- 1108 Okunma
- 6 Yorum
- 9 Beğeni
Anonim Durgunluklar..
Kar havası (sanırım) dışarda, içimde feryât ve figânsı bir hâl..
Hâyr’ola diye mırıldandım duâ ve şükür eşliğinde oturduğum, o çok sevdiğim penceremin önünde önce.
Klasik bir avuntu sözü dilimde ve gözlerimde sanki beynimi kemiriyor ’hayat devam ediyor mu’ ?
Zira bittik zannederken ne çok yaşıyoruz nasıl ilerliyor bu bitmez, geçmez dediğimiz o ölgün zaman.
Hangi acımı nereye koydum bilmiyorum, hangi hüznü hangi rafa kaldıramadım..
Tuhaf bir kasım güncesi bu olsa gerek,zira ekim de bitmek üzere, etik bir acı, anonim suskunluklar ve dahî durgunluklar, o müthiş ağlama hissi.
Şizofrenik bir hâl alıyor bazen insan kasım diyor sonra, böyle yapar insanı, hadi aralığa bakalım nedir bizimle cefâsı,
yahut ocak..
Ama değişmiyor.. Ne acılar diniyor ne annemin yokluğu bozulup kendi geliyor..
Gelmiyor!
Hep ben gidiyorum ona duâlarımla. Hep ben ardında muamma.
Allahım nasıl bir yangın bu!
nasıl bir hâr koydun içime.. Tüm aklımı meşgul eden bu yitiklik, ben nasıl başedeceğim herbir zerresiyle.
Bilemiyorum ve yine rafa kaldırdığım o üç yarım yarım okuduğum kitaplarımdan birini alıyorum balkonun hemen yanındaki koltuğumda bir sayfasına hapsediyorum kâlbimi, aklımı ve hüznümü..
diyor ki kitap bana o anda:
"Ve sonra rüzgârlar biriktirirsin içinde
gönüllerin de mevsimi vardır"
Sonra derin bir nefes alıp kendime dönüyorum, öykünüyorum yine, hep böyleyimdir ben, senenin bu vakitleri hüznün birmilyon kez artar senin, diye diye..
Yazma sebebim de bundan, hani der ya bir ünlü yazar, "yazarsın, zira parmak uçlarına kadar iner bazen acı"
Yazmak!
sahi
yazalım, unutmak için, şifa bulmak için ve insanlığımızı dahi yiten insanlarımızı hatırlamak için..
..sonra kitabın 104’üncü sayfası çağırıyor beni kendine..
"İnsanlara yabancılaşmak martılara benzemek gibi.."
vs..vs...
her ney’se.. hayat devam ediyor’muş dedim kendime kulağıma yansıyan üşüyen bir kuşun sesiyle.. devam ediyor hayat acısı ve tatlısıyla. Fazlası olmasa da eksiğiyle yaşıyoruz bir köşede yetim ve sessizce.
ve saat: 16:37..
-ben ilaçlarımı ve annemi severek ilerliyorum evin içindeki o müthiş kendimliğimle kendi kederime...
14 Ekim(di)
2016/ Z. Nâr
YORUMLAR
"Ağlasam ilk sen duyardın Anne!" dercesine sessiz
naif, kırılgan bir dille satır satır işlenmiş sayfa(lar)
Ekim telaşlı çabuk geçiyor, hiç ardına bakmıyor yangını büyük.
Hissiyatın gelinliğini giydirdiğin her yazı(n) baş tacı
her dokunduğun kelime kıymetdâr
Bilirim sönmez içindeki kızıl alev
dinmez fırtınası şiddetli yağmurlar
ve dönmez gidenler geri (mekânı cennet olası)
lâkin
sabr mükâfatı versin mevlam parmak uçlarına
ki
Kasımda da daldırma kirpiklerimizi gözyaşı denizine...
“DUA” sevgiliye yazılmış bir mektup gibidir..
Zarfın içerisine yüreğini koyanın, duası kabul edilir...
“Hiçbir uzak, Duanın erişemeyeceği kadar uzak değildir..”
Ben hep inandım ve inanıyorum duaIarın uzakIarı yakın kıIdığına, yürekIeri bir tuttuğuna!
İşte bu yüzden
Rab'bim yüreğine inşirâh bağışlasın, duamdasın...
