- 1693 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
AH İNSANLAR
AH İNSANLAR
Zaman almış koca kayığına insanları,hiç bir şey düşünmeden açılmış okyanuslara.
Okyanus yutmaz mı bu insanları.?
Hayat çabuk geliyor,gideceğim demeden bir o kadarda çabuk bitiyor!
Aslında ne yaşanıp ne yaşanmayacağı belli,aşağı yukarı zamanda belli,kimisi biraz kısa kimisi az uzun.
Her şeyin bir vadesi var ve her şeyde insanoğlunun bir çıkarı var.
Çıkarsız yaşanmıyor ,çıkarsız gülünmüyor ,nefes bile alınıp verilmiyor.
Hep kolaylarla işimiz,zorlar kimin umurunda,herkesler kendine nefes almakta.!
Okumak bile okunmuş olmak için,sevgiyi hiç söylemiyorum.!
Çünkü sevmeyi zindanlara hapsetmişiz,sürgüler çekmişiz çıkmasın diye.
Sevmeden yaşamak daha kolay, işimize gelir acımamak.!
Sevdaları bile nem almış,küçük çocuklar büyümüşte,büyükler nedense yaya kalmış.!
Eskiden ırmaklar vardı, sevdiklerimizin yüzlerinde,şimdiyse yorulmuş bir yaşlılık.!
Gitmek ve gelmek arasında sıkışmış olan gençlik ,yağmurda sıra beklemekte sanırsın, sonbahara gün saymakta.!
Anlaşılan baharın biletleri çoktan bitmiş, yazın davetiyeleri kalmamış ,işte bu sonbaharın yolcusu ondan kalabalık.
Biz ne çabuk incir çekirdeklerini,çınar ağaçlarını,ömrümüzün son demlerini unuttuk.
Ne oldu ilk öğrendiğimiz özne ve yüklenmlere,elimize aldığımız ilk tebeşir.
Kim bilir hangi boyut da kaldı.!
Kalplerimizin kolları ,kanatları kırılmışta ,önümüzde emekliyor belki bir ihtimal yürür.
AH İNSANLAR
Keşfetmediğiniz şey kalmadı,uçaklar,gemiler,trenler,dağları da ortadan kaldırdınız yol diye.!
Ağaçlar zaten emrinize amade,tüketin,aynen silahlar yapıp insan tükettiğiniz gibi.!
Gelecekleri yok ettiğiniz gibi tüketin,nasılsa tüketmek için gelmişiz.
Nasılsa bir nefrete tutunup kendimizi salmışız,kim durduracak bizi.!
Bizler yaşamın simyasını bozmuşuz bir kere,suçluya gerek var mı hepimiz sonbahara yolcu.!
Karıncalar gibi kırıntılara saldırıyoruz,adına sevgi diyoruz,az kalmış ya ondan adı kırıntı.!
Şöyle gece olunca yaramaz bir çocuğun rehaveti giriyor bedene,sabahsa acıları kükretiyoruz.
Anlamını bile bilmediğimiz hiç yaşamadığımız şeyleri istiyoruz.
Unutuyoruz eski komşuları,çocukken ekmek aldığımız bakkalları,ilk televizyonumuzu,gece gelen misafirler,eski çaydanlıkları unutuyoruz.
Bir teknoloji delisi olup çıkmışız,annelerimizin bulamadıkları zaman farklı giydirdikleri çorapları unutmuşuz.
Hani şu çiğ yeni doğmuş heyecanla söylediğimiz seni seviyorumları unutmuşuz.!
Yüzmüşüz yüzmüşüz de ,bir türlü o baba ,ana ocağındaki halimize dönememişiz.
Tebessüm bile vergi ödüyor her şeyin olduğu gibi.!
Atlı karıncayı çoktan unuttu gönül,pencere macunlarını özlüyor,artık sütçülerde kapı önüne gelmiyor.
Ama bir gün ansızın gelecek olan belli işte ondan küssek ne olacak küsmesek ne olacak.
Keşke hiç zarara uğramadan bilsek ,savaşmak değil barışmak güzel,kavga değil barış güzel.!
Ölüm zaten haksa öldürüp de ,katil olmak neden.!
Ölüm zaten haksa suç işleyip katil olmak neden.
Bırakın insanlar hakkıyla yaşayıp zamanı gelince hakkıyla ölsünler.
Bırakalım da yaşamanın bir hakkı bir güzelliği olsun,bırakalım da herkes yaşlanmanın güzelliğine ersin!.
Bırakalım da her çocuk anne babasıyla büyüsün,bırakalım da hiçbir ev çatısız kalmasın.!
Bırakalım da şu dünya insanoğlunun bu kadar hışmına uğramayıp nefes alsın.!
Ama en çokta içimizdeki sevgilere yol açalım.
Yaşasınlar ya arkadaş yaşasınlar.!
Yaşasınlar da, sevmeyi unutan gönüller tekrardan dirilsinler.!
Hatice Nilüfer Dirilen
Not:Sevdaya kanat arama,sevda içimizdedir!