- 871 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GERİLİM- DEHŞET- VAHŞET –HÜZÜN- AŞK VE KOMEDİ. 4. BÖLÜM.
Komiser yardımcısı Sezai’nin ‘’Kim öldürecek. Elbette sen’’ Diye gürlemesi üzerine çenemdeki top sakalı sıvazlayarak…
TALAT- Ne top sakalı hocam. Taktın top sakala yahu. Bak bakalım benim top sakalım var mı?
SAMİ BİBEROĞULLARI- Eeeee yeter ama. Kendi uydurduğum kahraman bile bana posta koyarsa ben bu öyküyü nasıl yazarım?
TALAT- Tamam da hocam biraz daha gerçekçi ol. Fazla sallıyorsun.
SAMİ BİBEROĞULLARI- Tamam lan tamam. Bi sen eksik kalmıştın zaten eleştirmeyen. Tamam. Anladık.
Evet. Sakalımı makalımı sıvazlamadan öylece angut angut cevap verdim
TALAT- Angut sana benzer. Yazacaksan adam gibi yaz şunu.
SAMİ BİBEROĞULLARI- Bana bak Talat. Yıkarım cinayeti üstüne, feleğin şaşar. Efendi ol. Karışma benim işime.
Evettt. Sami böyle deyince mecburen susmak zorunda kaldım. Herif düpedüz manyak. Klavye başına geçince daha bir manyaklaşıyor. Ne b.k yiyeceği beli olmaz bunun.
-Komiserim benim Şayeste’yi öldürmem için hiç bir sebep yok. Boşanmak için mahkemeye giderken aynı arabada birbirimize bel altı fıkralar anlatıp kahkahalarla gülerek gittik. Beş dakika sonra boşanıp iki dul olarak mahkemeden çıktıktan sonra da bir pastaneye gidip dondurma yedik. Yani biz medeni insanlarız. Onu niçin öldüreyim ki?
-Yeme bizi Talat Efendi. Madem öyle daha sonra Şayeste hanım devamlı senin arkandan niçin beddua etti? Niçin her gün ‘’Allah belanı versin Talat, Allah seni kahretsin. Sürüm sürüm sürün. Geber inşallah’’ dedi.
-Allah Allah. Öyle mi demiş? Bunu siz nereden biliyorsunuz? Yoksa yine gizli kamera mı?
-Yok bu sefer gizli kamera değil. Kod adı Lacivetiğnedenlik olan ajanımız bizzat gözleriyle görmüş ve kulaklarıyla şahit olmuş. Hatta ‘’ Ulan karı yeter. Bir adamın arkasından bu kadar beddua edilmez’’ Diyerek ve de o anda çok acıkmış olduğundan Şayeste hanımı yemeye bile kalkmış da son anda masa üzerinde duran kedi mamasını görüp. ‘’ Durduk yerde katil olacağım yahu’’ deyip açlığını kedi maması ile gidermiş.
Aynanın arkasında başsavcı İlhan Kemal öylesine bir bağırdı ki sesi bize kadar geldi.
-Yahu kardeşim ne yapıyorsun sen? Bu nasıl sorgu? Adama niçin anlatıyorsun gizli ajanı?
Seza’nin kel kafasının tası attı gariii.
-O aynanın arkasında siz ve başkomiserim Sipahi olmasa ben nasıl sorgulayacağımı bilirim de , siz o aynanın arkasında olunca insanda akıl mı kalıyor?
Başsavcı İlhan Kemal ‘’ o la la’’ dedikten sonra devam etti.
-Haklısınız aslında azizim. Biz Sipahi Hanımla bir neskafe içelim olmazsa. Siz de işinize rahat rahat devam ediniz.
Ben daha ‘’ Hooop ne oluyor yahu. Var mı ulan delikanlılığın kitabında bir vatandaşın manitasına asılmak? Hem beni bu dehşet tablosu vatandaşla yalnız bırakmayın’’ demeden herif Sipahi ile beraber aynanın arkasından toz oldu. Onların aynanın arkasından çekildiğini anlayan Sezai birdenbire adeta evrim geçirip acayip bir yaratığa dönüştü.
-Eeee Talat Efendi kaldık baş başa.
Allah’ım ya Rabbim. Morgda o paramparça cesetlerin başında oldukça sakin olan ben şimdi korkudan resmen titremeye başlamıştım. Her an altıma edebilirdim ki sanırım mısır koçanı işte burada devreye giriyordu.