3 gun sonra tam 14 yıl olacak canimdan bir parca eksileli.. zaman ilerliyor, evet senden bir seyler alarak.. ama ayni zamanda bir seyler de katarak. Geçen okuduğum bir yazıydi. Cok anlamli geldi..
Bir Kelebeğin Dersi
Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Ardından sanki ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmis gibi geldi ona. Sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi.
Böylece adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi. Eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı. Bunun üzerine kelebek kolayca dışarı çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruş buruştu. Adam izlemeye devam etti. Çünkü her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu. Ama bunlardan hiç biri olmadı! Kelebek, hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi. Ne kadar denese de asla uçamadı.
Adamın iyi niyeti ve yardım severliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken çabanın, Allah'ın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve Bu sayede de kozanın kısıtlayıcılığından kurtulduğu anda uçmasını sağlamak için seçtiği yol olduğuydu .....,,,,,
Bazen yaşamda tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey çabalardır.
Eğer Allah, yaşamda herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi, o zaman bir anlamda sakat kalırdık. O zaman olabileceğimiz kadar güçlenemezdik. Asla uçamazdık..
Güçlü olmak istedim… Ve Allah beni güçlendirmek için zorluklar yolladı.
Bilgelik istedim… Ve Allah çözmem için sorunlar yolladı.
Başarı istedim… Ve Allah bana çalışmam icin zeka ve kas gücü verdi.
Cesaret istedim… Ve Allah bana üstesinden gelmem gereken sorunlar verdi.
Sevgi istedim… Ve Allah bana, yardımcı olmam için Sorunlu insanlar yolladı.
İyilik istedim… Ve Allah bana fırsatlar yolladı.
"İstediğim hiçbir şeyi elde edemedim... Ama ihtiyaç duyduğum her şeyi elde ettim"
Alakali ya da degil, yazini okuyunca aklima geliverdi işte..
Hep guzelsin Nâr, içindeki harlarla ve şükürlerle.. sevgilerimle.
Nar-ı Çiçek
Çok teşekkürler sevgili küss.
Varlığın hep huzur verdi bil isterim.
En iyi ilaç kuran dIR biliyorsun okuyorsun başından aşagıya nurlar saçılıyor ikinizde taçlaniyorsunuz.yetim ve öksüz olmayan kim ah suriye ah filistin ahhh şehitlerimizin bebeleri onlar nasıl büyüyecek. İçimizi harladın.Anne kokusuyla. .Selam günün yazarına
Nar-ı Çiçek
Allahım eksik etmesin ne Kuran'ı kerim i ne de duâyı hayatlarımızdan inşallah..
Tesekkürler.
Bazen hiç anlam aramadan yaşamalı insan.
Sanırım en çok anlam aradığımız vakitler gelip oturuyor baş köşeye
Kalbimizin en dip köşesinde
Sıktıkça sıkıyor
Anlamsızlıklardan arta kalan kederler...
Hayat devam ediyor ve biz hayata yine de şefkatimizi sürerek
Tüm oyunbozanlığına rağmen
İnsanın yaşam kurallarını unutmadan ve unutmayanları unutmadan ...
Hayatla ve sevgiyle Nar ım
...
Nar-ı Çiçek
Yorumun huzur verdi.
Sevildigini her daim bil olur mu.
Cok tesekkürler varlığına.
hüznün mevsimi var mı ki ??
biz nereye gidersek gidelim aklımız da kalbimiz de kalbimizin içinde yaşatmaya çalıştığımız kaybettiklerimiz de bizimle beraber.. (öyle de olsun)
çünkü insan kalbini yitirirse eğer, o vakit çıkar insanlıktan öyle değil mi??
maalesef ki hayat devam ediyor tüm sessiz figânlarla.. ve biz öylece bakakalıyoruz yastığımıza dökülen acılar silsilesine.. ya da yüzümüzdeki katran karası çizgilere..
yine aldın götürdün beni..
tebrikler ve çokça sevgimle..
Nar-ı Çiçek
Sebepsizdir hüzünler bazen de bilirsin.
Oturur yanarsın kimi zaman bir dizeye.
Gelişin yetimliğimin nârına su gibi.
Teşekkürler.
Çokca sevgilerimle.