Fikr-i Hür
Hepinizi çok seviyorum.
Ölesiye seviyorum hatta. Her biriniz tanrının benim tahmin bile edemeyeceğim kadar güzel yaratışını taşıyorsunuz omuzlarınızda.
Her birinizin tüm hikâyesini sıkılmadan dinleyebilirim.
Ölüm anımda biriniz bana hikâyesini anlatsın hatta.
En çok sevdiğim sanatçının tınısını dinlemek ve onu kıskanmak istiyorum sadece. Biriniz hikâyesini anlatırken öbürünüz alnımın orta yerinden vursun beni, ola ki onu dinleyemediğim bir anda ölmeyeyim diye.
Tanrıyı dinleyerek ölmek istiyorum bu gece.
Hayır, sakın insanı tanrı gibi gördüğümü sanmayın. Onun birer yorumusunuz yalnızca.
Kim bilir o ne kadar güzeldir.
İçinizden birisi çıksa ve beni dinlemek istese ölmeden önce, anlatamam. Sizleri çok seviyorum fakat beni yargılamadan dinleyebilir misiniz? Kulak verebilir misiniz bana. İkinci şansı hak eder miyim ya da?
Boş verin, bana bakmayın siz, şimdi bir hikâye anlatın. Kendi hikâyenizi, ana rahminden çıkarken sevinç çığlıklarınızı hatırlatın.
Binlerce yıldır yaşamış olan herkesin hikâyesinden bir parça anlatın.
Siz bana bir hikâye anlatın, ben de sizi dinleyeyim.
Aslında bence hepimizin sorunu da bu, değil mi? Kimse kimseyi dinlemez.
Ben hepinizi dinlemeye hazırım.
Haydi, şimdi sahne sizin ve beni yargılamadan dinleyebileceğiniz zaman sıranın en sonuna koyun. En sonuna koyun ki yalnızca benim hikâyemi merak edenler kalsın. Onları dinleyeyim diye beni dinleyenler değil.
İstemezseniz de biriniz arada tetiği çeksin. Tek dileğim o kutsal ezgi mırıldanırken kulaklarımda anlımdan vurun.
Kalbimden vurursanız belki bir anda ölmeyebilirim, belki bir parça anı anlatmak isteyerek yarım kalır ölümüm.
Beni en günahsızınız değil, dünyaya en bulanmışınız öldürsün. O öldürsün ki acımadan gözünü kırpmadan hatta bir can almanın hazzıyla asılsın tetiğe.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.