükür, derim şükür.
Sayamadım nimetleri,
Bilmek lazım kıymetleri,
Hakka karşı hizmetleri,
Derim şükür, derim şükür.
Ana, baba hizmetini,
Bununla bul kıymetini,
Melekler etsin methini,
Derim şükür, derim şükür.
Kötülüğün hiç kârı yok,
İnsanların ayarı yok,
Göz nurunun bedeli yok,
Derim şükür, derim şükür.
Oruç, zekat ile kaim,
Namaz beş kez olsun daim,
Kalkan eller desin amin,
Derim şükür, derim şükür.
Kuru sen güzel vatanı,
İncitme ananı, atanı,
Düşünürüm şehit yatanı,
Derim şükür, derim şükür.
Muzaffer bu sözler sana,
Mana edip durma yana,
Ecel gelmezden cana,
Derim şükür, derim şükür.
DAĞLAR AĞLAR
Kur’an söyler hepsi tapı,
Sözleri hep kapı kapı,
Yükseklerde eser tipi,
Dağlar ağlar…
Gelmiş geçmişleri demiş,
Beyanı ayet, hadis imiş,
Ağaçlar hep verir yemiş,
Bağlar ağlar…
Yolumuzu bekler mezar,
Ömür biter azar azar,
Toplum geçimden bezar,
Sağlar ağlar…
Dolaştım diyarı eller,
Çalışsan iyi olur haller,
Gün, ay geçti gider yıllar,
Çağlar ağlar…
Gün geçtikçe çoktur hata,
Önem vermez alime, zata,
Eğer suyu kattın ise süte,
Yağlar ağlar…
Mevlam sevmez her sahteyi,
İster emmi ister isen dayı,
Rüzgar alır boş tahtayı,
Mıhlar ağlar…
Muzaffer çekti bu zarı,
Yadından çıkmaz Hz. Bari,
Sular olmadıkça turi,
Seller ağlar…
GÜLLER KOPTU
Bu dünyada kalmaz ağalar, beyler,
Kader yoları keser, insanı eyler,
Yıllar hızlandı, doluyor aylar,
Günler koptu, günler koptu.
Ağlayarak geçti nice ümmet,
Avare gezdik, çekmedik zahmet,
Yarına çıkmaya yoktur senet,
Dünler koptu, dünler koptu.
Bil kıymetin atılma düze,
Mevlam yardım etsin cümlemize,
Bakmaz olduk yaşlının yüze,
Eller koptu, eller koptu.
Geçtikçe ömür geliyor sıra,
Bulursun hedefi ol vara vara,
Yağmur yağar doldurur dere,
Seller koptu, seller koptu.
Ayıramadık sol ile sağı,
Seçemedik karadan ağı,
Elden çıkıp gitti gençlik çağı,
Haller koptu, haller koptu.
Mahalle, köyler nice şehir,
Mevlamız her şeye kadir,
Akıp gidiyor çaplayan nehir,
Göller koptu, göller koptu.
İman kamil olmaz yanında aç,
İman nimettir, Kur’andır taç,
Meyve vermez her türlü ağaç,
Dallar koptu, dallar koptu.
Muzaffer yazdı böyle destan,
Aşkın elinden olmuşum mestan,
Dünyanın hali bağ ile bostan,
Güller koptu, güller koptu.
BU HİTAP
Mevlam ezelden eyledi hitabı,
Gökten indirdi ilahi kitabı,
Kurtuluş buldu olanlar tabi,
Bu hitap, bu hitap.
Fermana tabi ol deme banane,
Hesap gününde seni kınana,
On gönderdi Adem babana,
Bu hitap, bu hitap.
Bölüm bölüm indirdi her zata,
İçinde bulunmaz asla bir hata,
Elli sahife indi hazreti Şite,
Bu hitap, bu hitap.
Okuyan, dinleyen girer tadrise,
Neyin ne olduğundan alır hisse,
Otuz’unu gönderdi nebi İdris’e,
Bu hitap, bu hitap.
Bu emaneti gönderdi bir delile,
Okuyan dinleyen girmez zelile,
On’unu gönderdi İbrahim Halile,
Bu hitap, bu hitap.
Ümmetler geçti hep tabur tabur,
Her işin başında olursa sabır,
Davut’a gönderdi ol güzel Zebur,
Bu hitap, bu hitap.
Her peygambere verdi kıymeti,
Tabi olanların hep oldu methi
Musa’ya gönderdi güzel Tevrat’ı,
Bu hitap, bu hitap.
Hakkı zikirle ıslak tut dili,
Ötsün her an tevhit bülbülü,
Hazreti İsa ya verdi, İncili,
Bu hitap, bu hitap.
Son tamamlandı bu şerefli din,
Ferman buyurdu peygamber’in,
Muhammed’e geldi Kur’anı Mubin,
Bu hitap, bu hitap.