Sezai şekilden şekle giriyor gah Frankeştayn, gah Dr. Jeyjkıl, gah manyak Cafer’e dönüşüyordu ki bu sonuncuyu siz tanımazsınız. Ama eline mısır koçanını aldığı anda tam olarak Kazıklı Voyvoda Vlad olmuştu ki onu da Drakula olarak bilirsiniz.
-Şimdi öt bakalım. Şayeste hanımı arkandan beddua ettiği, bu yüzden de başın bitten, g.tün itten bir türlü kurtulamadığı için mi öldürdün ?
Başımın bitten kurtulamadığı kısmı doğruydu da öteki önermeyi nereden çıkarmıştı? Ne alakaydı yani?
-Komiserim. Bakın korkutuyorsunuz beni. O mısır koçanını elinizden bıraksanız da sakin sakin konuşsak ha? Ne dersiniz?
Sezai gaddar bir kahkaha attıktan sonra devam etti.
-Akıllı adamsın. Başına nelerin geleceğini anladın. Şimdi anlat bakalım Şayeste hanımı neden ve nasıl öldürdün?
Resmen ikilem içinde kalmıştım. ‘’Tamam lan ben öldürdüm’’ desem ömür boyu hapis yatacaktım. ‘’Ben öldürmedim’’ Diye ısrar etsem??? Lanet olsun. O mısır koçanını ben getirmiştim oraya değil mi? Acilen bir çare bulmalıydım.
-Bakın komiserim ben aslında size asıl katilin kim olduğunu söyleyebilirim.
Sezai’nin gözleri hayretle açıldı ve gelip tam karşımdaki sandalyeye oturdu.
-Kim? Çabuk söyle.
-Komiserim kesin uşak öldürmüştür.
Sezai bu sefer her nedense babacan bir tavır takındı. Hatta elindeki mısır koçanını bile bıraktı.
-Aslında ilk anda ben de senin gibi uşaktan şüphelendim. ‘’Kesin uşak yapmıştır’’ Diye düşündüm. Hatta diyebilirim ki tüm deliller uşağı işaret ediyordu. Ama ne yazık ki ne Şeyeste hanımın ne de senin bir uşağın yok. Ulan yiyecek ekmeği zor buluyorsunuz Allah’ın açları. Ne uşağı?
-Aslında mantıklı. Evet bizim hiçbir zaman bir uşağımız olmadı. Bu durumda.???
-Bu durumda yine mısır koçanına iş düşüyor.
-Ya komiserim bi sakin ol. Sakin kafa düşününce mutlaka bulacağız katili.
-Valla bir an önce bulalım yoksa açlıktan geberecem. Bu olay yüzünden sabahtan beri ağzıma bir lokma yiyecek koymadım.
-Bak bu olmadı komiserim. Ne demişler…Atalarımızın açlık üzerine ne dediklerini söyleyip seni daha fazla kızdırmanın alemi yok. Demem o ki dışarıdan lahmacun filan sipariş etsek? Ben de acıktım doğrusu.
Yok..Sezai aslında bayağı da makul bir adammış. ‘’ Valla haklısın abi’’ Dedikten sonra cep telefonundan bir numarayı arayıp siparişi verdi.
-Alooo. Emir Kebap mı? Acil olarak bizim sorgu odasına iki adet bir buçuk acılı Adana…
Sonra bana döndü.
-Lahmacun kesmezdi...Seninki de acılı değil mi?
Kafamla ‘’Evet ‘’ işareti yaptım.
Sezai tekrar sordu.
-Künefe?
Yok.O kadar da uzun boylu değil. Hem bu acılı ve acıklı ortamda tatlı olmazdı.
-Teşekkür ederim komiserim. Ben almayayım.
Sezai kendine bir de künefe söyledikten sonra bana döndü.
-İşin doğrusu bu meslekte saçlarını bembeyazlatmış biri olarak aslında şöyle senin suratına baktığım anda anladım ki sende bu cinayeti işleyecek g.t yok. Haydi olduğunu kabul edelim, bir bedeni böyle parça parça edecek g.t yok. Ama öte taraftan senden başka katil zanlısı da aklıma gelmiyor.
Ortada bembeyaz ya da herhangi bir renk saç göremesem de artık bu konunun üzerinde durmanın zamanı değildi. Samimiyeti ilerlettiğimiz için daha serbest konuşabiliyordum.
