Faziletli olmak, keskin bir kılıca oturmak kadar güçtür.-- bhartrıharı
H. Çiğdem ŞİİRBAZ
H. Çiğdem ŞİİRBAZ
@h-cigdem-siirbaz

ADALI OLMAK

26 Ekim 2016 Çarşamba
Yorum

ADALI OLMAK

6

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

1306

Okunma

ADALI OLMAK

ADALI OLMAK






Adalı olmak ya da kendimi adalı gibi hissetmem hiçde kolay olmamıştı. Zaman akıp geçtikçe yaralarımı sarmış, biraz olsun sakinlemiştim. Ankara mı? Artık çok geride kalmış ve kaybettiğim beni, Adapazarı’nda tekrar bulmuştum. Hatta yeni bir kıta keşfedercesine tanıma fırsatı yaratmıştım. Her kaleme sarıldığımda göz yaşlarıyla yazdığım şiirlerim ve hikayelerimle bir başka alemin, belki de mor bir masal dünyasının kapılarını aralamıştım.

Yalnızlıktan hoşlanır mıydım? Yoksa alışmış mıydım bilemiyorum! Benim için çözülmesi zor bir matematik problemi gibi birşey. İnsanlardan korkar hale gelmiştim, lakin yine de savaşçı ruhum yenilgiyi kabul edecek tipte değildi.
İyiler ve kötüler hep olacaktı, bense doğru kişileri bulmak için çıkmıştım yola. Her hançer darbesini ise ders almış bir öğrenci edasıyla karşılıyordum artık.

Çark caddesinde dolaşırken kendi kendime oynadığım oyun, Polyannacıklıktan başka birşey değildi elbette. Onca insan kalabalığının içinde dikkatlice inceliyordum, kalbin aynası olan gözleri. Nedense hepsi gülerek bakıyor ve güven duygusu veriyordu. Sanıyorum, mutluluğun gizemini böylece buldum. Kendimi sevgiyle ve inançla bir şehre teslim etmekti yaptığım. Al beni kollarına sar sıkıca, bir ana gibi koru dercesineydi, bu yaklaşımım.

Ada, yemyeşil doğasıyla kendine hayran bırakıyordu. Durmadan yağan yağmura alışmak zordu ilk önceleri. Bereket doygun toprağı besliyor yeşilin her rengini barındırırken, beni de kendine âşık ediyordu. Allah’ın yarattığı güzellikleriyle ruhum yandıkça yanıyor ve yüce sanatçıya hayran kalıyordum.

İlk önceleri oturduğum mahallede bulunan Yenikent Parkta yürüyüşler yapıyor, o büyülü ağaçlarla adeta dertleşiyordum. Ardım sıra esen rüzgâr ve sararan sonbahar yaprakları, dans edercesine benimle yürüyor, bana can yoldaşlığı yapıyordu. Konu komşum olmuştu, çok şükür zamanla. Ama, beni anlayan olmuş muydu, tam anlamıyla? Ya ben bırakıp giderdim ya da en çok sevdiklerim. O yüzden, göçebe kuşlara benzetirdim kendimi. Kader savururdu ve bir kamyona sığdırırdım yükümü. Hayellerimi, gülücüklerimi, gözyaşlarımı, özlemlerimi istiflerdim.

Hayatımın öyle bir dönemini yaşamıştım ki, at gözlükleriyle bakmaya başlamıştım. Bir de mıhlanıp kalmıştım olduğum yere. Bir kadın olarak, o miskin uykumdan uyanmamı sağlayan ise iki evladımdı.

Boş, bomboş yaşamak bana göre değildi. Sanat bir kurtarıcı mıydı?

Halk oyunları; bir aşk olarak minicik çocuk ruhuma işlediğinden bu yana fırsat kolluyordum. Evet şans yine benden yana. Okul yıllarında bir çok gösteriye çıkmış, sahne tozu yutmuş olan ben, kırklı yaşlarda bu aşkı yeniden hissedecektim damarlarımda. Birçok arkadaş edinme şansı da cabası. Sosyalleşmek kadar güzel bir şey olamaz.