Aklın ile her şeyi eyle fikir,
Lisanı kalp ile Allah’ı zikir,
Muzaffer bu nimete sen eyle şükür,
Bu hitap, bu hitap.
BİTER GİDER
Ömür demir olsa yerde sürünse,
Yetmiş yıl içinde biter gider.
Böcek gibi örümceğe bürünse,
Bülbül çeker zarı öter gider.
Hayrı, şerri alırlar kayda,
Hayırsız şer getirmez fayda,
Eğer bulunmazsa ol güzel huyda,
Dünyayı katar gider.
Yenilmezse her nefsin kurdu,
İmtihan yeridir dünyanın yurdu,
Her amelimizi melekler sordu,
Gaflet uykusunda yatar gider,
Kendisinden razı olmazsa komşu,
İhtiyaca vermezse ekmeği, aşı,
Günde beş kez koymazsa başı,
Dünyalığı biter gider.
Hakka yapılan iş olmaz asi,
Hak fermanı bildirir Kur’an sesi,
Müjde o evlada ana, baba duası,
Sevabını kendine katar gider.
Ayet, hadis verir avazı,
İnsan toplumu olursa razı,
Tut oruç ver zekat kıl namazı,
O zaman şeriatı yutar gider.
Beş yüz yaşarsan istersen bin,
Neye binersen derler gel in,
Dinlerin en hası bizim din,
Muzaffer inşallah tapar gider.
AHİRETİN
Ömür gelir geçer hemen,
Gün gelince vermez aman,
Ahirette varsa güman
Ahiretin ahiretin.
Bu dünya ekin yeri,
Çalışanlar kalmaz geri,
Günü geldi gel ileri,
Ahiretin ahiretin.
Gözü kulağı etme sağır,
Uğraştıkça Hakkı çağır,
Terazide gelir ağır,
Ahiretin ahiretin.
Var mı amelin suratı,
Sevabın islamiyeti,
Meleklerle geç sıratı,
Ahiretin ahiretin.
Kalbin eyleme harabe,
Sunucun toprak, turabi,
Bul cenneti, şarabı,
Ahiretin ahiretin.
Anan, baban olsun razı,
Akrabayı sorsan bazı,
Sevabı ağırla terazi,
Ahiretin ahiretin.
Kollasan fakiri, acı,
Razı olur kardaş, bacı,
Cennette kuleli tacı,
Ahiretin ahiretin.
Kolla sen kul hakkını,
Kalbinde sil haset, kini,
Muzaffere ver akılı,
Ahiretin ahiretin.
ÖTEN BÜLBÜL
Hayran kaldım bu bülbüle,
Olan derdini dökmüş dile,
Sırrını vermez yadın ele,
Öten bülbül, öten bülbül.
Öter durur tek başına,
Kimse bakmaz göz yaşına,
Konmuş haraba taşına,
Öten bülbül, öten bülbül.
Çırpınınca çıkar tüyde,
Kimse bilmez bunun huyda,
Öttükçe hep oyu oyda,
Öten bülbül, öten bülbül.
Sana verildi sesin hası,
Mekanı yeri haraba orası,
Hak yanında geçer duası,
Öten bülbül, öten bülbül.
Sesi yansıtır cami, ezanı,
Bazen susar, öter bazeni,
Ötüşü tesir candan süzeni,
Öten bülbül, öten bülbül.
Bazı girer cami, havliya,
Avcılar ister onu tavliya
Ötüşü köyden çıksın yaylıya,
Öten bülbül, öten bülbül.
Hakkı anarken örter gözünü,
Anlayan anlar onun sözünü,
Canı cesette süzer özünü,
Öten bülbül, öten bülbül.
Hak vermiş güzel avazı,
Kesme devam et kış ile yazı,
Hazreti Süleyman alır hazı,
Öten bülbül, öten bülbül.
Bu aşkın ateşi erişti cana,
Ne anan ne baban gelmedi yanan
Muzafferim biraz dua et bana,
Öten bülbül, öten bülbül.
ŞÜKÜR RAHMANA
Yer ile gök oldu yedi kat,
Bu emri veren Hazreti zat,
Her nimeti vermiş alda tat,
Şükür Rahmana Rahmana.
Gök ayakta yoktur direk,
Ol demesiyle olmuş gerek,
Bu nimeti nasıl bilek,
Şükür Rahmana Rahmana.
Her nimeti vermiş kula,
İki yol var sağa sola,
Gir kardeşim doğru yola,
Şükür Rahmana Rahmana.
Hep sesin olsun dünya malı,
Gel düşün karı, zararı,
Sadık, doğru bul yararı,
Şükür Rahmana Rahmana.
Çok güzeldir nizamı alem,
Dilin doldur zikri kelam,
Melekler hep dursun selam,
Şükür Rahmana Rahmana.
Değişme günde güzel huyu,
İsraf etme aman suyu,
Emanettir şu beş duyu,
Şükür Rahmana Rahmana.
