- 1072 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Tekelci Dönemlerde Muhalif Görünümlü Oligarşik Aydının Özüne Dönüşleri-1
Oligarşi ve Tekelci Dönemlerde Muhalif Görünümlü Aydının Özüne Dönüşleri-1
Türkiyeli oligarşi her daim en muhalifinden sol ve sosyalist gösterip, daha sonra sonuna kadar sağ ve sığ kıyılanmaya vurmuş, primitif birikimin en Allahsızca istismar edildiği miri bir sömürü alanıdır.
Orhan Gencebay, Hülya Koçyiğit, Kadir İnanır, Yılmaz Erdoğan, Yavuz Bingöl ve daha niceleri bu kategoride rahatlıkla değerlendirilmelidir.
Konu, bunların bir şekilde egemenler veya iktidarla anlaşarak toplumu düzenlemeleri, insanı bozanlarla uyumlanma ve işbirlikçileşmesi sorunudur.
Öze dönme dönekliğidir...
Özü daha sonraki bölümlerimizde geniş açıdan ele alacağımızı belirtebiliyorum.
Sonrası durum mu peki, bizim bu dönekliğe şaşırmamızın; şaşılasılığı olmalıdır?!
Niye şaşırılır bilinmez.. onu da biraz aşağıda açıklamayı deneyeceğimizi belirtebiliyorum.
Bu türden, toplumda öne çıkmış ya da çıkarılmış sanat, politika, sermaye, medya vd. sektörlerindeki rol-model karşıtlıklığındaki eksantritellik durumudur, dikkat çekmek istediğimiz.
Oyun, rol ve model dizgelenimindeki sıralamayı, birliktelik sistematikliği gibi bir mekanizasyona oturtabiliriz.
Eni sonu teorik ve amprik bir süreci olgularla gözlemek ve tespit etmek tercihidir.
Oyun ve sistemin, tekelci kapitalizm dönemsel olduğunu biliyoruz.
Olgulardan teorik kurgulara yönelebilme işidir.
Kapalı bir grup olarak Türkiyeli oligarşinin iktidarı bir etnik, dinsel, cemaat ve mezhepselik koalisyonu halinde elinde turmasının normalitesinin sağlanmasıdır.
Sistem son derece gerçeldir; ama dayatıcılık ve sömürgenliği bakımından öznel bir koalize sınıflar "doğru"su konumlanmasındadır.
Oyundaki rol ve modeller gerçekliği kadar da gerektir, bütünsel düzeni tamlarlar ve yerine koyarlar.
Rol ve modellerde dikkat edilmesi gereken nokta-i nazar şudur:
Roller ve modelller görüntüsel bir zıtlık içerirler...
Bu zıtlık son derece kasaba politik ve köylü kurnazıdır.
Oligarşinin zeka seviyesini ve birikim çürümüşlüğünü gösterir.
Oysa özünde asıl görülecek olan şey; zıtların, çelişkinin temel ve yatay sınıf-katmanlaşmasını oluşturması gibi; bir kendine doğru durumu desteklemesidir.
Kendine doğru durum, nalıncı keserini hep bu kapalı grup için sallamak oluyor.
Yani rol modeller, sistemin sömürü tahkimli devam amaçlılığını idame eden bir emniyet sibobu ve (gaz alıcı) çıkar birliği aletçiklerdir.
Görüntüsel zıtlık ve özüntüsel çelişiklik durum gibi...
Yeni bulmak için sözcüklerin ve ifade biçimininde yenilenmesi gerekiyor; yani bir yeni metinsellik bütünüyle yazımını denemiş oluyorum.
Neyse, fazla uzatmıyoruz..
Malum uzun yazı okumuyoruz.. yeni tarz; kısa ama uzun duyum ve düşün etkileri olan yazınsallık şekliyle yazmak denemeleri oluyor.
Son olarak konuya geri dönelim...
Musa Eroğlu ve Cengiz Özkan gibi güya heterodoks, muhalif ve Alevi kimlikli sanatçıların Aşura ve Muharrem anmaları esnasında Aksaray’a gidip, Süfyan, Hind, Muaviye ve Yezit saltanat zihniyetinin anomalisyle hemhal olup, meşk etmeleridir.
Ve buna çok şaşırılması ve hayret edilmesidir !
Ben hiç şaşırmadım, açık söylüyorum.. hatta, açıkçası şaşıranlara şaşırıyorum!...
Yasa ve dizgelenim bilmemek cehaleti yüzündendir.
İlk seferinde şaşırmak iyidir; bilime bulaşmak oluyor.. ikincisi ise oradan çıkıp naslaşmaya giriş...
Dogmanın, donma halidir...
Devam edeceğiz.
23 Ekim 2016
Ahmet Kutlu Ayyüce
YORUMLAR
Göktürkmen
Ama sosyopolitik yönetsellik yazılardan fırsat kalmıyor.
Sizleri çok severek ve hoşlanaran okuduğumu söylemeliyim.
Benim de çok hoş öykü çıkacak anı ve yaşanılmlıklarım var.
Umarım yazabilirim. Saygılarımla efendim..