AŞK VE FELAKET.
Ne oluyoruz arkadaş. Yer gök sallanıyor. Destur bismillah …… Ayakta duramıyorum … Gardırobun üzerinde ne varsa üzerime yağıyor. Zangır zangır ev uçuyor gibi bir şey.. Ayakta duramıyorum.. Bu ne şiddetli gürültü. Kıyamet koptu kesin. Yer ayaklarımın altındaki bir su yatağı…. Ne oluyoruz ulannn…!!!!
Aynı gece…
-
Gelin arkadaşlar bu göçüğün altında sesler var. İnleme gibi. Hadi el atalımda kurtarırız inşallah….
Elim , kolum ,bacağım hareket etmiyor.. Ölmeden beni kim gömdü buraya… Acıyor mu bir yerlerim.. Sanırım evet… Ağzımdaki toprağı çıkarabilsem az nefes alacam sanki ..
-Tüüüü Tüüü hah tüüü… Allah’ım yardım et… Bu yaşına kadar etmediğin duaların tekmilini say bakalım şimdi. İnliyorum ben be… Ben evet … Yok yok ben değilim… Kim var orada ? İnleyen kim.. ?
Ciğerlerim, boğazım hep çamur… Elim evet bu benim elim sanki.. Evet evet … Oynatıyorum.. Ama yüzüme getiremiyorum nedense.. Neredeyim ki ben …? En son … ?Hiçbir şey hatırlamıyorum kii .. Offff ..
-Ya öldüysem de biri desin ki evet… Bak yine inleme… Kimsin ? … Bağıramıyorum ki … !
Ne kadar zamandır buradayım acaba ? Anlamaya başlıyorum .Depremdi bu.. Ben göçükteyim. Bu betonlar o yüzden .. Sanırım burada öleceğim… Ağlamanın en ayıp olmadığı andayım.. Ama gücüm yok.. Boğazım acıyor.. Kolumu ,bacaklarımı hissetmiyorum… Tek elim… İyi ki elim ..Hiç olmazsa elim..
Karanlık … !!!
-Arkadaşlar inleme sesi burada ..Biraz sessizlik …
Herkes nefesini tutmuş bir halde .. Çıt yok..
-Hey orada kimse var mı ? Sesimi duyan varsa ses versin. Sesin çıkmıyorsa vur bir şeye. Vur hadi duyalım seni..
Bana diyorlar sanki.. Işık bu .. Birileri var..
-Ben buradayım.. ben… öhhö öhööö … Hahh tühh … Kan mı bu .. Tükürük kanlı.. (ağlıyorum çokça) .Ağladıkça boğazım acıyor.. Elim boştaydı evet.. Taş gibi bir şey.. Hah buldum sanırım olur bu.. Nedir ki bu .. ? Göremiyorum.. Terlik mi.. ? Ne bilmiyorum… ? Sert bir şey ?
-Hah arkadaşlar vuruyor..
Sevindi ekip .. Gülüşmeler …
-Tamam seni duyduk .Dayan kurtaracağız seni .. Dayan lütfen … !
Bana diyorlar.. Dayan ..!! Dayan kızım hadi … Ben ölmeyeceğim ..Daha değil.. Henüz değil.. ( Yine bir ağlama krizi ) ..
Kan ..Balgam.. Köpük köpük … Bana ne oldu ki ? Bu kan niye köpürüyor .. ? Uykum var ..Göğsüm de bir acı .. Offf ..Çok acıyor artık..
-Hey..! Vurmaya devam et.. Gücünü topla ses ver. Vur hadi.. Sakın uyuma .. Uyanık kal..
Kurtarma çalışmaları devam ederken göçükten kol ,bacak ,ceset parçaları.. Herkes çok üzgün. Küçük bir kız ayakkabısı.. Oyuncak bir bebek şimdi.. Bu küçük kız nerede ..? Ekip viran durumda.. Beş kişi bu sesin başındalar.. Bazıları diğer göçüklerin..
Hakan başını kaldırdı bir an. Bomba düşmüş sanki.. Tek bir sağlam bina yok.. Her yer enkaz.. Gözünden birkaç damla yaş geldi.. Burası cehennem .. Kıyamet bu değilse nedir. ? Hakan gözlüklerini düzeltti.. Kirli sakalını hafiften sıvazlayıp kaşıdı. Ağlamak istemiyordu.
Saatler geçmişti. Göçüğün altındaki kişiye ulaşmak an meselesiydi.’’ Lütfen Tanrım yaşasın ‘’ dedi sessizce. Yeniden eğildi göçüğe
-Hey .! Beni duyuyorsan vur bir şeye.
Ses geldi …. Gülümsedi Hakan..