İlk son kapı budur mezar,
Ölüme gidiş azar azar,
Kiramenler durmaz yazar,
Şükür Rahmana Rahmana.
Yolcular çıkar sefere,
Devam eder vermez ara,
Nasihat eder Muzaffere,
Şükür Rahmana Rahmana.
BU NURDAN
Hazretin nurundan yarattı cevher,
Perdeyi kaldırıp eyledi nazar,
Eriyip su oldu bin defa hezar,
Bu nurdan bu nurdan.
Verdi altına ateşten tesir,
Kaynayıp kaynayıp cesur,
Buhar çekilip göklere sur,
Bu nurdan bu nurdan.
Kaynayan köpük yeridir zemin,
Allah’ın emrine hepsinde emin,
Bunu tasdik etti Kur’anı mubin,
Bu nurdan bu nurdan.
Yer ile gök kapalı kaldı,
Allah’ın emri ile melekler geldi,
Subhane kellahumme çare buldu,
Bu nurdan bu nurdan.
Selahiyeti verdi kaleme,
Arşı aladan geldi kelama,
Ervahı Adem durdu selama,
Bu nurdan bu nurdan.
Yedi kat cehennem sekizi cennet,
Bunların tasdiki nice ümmet,
Nizamı aleme vermiştir rahmet,
Bu nurdan bu nurdan.
Adem de oldu yer halifesi,
Ervahı alemde bunlar hepsi,
Yaratılışı nurdan mayası
Bu nurdan bu nurdan.
Sen güneşsin iki aleme,
İsmin cismin levhi kaleme,
Aciz Muzaffer durdu selama,
Bu nurdan bu nurdan.
VARSA İMAN
Her bir dağa dağ denilmez,
Üzerinde varsa duman.
Her bostana bağ denilmez,
Meyvesinde varsa güman.
Her ümmetin çektiği zahmet,
Zahmetleri getirir rahmet,
Her insana verilir cennet,
Eğer göğsünde varsa iman.
Amel odur günde arta,
Ömür bitiyor kırpa kırpa,
Her hayvana verilmez arpa,
Eğer içinde olmazsa saman.
Reyhan kokar, tarçın zencefil,
Bu dünya fanidir sen öğle bil,
Pazarda bulunmaz edesin kefil,
Kendisinde olmayınca güman.
Ebedi kalmaz sendeki varın,
Güzel ameller senindir yarın,
Bu gün etmedim ederim yarın,
Kuş gibi uçar sendeki zaman.
Toplum sende olursa razı,
Tut orucu beş kez namazı,
Seni kurtarır mizan, terazi,
Eline alsan ne güzel ferman.
Muzaffer dikkatin topla bir yere,
Önünde çukur var dereden dere,
Bilemezsin gidecek yer nere,
İyi işler yap orada deme aman.
GEL YAVAŞ YAVAŞ
Akar su ile inmişim göle,
Günden güne halden hale,
Hedefe vardım ol bile bile,
Kısaldı bende yol yavaş yavaş.
Ömür boyu çırpınıp durdum,
Geleni gideni gözümle gördüm,
Bu aciz vücudu böylece yordum,
Ferden düştüm hal yavaş yavaş.
Kalmadı bende gençlik hevesim,
Bu dünyada kalmadı hiçbir Nesim,
Etrafa seslendim gitmedi sesim,
Kısaldı benden dil yavaş yavaş.
Çırpındım gitmesin ol hakikatım,
Rasulullah önderim hem de zatım,
Çalışamaz oldum yoktur takatım,
Uğramaz oldu el yavaş yavaş.
Meylin olmasın her türlü yere,
Her yerde düz yok var yamaç, dere,
Ya Rab! Koyma beni çark u çembere,
Benden gitsin fel yavaş yavaş.
Hevesi bağladım oğul’a kıza,
Toparlayamadım düştüğüm hıza,
Uçsuz bucaksız ol deli düze,
Sürülür bir gün çöl yavaş yavaş.
Yüce Allah dedi gel sesime,
Tabi ol deme benim nesime,
Azrail çöktü benim göğsüme,
Bana dedi öl yavaş yavaş.
Mevlam vermiş sana fermanı,
Bütün dertlilerin dermanı,
Tüm günahların olursa mani,
O zaman gözyaşı sel yavaş yavaş.
Muzaffer’im bilmem n’olur halim,
Yaşım ilerledi kırıldı dalım,
Eğer Hakka karşı varsa amelin,
ahirete karşı gel yavaş yavaş.
AMAN KARDAŞ
Bulut ağlar çimen güler,
Allah verir kul ne diler,
Kibir gelir hepsi gider,
Aman kardaş yaman kardaş.
Açan çiçek açar bir gün,
Geçen günler dolar bir gün,
Ölüm başındadır her gün,
Aman kardaş yaman kardaş.
