- 1056 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
BEN VE KÖYÜMKÖYÜM-2
Aaaa
Ama böylesi bir yerde tabii ki bir leke düştükten sonra temizlenirmi Küçük Mustafa okula giderken bile okulda yüzü yerdedir sınıf arkadaşları annesine atılan bu lekeden dolayı Mustafa’nın yüzüne bakmazlar Mustafa’nın Yanında oturan masa arkadaşı Cennet vardır Cennet Mustafa’ya hep güler yüzle bakmıştır İlkokul birinci sınıftan beri son sınıfa kadar hep beraber olmuşlardır Tabi ki çocukluk sevgileri çocukluk aşkları vardır kendi aralarında ama dile getirmişlerdir Cennet Mustafa ya Hep güzel gözle bakmıştır Mustafa ya hep teselli vermiştir Hep onun yanında olmuştur mustafa bugünleri unutabilir mi Elbette Unutamaz İlerideki günlerde bugünleri anımsayacak hatırlayacak en güzel günlerdir bu günler ve Zil çalar Tenefüse çıkarlar Mustafa Tenefüse çıktığında yapayalnızdır Tabii ki cennet hemen gelir yanına Mustafayla oturur Mustafayla sohbet eder ona yalnızlık hissettirmek istemez ama sınıfta bulunan 3-5 arkadaşı hemen Mustafa’nın yanına gelirler Mustafa’ya laf atarlar Mustafa orada döverler öğretmenler artık Mustafa yadırgamaktadır öğretmenler dahi Mustafa’ya sahip çıkmazlar Onun bir an evvel okuldan gitmesini isterler sanki okulun içinde kara bir leke gibidir Mustafa ama gönül kuşu Cennet varya onu hiçbir zaman yalnız bırakmaz Mustafa’nın okuldaki günleri böyle geçer Artık her şeyi canına tak etmiştir Ertesi gün okula gitmez annesi Mustafa’yı okula gitmesi için yatakdan kaldırır ama Mustafa okula gitmek istemez annesi neden gitmiyorsun oğlum der gitmiyorum anne der annesine neden gitmediğini Söylemez nasıl diyebilirdi ki bir evlat annen sana kötü konuşuyorlar Senin yüzünden gitmiyorum diyebilir miydi.bu gün gitmiyorum anne rahatsızımkaşları der.Mustafa gururludur bunu diyemez annesine arkadaşlarla dövüştük kavga ettik öğretmenlerim beni kovuyor diye bilirmi .
Mustafa annesiyle konuşurken okul arkadaşı Cennet gelir kapıyı çalar Gülsüm teyze Mustafa’ya çağırdı Okula gidelim der Gülsüm cennete kızım Mustafa hasta Bugün rahatsız kızım sen git okula der. Cennet merak eder eve gelir ben de gitmiyorum o zaman Gülsüm teyze Bugün Mustafa’yla kalayım der kızım ne oluyor size yahu .gülsüm şaşkındır yavrum ne oluyor size Neden gitmiyorsun okula der.
Cennet dünkü mustafanın arkadaşlarıyla yasadığı olayı ankatır kavga ettiler der .
Gülsüm Bir anlık öfkeyle kalkar, okula gider okulun kapısından Öyle hızlı Öyle şiddetli girmektedir ki gözleri bir Kartal pençesi gibi ellerini sıkı sıkı Yumruklar taş gibi olmuştur sanki bir şahin bağrına vurmuş gibi okula gitmektedir merdivenleri hızlı hızlı çıkmaktadır ve müdür odasına varır kapıya vurup hızlı hızlı müdür gir der bir bakar ki bütün okulun öğretmenleri ve müdürü orada ,haykırırcasına benim Mustafa’nın öğretmeni kimdir Ahmet Hoca benim gülsüm hanım der benim oğlum Neden sizin Okulunuzda gelmek istemiyor hoca efendi, Ahmet Hoca kalkar ora da müdür söze girer Ahmet sen dur müdür der ki Gülsüm hanım bunu ilk önce siz kendinize sorsanız der gülsüm Ben neden kendine soracakmış . Müdür,Siz köyde konuşulanların farkında değilsiniz herhalde Gülsün Hanım Gülsüm Şaşkın şaşkın bakar öğretmenleri sanki Gülsüm’ün arz boynuna takılmış dev sancılar doğurmaktadır sanki hayatın muhaciri omuzlarında Eğer Gülsüm içinden geleni söylese bir üfür Seydi var ya o an gökteki yıldızları söndürebilir di bütün yanardağları Kainattaki bütün yanardağları alevleri volkanları söndürebilir di ona göre o halde idi yandaki sandalyeden Zehra öğretmen kalktı ve Gülsüm’ün yanına giderek gülsüm hanım Köyde Sizin hakkınızda çok dedikodular var siz bu köyün bir lekesi gibisiniz size nasıl anlatsam bilmiyorum değer ama ? Gülsüm anlamıştır herşey aynı tohumların çatladığı gibi Gülsüm’ün yüreği beyni kalbi ciğerleri tüm bedeni her yerinden çatlamıştır.