-Bak Sezaiciğim. Aslında bence katil oldukça aleni bir şekilde gözlerimizin önünde duruyor. Ama biz bunu gördüğümüz halde yüksek sesle dillendiremiyoruz.
Sezai’nin gözleri kocaman kocaman açıldı.
-Yoksa…Yoksa sen de mi aynı şeyi düşünüyorsun?
Seza’nin ne düşündüğünü nereden bilebilirdim ki. Ama benim ne düşündüğümü söylersem sanırım onun ne düşündüğünü de anlayacaktım. Bu durumda ne düşündüğümü açıkça söylemenin tam sırasıydı.
-Sezai’ciğim. Bence katil başsavcı İlhan Kemal.
Sezai durdu ve dikkatli bir şekilde yüzüme baktı. Sonra hayret içerisinde sordu.
-Bu sonuca nereden vardın?
-Ya, adamın profil resmine baksana?
-Ne var profil resminde?
-Ne olacak. Antik Yunan tanrılarından birinin heykeli var. Ama dikkat edersen heykelin kolları, bacakları, hatta gövdesinin bir kısmı yok. Yani herifte çok bariz bir şekilde insanları parçalamak gibi sapık bir eğilim var.
İşte biz bu konuyu konuşurken acılı Adanalarımız ve Sezai’nin künefesi de gelmişti. Hazır Sezai’yı kıvama sokmuşken bir künefe de kendime söylemediğim için pişman olmuştum .
Sezai pide içine sıkıştırdığı acılı Adanayı midesine indirirken cevap verdi.
-Çok haklısın birader. İşin doğrusu adamdan ben de gıcık kaptım. Neymiş ‘’baş savcı’’ bitişik yazılırmış, yok efendim ‘’buda’’ değil ‘’bu da’’ imiş. Herif resmen potansiyel bir cani.
-Bu durumda bence senin İlhan Kemal üzerinde yoğunlaşman gerekiyor.
-Ya abi tamam da herif koskoca başsavcı. Ayrıca böyle bir cinayeti işlemesi için bir sebep olmalı.
-Ah Sezai ahhh. Sen bilmezsin bu anti sosyalleri. Onlar sırf tipini beğenmedikleri için bile rahatlıkla insan öldürebilirler. Öldürmekle kalmaz parçalara da ayırabilirler.
Sezai, ağzına attığı künefeden sızan şerbeti elinin tersiyle sildikten sonra cevap verdi.
-Allah kesene bereket versin abi. Ölmüşlerinin ruhuna değsin.
Ulaaaa. Herif resmen hesabı bana kakaladı ya. O değil de bari kendime de künefe söyleseydim. Herifin karşısında boşu boşuna yutkundum durdum da aklına gelip ‘’Abi bir çatal da sen al’’ demedi.
Tam künefe bitmiş, masayı toparlarken İlhan Kemal hışımla girdi sorgu odasına.
-Oh my God. Ne oluyor burada? Bu ne rezalet?
Sezai artık protokolü bir tarafa atmıştı.
-Sen demedin mi ‘’Zanlıya fiziksel şiddet uygulamayın’’ diye. Oturmuş acılı Adana yiyoruz. Ne olmuş?
İlhan Kemal daha da öfkelendi.
-Senin görevin katil zanlısı biriyle oturup karşılıklı yemek zıkkımlanmak değildir. Adamın sorgusunu yapıp suçlu olup olmadığını ortaya çıkarmaktır.
Başsavcı İlhan Kemal’in bu sözleri kalbimi fena şekilde kırdı. Sitem dolu bir ifade ile itiraz ettim.
-Sayın savcım. Siz bana adam diyemezsiniz.
Sezai de lafa girdi.
-Biz katil işini hallettik merak etme.
Başsavcı İlhan Kemal ben sanki başçavuşun beygiri misali zortlamışım gibi bana hiç aldırmadan direkt Sezai’ye yöneldi.
-Hallettiniz mi? Eeee kimmiş katil?
Sezai o meşhur kahkahasını patlatarak cevap verdi.
-Kim olacak. Tabii ki sen.
Başsavcı İlhan Kemal öfkeden kıpkırmızı olarak parladı.
-Ulan bana bakın. O Sami denen sapık bunak yazarken tıkandı, makul ve mantıklı bir katil adayı ve cinayet sebebi uyduramadı diye cinayeti benim üzerime yıkmaya çalışmayın valla ikinizi de süründürürüm.