Geri gelmez geçen zaman,
Gider kalmaz dağda duman,
Hemen götürür hemen her an,
Aman kardaş yaman kardaş.
Seni götürür sekiz ayak,
Biri tabut iki tayak,
Müezzin cemaatı sayak,
Aman kardaş yaman kardaş.
Üç şey gelir kabre kadar,
Gelenler hep geri gider,
Amel varsa etme keder,
Aman kardaş yaman kardaş.
Bana bekçi iki taşlar,
Başımda öter nice kuşlar,
Gelir geçer nice kışlar,
Aman kardaş yaman kardaş.
Muzafferi koyarlar derine,
Bakarlar kârına, zararına,
Kalkar gider mahşer yerine,
Aman kardaş yaman kardaş.
SOLAR GÜLER
Sonsuz ihsan verdin bize,
Ham, senalar ettik size,
Yaz çiçeğin döndü güze,
Gelen karlar, gelen karlar.
Ateşsiz erimez demir,
Unsuz, tuzsuz olmaz hamur,
Ecel gelir biter ömür,
Gelen zarlar giden zarlar.
Ya Rab! Bizleri etme ebter,
Yolumuzu kenden döndür,
Sağa, sola açılır defter,
Çözülür sırlar çözülür sırlar.
Mevlam der var sabır’a,
İnan sen Rasule, bir’e,
Libassız uryan gir kabir’e,
Kalır mallar kalır mallar.
Önem ver alime zata,
Bunlarda gelmez hata,
Sağlam vücut olur mevta,
Gider hallar gider hallar.
İmdadına gelmez eller,
Günden güne güzel haller,
Kalben tövbeye gelen diller,
Döner yollar döner yollar.
Muzafferim kalmam ezel,
Mevlam yaratmış her şey güzel,
Mevsim gelir solar gazel,
Solar güller solar güller,
HAK YOLUNDA ÖLEN ASKER
Tarih 1914’te oldu bu olay,
Harbe hazırlandı tabur, alay,
Allahu Ekber yol vermez kolay,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Akşar’ da toplandı doksan bin er,
Türk ordusunda eksilmez hüner,
Hücum emri gelse bu ateş söner,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Yerin garibiydi ol Enver Paşa,
Deliller düşürdü hep dağa, taşa,
Tipi, boranla gelinmez başa,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Allahu Ekber üç bin’den yüce,
Ordumuz çekildi üç gün üç gece,
Tekbirler yükseldi ağızda hece,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Karda soyuldu dizler, dirsekler,
Tüfek kemerini tuttu bilekler,
Hakka bağlı sağlam yürekler,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Haberleşmeye yok hiçbir alet,
Yolumuz az edelim gayret,
Yaya yolu bize olmuştu hasret,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Beyköy’e geldi karargah sonu,
Sıcak su ile çorbadan unu,
Böylece kurtardı sayısız canı,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Perizat ana oldu baş hekim,
Sorsalar benden bu hatun kim,
Garibin kızı, Mevlüt gelini yekün,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Hasta hane oldu Beyköy’ün düzü,
Yüreğime vurdu soğuktan sızı,
Yolumuzu bekliyor körpe kuzu,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Geri kalan asker Sarıkamış ilçeye,
Süngü taktılar Allah Allah diye,
Ermeni’yi sürdü gitti gümrüğe,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Dünya sana düşman sen öğle tanı,
Yabana atma verdiğin canı,
Havar sana sayın tümen komutanı,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
Dile getirdi Mevlüt torunu,
Bu gün geçti düşün yarını,
Muzaffer dile getirdi olay yerini,
Gelen asker giden asker,
Hak yolunda ölen asker.
ALLAHU EKBER
Göğe yükselmiş ketin kametin,
Taşların kemiktir, toprağın etin,
Abdülkadir pirin hem de zatın,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
Zirveye çıkar açık yolların,
Tavafa layıktır şehit kulların,
El açtın Hakka açık kolların,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
Suyu akar zemzem misali,
Her türlü çiçekten arılar balı,
Şeyhi Ser’ani şehitler gülü,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
Kuşları ötüşür misali bülbül,
Her bir çiçeğinde başka dil,
Cennet misali goncaları gül,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
Arkadan bezenmiş yeşilden orman,
Otları şifalı çiçeği derman,
Allahın lafzı göğsünde ferman,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
Tüm şehitleri aldın kafana,
Güz gelince büründün beyaz kefene,
Senin adın ruh yazdı tufana,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
İlk bahar yaz gelince açar çiçekler,
90 bin şehidi verdi gerçekler,
Sarıkamış tümeni nöbeti bekler,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
Hakka yükselir ahın, amanın,
Çok güzel olur yayla zamanın,
Koyun, kuzu meleşir demin, devranın,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
Tahammülün çoktur soğuk, ayaza,
Bakışın güzeldir yamaca, düze,
Duanızı gönderin Muzaffer Boz’a,
Şanı yüce Allah’u Ekber.
