- 763 Okunma
- 10 Yorum
- 4 Beğeni
ONDAN SONRA
İlk sistemli edebiyat kuramcısı olan Aristoteles’e göre sanat taklittir (mimesis). Her sanat eseri, birbirini taklit ederek var olur.
Ara ara fırsat buldukça yazı yazmaya mecbur kalıyorum. Eşim, (Kemnur) ‘yazıda başarılısın, niye yazmıyorsun, yaz!’ diye baskı yapmasa, pek yazacağım yok. ‘Yazacağım da ne olacak, kim okuyacak,” diyerek genelde bu baskıdan yırtmaya çalışıyorum. Bazen de yazmak içimden geliyor, baskıya filan gerek kalmadan ‘aklımda olacağına yazıda olsun,’ deyip geçiyorum bilgisayarın başına yazıyorum.
Yazarlıkla okurluk arasındaki karşılıklı alışverişte okurun yazı hakkındaki düşüncesi merak edilir ve bir yorum yazması beklenir.
Son yazdığım öykü ‘günün yazısı’ seçildi. Baktım 9-10 kişi yorum yazmış. Her biri kısa tebrik notlarıydı. Hepsine cevap olarak teşekkür ettim. …
O arada profesyonel anlamda eleştirmenlik yeterliliğine sahip birkaç dostumu arayıp yazıyı okumalarını, yorumlamalarını rica ettim. Sağolsunlar, kırmadılar, e-mail adresimden öykünün ıcığını vıcığını çıkartarak olumlu, olumsuz düşüncelerini aktardılar.
Kendi kendime, profesyonel kişilerin detaylı eleştirilerine karşın amatör kişilerin nasıl da kestirmeden birkaç sözcükle geçiştirdiğini düşünmeden edemedim. Bu durum karşısında şeytan başladı dürtmeye, illaki konuya ilişkin bir şeyler yaz, diye.
Şimdi konuya dair bir kaç tanım yapmak da fayda var.
Eleştiri, inceleme, yorum ya da değerlendirmedir. Türk Dil Kurumuna göre edebiyat eleştirisi, bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle değerlendirerek anlaşılmasını sağlamak amacıyla yazılan yazı türüdür. Tenkit, kritik de denir. Yani dar anlamda edebiyat eleştirisi bir edebi eseri dilsel, biçimsel ve anlamsal özelliklerini inceleyerek belirli ölçütlere göre değerlendirmektir. Türkiye’de çağdaş anlamda edebiyat eleştirmenliği Tanzimat’tan sonra başlamıştır.
Edebiyatın var olduğundan beri ola gelen bir uygulama olan eleştirmenlik zamanla daha sistemli bir hale gelerek bir bilim dalı olmuştur. Eleştiri bilimi, sanat eserlerinin kıymetini ve değerini belirleyerek onların hak ettikleri değeri bulmasında büyük rol oynamaktadır.
Dünyanın tüm ünlü eleştirmenleri ve editörleri, eleştirinin, “yermek, aşağılayıp yerden yere vurmak değil, değer biçmek ve tartmak ve kıyaslamak” olduğu konusunda hemfikirdirler. Bu konuda, eseri tanımak ve o eseri her yönüyle belli ölçümlere tabi tutmak ve bu ölçümler neticesinde olumlu ya da olumsuz belli bir karara varmaktan,” bahsedilir. Yani, eleştirmenin işi, ele aldığı eseri anlamak, incelemek, hakkında hüküm vermek, belli bir ölçüyü baz alarak o eseri değerlendirmek ve bu değerlendirmeler sonucunda bir hükme varmaktır.
Paylaşım sitelerinde, genelde yazıların altında bir yer ayrılmıştır yorum/eleştiri için. Bizim www.edebiyatdefteri.com ‘un klasikleşmiş yorum isteği, “"..;" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın” şeklindedir.
Genelde; okuyanlardan büyük çoğunluğu yorum yazmaktan kaçınırken, çok azı da birkaç satırlık tebrik sözcüğüyle yetinirler.
Yorum diye yazılanlara birkaç örnek vereyim:
“Ayyy çoook güzelllll.” (Bayabir abartılı övgü…)
“Biraz geç okudum, kusura bakma, vaktim olmadı.” (Üşengeçliğin diğer adı vakitsizlik olmuş)
“Ay konu hiç sarmadı beni vallahi…” (Onu saracak konuyu öğrenip oradan yazmak gerekebilir, ama o zaman yine konu sarmadı valla demesi muhtemel)
“bir kaç imla hatası buldum,.. aşağıda yazıyom….. : )”
ya da,
“yazım kurallarına uyumunu beğenmedim….. : ) ” (Yorum küçük harfle başlayıp beş noktayla ve iki nokta üstüste yanına parantezlerle bitmiş. Galiba kahkahayla gülüyor, ama yazım kurallarında yok öyle bir şey demek gerek ya, ne gerek?)
