- 509 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Toplumun zenginliği hayalmiş...
Bu bir öz eleştiri cümlesidir.
Üstelik yapan da liberal,sosyal demokrat ya da sosyalist bir parti /düşünce değil Vietnam Komünist Partisi’dir.
Yıl 1986 ‘dır.
Toplanan parti kongresinde şöyle bir karar alınır:
-Eskiden toplumun zenginliğini düşlüyorduk,oysa bireyin zengin olmadığı bir toplum hayalmiş…
Sonra ikinci soru gelir bu tespitin ardından:
-Bireyin zenginliğini nasıl sağlarız?
-Ürettiğimiz malı /malları dış dünyaya “satarsak” bunu başarabiliriz kararına varılır.
Ancak Vietnam fakir bir ülkedir.
Elde avuçta olan “mal” iki çeşittir sadece.
Biri pirinç,biri de pabuç.
1988 ‘de halkın yüzde 75 ‘i de yoksuldur.Dış dünyaya açılma kararından sonra,on yıl geçer ki yıl 1998 olduğunda yoksulluk da yüzde 37 ‘ye düşer.Kısaca yoksulluk yarı yarıya azaltılmış olur.
Burada şu durumu “anlamak” mümkündür.
Tek partinin hüküm sürdüğü bir ülkede dahi birey/bireyin zenginliği öne çıkarılmaktadır.Kaldı ki “birey” başka,”bireycilik” başka şeydir.
Bir insanın “birey” olduğunun görüldüğü en uygun ortam da zaten sosyalliğin kabulünden geçer,bunun toplum içinde anlam bulacağı peşinen kabul edilir.
Felsefi anlamda da “toplum menfaati” tartışmalı bir kavram olup,objektif durumdan ziyade subjektif bir yargıyı ifade eder.Mesela A.Einstein’in “görüşlerinin”/kitaplarının toplumsal açıdan değeri “yoktur”yani geniş kitlelerce okunup,üzerinde çalışmalar yapılmaz ama anlayan /ilgi duyan için öyle mi?
Cizreli ve sibernetik biliminin kurucusu kabul edilen İsmail Ebul’iz El Cezeri’nin 12.yüzyıldaki (1136-1206 )şu değerlendirmesi,”anlayanlara”/ilgilenenlere derin bir perspektif sunar,herkese (topluma)değil!
-Hayata geçirilmemiş her bilgi,doğru ile yanlış arasında bir yerdedir.
Güzel bir atasözümüz tam bunlara cevap niteliğindedir:
-Altının değerini sarraf bilir!
Bütün marjinal grupların temel özelliği önce “birey”in yok edilmesidir ki sormasın,sorgulamasın sadece biat etsin istenir.
Cemaatlerde de böyledir.
Cemaatler sosyal bir “olgu” iken; cemaatçilik sorunludur.Sadece “şeyhe” körü körüne biat esas alınır ve bu tehlikeli sonuçlar doğurur!
Hem de şu sonuca varılır zaman içersinde:
-Şeyh uçmaz,mürit uçurur!
……………………………
Ben tecrübenin çok önemli bir değer olduğuna inanırım.Hatta şöyle de ifade ederim çoğu kez:Tecrübe,pahalı bir öğrenmedir.
Bazen tam “öğrenirsin ki” ömür biter.
Daha çok ülkemizin Yozgat,Kırşehir ,Konya gibi İç Anadolu illerinde söylenen şu “derinlikli” satırlardaki gibi:
-Tandır tava geldi,hamur bitti,
İşler yola girdi,ömür bitti!
Dolayısıyla başkalarının -bu ülke de olabilir,bir siyasi hareket de ya da bir insan da-yaşadıklarından dersler almak/sonuçlar çıkarmak hayatımıza bir “katkı” sunabilir.
Bundan dolayı son yıllarda epeyce “otobiyografi” okudum.
Size de tavsiye ederim.
Biyolojik yaşımıza başkalarının “yaşadıklarından” eklemeler yapmak,bizi daha da büyütecektir /büyütür.
”Yaşlandırır” belki ama kesinlikle “ihtiyarlatmaz!”.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.