SEÇER YOLU
Bu dünyanın işi boştur,
Her gelenler sandı dolu,
Boşunan uğraşması hoştur,
Aklı selim seçer yolu.
Gözünü açan okur destanı,
Dünya sevgisine olmuş mestani,
Gönlüne eker muhabbet bostanı,
Eğer yetiştirirse alır gülü.
Hak yoluna koyarsa başı,
Muhtaç olana verirse aşı,
Kendisinden razı olursa komşu,
Günden güne hoş olur huyu.
Hakkı an her saat her dakka,
Meyil verme vara yoka,
Belayı defeder az sadaka,
Mevlam kesmez veren eli.
Ol Habib bize dedi ümmet,
Kılındı farz ile sünnet,
Çalışana hazır mükafat,
Orda görür yeşili, alı,
Mevlam sever güzel huyu,
Kollar isen şu duyuyu,
Ekilen bostana versen suyu,
Meyve verir dalın yeşili,
Allah verir çok ile azı,
Toplum senden olursa razı,
Ağır gelir mizan, terazi,
Koy desinler muzaffer deli.
BEN ANLAMADIM
Dedim varam bir amaca,
Kendimi attım sarp yamaca,
Geven bana oldu kölce,
Ben anlamadım, ben anlamadım.
Her derde vardır çare,
İyi söz ile varın yare,
Borç aldım zalim den para,
Ben anlamadım, ben anlamadım.
Kiramenler durmaz yazar,
Ömür biter azar azar,
Sahte ile ortak Pazar,
Ben anlamadım, ben anlamadım.
Ecel gelir bakmaz yaşa,
İster dağa ister taşa,
Uydum kötü arkadaşa,
Ben anlamadım, ben anlamadım.
Hızlı geçti işte sene,
Kurku anlar erdi cana,
Mert buldum el açtım sana,
Ben anlamadım, ben anlamadım.
Çabuk gittim düzü aştım,
Kanatlandım hemen uçtum,
Önüm yokuş dağa düştüm,
Ben anlamadım, ben anlamadım.
Din girmez torba, heybeye,
Kabir bakmaz ağaya, beye,
Muzaffer başla sen tövbeye,
Adlanılmaz, adlanılmaz.
DOĞRU YOLA
Hakkın vurduğu sille çıkmaz sesi,
Vurduktan sonra olunmaz davası,
Divanı adalettir onun orası,
Doğru yola, doğru yola.
Elestü Rabbike hitabın cevabı,
Kur’anı okuyan bol alır sevabı,
Yaman olur mahşer yerin emanı,
Doğru yola, doğru yola.
Bu görevi aldı şerefli insan,
Dil tekemmül etti konuştu lisan,
Melekler yazdılar ğufran u ihsan,
Doğru yola, doğru yola.
Koştu beş şartı işle bunları,
Tatlı söz konuş sevindir insanı,
Ayırım yapma sev bütün canı,
Doğru yola, doğru yola.
Ağır yüktür ana, baba sorunu,
Yapacağın işi yap deme yarını,
Melekler yazar zararını kârını,
Doğru yola, doğru yola.
Büyük zararın boşa geçen zaman,
Günü boş geçirme tövbe et heman,
Bir gün savururlar eldeki harman,
Doğru yola, doğru yola.
Muzaffer aklın topla başan,
Yakınların bakmaz gözdeki yaşan,
Ey yolu şaşırıp sağa, sola koşan,
Doğru yola, doğru yola.
DEPREM DESTANI
Bu emri verdi Huda,
Tuttu bizi hoş uykuda,
Emeklerim oldu heba,
Sar yarayı, gör yarayı.
Saat üçte verdi emir,
Döküldükçe tuğla demir,
Bir anda doldu ömür,
Sar yarayı, gör yarayı.
Bu iş oldu uyku anı,
Uyanmadan verdi canı,
Baba kalktı oğul hani,
Sar yarayı, gör yarayı.
Uyananlar etti figan,
Nice insan nice civan,
Çadır kentler oldu divan,
Sar yarayı, gör yarayı.
Hastane oldu düzler,
Yaralarım durmaz sızlar,
Körpe kuzular ana gözler,
Sar yarayı, gör yarayı.
Yaralılar hep inledi,
Devletler bunu dinledi,
Ölenler on binledi,
Sar yarayı, gör yarayı.
Yara beni yara beni,
Felek düşürdü tora beni,
Baba der oğul ara beni,
Sar yarayı, gör yarayı.
Yaralardan akan kanlar,
İnim inim inler canlar,
Viran oldu nice canlar,
Sar yarayı, gör yarayı.
Devlet yetişti havara,
Türk milleti giydi kara,
Çadır kentler sıra sıra,
Sar yarayı, gör yarayı.
Çok kazındı toplu kabir,
Yetişti askeri tabur,
Tek çaresi olsun sabır,
Sar yarayı, gör yarayı.