Boynunu bükerek okuldan çıkar evine doğru gitmektedir
Gülsüm Okuldan çıkıp evine giderken Orada bir köy kahvesinin önünden geçer kahvenin önünde oturan gençler laf atarlar Vay Gülsüm Gülsüm karnın burnum şişmiş senin Sana her şey yakışır Gülsüm yavrum ,ve daha nice kötü laflar atarlar Gülsüm durur kafasını şöyle sağ tarafa doğru çevirir ve içinden derki yarab Sabır ver Sabır ver yarabbi der yoluna devam eder evine varır alır Mustafa’yı koynuna küçük kız cennette oradadır için için ağlar gülsüm Mustafa görmesin diye yaşlarını dökemez ama için için har olmaktadır. Ne kadar zordur Bir köyde dul yaşamak ve komşu Nezahat gelir Gülsün’ün durumundan anlar iki kadın dertleşir Gülsüm’e teselli verir onu anladığını yaşadıklarını İçinde yaşadığını anlatır Gülsüm’ün tek sırdaşı tek Yoldaşı komşu nezahattır ama Nezahat’in durumlarda iyi değildir Tabii artık o günden sonra nezatın kocasıyla sorunları başlamıştır aradan geçen 2-3 ay zarfında evlerinde şiddet artık yol göstermeye başlamıştır Gün geçtikçe Gülsün’ün doğum yaklaşır artar doğuma bir ay kalmıştır köydeki durumlar günden güne daha da kötü gitmeye başlamıştır ve Gülsüm Doktor muayenesine gitmek için köy arabalarının bulunduğu meydana gider köy arabasına yani otobüse binip şehire Doktor kontrole gidecektir Ama hiçbir araba onu bindirmek istemez hatta kolundan tutup indirirler Gülsüm köyden artık dışlanmıştır ve Gülsüm doktora yani şehire yayan gitmeye karar verir ve başlar Gülsüm yürümeye yolda gelirken kocasının öldüğünde orada bulunan Hüseyin oradan geçmektedir tekrar arabasından bakarki kocası ölen kadın ve cenazesini evine getirdiği kadın gülsümdür Gülsüm utanır gülsüm hanım Buyurun ben sizi götüreyim gittiğiniz yere kadardır Gülsüm binmez Teşekkür ederim kardesim der, Gülsüm Hanım benim ben beni tanımadınız mı der Gülsüm dikkatli bakar ve tanır Teşekkür ederim Hüseyin Bey ben yayan giderim der Hayır siz hamilesiniz olmaz Buyrun sizi götüreyim der Gülsüm biner Hüseyin Bey şehre kadar götürür doktorun önünde Gülsümü indirir.
O köyden olanlar şehirde Gülsüm görünce şaşırırlar Allah Allah Gülsüm bizden önce gelmiş derler bu işte bir iş var derler artık köyde cadı kazanı daha çok kaynayacak Gülsüm muayenesinde olur gitmek için tekrar yola düşer Tabi Hüseyin Bey durumun farkındadır bazı dedikodular da kulağına gelmiştir ve Gülsüm’ü takip edip onu yoldan alıp tekrar köyüne götürülmüştü. Gülsüm’ün evinin önünde İndirirken bir kaç tane köylü kadını Gülsümü görürler artık bundan sonra daha çok dedikodu olacaktır Hüseyin Bey ğülsümhanım Herhangi bir şeye ihtiyacı olduğunda beni mutlaka arayın der gülsüm Teşekkür ederim Hüseyin Bey Çok sağolun der iner.
Hüseyin Bey yukarı köydeki belceğiz köyünde kalmaktadır yaklaşık iki köyün arası 3-5 kilometredir aradan 2-3 gün geçmesine rağmen artık dedikodu kendine almış gitmiştir o köyde bulunan kadınlar yukarı köydeki köyün hanımları lafı Konuşurlar artık lafın dedikodusu Hüseyin Bey’in hanımının kulağına kadar gelmiştir. Tabi Hüseyinin hanımı Fadime durumu Hiç çaktırmaz duymazlıktan gelir
Peki bu nedir dünyanın pazarına açılmış bir dedikodu dükkanı
Yedi Denizi geçmektense yetmiş ırmağın suyunu içmektense insana bir bardak dost şerbeti yetmezmi,
Bir insanda gerçekten ilahi aşk varsa onda gam kader denilen şey eser kalmaz büyük bir ferahlık rahatlık hisseder bu ilahi aşk geldikten sonra insanın bütün gamını kederini bittiği görünür insan kendi derdine ağlarken bile güzel görür ama şeytan ruhunu sarmışsa şeytan kapılarından içeri girmişse İşte insan en büyük felaketin içindedir aşk nerde bir düşünelim Gülsüm kadar Bağrıyanık Gözü Yaşlı Bir Garip Var mıdır rum illerini Şamı dolaşsan acaba Gülsüm gibi kaç tane Bağrıyanık insana rahatlarsın yüreği kabarcıklar gibi sudolmuş bilinmez bir halde bunu kim anlayabilir akıl yırtık sanki çuvalın içinde Oysa bunlar ateşle işlenen günahlar dır bunlar bu iftiralar .yazık insanlığa yazık ne gerek var ki bunlara insan istediğini alamadığı süre aç köpek mi olmalı yoksa kudurmuş bir köpek mi .