“Ay çok beğendim, facebukta paylaştım valla…” (Aman ne güzel, Allah razı olsun)
“Facebukta paylaşılmayacak kadar uzundu hayatım, okuyan olmaz diye paylaşmadım. Kusura bakma emi…” (Olur)
“Ay iyi yazmışsın da her gün şehitler gelirken ne lüzum vardı mizaha…” (Yahu şehit gelmeyen gün mü var? Hiç yazmayalım mı artık?)
“Çok kısaydı…” (oku diye kısa tuttuk, uzununu yazsam okumuyorsun)
“Yahu sen avukat değilsin ki…” (haklısın hocam değilim, öykünün kahramanı avukat. Anlatıcı birinci tekil şahıs ise illa ki, anlatıcıyla yazarı aynı kişi sanan bu tiplerin sürüsüne bereket)
:”Polislik hakkında yeterli bilgi sahibi değilsin. Senin başkomiseri acemi diye polislikten atabilirler. Bildiğin konularda yazmalısın…” (Ama bu bir öykü, belgesel filan değil valla) .
“E? Sonradan kızla oğlan evlendiler mi bari” (Hikayenin devamını merak ediyor, ama bitti, yok…)
“Böyle mizah olmaz. Kadınları ucuzlatmışsın!” (Eyvah, kızcağıza kendini ucuz hissettirmişim, ne yapmalı ki…)
Her yazı, yazanın ‘yazmak keyfini’ yaşamak için ortaya çıkardığı bir eserdir. Bunun karşılığında da ‘okumak keyfi’ olanların okuduğu bir eserdir. Beğenmeyen okumak zorunda değildir. Değil mi?
Okuyup da usta bir eleştirmen gibi olumlu ya da olumsuz bir edebi eleştiri yapabiliyorsan başüstüne, olumsuzunu da yaz. Ya da kısaca, tebrik ederim, deyip geçeceksen, ona da eyvallh!
Ama, sırf negatif bir şeyler yazayım şuna diye yazarın ve yazının hatalarini arayıp, yazarın kişiliğini rencide edecek yorum yazarsan, zalim bir dil kullanır, iğneler, alay edersen, seni önce nezaket kurallarına davet ederler; anlamıyorsan da layık olduğun cevabı verirler. Cevabın üslubu da senin nezaketsizliğine eşdeğer olur.
Hiç kimsenin derdi değildir, illa ki beğenilmek. Hiç kimsenin öyle bir beklentisi yok. Yazar yazmaktan keyif alıyorsa yazıyordur. Okuyup okumamak size kalmış bir şey.
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az.
YORUMLAR
Yazınızı noktası virgülüne dek okudum her zaman ve her yerde öncelikle verilen emeğin okunulması ve anlaşılmasının önemine değinmişimdir. Eleştiri kültürümüz neredeyse tükenmiş durumda toplum olarak okumuyoruz okuduğumuzu anlamıyoruz anladığımızı da irdelemiyoruz, irdelemek derken lütfen kullanmış olduğum bu kelime yanlış anlaşılmasın tetkik etmiyoruz tetkik etmediğimiz için aklımızdaki kültür derecemize bağlı olarak gelişen adalet mevhumunu çalıştırmıyoruz diyeceksiniz ki edebiyatın adaletimi olur olur efendim edebiyat edebi düşünce sisteminin bütünüdür doğruyu yanlışı hemen hemen her duygu ve bilgide geliştirmiyor yazarlarımızın kendilerini bizlerle birlikte geliştirmelerine de katkıda bulunmuyoruz. Sırf bu yüzden katma değeri yüksek eserlerle neredeyse karşılaşamaz olduk. Gittikçe anlamsızlaşıyoruz farkında mısınız bilmem son dönem edebiyatımızda akıllarımızda yer edecek künt değerde ne bir şair ne de bir yazara rastlar olduk yazılanlar neredeyse aynı fasit bir döngünün çevresinde bir şeyler öğrenmeye çalışan kalabalıklar güruhu gibiyiz size bu değerli yazınız için çok teşekkür ederim inşallah diyorum bu kısır döngüyü bütün bir toplum olarak aşarız her anlamda gelişen ülkemizin önünün edebiyat alanında da açılmasına katkıda bulunuruz en içten saygılarımı sunuyor çalışmalarınızda başarılar diliyorum kardeşiniz Sinan...
Ben okumayı çok seviyorum.
Okuduktan sonra yazarına da ayrı bir hayranlık uyanır bende diğer eserlerine de vakit ayırmaya çalışırım.
Eleştirmek mi?
O iyi ustaların işi onu asla beceremem :(
Eşinizi uzun zamandır takip ederim sizi de yeni yeni keşfettim sayılır.
Değinmiş olduğunuz konuyu ilgiyle okudum teşekkür ediyorum.
Mutlu haftalar dilerim...