E artık çok olmuştu bu İlhan Kemal. Ben de ayağa kalktım.
-Savcıysan savcısın arkadaşım…
İlhan Kemal öfkeyle üzerime yürüdü.
-Savcı değil, başsavcı.
-Her ne haltsa. Sen asıl Sipaciğimi ne yaptın? Onun hesabını ver. Kadını neskafe içmek için götürdün ama geri getirmedin? O nerede? Yoksa onu da mı? Aman Allah’ım. Kılına zarar verdiysen yaşatmam seni. Sipahiciğim için yakarım bu dünyayı.
Dediğim anda başkomiser Sipahi de kapıdan kafasını uzattı.
Çok şükür sapsağlamdı ama gözlerinde bir süzülme hissediyordum. Gözlerini daha da kısarak bağırdı.
-Ben nereden senin Sipahiciğin oluyorum manyak herif?
İşte o an tam olarak karşımda Şayeste duruyordu sanki. Gözlerimden Kızılırmak Nehri gibi boşaldı göz yaşları. Hüzün resmen tavan yapmıştı
*******
-Boşandık artık Talat…Bunu senin o eşek kafana daha nasıl sokayım. Bırak artık beni.
Git kendi hayatını yaşa. Kendine başka sevebileceğin kadınlar bul.
-Ama Şayesteciğim.
-Ben nereden senin Şayesteciğin oluyorum manyak herif.
------------------------------------------------
Bu günlük yeter herhalde…
YORUMLAR
İlhan Kemal'i başsavcı yapmak zorunda mıydın hocam yahu! Benim eskiden beri başsavcı fobim var. Bir zamanlar işgüzar bir başsavcı, evde geçirdiği bir kaza yüzünden çocuğumun elimden alınması için çok uğraşmıştı. Bu duruma karşı çıktığım ve alıştığı üzere onu pohpohlayıcı hareketler yapmadığım için başsavcıyla papaz olmuştuk. Neyse ki sürüldü de gazabından kurtulduk. Sen de gittin sitenin en kıymetli kalemlerinden birini başsavcı yaptın. Müfettiş falan olsaydı hiç değilse. Bir de resmine vahşet yazmışsın :)
Vakit buldukça okuyorum seriyi. Yalan yok makalelerin için özel vakit ayırıyorum.
Her ne ise, Şayesteler olmaz diyorum ben.
Selamlar.
Not: (Sezai ile Talat'a) ‘’baş savcı’’ kelimelerde bile bütünlük isteyen bir adamın tarzı parçalamak değildir gibime geliyor. Size dedektif lazım.
Aynur Engindeniz tarafından 11/1/2016 10:48:03 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Aslında oldukça ciddi, ağırbaşlı bir gerilim hikayesi yazmak amacıyla oturmuştum klavye başına, olay nerelere geldi vardı ))
Şu an öyle bir noktadayız ki hiç alakası yokken katil siz bile olabilirsiniz. Tam çığırından çıktı olay çünkü. )))))
Başsavcı ile olan konuya üzüldüm doğrusu ama geçmiş gitmiş çok şükür.
Makalelerime gösterdiğiniz ilgi için de ayrıca teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Ortalık iyice kızıştı!!!
Başsavcı bizi siteden de kovacak.
Ayrıca Komiser Sezai lahmacun arası döneri çok sever. Bursa kebapçısı yokmuydu oralarda??? Yanında bir de şıra olunca oooofff of! Tadından doyulmaz! Ama Bu Tuluat beyi(Pardon Talat) İnegöl köfteye bir götürse var ya bülbül gibi şakıyacak herhalde? İnegöl köftenin yanında da Şıra ve Sütlü kadayıfı görünce bildiği bütün duaları da eder! Şayeste nin cinayetini de çözer Başkomiser Sipahiyi de ağzı sulansa da uçkursuz halleder.
Devamını bekleyelim mecburen.
Yürek sesin daim olsun ağabey.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Hesabı bana kakalamak şartıyla lahmacun arası döner, şalgam suyu, hepsi olur elbette)))))))))))
Bu arada İstanbul'a kadar gelip de buluşma için bir şeyler ayarlamaman dikkatimden kaçmadı. O bakımdan her an katil sen olabilirsin)))))
Selam ve sevgilerimle.