Bu dedikoduların günahı var ya yarın mahşerde insana kan terletir.
Hüseyin Bey’in hiçbir şeyden haberi yoktur çünkü niyeti kötü değildir o günlük yaşamına devam etmektedir Gülsüm’ün doğum günü gelir komşu nezahatı çağırır başka hiç kimse gelmez sancılar basmıştır sancıları artmaktadır gülsüm için çok kötü bir doğum olmaktadır bir türlü doğum gerçekleşmemektedir. Durum gitgide kötüye gitmektedir komşu Nezahat Bir oradan bir oraya koşmakta Çaresizlik içindedir Gülsüm’ün durumu gitgide kötüye gitmektedir Mustafa gelir ne olduğunu nezahat teyze der Nezahat çabuk git karşı Köyündeki Hüseyin amcanı cagır gel arabasını alsın gelsin der Çünkü bilmektedir ki köyden hiçbir kişinin yardıma gelmeyeceğini hiçbir arabanın onu yardım için hastaneye götürmeye gelmeyecegini iyi bilir onun için Tek çare belceğiz köyündeki hüseyindir Mustafa hemen ayakkabılarını giymeye zamanı bile olmaz düşer yola koşa koşa koşa koşa kan ter içinde kalmıştır Küçük Mustafa Hüseyin Bey’in evini bulur kapıyı çalar Hüseyin Amca Hüseyin Amca Hüseyin amca diye defalarca bağırır hiçbir ses gelmez ve Hüseyin’in hanımı Fadime çıkar Buyur evladım ne vardır Abla abla annem annem doğum yapıyor doğum yapamadı hastaneye götürmemiz lazım Hüseyin amca’nın arabasıyla gelse de bir götürsek der evladım Sen nereden geliyorsun Deli Fadime çocuğu tanımaz Hangi köydensin sen der abla ben aşağı Çeltek köyündenim annem çok rahatsız Annem doğum yapmak üzere hastane yetiştirmemiz lazım der Fadime Senin annen kim oğlum der Gülsüm abla Gülsüm der Çeltek köyündeki Gülsüm der Fadime din gedek düşer oğlum Senin baban ölmedi mi der Annen nasıl hamile senin der Küçük Mustafa’yı soru yağmuruna tutar ama Mustafa dört dönmektedir ve en sonunda Fadime küçük Mustafa ya de bir tokat vurarak kapıdan kovar. Mustafa yere düşer
Küçük Mustafa ağlaya ağlaya kalkar şöyle Keskin gözlerle Fadimeye bakar Boynu Bükükdür yetim mustafanın Mustafa’nın Yüreği yangındır ne yapabilir ki Küçük Mustafa içinden öyle duygular öyle sesler geçer ki ve içinden hakka şöyledir ya ilahel alemin bütün Çektiklerim bütün bu acılar ızdıraplar bana hep senden gelendir bunun içinde Eyvah etmem sen büyüksün yarabbim sana şükrederim sana hamdü senalar olsun dedi tam kalkmak üzeredir ve Hüseyin Bey gözükür Ne oldu Mustafa ne oldu Mustafa ? Fadime şaşkındır Hüseyin abi ben buraya gelmiştim annem doğum yapmak üzere Şu an çok kötü durumda arabaya ihtiyacımız var Hastaneye gitmemiz lazımdı Hüseyin Bey hemen arabayı çalıştırır Mustafi alır yanına köye gider Gülsümü hazırdır hemen hastaneye giderler tam zamanında yetişmişlerdir Gülsüm ölmek üzeredir Hayırlısıyla doğum olmuştur küçük bir kız evladı olmuştur ama Gülsüm’ün hastanede giydirecek bebeğine giydirmeye elbisesi dahi yoktur maması dahi yoktur ah gülsüm ah bu nasıl kader sen hayatın hangi perdesin desin hangi senaryosundasın insanlık Sen hangi çizmenin içine girdin Gülsüm yeni doğuran bir Kısrak gibi acı keder Başında bir külah dinsizliğin dibine inmiş sanki. Ama Hüseyin de iman vardır vicdan vardır her şeyin farkındadır alır Mustafa yı çarşıya gider önce sıcak bir çorba sanra bir mağazaya girer Mustafa yı giydirir bebeğin ihtiyaçları nı alır mustafayı hastaneye bırakır Hüseyin bu durumları görünce vijdanen rahat değildir bir şeyler yapmak ister ama be yapa bilir.
.../...