Muzaffer der suç hep bizim,
Günahkarım kendi özüm,
Tüm kardaşlar benim gözüm,
Sar yarayı, gör yarayı.
KALMA NAÇAR
Gönül gel girme pazara,
Günün gelir gider mezara,
Ecel gelir hiç vermez ara,
Kalma naçar, kalma naçar.
Seni aldatır dünya meydanı,
Gözün gördü gidenler hani,
Üç beş arşın kefenle sonu,
Kalma naçar, kalma naçar.
Öğle gidiş ki geri dönülmez,
Ne olacağın oda bilinmez,
Sıratı geçmeden elbet gülünmez,
Kalma naçar, kalma naçar.
Amel var ise alıp götürür,
Akibet menzile bir gün götürür,
Kuru dalların yeşil bitirir,
Kalma naçar, kalma naçar.
Çoluk çocuk vermez fayda,
Öğle gün ki herkes hayda,
Amelin mevcut alımmış kayda,
Kalma naçar, kalma naçar.
Tartıya girer güzel ahlakın,
Sana verilmez hiçbir mahlukun,
Orda ötmez silahın, okun,
Kalma naçar, kalma naçar.
Muzaffer der, şaşkının durdum,
Gelişi, gidişi hepsini gördüm,
Kabir açılır son durak yurdum,
Kalma naçar, kalma naçar.
FELEK
Ah felek dünyayı aldın avuca,
Arkadan vurdun ayak papuca,
Çarkın çemberin, bir uçtan uca,
Onu da öğle sen ettin felek.
Acımadın bir fakire zengine,
Her şeyi getirdin dengi dengine,
Uzaklara gönderdin enginden engine,
Onu da öğle sen ettin felek.
Sana karşı söz oldu söz çürüdü,
Kimisini biçtin kimi kurudu,
Hep yalan oldu acep dünya vardı,
Onu da öğle sen ettin felek.
Aldandılar sana çok uzun ömür,
Yerlerde sürünse yıpranır demir,
Pişmeyen ekmekte yiyilmez hamur,
Onu da öğle sen ettin felek.
Herkese oldun bağ ile bostan,
Sonunda ağlattın oldun bir destan,
Sana emretmiş ol yüce ustan,
Onu da öğle sen ettin felek.
Muzaffer seni geçinden sezdi,
İşinde, hayatta ne çabuk bezdi,
Göz yaşı ile deftere yazdı,
Onu da öğle sen ettin felek.
AL GİYDİM
Al giydim yeşil giydim,
Veresiye peşin giydim,
Boş dolaştım deli düzleri,
Felek senin aşın giydim.
Sanatını aldın yürüttün,
Genç ömrümü böyle çürüttün,
Kime bakınca böyle sırıttın,
Ben aldandım gülüşün giydim.
Heves yaptın yaza, çimene,
Fren yapmadın bastın dümene,
Zulüm yapanlara dedin bana ne,
Çok hızlı gidişin giydim.
Muhabbet etmedin ağa, hanıma,
Bakmadın kıymetine şanına,
Bakışın uzak gelmedin yanına,
Nazarın, bakışın, temaşın giydim,
Çok ömür olsa yüze, hezara,
Acımadın göz yaşa bu zara,
Kapısız, bacasız bir mezara,
Sonunda toprağın taşın giydim.
Düzenin gizlidir kimse sezmedi,
Hastalandı kimse adın yazmadı,
Hep tapulu mülkün kimse bozmadı,
Muzaffer sonunda peşin giydim.
KARA TOPRAK
Sen tevazu ettin ezelden ezele,
Sana muhtacız ey kara toprak.
Çıkardın her şeyi güzelden güzele,
Sana muhtacız ey kara toprak.
Çayırın çimenin atarsın yüze,
Güler yüzle hep gülersin bize,
Seyrangah oldun geline kıza,
Sana muhtacız ey kara toprak.
Sensiz yaşamaz bir canlı varlık,
Menfaatın gördük çekmedik darlık,
Hizmetin görmeyen çekiyor zorluk,
Sana muhtacız ey kara toprak.
Tüm peygamberler senin eserin,
Kabe’yi muazzam ortada yerin,
Rahmeti eser serinden serin,
Sana muhtacız ey kara toprak.
Sen konak oldun bütün insana,
İçeri aldın hep dane dane,
Bunun sebebi eceldir cana,
Sana muhtacız ey kara toprak.
Peygamber nail oldu burağa, taca,
Vardı gitti ol yüce miraca,
Kanat gerdin fakire, aça,
Sana muhtacız ey kara toprak.
Ömür boyu hep oldum razı,
Kimini şehit ettin kimini gazi,
Muzafferin dileği olasın razı,
Sana muhtacız ey kara toprak.
SIR İÇİNDE
Sen oldun şems ile kamer,
Her tarafın misk u amber,
Sekiz senetle beraber,
Yatarsın nur içinde.