“Ay konu hiç sarmadı beni vallahi…”
"Pollyanna" adlı romandaki Miss. Snow karakteri geldi aklıma
Hani başlarda huysuz bir hanım teyzedir ya
Çocuk ne yemek getirse beğenmez
Patates yemeği götürür üff canım paça istiyor der
Paça götürse canım pilav istedi diyerek hom hom homurdanır
Sonunda Pollyanna kadının değişik günlerde söylediği muhtelif yiyeceklerden götürerek yaşlı teyzenin gönlünü yapar
Bu arada aklıma eleştirmen fıkraları geldi hocam
Amatör yazar adayı eleştirmene roman taslağını sunuyor
Eleştirmen okuduktan sonra kısaca
Efendim! Eserinizde yeni ve doğru birçok fikre rastladım
Müşkül şu ki, sunduğunuz fikirlerden doğru olanlar yeni değil, yeni olanlar ise doğru değil der
Yine bir amatör kalem sahibi yazdığı müsveddeyi tenkitçiye sunar
Tenkitçi taslağı okur ve kısaca
Eseriniz bu haliyle size hak ettiğiniz şöhreti sağlamaz
Ne ki bu sorun değil, çalışmanızı saklayın şöhret kazandığınız zaman yayınlarsınız onu demektedir
Gerçi daha önce bir vesileyle paylaştığım fıkralardı, affola
Nihayet Hanımefendi
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
Yorum yazmak da bir beceri ister.
Bazen kırmamak adına gerçek düşüncelerimiz sakladığımız da olur.
Yazı ya da şiiri beğenmedim diye yazan az olur.
Bu da bir cesaret işidir.
Aslında yorum yazan gerçek fikrini söylemeli ama incitmeden.
Dün müydü, önceki gün müydü, bir şiire olmamış yazdım.
Tabii şiire değil, sözcük seçimineydi eleştirim.
Bazen kendimi tutamadığım oluyor. ( Beğenmediğim huyum.)
Sizin güne seçilen yazınıza ne yazdığımı şimdi hatırlamıyorum.
Fakat eleştirdiğim yanları da vardı. Sanıyorum yazmadım.
tebrikler
selam ve sevgiler..
ONDAN SONRA
. Yazar yazmaktan keyif alıyorsa yazıyordur.
Tüm yüreğimle katılıyorum bu düşünceye ve eleştiri konusuna gelince...
Bir kitap karıştırıyordum dün gece ki deneme ağırlıklı ve muteber bir yazarın kaleme aldığı ve irkildim yazdıklarınızı okuyunca ki aklımdan geçenler ve yine okuduğum o denemeye ilişkin bir yazı kaleme almışsınız sevgili hocam.
Yine sevgili Elif Şafak'ın vurguladığı üzere-ki kişiliği ve düşüncelerinden ziyade yazdıkları ile ilham olurken-okunmak yine yazan kişinin en büyük dileği.
Üniversitelerde yeteri kadar imkan sağlanmamakta ki hangi bölüm olursa olsun tabii ki özellerle işim yok ki hakkıyla eğitim veren hangi kurumsa tüm temennim insanlığın ve bilginin bağdaştığı bir nesil.
Kutluyorum tüm yüreğimle efendim.
Bizler gönüllü neferleriyiz yazın dünyasının ve yine hayallerimle örtüşen bir dünya o beyaz sayfanın bana uzanan varlığı...
Dolan bir iç dünya ve doldurmaya doyamadığımız o boşluk ki bir sihir niteliğinde hayatıma anlam katan...
Sevgilerimle...
ONDAN SONRA
Şişirme yorumlarda beni rahatsız eden bir samimiyetsizlik var. Hele ki, hakaretamiz bir şeyler yazıldığında çok rahatsız olan biriyim. Bence en iyisi detaylı bir kritik, ama bunu yapmak kolay değil. O halde kısa bir tebrik notu niçin yetmez bizlere. Teşekkür ederim.
Zirveye çıkan eserlere o beğenilmeyen yazılar merdiven olmaktadır, demekki her şeyin bir değeri vardır,
Tebrik ederim, esenlikler dileklerimle...
ONDAN SONRA
Şaban Kalyoncu İskeçevi
Çok doğru söylemişsin Nurten teyze, her zaman yorum yazamıyorum ama yazdıklarını takip ediyorum. .Kalemine sağlık.:)
ONDAN SONRA
Sevgili yazarım
Yaptığımız işten keyif alıyorum. Fırsat buldukça da okuyorum. Evet profesyonel bir elestirmen değilim. Lakin sizin yazılarınızı oldukça keyif alarak okuyorum. Bazen kacirdigim oluyor onları da sonra okumaya çalışıyorum.
Akademik eğitimini alıp bu işi profesyonelce sürdürenlerden değilim lakin yine de iyi bir şey çıkartmaya çalışıyorum.
Yazılarının devamını bekliyorum.
Saygı ile esen kalınız
ONDAN SONRA
Gerçekten de doğru,okumaya ya vaktimiz yok,ya okuduğumuzu anlamıyoruz,ya hasetten çatlıyoruz,yada laf olsun diye iki anlamsız cümle kuruyoruz.
Bu platformda birbirimizi tanımadığımız halde bir gruplaşma söz konusu.Önemli bir konuyu önemsiz,önemsiz konuyu önemsiyoruz sanki,gibi geldi bana.Siz güzel dile getirmissiniz ama.Umarım ne demek istediğinizide anlamışızdır,sevgiyle kalın