- 458 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
-BİR BAYRAM COŞKUSUNU DUYARKEN-
*DURDUKÇA DÜNYA YÜREĞİMDESİN*
28 Ekim1923
bir güz akşamı
şimal rüzgârına gebedir yurdumun dağı taşı
tüm bir cihan yad eder de o dem bu dem
şer odaklarının sonu olmaz mı hüsran?
emsal alır da bütün bir nevi beşer
kabuk bağlamış ruhlara rağmen
manasını duyurur derinden.
bir güneş batar da ufukta
güz yaprakları dökülür usulca
tan kızıllığı beklenir apaçık
göğün mavisi umut yükler yarınlara
dağın zirvesi çığ döker asırlara
buz kütleleri sırra kadem basar bir an da.
oksijen çadırına alınır bir eski dünya
marazi bir devir ki, artık komada
ışımakta gönüller
ya ya ya şa şa şa!
alaca karanlık kuşağı sona ermekte
seher vakti insanım artık pür neşe
es rüzgarınla es!
ol ki, ummana ses!
yaşar da insanoğlu bir masal akşamı
dağlar dalgalanır deniz derya coşkun
muzafferiyet için şartlar ki, olgun
dinlemez yurdum insanı tipi boran
yek vücut mücadeleye hazırdır anbean
kanat açar hür insan ümit dolu bir geleceğe
ve bir güz akşamı şimal rüzgârım sert eser
öyle ki! Ne gam kalır ne keder.
&Gönül Sesim&
Sabah, Bursa’mızın merkezinde her dem olduğu gibi Atatürk heykelinin yanı başında Cumhuriyet Bayramı törenle kutlandı. Bende bir kafenin üçüncü katından izlemekle şereflendim. Uludağ’ın çevrelediği alanla birlikte yemyeşil tepeleri izledim uzun uzun.
Öncesinde alana girebilmek oldukça zordu. Her babayiğidin harcı denemez açıkçası. Her bir yan demir parmaklıklarla kuşatılmış, mitinglerde olduğu gibi. Demir ağlarla yurdu örmüş bir neslin torunlarının demir parmaklıklara takılması kendi başına aldığımızda ne hazin bir manzaradır. Kuşkusuz son zamanların terör ve canlı bomba hadiselerini göz ardı etmemekle beraber. Hayvanların yapmayacağı kıyımı son dönemde hangi şeytanın tohumları sahneliyor acep? Siz doğada bir canlı bomba aslanın sırtlan Popülasyonunu hedef aldığını duydunuz mu?
Yine de parmaklık seddi bayram coşkusunu gölgeliyor usulca. Bir ara yaşlı bir amca elinde bayrağı olmakla beraber bar bar bağırıyor oluşan barbarca manzara karşısında. Böyle Cumhuriyet Bayramı mı olur diyerek haykırıyor. Polisler şöyle bir bakmadı değil hani. İçlerinden biri fesuphanallah demiş midir bilinmez.
Yine çok kez öğretmen evinde rast geldiğim internetin başından pek ayrılmayan bir hocamızda alanda. Acaba dedim vücudu oradayken ruhunu bilgisayarın başında bırakmış olmasın. Eee! Nöbet mahallini terk etmek olmaz. Teknoloji etkisi bu, şakaya gelmez, bağımlılık peyda ediverir maazallah. Az önceki ihtiyar biraz ileri gittikten sonra alana doğru geri dönerken homurdanmaya devam etmekte. Kendi kendime bey amca ahengi bozar mı bozar dedim bir an. Bir yandan da çayımı yudumluyorum. Böyle bayram izlemeye de can kurban. Bir baba küçük oğluna bayramla ilgili bilgiler vermekte yan masada. Sağlam değerlerle yetişmesini arzu ediyor belli ki.
İstiklal Marşı ve saygı duruşuyla birlikte Cumhurbaşkanımızın mesajı okunuyor. Metni dinlerken tüm bir Türk tarihinde gezintiye çıkıyorum inceden. İki bin iki yüz yıllık tarihimiz, bin yıllık Anadolu Müslüman Türk tarihimiz, istiklal harbimiz ve Cumhuriyetimizin ilanı dillendirilirken; tüm şehit ve gazilerimizin yâd edilmesi, dehşetengiz on beş temmuz hadiseleri ve o karanlık gecede yaşamını yitiren kutlu insan varlığımız hep anılıyor.
Böyle cihanşümul bir sunum esnasında Gazi Mustafa Kemal vurgusunun kulağımdaki yankısı tam oturmuyor ne hikmetse. Gerek Valinin konuşması gerekse sonraki bölümde Gazi Mustafa Kemal Atatürk olan söyleyiş neden Cumhurbaşkanının mesajında tama iblağ etmiyor acaba? Yine dedim İslami Kemalizm’in bir cilvesi, zorlama fazla. Öyle ya, sonbahar serinliğiyle karışık nem kapmakta yersizdir. Vaktiyle ünlü şairimiz Attila İlhan merhumda yazı ve konuşmalarında Gazi Paşa demez miydi? Eski “Yön” geleneği de bağımsızlık savaşımızın Mustafa Kemal imgesine vurgu yapmaz mı? Hatta Atatürkçülüğün Kemalizm’e dönüşmesinin esin kaynağı dahi bu algı değil mi? Kabul etmek lazım ki, kurtuluş savaşımız anti- emperyalist vurguyu daha bir güçlü aksettiriyor.
Açılış konuşmalarını takiben coşku yüklü şiirler okunuyor. Arif Nihat Asya merhumun "Bayrak" şiiri de bunlar arasında seçkin yerini alıyor tüm naifliğiyle. Kılıç kalkan gösterileriyse bir Bursa klasiği kuşkusuz. Devamında geleneksel giysileri dairesinde folklor ekipleri gösterilerini sunuyor. Ardından mehteranın sahne almasıyla birlikte marşlarımız eşliğinde bir coşku ve heyecan fırtınası esiyor alanda. Malul ve muharip gaziler dernekleri, Kızılay, ilk yardım kuruluşları, Uludağ Üniversitesi ve odalar başta olmak üzere ildeki türlü kurum ve kuruluşların geçit resmini izliyoruz birbiri peşi sıra.
Ay yıldızla bezenmiş saçlarıyla son derece zarif bir genç kızımız gelmiş geçmiş Avrupa ve Dünya güzellerimizi simgeliyor olabilir mi? Efendim! Neden olmasın? Finalde ise onlarca insanımız tarafından açılan dev bayrağımız ve hemen yanı başında ruh ikizi dev Atatürk’ümüzün kucaklaştığı an tam bir duygu seli kaplıyor tören alanı ve izleyici kitleyi.
Nihayet çocukluğumun bayramları hayalimi süsleyerek "Ellinci Yıl Marşı" kulağımda ve yaşayacağımız nice bayramların ümidiyle dopdolu olarak alandan uygun adımda ayrılıyorum.
29/10/2016
L.T.
YORUMLAR
Okuyan gözlere bereket
Ne ki, eleştiri de duygu ve düşüncenin cilasıdır daa!
Bir bakıma mobilyanın zımpara, vernik, cila görmesine benzetirim
Teşbihte hata olmaz
Marangozhaneden çıkmış iskelet haliyle mobilyayı almayız hani
Tenkitte sanatsal üretimin cilasıdır haddizatında
Naçizane yazım pozisyon itibariyle bayramda evlatlarını bekleyen ama kimsenin gelmediği yaşlı ana baba reklamını hatırlattı bana
Saygı ve selamlarımla...