Geldi geçti nice nebi,
Edem baba buğday yedi,
Cennete girdi İdris nebi,
Kaldı bahçe bar içinde.
Sular tuttu yer yüzünü,
İnananlar tuttu sözünü,
Hem oğlunu hem kızını,
Nuh kalmadı bahr içinde.
Nemrut göğe attı oku,
Sineğe yenik düştü çoğu,
İnada döktü varı, yoku,
İbrahim çıktı nar içinde.
Allahtan emir oldu bize,
İnanmayan aldı ceza,
Firavun’u vurdu denize,
Musa gezdi tur içinde.
Allah kula verdi tacı,
Kabul etti toku, açı,
Demirci döver çekici,
Davut vurdu kor içinde.
Geldi lisanlar bir araya,
Kurtlar, kuşlar hep sıraya,
Belkıs’a dedi gel buraya,
Süleyman’dır sır içinde.
Ölçüldü sabrın kodu,
Her ülkeye gitti adı,
Vücudunu kurtlar yedi,
Eyüp kurtardı zar içinde.
Nebi kavmine hırs etti,
Tahtı payını terk etti,
Çekildi küre kendine yetti,
Yunus kaldı dar içimde.
Yahudiler onu peşlediler,
Şeytan ameli işlediler,
Her tarafta taşladılar,
İsa gökte bar içinde.
Kardeşleri aldı tavır,
Yakup zorla etti sabır,
Kölenin mekanı Mısır,
Yusuf kaldı iftira içinde.
Ashabı Kehf firar etti,
En sonunda dağa gitti,
309 yıl böyle yattı,
Aha kaldı mağar içinde.
Muzaffer bunları sıraladı,
Ameli zayıf çok araladı,
Mevlam yeryüzünü karaladı,
Allah’ Ekber kar içinde.
CAN MUHAMMED
İsmimle yazdım kendi ismini,
Nurdan gark ettim güzel cismini,
Doğumunu gören bir daha resmini,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Doğduğu an secdeye vardı,
Ümmetim diye Allaha yalvardı,
Rabbim bağışlama sözü verdi,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Çok sadık oldu Muhammed emin,
Şefaatinden bizi ayırma…Amin!
Hürmetine yaratıldı gök ile zemin,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Taif’liler taş attılar Rasul’e,
İnanıp gelmediler böyle usula,
Hidayet ya Rabbi böyle nesile,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Yüz derecedir hakkın rahmeti,
Hepsi ondan mevcut olunur methi,
İki cihanda var onun zati,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Ebubekir ile firaka gitti,
Suraka arkadan atiyle yetti,
Hamle yaptıkça yerlere battı,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Sevr mağarası ağladı gerdi,
Mağara içi yılanın yurdu,
Isırdı yılan Ebubekir’e sordu,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Mekan oldu dağlarda Hira,
Kendi nurundan ümmetine çıra,
Cebrail’in gelmesine geldi sıra,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Emirle Cebrail getirdi burağı,
Dedi Allah yakın eder ırağı,
Ümmeti için hakka etti firağı,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Ettikleri dua gitmedi zaya,
Hüküm etmişti güneşe, aya,
Her türlü halinde vardı haya,
Can Muhammed, nur Muhammed.
Her kimi görseydi ederdi selam,
Boş konuşmaz, boşa etmezdi kelam,
Muzafferden sana selat u selam,
Can Muhammed, nur Muhammed.
KÖZE DÖNDÜ
Yapamadım emri fermanı,
Bilmem ne olur bunun dermanı,
Günahım büyüdü oldu harmanı,
Böylece bağrım köze döndü.
Yapamadım yaparım yarın,
Gam, kederim oldukça derin,
Böyle amelle olunmaz kârın,
Yapamadım hep söze döndü.
Seni aldatmasın dünya hevesi,
Devamlı kaynamaz tavası, tası,
Ebedi görünür evi, yuvası,
Amellerim oğlana, kıza döndü.
Dünya hayalına bakarak şaştım,
Çok denemeli sınavdan geçtim,
Kalmadı tahammül ayakta düştüm,
Yollarım hep buza döndü.
İslam’ın şartı yüzdeki ağın,
Kabir, mezardır en son durağın,
Güz gelince solar yeşil yaprağın,
Benim mevsimlerim güze döndü.
Geçti ömür vermedi ara,
Kötü amellerim etmedi para,
Gaflete daldım gelmiştir sıra,
Ne çabuk ömrüm teze döndü.
Bostana ektiler benim dalımı,
Arzu hala yazdım aciz halımı,
Çok çırpındım yordum kolumu,
Yorgun kanatlarım kaza döndü.
Fayda getirmez binadan tapı,
Bana verseler onuncu katı,
Ecel gezer hep kapı kapı,
Aha Muzaffer Boz’a döndü.
YA RASULALLAH
Güneş oldu cihanda kudret eliyle,
Dünyaya gelişi rahmet seliyle,
Cebrail göğsünü yardı eliyle,
Şefaat Ya Rasulallah.
