- 503 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İşte benim meslektaşım,işte kılavuzum !
1999-2000’li yılların başıydı.
İzmir’in bir ilçesinde,ilköğretim müfettişine bir okul müdürü hakkında “görevini kötüye kullanmaktan “dolayı soruşturma yapması görevi verilmişti.
Sanırım ortada,müdüre ceza verecek bir durum bulunamamıştı ki,müfettiş raporunu şöyle bağlamıştı:
-Öğrenci velilerini bilinmeyen bir şekilde etkilemekten cezalandırılmasına ve okul müdürlüğü görevinden de alınmasına...
Yani ortada mevcut yasalara göre “suç oluşturmayan “bir eylem,hem idari yönden hem de cezai yönden bir uygulamayı gerektirmişti.
Oysa ortada suç oluşturulmuş bir durum yoktu ki,yasada karşılığı olmayan “bilinmeyen bir şekilde etkilemek” fiili işleme konulmuştu.
O günlerde Milli Eğitimin 12.katındaki büromuzda idim.
-Yahu,böyle suç mu olurmuş?Kaldı ki yasada böyle bir eylem yok ki,müdürün hem görevinden alınması teklifi var hem de disiplin yönünden cezalandırılması var!
Ama 28 Şubatın en cafcaflı dönemiydi.
Bu teklif üç kişilik komisyondan geçti,sonra İlçe M.E.Müdürlüğünce de savunması alınıp,cezası verilmişti Okul Müdürü Ş.Y’un.
Buna itiraz ettim,halen de etmekteyim.Sonra bir gün dairede bunu tartışırken,oradaki meslektaşlarıma,
-Bizim meslektaşımız sayılan İzzet Molla’yı hiç duydunuz mu siz dedim.
Pek duyan yoktu,hatta aval aval bana baktılar.
Bu Osmanlı’da görev yapan tevzii müfettişidir dedim.
2.Mahmut,1828-29 Osmanlı Rus Savaşı için “ekabirlerden” görüş alır;İzzet Molla hariç,”Efendim,savaşa girebilirsiniz” derler.
Ama İzzet Molla öyle yapmaz.Layihasında,gerekçelerini sıraladıktan sonra,şimdi şartların Osmanlı’nın aleyhine olduğunu ve savaşa girilmemesi gerektiğini anlatır.
Lakin canını zor kurtarıp,Sivas’a sürgün edilir.
Belki ecelinden belki de kahrından ertesi yıl yani 1829’da kırk dört yaşında ölür!
Ölür ölmesine de ancak satırlarında “dalkavukların” halini bir güzel anlatır.
Şöyle der:
-Meşhurdur ki fısk ile olmaz cihan harap,
Eyler anı müdahane-i aliman harap!
Bunu okudum.
Yahu bu satırlara kulak verelim.Bakınız bu “adamcağız” daha 19.yüzyılın başında neler demiş.
Araştırmaya,düşünmeye değer bence!
Pek oralı olan çıkmadı.
Müdür görevinden alındı.
Müfettiş de görevini yaptı!
Aradan epey zaman /yıl geçti.
Sanırım bu raporu yazan müfettiş ile cezanın oluşması sürecindeki görevlilerin hepsi “emekli” oldu.Ama o zaman görevden alınan müdür,halen müdür olarak çalışmaktadır!
Çünkü İdare Mahkemede müdür haklı bulunmuş;”kanunsuz ceza olmaz” ilkesinden hareketle de mağduriyeti giderilmişti.
Gel de İzzet Molla’yı saygıyla anma şimdi.
Hem de satırlarındaki derinliğe de “şapka çıkarma”!
Mealen dediği de şuydu:
-Günah işlemekle, fitne/fesatla dünya batmaz,onu batıran alimlerin dalkavukluğudur!
Ve tarih İzzet Molla’yı haklı çıkarmıştı.
Çünkü Osmanlı o savaşı kaybetmişti.
-İzzet Molla,1785’te İstanbul’da doğan ve aslen de Konyalı olan Keçecizadelerden gelmekte olan bir şair,devlet görevlisidir.
Genellikle de Keçecizade İzzet Molla diye de anılır!
YORUMLAR
Hocam.
Ne hoş bir anı ve içine serpiştirilmiş anektodlar. Büyük bir haz alarak okudum.
Keçecizade İzzet Molla'nın Yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla ilgili olarak yazdığı ve ebced hesabıyla Yeniçeri Ocağının kaldırılış tarihini işaret ettiği dörtlüğü de tarihe geçmiştir ki mutlaka bilirsiniz:
Tecemmü eyledi Meydan-ı lahhme
Edip küfrân-ı nimet nice baği
Koyup kaldırmadan ikide birde
Kazan devrildi söndürdü ocaği
Allah gani gani rahmet eylesin. Maalesef değeri bilinmemiş bir devlet adamıymış.
Selam ve sevgilerimle.
sabri ayçiçek
Tabi ki sohbetin tadı da bir başka.
Gençliğimizde "her şey değişir" diye ezberimiz olmuştu.Lakin bu doğru değil."Geçmiş,değişmeyen gerçeğimizdir".diyerek tarihi anlamak /anlamlandırmak güzel.
Yapmaya çalıştığım tam da bu.Bir tür geçmişe yolculuk....Selam ve güzel gün dileğimle.