- Uyuma diye sana bir hikaye anlatacağım .Her sorduğumda vuracaksın .Yoksa devam etmem. Anlaştık mı ? Vur hadi..
Ses yine geldi.. Bir yandan canlarını dişlerine takıp ağır betonları kırıyor bir yandan aşağıdakini uyanık tutmak istiyorlardı. Kesif yanık kokusu ve diğer kötü kokular her yeri sarmıştı.. Duman ve toz çok rahatsız ediciydi. Ancak kimsenin durmaya ve pes etmeye niyeti yoktu.
-Dinle şimdi beni .Adım Hakan . Çıktığında burada olacağım .. Sana anlatacağım öyküye dikkat et. Uyanık kal.
Bana öykü anlatacakmış ..Kurtar oğlum beni buradan.. Başlayacağım öyküne de sana da ..
Ben burada ölüyorum ..Adam öykü diyor arkadaş.. Ol çıktığımda orada.. Kızmıyorum tamam hadi anlat bari .. Yine öksürüyorum ben … Bu kan işi hiç iyi değil.. Keşke annemi son kez görebilseydim.. Keşke onlarla bende Bodruma gitseydim..
-Başlıyoruz dinliyorsan vur hadi..
Ses geldi..
-Benim eskiden bir sevgilim vardı. Çok ama çok güzel bir kız. Kumral saçları , en güzel tonundan kahverengi gözleri, bembeyaz bir teni vardı. Vardı dediğime bakma .. Hala çok güzel ve alımlı ..Ama artık benim sevgilim değil..
Neyse biz onunla tatilde tanıştık . onların yazlıkları varmış . Bende koca bir yazı o tatil cennetinde geçirdim iş gereği. Harika bir yazdı. Biz onunla tuvalette tanıştık. Gülüyorsun biliyorum.. Tuvalette derken tuvalet sırası yani .. Herkes kendi sırasını bekliyordu. Kuyruk uzun .. Bardaydık .. Birayı içen tuvalete işte… Ben hemen tavladım onu.. Çok tatlı gülümser ayrıca..
Neyse o gece sabahlar olmadı.. Müthiş bir sabahtı ..Sahilde kahvaltı yaptık en son.. Hiç ayrılmak istemedik birbirimizden. Ama uyku ve yorgunluk yüzünden mecburen ayrıldık.
Hey! Ses ver bakalım..
Ses yine geldi..
-Sonra bildiğin müthiş hareketli yaz aşkı.. Ama gel gör ki ben deli gibi aşık oldum hatuna.. Matmazel derdim hep… Çok fena bir asaleti vardı. Saygı duruşuna geçersin yani önünde. Bana zaafı vardı.. O kadar ciddi, sert bir kızdı.. Yine de çaldım kalbini..
Her şey mükemmeldi. Çok iyi anlaşıyorduk. Kelime oyunları oynardık peçetelerden .. Beş kelime ver şiir yap gibi bir şey. En sonuncuyu unutmuyorum hiç . Onun bana verdiği kelimeler;
Kahve
resim
Us
kıranta
çaçaron du. Benim yazdığım şiir ise ;
kokusu usulca usumda bir çığlıktı
bir fincan kahvenin kırk yıl bir öpüşün kırk bin yıl hatırı olduğuna inanırdım hep
eskiyen her şeyi resimlere sığdırıp
çaçaron ağızlara laf olmuşuz kime ne
kıranta ve ama yaşamak geçiyor önümüzden.
Bu şiiri hala saklıyorum peçeteye yazılı..
Bu arada ses ver hadi .. Bileyim dinlediğini…
Ses yine geldi.
-Sonra bir hiç yüzünden bıraktı beni bu güzellik. Bir kız vardı ..Beni seviyormuş .. Bilmiyordum.. Ben benim hatunu kafede beklerken ki o gün ona evlenme teklif edecektim. Yüzük falan ambiyans her şey hazırdı. Sürprizin kralı yani.. Bu beni seven kız benim hatunu köşede görünce geldi dudağıma yapıştı. Tam o anda bizim ki kafeye geldi. Bana bir tokat patlatıp ağlayarak gitti. Ne yaptıysam inandıramadım. Benim bu olay yüzünden gidip yüzük alıp evlenme teklif ettiğimi bile sandı.
Sonra ondan hep haber aldım. Arkadaşlara sürekli sordum. Onun da burada olduğunu geçen hafta öğrendim. Öğretmen olmuş sonunda. Ataması bizim memlekete çıkmış. Yeni bir şans .. Daha nerede oturduğunu bilmiyorum .Bak deprem oldu. Evini bilseydim ilk ona koşardım yalan yok. Bu depremden sağ çıkmış olmasını öyle çok istiyorum ki anlatamam..
