- 749 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BU BİR AŞK MEKTUBUDUR
Canım bu gece mektup yazmak istiyor. Aslında uzun zaman oldu kâğıdı kalemi elime almayalı ama hep aklım fikrim mektup yazmakta. Kime yazsam, niye yazsam, niçin yazsam henüz belirlemedim ama öylesine yazmayı düşünmekteyim doğrusu. Benim mektubum zaten kalıcı olmaz. Gönderdiğim kişi belki de değersiz görüp yırtıp artacaktır. Ulan ne günlere kaldık, çağın gerisinde kalmış adamın mektubu okunur mu diyeceğini şimdiden duyar gibi oluyorum. Hani akıllı telefonlar var ya defter gibi. Milletin ellerinde baka baka gidiyorlar, öküze toslayacak umurlarında bile değiller. Gerçi benim de telefonum var ama öyle wapsaplı falan değil. Tıklayacaksın alo deyip konuşacaksın, işte o kadar. Kaybolsa da önemli değil. Elli lira verince elden düşme bir daha alacağım için dert etmem. Geçenlerde bayanın biri( genç kızlardan) Gimsa’nın tuvaletine telefonunu düşürmüş, hoplayıp duruyor. Dışarıya çıkmış yardım istiyor gelenden geçenden. Akıl veren çok. Eline poşet geçir de al kızım, diyeni mi ararsın, garantisi yok mu diye soranı mı. Neyse ben mektubuma döneyim.
Birkaç gün öncesi on kilo elma alıp soymaya başladım tezgâhın önünde. Bu güneşli havalarda kurutup, karakışta yiyeceğiz ya. Soyarken gaydeli gaydeli sanat müziğinden şarkı mırıldanıyorum ama gelip geçenler de bana bakıyorlar. İçlerinde meraklarını yenemeyip “ bu soyduğun elmaları ne yapacaksın diyenler bile çıkıyor. Ben de muziplik yok değil ya. Bol yumurtalı ve soğanlı menemen yapacağım, lokantam var da, diye yanıtlıyorum ama hiç tınlayan yok. Haa, hııı, deyip geçip gidiyorlar. Böyle şeyler yaparken zaten ilham geliyor bana. Eve gelince hemen not alıyorum. Notlarım birike birike mektuba dönüşüyor. Aslında bir ay öncesi kavi bir mektup döşemiş ptt. Ye gidip kuyruğa geçtim. Sıra bana gelince memure hanım, hastalanmaz mı. Memuru kurtaracağız diye telefonlara asılıp 112 ambülansı çağırırken benim mektup kayboldu gitti. İnşallah böyle bir acı sürpriz ile karşılaşmam düşüncesiyle bu mektubu bitirmeye çalışacağım.
Kırtasiyeden çizgisiz kâğıt ve zarf aldım, parkın içinden eve geliyorum. Ağaçların arasında iki genç öpüşüyorlar. Kızın yüzü benden tarafa ama dudaklar sevgilisinin emrinde. Beni görünce istiflerini bozdular. Aman canım bana ne, doyunca sevişin diyorum içimden. Terörist olup insanları yok edeceğinize içinizdeki ateşi söndürün daha mantıklı.
Şimdi mektubumun birinci paragrafına başlıyorum. Bence aşk mektubu olsun de mi. Hayali bir sevgili olsun. Şöyle Arnavut kaldırımlarında yürürken erkeklerin yüreklerini hoplatan cinsinden; doksan altmış doksan, kirpikler ok gibi, kaşlar yay gibi, bakışlar sülün gibi, kalbi yufka gibi. Bu kadar reklam yeter.
“ Canikom!
Yer yerinden oynasa, iki cihan bir araya gelse sen hep aklımdasın. Seni gölge gibi takip etmekteyim. Aslında takip etmelerimde bir art niyet yok. İnan buna. Hani olur ya şu Arnavut kaldırımlarının gazabına uğrar da ayağın burkulur, sendeleyip yere düşmek üzereyken hemen atılıp seni kollarımın arasında havaya kaldırarak, sakatlanmanı istemeyişimdendir; bütün takiplerim. Biliyorum sen de bunun farkındasın ama çaktırmıyorsun. Aslında bana vurgunsun. Belli etmiyorsun ama ben o kadar enayi değilim hemen anlarım adamın ne mal olduğunu. Nasıl anladın dersen söyliyeyim. Bir kere beni görmüyormuş gibi davranıyorsun aslında yüreğin güp güp ediyor arkandan geldiğimi bildiğin için. Sonra adımlarını daha bir yumuşak basıyorsun kaldırımların üzerine. Sevmediğin biri olsa o taşların senden çekeceğini bir ben bilirim bir de Rabbim.
Canikom!
Uzun yıllar seni takip ediyorum ya. Yamukluğunu hiç görmedim. Zaten sen buna tevessül etmezsin. Benim ne biçim bir “ Yedi Belâ Hüsnü,” gibi, bir adam olduğumu biliyorsun. Çektiğim tespihin şıkırtısından belli olmuyor mu? Ya da kaytan bıyıklarımdan. Hadi bunları boş ver de yumurta topuk kunduralarıma ne demeli. Az daha unutacaktım; cepkenimin havası da bir başka ha. Köstekli saatim. Daha saysam bitmez özelliklerim. Sırıttığımda altın kaplamalı tek dişimin çekiciliği de benim karizmatik erkek olduğumu belli etmiyor mu?
Bu özelliklerimden dolayı ne kadar hatun peşimden koştu da ben hiç birine yüz vermedim.Hep senin hayalinle yaşamaktayım.
Yeter artık Arnavut kaldırımlarında taşların anasını bellediğin. Sen normal hayatına dönersen ben hemen döneceğim. İşte o zaman yaşamak güzelleşecek, daha bir anlam kazanacak.
Seni sevmiyor görünsem de seviyorum ulan vicdansız!
Mektubumu öperek yapıştırıyorum. En kısa zamanda cevabını yaz, ha. Yoksa beni ölmüş bil. Bu bir aşk mektubudur. Çocuk oyuncağı değil, ha!Seni katıksız seven Çamur Şevket! “
Bu mektup oldu mu dersiniz. Olmadıysa yeniden yazayım…
YORUMLAR
Ayhan bu aşk mektubu değil de tehdit mektubu olmuş.
Bu mektubu alan sıkıysa "Evet" demesin yüreği varsa.
Bende sana bir mektup olayı anlatayım mı?
İçinde resmi evrak olan bir mektup gönderdim Kayseri'ye
Bu günle birlikte 15 gün oldu hala teslim edilmedi adresine...
Yenilerini hazırlayıp Kargo ile göndereceğim. Başka çare yok.
Öptüm gözlerinden.