- 1050 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Çok Görme
Yıllar sonra karşılaştık, çocukluğum ve geçmişimden çok şey onda saklıydı.
"Merhaba"dedi alnımın yazısı, solumun sancısı...
Uzun zaman sonra ilk kez yanyana gelmiştik
Besbelli çok özlemişti!
Telaşlı ve bir kuş kadar ürkekti.Çok fazla belli etmesede boynuma sıkıca sarılışından anlamıştım. Bir masada karşı karşıya oturduk ve başını kaldırıp uzun uzun yüzüme, gözlerime baktı.
-Ee anlat bakalım beni bana düşman edenim ne den bu kadar suskunsun?.
Öylesine dedim...
Sonra elini uzatıp ellerimi tuttu ve avucumun içinden öpmek istedi, gözlerime baktı hemen ellerimi geri çektim...
-Pardon!
-Ah o gözlerin aklımı başımdan alan ve beni bana düşman eden gözlerin yok mu?.
-Gözlerin hâlâ çok güzel ve sen yıllanımış şarap gibisin...
Utandım, utandığımı görünce bir sigara yakıp uzattı. Teşekkür ettim ve sigarayı bıraktığımı söyleyince şaşkınlık yaşadı. Tek zaafından vazgecmişsin, keza ne kadar azimli ve güçlü biri olduğunu biliyorum.Tebrik ederim inan çok ama çok sevindim. Sebep ne olursa olsun bir daha asla içme diye tavsiyelerde bulundu.
Sen ne den bırakmıyorsun dedim?
-Sen, bana bakma, ben bu mereti bırakamıyorum derken kesik kesik öksürüyordu!
Konuyu sigaraya bağlayıp mevzuyu değiştirmiştik.
O esnada kısa bir sessizlik oldu, uzaklara dalıp gittim, çocukluğum ve geçmişim bir film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp gitti. Sanki içimde organları yer değiştiriyordu. Ne çok ortak anımız var mış dedim içimden...
Kederlendim, gözümden bir damla yaş süzüldü o farketmeden sildim.
Gözlerimin buğusundan anlamış olmalı
-Şiir gözlü şaireme hüzün yakışmıyor hele ağlamak hiç, devam etti.
- Bazen gitmeler çaresizliktendir bilirsin. Tek kelime etmeden onu dinledim. Ahh can bildiğim, çünkü hayat herkese adil değil bana da adil davranmadı...
Asker dönüşü sana koşarak geldim ve sen yoktun. Evlendiğine inanamadım! Bunalıma girdim, kendimi yiyip bitirdim. Keşke evlenmeseydi, benim olmasaydı da olur diye isyan ediyordum. Çevrem ve arkadaşlarım teselli vermeye çalışıyorlardı ama, ben yere, göğe sığamıyordum, kendime bile ağırdım. Bir karar aldım bu ülkede olsamda, senden uzak yaşamaktansa gurbeti tercih ederim ve öylede oldu. Bu çevreden uzaklaşmak iyi gelecek diye düşündüm ama, umduğum kadar kolay olmadı. Her gece sabahlara kadar ağladım, içtim sana sayısını unuttuğum mektuplar yazdım, yazdıklarımı okuyup ağladım çoğunu yırttım. Kızdım, bağırdım, sövdüm, kovdum ama sen hep karşımda, yanımdaydın, gitmiyordun...
O konuştukça içim acıdı, gözlerim doldu ama, elimden bir şey gelmiyordu. Sadece çok üzgünüm diye bildim!.
-Üzülme sana kıyamam, bir damla gözyaşına kanım aksın deyince kahroldum!
-Gerçi seni suçlayamam buna hakkımda yok. Sen hiç sevmedin, umut vermedin ama, bir gün beni seve bilme ihtimaliyle yaşadım.
Evli ve çocuklu olsadan seni hep sevdim, haberlerini eşten, dostan aldım...
-Keza herkes sana olan sevdamı biliyordu, onlara göre ben kılınik bir vakaydım. Varsın deli desinler bir çift göze, cennet bir yüreğe aşıktım.
Biliyor musun zeriam? Çok acı çektim yemeden, içmeden kesildim kendimi taşıyacak gücüm yoktu!
Hiç yüz vermesende senden hiç gitmedim, ne sensiz olabildim, ne de bir adım öteye gidebildim...
Seni severken, sensiz yaşamaktan yoruldum!
İnan çok yorgunum! Gündüz yarim, gece yaram oludun! Kaç gece seni hoşça kal’a uğurladım ve kaç sabah günaydın solumun acısı dedim yine sana sarıldım.
Kovmaktan, sevmekten yoruldum zeriam!.
Kovduğum, sövdüğüm, dönüp dönüp sevdiğim oldun...
Her şiirinde, her satırında kendimi aradım. Bana yabancı olan ben, sana zaten yabancıydım. Lakin umuduma mavi, yeşil ve sen kattım. Yaşamak için sen gibi bir sebebim vardı. Yıllarca içimde büyütüp kendimden sakındığım o mağrur, melek güneşim oldu...
Seninle sabah ışıklarını topladım, gece saçlarına yıldızlar taktım ve en parlığını sana gönderdim.
Yâr’im oldun,
Yara’m oldun!
Tanrıya şükürler olsun şu anda karşımdasın, ölsem bile gam yemem.
Biraz duraksadı, yüzüme uzun ve derin baktı.
-Söyle?
Yürek yaram, sensiz nefes almanın ne kadar zor olduğunu şimdi anladın mı!
Nerden bileceksin ki, sen hiç ben olmadı ki, beni belki hiç sevmedin. Sana bende ki, seni anlatsam belki hayatın ne kadar zor olduğunu bilirdin...
Lütfen böyle konuşma ne olur dedim.
Ben, seni hep dostca, arkadaşca sevdim, zaten biz akrabayız, sana farklı bir gözle bakmadım ki...
-Biliyorum dedi gözleri dolu dolu!
Şakayla karışık vay arkadaş nasıl bir sevdaydı otuz yıl oldu.? Hâlâ bitmedi, yaşlandık, sende evlendin çoluk çocuğa karıştın.
Ne olur bir daha bu konuyu açma lütfen dedim ve konuyu kapatmaya çalıştım. İçim öyle dolmuştu ki, bağıra bağıra hıckırarak ağlamak istedim, gözyaşlarımı içime akıttım...
Ve dedim ki, her yürek dokunduğu yerde nazlı ve paha biçilmez...
-Aynen öyle şiir gözlü zeriam.
-Söz veremem dedi. Ben sana taptım, sen ona...
Bırak! Gözlerinin derinine saklanan yüreğini yine yeniden yakında göreyim, çok özledim çok!.
Nefessiz kalışımı gidereyim, gözlerini içime biriktireyim, sen her zaman yanımda değilsin...
Bir yudum mutluluğu çok görme...
ASMEROZ-62
---Gülşen Polat---
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.