Bu bağlamda; "Anadolu Ateşi" gibi büyük bir topluluk oluşturalacağı haberini alıyorum. Ben de varım diye haykırmak istiyorum. Ama, görünmez bir duvar set çekmiş önüme. Yıkmalıyım bu duvarı, hem de hemen. Kolay kolay hiçbir şeye ulaşamamıştım, yine kendimi ispatlamak ve tanıtmak hatta dikkatlerini çekmek adına, büyük çaba harcıyordum. Projeyi yöneten Hakan hocanın karşısındaydım "beni de alın gruba, yeteneğimi değerlendirin lütfen, bir şans verin."

Yeniden inşâ etmeliyim!
Yeniden başlamalıyım, yeniden hem de sıfırdan.
Göçebelerin kaderi miydi bu?

Sonra mı o projeye kabul edildim. Ta ki Karadeniz’in o çılgın, hırçın enerjik dansına yenik düşüp sakatlanana kadar.

Sona eren bir maceraydı AFA...

Evet! Şimdi yerle bir olan o koca binanın yasını tutuyorum, şu günlerde.

Dans etmek; kendini ifade etmenin en iyi yollarından biriydi. Konuşmadan sadece bakışlarınla ve vücudunun her uzvuyla kendini anlatmaktı. Kültürümüzü yok etme çabası içinde olan, kendini bilmezler her daim olacak. Lakin bir avuç da kalsak buna izin vermeyeceğiz. Zılgıtlar atacağız ve halaylarla kol kola, can cana birlik ve beraberlik aşılayacağız çevremize.

Din kisvesi altında ezilmeyeceğiz, politik oyunlara göz yummayacağız. Kardeş, bacı, dost olmanın güzelliğini anlatacağız bilmeyenlere. Değerli yazar S.Faik Abasıyanık ismini unutturmayacağız. Adalı olmak, tuttuğunu koparmak demek.

H. Çiğdem Deniz.

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Adalı olmak Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Adalı olmak yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ADALI OLMAK yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Beğdi
Beğdi, @begdi
1.11.2016 17:16:12
Doğrusu, imrendim. Ne mutlu size!
levent taner
levent taner, @leventtaner
1.11.2016 17:03:39
Yine çiğdemler açmış sayfada

Kenti ve kişiselliğini başarıyla resmetmiş değerli kalem her dem olduğu gibi

Deniz tükenmek bilmez mürekkep membaı olsada renkleri, desenleri belirleyen yürek ve zihin önemli elbette

Nice eserlere dilerim ki

Saygı ve selamlarımla...
uğur aktar
uğur aktar, @uguraktar
30.10.2016 03:36:28
harika........
Kemnur
Kemnur, @kemnur
30.10.2016 03:22:22
Paylaşmanız vesilesiyle bu güzel yazınızı okumak imkanım olduğu için mutluyum... Güzel paylaşımınıza, edebiyata verdiğiniz emeğe ve yaşattığınız okuma keyfine teşekkürler... Tebriklerimle... Saygıyla
Etkili Yorum
kadiryeter
kadiryeter, @kadiryeter
27.10.2016 08:49:10
Doğru işler yapmada, inatçı rûhu severim...
İdealistlik, vatan hainliği dışında her şekilde güzel...
Yaşamak için, yaşatmak gerek; yaşattığınca yaşıyorsun.
Her şey, toprağa teslim edilmemeli!.
*
Sayfa düzeni ve seçtiğiniz yazı stili, eserinizi okunaklı yaptı.

Sağlık dileğimle...

kadiryeter 2016 TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/158661-adali-olmak/
H. Çiğdem ŞİİRBAZ H. Çiğdem Deniz.
Dosteli_
Dosteli_, @dosteli
26.10.2016 22:01:00
Din kisvesi altında ezilmeyeceğiz, politik oyunlara göz yummayacağız. Kardeş, bacı, dost olmanın güzelliğini anlatacağız bilmeyenlere. Malesef anlatamadık ya da birileri kendi bağnazlıklarını, daha iyi işlediler insanlara Bu yüzden el gitti Mersine bizler ise tersine.. Yazı çok güzeldi ben de imzamı atıyorum altına
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.