- 2541 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Vaktim olduğu için kısa yazıyorum!
Klasik bir edebiyat hikayesidir:
Adamın biri,arkadaşına uzun bir mektup yazar,altına da şu notu ekler:
-Vaktim olmadığı için kısa yazamadım!
Oldukça "paradoks" olsa da bunun "yaşayarak" çok doğru olduğunu öğrendim.
Ki Yunus Emre bir dörtlüğünde ne güzel der:
-Az söz erin yüküdür,
Çok söz hayvan yüküdür,
Bilire bir söz yeter,
Sende cevher var ise.
Edebiyatçı Mark Twain de aynısını demiş neredeyse:
-Vaktim dar olduğu için uzun yazıyorum,kusura bakma.
Eski İran’da 15.yüzyılda "Suskunlar Meclisi "diye adlandırılan bir grup varmış.Bu Meclisin de kuralı şuymuş:
-Çok düşüneceksin,az yazacaksın,çok az konuşacaksın!
Her ne kadar konuşmayı çok sevsem de bu "sözler" hep kulağıma küpedir.Ancak tarzımın da bu olduğunu yani "deneme "olduğunu biliyorum.
Çünkü bir konuyu,derleyip,toparlamanın ve yazıya dökmenin bir "emek","zaman" ve "çaba" gerektirdiği de unutmuş değilim!
Tıpkı 18.yüzyılda yaşayan Brezilyalı şair Tomas A. Gonzaga’nın (1744-1810) dediği gibi:
-Senin bir gecede okuduğun kitabı,ben,senelerce yazabilmek için saçlarımı ağarttım.
İyi yazmalar herkese bu arada şiir yazamasam da bununla uğraşanlara da!
YORUMLAR
Mesele anlaşıldı mı ? Pek sanmıyorum. O halde kısaca derim ki : Çok okumak, az konuşarak çok şey anlatmanın sanatıdır.
Tabi yine anlayana
sabri ayçiçek
Umutvar olmak en güzeli diyerek.
Bir romancımızın tv'deki bir röportajına denk gelmiştim... Son romanı için, 7 (yedi) defa baştan yazdığını söylemişti...
Bu mecrada bu durum çoğunlukla anlaşılmayacaksa da, 'edebi kaygı' ve/veya 'edebiyatçı kaygısı' üstüne çok önemli bir argümandır aktardığım...
Yani bu 'sağırlar dialoğu'nun bir nedeni de, bu argümanın çoğunlukla değerlendirilememesidir...
Diğer taraftan bu 'seviye' huzur da veriyor; bir şey öğrenemediğin gibi, bir şeyleri ifade zahmetinden de uzak tutuyor kişiyi...
Kitle halinde 'masturbasyon' yapıyoruz burada...
Öyle ya, "Hangi romanınızı daha çok seviyorsunuz?" sorusuna, "Romanlarım benim çocuklarım gibidirler... Birbirinden ayırmıyorum onları... Hepsini seviyorum..." demiyor mu ustalar...:)))
Saygılarımla.
sabri ayçiçek
Yine de anlamanın en güzel yanı dinlemektir diyeyim!
Zaten uzun uzun yazmanın -istisnalar hariç- uzun uzun konuşmanın bir faydası yok ki. Bir kelimeye üç cümleyi sığdırabilmeli insan.
Konuşmaya gelince, Suskunlar Meclisi'nin de dediği gibi çok düşüneceksin az konuşacaksın lafını sonuna kadar destekliyorum.
Ben de sevmem uzun uzun konuşmayı ne bileyim faydasını görmedim ondandır belki de :))
Uzun yazmak da havama göre. Yazdığım türe, konuya göre değişir :)
Tebrik ederim başarılı bir çalışmaydı
sabri ayçiçek
Yine de "Suskunlar Meclisine "kulak verip,Molla Cami'nin oraya nasıl dahil olduğunu da anlamak gerek sanırım:
-Tamamen dolu tasa bir gül yaprağı koyması....
Muazzam bir iletişim demeliyim.
Oldukça enteresan bir çalışma.
Gonzaga'nın sözüne tebessüm ettim.
Doğru söz.
sabri ayçiçek
Hiçbir şeyi küçük görmemek ve her çalışmanın arka planını da merak etmek gerek sanıyorum
Selamlarımla.
Güzel bir yazıydı.. Fikrinizi destekliyorum... Bana belli olmaz bazen kısa keserim bazen de bir yazının altına mavi mavi her şeyi yazarım .Sonra o yazından etkilenir aynı gece birde şiir yazarım.. ;Bazende sadece teşekkür eder çıkarım.Nedense sizin yazılarınızı okuyunca çenem düşüyor..
saygılarımla...
sabri ayçiçek
Ve bir filozofun dediğince de davranabilmek önemli:
-Hayat,geriye doğru anlaşılır,ileriye doğru yaşanır (mış)
Biraz zihin jimnastiği yapmanız dileğimle.
Değerli Hocam.
Benim vaktim çok az galiba. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım kısa yazamıyorum. Bu yüzden aldığım eleştirinin haddi hesabı yok ama yine de '' Kısa kes Aydın abası olsun'' yapamıyorum.
Şu suskunlar meclisine bir de ben mi gitsem dedim önce ama inanmayacaksınız bir mecliste neredeyse hiç konuşmam. Bir şeyler yazmak için masa başına geçtiğimde oluyor ne oluyorsa.
Selam ve sevgilerimle.
sabri ayçiçek
Sizinki de bir başka tarz ve tad Sami Hocam.
Tarihin "dehlizlerinde" define arar gibi.
Siz de çok iyi bilirsiniz ki tarihi "ayrıntılı" ele almak ve yazmak gerek.Ki "ortalama" bir anlayıştan "ayrıntılara inebilmek için.Selamlarımla.
sami biberoğulları
Ben de biraz kendi tarzımı anlatayım demiştim.
Tekrar selam ve sevgiler.
AuBade
iki kelimeyle anlayacak bu günki insanlar bile anlamazken o devirlerde bu söze ne gördülerse
söz olsun diye yazmış yazan pek mantıklı değil