- 740 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yarım kalan hikaye
Gözlerini açmak istedi fakat başarılı olamadı. Sanki göz kapakları tonlarca ağırlıktaydı. Elini hareket ettirmek istedi onu da yapamadı. Anlamaya çalışıyordu, neredeydi gözlerini neden açamıyordu. Fakat hiçbir şeye anlam yükleyemiyordu. Kafasının içi bomboştu. Sonra uykuya yenik düştü.
Ne kadar zaman geçti bilemedi. Derinden gelen bir ses duydu, ona sesleniyordu. ‘’Deniz uyan ‘’ diyordu. Gözlerini açmak istedi yine başaramadı. Uyuyor muydu uyanık mıydı sorguladı, yok uykuda değildi. Güçlükle olsa da’’ benim’’ dedi ben...
Evet, ama burası neresi ve neden buradaydı. O kadar çok sorusu vardı ki, birileri cevap vermeliydi. ‘Merak etme, her şey yoluna girecek’ ’dedi bir ses. Peki, yolunda olmayan ne vardı ki. Birden panikle bebeğim dedi ve elini zorlukla hareket ettirdi, karnına götürdü. Dokundu, hissedemedi. Kocaman karnı olmalıydı oysa şimdi ... Bebeği yerinde değildi. Panik içinde zorlukla çıkan sesiyle ‘’ bebeğim’’ dedi. ‘’nerede’’. ‘’Sakin ol merak etme her şey yoluna girecek ‘’dedi yine bir ses. Kendini hiç bu kadar çaresiz ve yalnız hissetmemişti. Duymak istediği tek şey sadece bebeğinin iyi olduğunun söylenmesiydi. Ancak o zaman her şey yolunda olabilirdi. Dokuzuncu ayına girmişti ve bebeğini kucağına alacağı günü bekliyordu. Yolunda gitmeyen bir şey olduğunu seziyordu ama kötü bir şey duymak istemiyordu. Olmamalıydı.
Yüzünün büyük bir kısmı bandajlıydı ve göz kapakları da şişti. Bu nedenle gözlerini de açamıyordu. Eşi de ziyaretine gelmemişti. Onunda yaralı olduğunu söylüyorlardı.’’ Bir trafik kazası geçirmişiz. Eşimde bebeğimde iyiymiş, merak etmemeliymişim’’ dedi, kendi kendine mırıldanarak.
Odasına tüm gün giren çıkan birileri vardı. Bir hastanedeydi ve tüm bunların nasıl olduğunu düşündü durdu. . Acı bir fren sesiydi son hatırladığı şey. Bebek için alış verişe çıkmışlardı eşiyle. Fakat gerisi yoktu.
Hastaneye geleli üç gün olmuştu ve kaygıları gittikçe artıyordu. Gözündeki şişlikler azaldığından olsa gerek, artık cisimleri seçebiliyordu. Ayağa kalkmak eşini ve bebeğini görmek istiyordu. O zaman ancak içi rahatlayacaktı. Artık her şeyin yolunda olduğunun söylenmesine katlanamıyordu. Hayır, yolunda olmayan bir şeyler vardı ve ona söylemiyorlardı.
Birden içinden avazı çıktığı kadar bağırmak istedi öyle de yaptı. İçinde bastırdığı tüm çığlıkları özgür bıraktı. Haykırdı .... Odaya giren sağlık görevlileri sakinleştirmeye çalıştı onu.
Sağlık durumu elvermediğinden gerçeği söylemeyi geciktirmişlerdi. Ama zamanı gelmişti işte, söylediler sonunda... Trafik kazası sonrası eşi kaza yerinde hayatını kaybetmişti. Kendisini ise son bir umutla ameliyata almışlar ama bebeğini kurtaramamışlardı. Yüzünde derin kesiler vardı ve muhtemelen o izleri hayatı boyunca taşıyacaktı.
Hem eşi hem de bebeği elinden alınmıştı. Haksızlıktı bu. Onlarsız bir hayat yaşanır mıydı tek başına. Nasıl bir cezaydı bu. Suçlu kimdi bilemedi önce, sonra kendisini suçladı. ’’ Neden’’ dedi. Bir günahı olmalıydı. Cezalandırılmış mıydı yoksa... Sorularına cevap bulamadı.
Haykırışları zamanla dindi. Gözlerinde yaş kalmadığı halde ağlayabiliyordu insan. Sessizliğe büründü. Kimseyle konuşmadı. Konuşulacak bir şey kalmamıştı.
Hastaneden taburcu oldu. Aynaya her baktığında yaşadığı gerçekleri tüm çıplaklığıyla kendisine haykıracak izleriyle birlikte, evine geldi.
Yarım kalan bir hikâyelerden biriydi bu. Hiç tamamlanamayacaktı.
Perde inmemişti, ama oyuncular oyun bitmeden sahneden çekilmişti...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.