- 433 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TAVİZ VERİRSEK KAYBEDERİZ
TAVİZ VERİRSEK KAYBEDERİZ
Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış. Yaşarmış yaşamalarına ama civardaki aslanlar onları rahat bırakmaz, sürüye hemen her gün saldırırlarmış. Öküz dediğin öyle hafife alınacak bir hayvan değil, bir araya toplandılar mı kolayca defederlermiş o koca aslanları. Günler ilerledikçe aslanları bir kaygı almış. “Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor ”demiş aslanlardan biri.
Nereye göç edeceklerini düşünürlerken “bir dakika” diye bir ses duymuşlar. Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz topal aslanıymış bu çıkışı yapan. Hayır, hiç bir yere gitmiyoruz. Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi ”demiş.
Topal aslan eline bir beyaz bayrak alarak öküzlerin yanına gitmiş.
“Saygı değer öküz efendiler!” diye başlamış lafa. “Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik. Evet, size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden. Onun rengi sizinkilerden farklı, Bizim gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Bizde bu barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Aslında sizlerle bir sorunumuz yok! Verin onu bize, siz de kurtulun biz de barış içinde yaşayalım!”
Boz Öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş. Tüm öküzler sıcak bakmışlar bu teklife. Bir tek yaşlı benekli öküz “Olmaz” demiş ama kimseye sözünü dinletememiş. Zavallı sarı öküz aslanlara teslim edilmiş. Bütün sürünün selameti için bir öküzü feda etmekten hiçbiri tereddüt bile duymamış.
Gerçekten de sürüye günlerce hiçbir aslan saldırmamış. Âmâ aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra. Aslanlar acıkınca topal aslan yine boz öküzün yanında almış soluğu. Selam” diye başlamış söze. “Gördünüz değil mi? Biz aslanlar ne uyumlu bir milletiz. Ama büyük bir sorunumuz var!”. ”Nedir?” demiş boz öküz. “Şu sizin uzun kuyruklu öküz” demiş topal aslan ve devam etmiş: ”Kuyruğunu sallayınca nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Gelin verin onu bize bu konuyu burada kapatalım, eskisi gibi barış ve sevgi içinde iki tarafta hayatını sürdürsün.’
Boz Öküz sürünün ulularıyla görüşmüş. Yine sadece benekli öküz karşı çıkmış, ama dinleyen olmamış, “Verelim gitsin” demişler.
Bu olaylar tekrar tekrar yinelenmiş. İyi beslenen aslanlar her geçen gün daha da güçlenmişler. Buna karşılık öküzler ise her geçen gün güçlerini biraz daha kaybetmişler. Geçen sürede aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşmışlar. Artık bir sebep söyleme gereği bile duymadan sadece “Verin bize şu öküzü yoksa karışmayız” demeye başlamışlar. Zavallı öküzlerin “Hayır” diyebilecek güçleri kalmamış.
Boz öküz dâhil sadece birkaç öküz kalmış sürüde. “Ne oldu bize? Ne zaman kaybettik bu savaşı aslanlara karşı? Oysa ne kadar da güçlüydük.” diye sormuş biri boz öküze.
“Biz” demiş boz öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek, “Sarı öküzü verdiğimiz gün kaybettik!”
Türkiye’nin durumu da böyle aynen. Güneydoğuda Kıbrıs’ta oynanan oyunlar hep aynı. Bulunduğumuz coğrafyada asla ve asla ver-kurtul mantığı güdülemez. Çünkü elini verirsen ayağını kaptırırsın. Ayağını verirsen tüm bedenini. Lozan’da da aynı oyunlar oynanmamış mı? Lozan’da bir dünya toprağımızı kaybetmedik mi? Lozan’da Kaybettiklerimiz; Süleymaniye, Musul ve Kerkük Lozan’da Kaybedildi.
Bosna Hersek’e yapılan Avrupa Birliği oyunun aynısı Kıbrıs’a da yapılacak. Maksat belli. Dört bir tarafımızı çevirmek. Bizler Abdülhamit Han’ın torunlarıyız. Filistin toprakları istendiğinde ‘Atalarımızın kanıyla aldıkları toprakları size satmamızı nasıl isteyebilir, buna cüret edersiniz’ diyen Abdülhamit Hanın. Uyanık olmalıyız. Mücadele etmeliyiz. Güneydoğu Anadolu’da bir devlet kurulmasına müsaade etmemeliyiz, Kıbrıs’ı vermemeliyiz. Taviz verirsek kaybederiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.