- 382 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Keşke daha çok sevip daha çok acılansaydım...3
Sadece özlem düştü düşe...
Sevgilerimle..
Gecenin sonu ve ben sahil beldesindeki bir dinlence odasında denize bakan penceremde gecenin bitişini, martı seslerinin artmasını, tuz ve kum kokusu doluşan odamın derinindeki düşüncelerimle yalpalıyorum bir geçmişin köprüsünden ki görüntü düşüncemle bir de tuzlu suyun karaya vuruşundaki yüzümde beliren nemlerle sadece tek düşe kilitlendim…
Beklemek sabrederek beklemek ve özlem vuslat kavuşma anında akacak gözlerimdeki yaşlarla sadece tüylerimin diken diken oluşu ile sen adı ile ve sen düşüncesi ile irkilmek istiyorum…
Geceye veda etmek istemiyordum sanki avuçlarımdan düşecek kıyının neminde kaybolacak, tuzlu suyun ıslaklığı ile dudaklarını sıkıştıracak sanki beni düşler gibi dalıp gidecek gözlerinin koyuluğunda kaybolacağım bir gece önceki avuçlarımda olan saçlarının kokusu ile içimdeki ürpertileri bastırıp, dudağımdan akacak tek cümle ile ben de seni eskisinden çok fazla özledim bu sefer çok darlıkla sana haykırmak
ve bedeninden yansıyacak özlemi yakalamak isteyerek ben de sevdim ve özledim demek istedim sana…
Bir gece önceki odamda var oluşunun dağıttığı düşlerimle sana gökyüzünden akar kayar bir ışık yakalamak gibi çocuksu bir istekle yıldız kaymasının ışığında gülümsemek isterdim…
Kirpiklerimin birbirine titreyerek çarpması anlarının arasından sana bakmak yosun kokuları arasından haykırmak, avuçlarımdaki ışık böceklerinin parıldayan aklıklarının arasından sana Küçük Ayı yıldız gurubunun dördüncü yıldızına bakarak, senin gözlerinle orada buluşmayı hayâl etmek acaba çok mu uçuk düş olurdu…
Neden bu kadar hayâl düşünde dolandım ve zoru seçtim seni özledim demek için…
Zoru severdin sen, yıllarımı sana eklemişken vuslatın düşlerinde uyumak, düşündüğün rüya karelerinde senle buluşmak acaba ne kadar zordu sorusu ile hükmedemediğim bedenim yorgunluğu içinde ellerinde ellerimin, hatta avuçlarımın içinde olacak parmaklarını düşlemek çok mu düşlerin zorlanması demekti, belki de daha zordu…
Düş bu ya, tuz ve kum kokuları arasında sen olmalısın meselâ, bedenin hürce dalgalarla boğuşmalı, rüzgâr seni ötelere attıkça dalgalar arasından ben kulaç atmalıyım sana doğru, senden sarkan deniz köpüğü gözlerime doluşmalı ve ben o bulutlanmaların arasından fulü bakışlarla seni tutmaya, boğazımı yakan tuz kokusunu sindirmeye çalıştıkça sen tutunmalısın bedenime ve haykırmalısın, uzat ellerini avuçlarını, dudaklarından bir sözcük aksın beni özlediğini söylemelisin demeli ve eklemeli yıllarımı seni beklemeye dahil ettim, bedenimi eskittim, aynaya bakıyorum da her tel saçım seni bekleyişlerde aklaştı, adın hafızama kazınmış senden duyacağım tek kelime eskimiş yüreğimin yaması olacak, sönükleşmeye çalışan gözbebeklerimin parıltılarındaki resmin sana dair olduğunu, sesimdeki titreyişlerimin sen bekleyişlerimde adın gibi dilime yapıştığını sana anlatmanın ne kadar güzel olacağını hep tekrarladım kendime…
Sen sevgili sen düşlerimin yalnızlığımdaki özlem veya vuslat olması ömrüme eklendi…
Ömrüm yıllara meydan okuyarak bu özleme yapıştı. Daha hırslı, daha sert tepkili ve daha öz verili isteklere ulaştıkça, kafese girmiş bir yüreğin çırpınışlarına dönüştü artık baş edilemez isteklerle…
Sen düşlerindeki ulvilik, sen düşüncelerimdeki açlık, senle başlayan nefes almalarımdaki serinlik, bu günlere bu gecelerin dalga sesi ile tuz nemine karıştıkça daha daha artıyor bu özlemin vuslat bekleyişi…
Seni sevmenin tufanındaymış gibi hissettikçe kendimi, daha daha uzadı sevmenin yüksekliği, her şey yarınlara zımbalanmıştı sanki her şeyin önünde sen var oldukça, nefes almalarımdaki kararsız ritimler ömrümü sana adanmışlığımı çıkarıyordu ortaya…
Yaşamımın dününün sen yokluğunu ömrümden saymaz iken, bundan sonrası yaşam nefeslerindeki ritim heyecanlandırıyordu beni…
Günüme güneş düşmek üzere ve sen o güneş ışıklarını altında bedeninin terlemesini bana uzattıkça kör düğüşü bir zaman anlamını kaybetmiş gibi gözlerimi ovuştururken adını haykırmak belki de esen tan şafağı rüzgârına daha başka bir anlam veriyordu…
Ölgün rüzgârın yüzüme bıraktığı o ıslak yosun kokusunun arasındaki sen kokusunun düşleri ruhuma ayrı bir dinginlik veriyordu…
Su tuz ve kum, bir arada söyleme düştüğünde deniz kıyılığında nem ve yosun kokuları düşüyordu yüreğimin akıttığı kanımı sıvılaştırarak…
Seni derinden kalmış gizemli bir bakışın hasretine ekleyerek sevdim ve sen bunu hep hissettin bu da benim inanmak istediğim bir sorunun cevabı olmalı derken, yaşam çok dar zamanları yaşatırken bize, sadece kendimizi, bir birimize eklerken iç huzurunu yakaladık sanırım…
Elbette yanılgı mümkündü ama sevmenin gizemini de düşlemek, yaşamak kadar önemliydi düşüncelerimde…
Yazının başlığı senin yazdığın kelimenin kopyasıdır… Bir hatıra olacak ki benimle ömrü olsun…
İki noktalı yürek titreten tek kelime…
Sen sevgili,
Adın kazındı yüreğime, senden önce başlayan bu sızılar, senden sonra yaşamıma da dahil oldu, hoş kal, dualarımda kal, ruhumun özleminde hep kal…
Sevgilerimle..
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.