Silgisi yok hayatın....
Vazgeçiyorum dedin,vazgeçemedin,tutsaksın hala.Silgisi yok hayatın,hadi sil silebilirsen, sileyim diyemezsin.
Umut ettiğin kadar özgür, korkak olduğun kadar tutsak olursun.
Yanlızlık bir örtü,ısındın mı düşlerim ?
Isınamazsın ki...
Hayallerinin intiharını ipe çektin.Öyle çok süslü değil hayallerim.
Sonra anlatırım deyip de ,hiç anlatamadığımız ne çok hikayemiz var.Hiç söylenmeyen sözler.
Hangileri mi?
Sonra anlatırım belki,sözcükler tükenmiş şimdi anlatamam .
Geceler boyu,dört duvar arasında hangi yolculuğa çıksan farketmez.Tökezleyerek,düşe kalka acınla yaşamayı öğreniyorsun.
Kederini biraz biraz bileyerek tümden.
Bazen hayat ,hayatın en hüzünlü anı.Herkez anlamaz seni,bilmez neler hissettiğini.
Neden kızdığını,neden sustuğunu,kime darıldığını.Ìçinde yanan yangını.Sezsizliğinden fırtınalar kopar.
Ìnsafsız hayat,uğraşma boşuna.
Her gidişin bir parça alır götürür senden seni. Umutlarını gömer.Hayallerini paramparça eder.Yüreğinde kalır izi,dağılırsın.
Zaman zaman sevdaların acılarını süzüp yaşarsın belki.Hiç bir anı bu kadar tutkuyla beklenmez,giderek artan hasretle.
Bekledin ya...
Ìnsanın en büyük hatalarından biri de doğru zamanı yanlış kişilerle doldurmaktır demiş" Charles Bukowski"
Bir anlamı yok suskunluğun,anlamsızda bekleyiş.
Bazen olur ya,nefessiz kalırsın bir kuytu köşede.Yaşamdan bir nefes eksik kalır.
Kapı önündeki Çınar ağacına yaslanırsın hepten.
Ey koca Çınar, dert yüklümüsün sen?
Kimbilir kaç ton derde tanık oldun gövdende.Bu ses yabancı değil ki sana,bir nefes ver.
Silgisi yok hayatın,kimi zaman uçurmaya takılı kalır yaşamadığın hayallerin,sancılanır ruhun.
Her renkte acı vardır,eğer ki boşuna tutunduysan bir dala.
Hiç olmadığın kadar neşeli ol desem,sev desem.Yine de sen bilirsin.
Bana sessizliği bırak yeter hayat,silinmesen silinme.
Anladım ki,derin ve esrarengiz olan herşey susuyor, anladım ki susan herşey derin ve heybetli .
Artık çiz gitsin,hayat çok kısa...
Sevay
YORUMLAR
" sonra belki anlatırım " dediklerimizi şimdi anlatamayınca,
giden o upuzun yollardan oluyoruz usta,
ne bir mola yerinde tanıdık, ne içtiğimiz kahve fincanında dudak izi...
gerisi yorumcunun yorumlaması sizi, ki
belkili devam eden her hikaye sonuçta yorumcunun da eksikliği elbet...
eyvallah.
"İnsanın en büyük hatalarından biri de doğru zamanı yanlış kişilerle doldurmaktır demiş" Charles Bukowski"
Bunu yaşamayan var mıdır?
Hayat, yanlışlardan doğru çıkarımlar yaparak hayata devam etmek değil midir?
Hak etmeyenlere verilen duygulara - emeklere- yıllara bu kadar pişmanken insan, bundan sonrasını da onlara adamaya değer mi?
Değer bilmeyene 'değer' öğretilebilir mi hiç!?
Dediğiniz gibi:
ÇİZ GİTSİN!..
Her şey gönlünüzce olsun.
Sevgilerimle...