Kızlar diri diri gömülürdü toprağa,
Bir harf yazılmamıştı kitaba, yaprağa,
Dünya karanlıktı çıktı aydınlığa,
Şefaat Ya Rasulallah.
Bütün dertlere sen oldun derman,
Beddua etmedin elinde ferman,
Rahmetin yayıldı hep oldu harman,
Şefaat Ya Rasulallah.
Sevin birbirinizi samimi şekil,
Cennete girmeye ben oldum kefil,
Bunu beyan eder Kur’an-ı celil
Şefaat Ya Rasulallah.
Hayvanın tahammülü ne ise yüke,
Ağır vurmayın belini büke büke,
Her tartının ölçüsü ne ise çeke,
Şefaat Ya Rasulallah.
Bunun senedi peygamber sevgisi,
Kalplere doldurdu acıma hissi,
Barışı emretmiş, reddetmiş küsü,
Şefaat Ya Rasulallah.
Güzel ahlak girer terazi gözüne,
Bunu Hak vermiş Rasul’ün özüne,
Nuri hikmet yayıldı dünya yüzüne,
Şefaat Ya Rasulallah.
Bu hikmetlere sen bizi erdir,
İnsanla hayvanın sevgisi vardır,
Bunun sebebi namusla ardır,
Şefaat Ya Rasulallah.
İki alem kavuştu böyle güneşe,
Tüm canlı cansızı bürüdü neşe,
Şehitlik mertebesi verildi dişe,
Şefaat Ya Rasulallah.
Mahşerde duyulur ilk senin sesin,
Ümmetim nerde diyen sensin,
Fakire, yetime, mazluma cansın,
Şefaat Ya Rasulallah.
Hem ilk peygambersin hem sonsun,
Gölgen yoktur aydınlık nursun,
İnanmayanlar şanını görsün,
Şefaat Ya Rasulallah.
Hamt sancağı gölgenin yeri,
Bir cansız kalmaz hep olur diri,
Aciz Muzafferi kabul et bari,
Şefaat Ya Rasulallah.
İHTİYACI VARDIR
Çok sayılı rakamların,
İhtiyacı vardır bire.
Vicdandaki namus, arın,
İhtiyacı vardır bire.
Hak yarattı bütün alem,
Levhi mahfuz yazdı kelam,
Rasulün nuruna selam,
İhtiyacı vardır bire.
Çok çalıştı biçare,
Şeytan yanaştı Hacer’e,
İsmail taşı vurdu köre,
İhtiyacı vardır bire.
Cebrail tekbiri daim,
Bıçağı çaldı İbrahim,
İsmail bıçağa kail,
İhtiyacı vardır bire.
Mevlasından oldu emir,
Taş bıçağa oldu hamur,
İsmail’e güzel ömür,
İhtiyacı vardır bire.
Hacer hızlı gitti yaban,
İsmail yere vurdu taban,
Zemzem suyu çıktı hemen,
İhtiyacı vardır bire.
Kabe oldu yedi defa,
Hızlı yürüyüş Merve, Safa,
Burada hepsi girer af’a,
İhtiyacı vardır bire.
Ömür boyu gezdi dolaştı,
En son hedefe ulaştı,
Mü’minler gözünü açtı,
İhtiyacı vardır bire.
Muzaffer geldi bu pazara,
Günahı vardı yüz, hezara,
İşte halım düşmüş zara,
İhtiyacım vardır bire.
EYÜP PAŞA
Sen doğuya oldun kilit
Hem sağlamsın hem ümit
Çukurda çıkar böyle yiğit
Fermansın Eyüp Paşa
Ermeniler köyleri bastı
Kimini yaktı kimini kesti
Hasta olan hepsi sustu
Dermansın Eyüp paşa
Güllerine dikenine
Boyunları bükenine
Tarımına ekinine
Harmansın Eyüp Paşa
Komutanların cevheri
Kalmadın harpten geri
Topladın orduna süvari
Cansın Eyüp Paşa
Eğitmişti seni hocan
Nöbetteydi gündüz gecen
Her an açık kapın bacan
Vatana taze kansın Eyüp Paşa
Kurtarmaktır vatanı tek
Gayret iman ile istek
Halit Paşasına destek
Şansın Eyüp Paşa
Çukurunsun iki gözü
Çok memnun ettin bizi
Şehit düşmedin oldun gazi
Sen divansın Eyüp Paşa
Yalvarırdı büyük zata
Çok piyade bindi ata
Senin her anın hazır kıta
Bir ansın Eyüp Paşa
Acımadılar nice cana
Kapattılar her bir yana
İki cihanla şeref, şana
Her yanın Eyüp Paşa
Muzaffer’im seni gördüm
Şahsına destanı ördüm
Beyköy köyü benim yurdum
Akçakale’li Eyüp Paşa
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.