Elini gördüm.. Sensin ..
Ekipte coşku anlatılamaz .. Artık ulaştılar .. Son hamleler.. yarım saat kadar süren çaba sonucunda enkazdan kurtarılan bir enkaz.
Biri.
-Abi bir kız bu . Hiii bacak kopmuş sanırım..
Diğeri
-Göğüs kafesine metal bir şey girmiş . Nasıl alıcaz oradan kızı.. ? Hakan bak bakalım yaşıyor mu ?
-
Hakan kızın saçlarını iterek boynuna ulaşmaya çalışıyordu. Boynundaki damardan nabzı var mı diye bakıyordu. Bu arada son gücüyle kız başını kaldırdı.
Hakan bir anda donup kaldı.. Gözleri dehşetle açılmıştı. Enkazdan çıkarmaya çalıştıkları ölmek üzere olan kız sessizce
-Hakan uyan… !! Hakan … Hadi sevgilim uyansana … kurtulduk ..
O çok sevdiği kızla evlenip balayına giderken geçirdikleri trafik kazası sonucu kendinden geçen Hakan’ı eşi uyandırmaya çalıştı.
-Bak biz iyiyiz. Sanırım sen başını çarpmışsın. Şimdi sağlık ekipleri seninle ilgileniyorlar. Sakın korkma ben yanındayım..
Deniz..
YORUMLAR
Yine ters köşe oldum diyerek başlayayım sözlerime.
Valla harika bir stil yakaladın sevgili Deniz. Anladığım kadarıyla sıradan öyküler sana göre değil. Sıradışı yazmayı daha çok seviyorsun ve ne yalan söyleyeyim tam hakkını da veriyorsun.
Mesela depremi anlattığın bölümle3rde kendimi depremin tam ortasında hissettim. Hakan'ın kızla tanışmasında ise Bodrum'daydım sanki. Hakan'ın kurtardığı kızın sevgili olduğu kız olduğunu tahmin etmek yazının akışından çok da sürpriz değil gibi görünürken bir baktım asıl yardıma muhtaç olan Hakan.
Kısacası harika bir öykü olmuş.
Güne gelememesine üzüldüm doğrusu.
Selam ve sevgilerimle.
Den(iz)
Sıradan yaşıyoruz..Yazarken sıradışı olmak beni mutlu ediyor hocam.. Yinede gözünüze batan ne varsa söyleyin lütfen .Düzeltmeye çalışacağım hep yazarken...
Sevgilerimle...
Güzel öykü. Öykü içinde öykü. Sonu ise tam sizin tarzınız olmuş: Şaşırmalık.
Tebrikler.
Den(iz)
deprem başlı başına bir yıkımdır toza karışık herşey.
aslında burada hem kurtarma ekibinden birinin hemde enkazın içimdeki insanın durumunu görüyoruz.
iyimi verilmiş konu okuyana geçiyor mu evet geciyor
saygılarımla
Den(iz)
Sevgilerimle...
Merhaba....
Zevkle okudum yazınızı tabi ki hayal de ederek ama sonuçta yazı böyle olmalı,insana bir "davet" olup,onu yolculuğa çıkarmalı...
Güzeldi...
Den(iz)
Sevgilerimle..
Den(iz)
Sevgilerimle..
Den(iz)
Sevgilerimle..
Batan güneşin devinimi… ‘’aşk ve felaket’’ tıpkı ‘’savaş ve barış’ın efendisi… Yere yığılıyorum, bedenimin içinde yırtılan ruhumu çekiyorum. Karanlık güneşe benzer burada ve yanan aslında su gibi yüreğim. İçim gökyüzü gibi, her taşın üstüne düşen yağmur damlaları ve her taşın altında kalan bedenimdir aslında …
İnsanlardan uzak ve sessiz çığlıkların ateşi, bu ne duman, bu ne merhamet şimdi… Aşk ve felaketteyim, yanan aslında ruhumun kendisi …
Ve yeryüzü cellatların istilasında şimdi… Üç/beş hikaye, üç/beş şiir ve hepsinde ‘’aşk ve felaket’’ cümle cümle beni anlatıyordu şimdi.
Susun/sessizlik şimdi
Bu ne bir hikaye, ne de bir şiir şimdi, içinde ben yoksam ölüdür aşk ve felaket şimdi
tebrikler
Den(iz)
Sevgilerimle..
Den(iz)
Çok çok mersi...
Sevgilerimle...
Hüseyin Çolak
Senin gibi zeki bir kadına, yazının son cümlesini hatırlatmama gerek olmamalıydı.. Ama, şakacılığına saydım bile.. :)))
Teşekkür bizden, bu arada..